BEHDİNAN – Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Özgür Şerker Açlık grevi direnişleri ve sonrasında Halklar Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri, gençliğin direniş sürecinde ki eylemsellik çizgisini Nûçe Ciwan ajansına değerlendirdi.
Bildiğiniz gibi Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması için açlık grevi süreci başladı, daha sonra ölüm oruçlarına evriltilen bir süreçti. Bununla beraber faşizm geri bir adım atarak Sayın Öcalan’la avukatların görüşmesine izin verdi. Daha sonrasında Sayın Öcalan’ın açıklamasıyla beraber sonlandırılan açlık grevleriyle bu görüşmeler devam ediyor. Faşizmin bu geri adımını İstanbul seçimlerine mi bağlamalıyız, bir oyalama politikası olarak mı değerlendirmek gerekiyor, yoksa yeni bir süreç denilebilir mi?
Her yönüyle direnişlerle kazanılabilir direniş ne yaratıyor, direniş ne gibi kazanımları açığa çıkarır bunlar üzerinden aslında tüm dünyaya kendisini ispat eden bununla beraber her kese de ilham olan bir direniş örneği ortaya çıktı. Bu açıdan bu bahsettiğiniz soruya gelmeden önce şunu görmek lazım: Sürece nasıl gelindi? Bu gelişmeler nasıl yaşandığı, bu gelişmeleri açığa çıkaran sebepleri nelerdir sadece direniş üzerinden işte şimdi görüşmeler olduğu devlet böyle bir adım attı yada atmadı yada ne yapmak istiyor bunu üzerine tartışmaya kalkarsak bu çok fazla esas meseleyi görmemizi engelleyecek, o yüzden. Bu sürece kadar yaşanan durum, gelişen direniş, ortaya konulan çabalar her şey belirleyici komisyonu oldu. Bu yönüyle öncelikle zindanlarda gelişen açlık grevi direnişleri sonrasında büyük ölüm orucuna dönüşmesi bununla beraber tüm Kürdistan’a yayılması, Avrupa yayılması, Avrupa’nın Kanada’ya kadar yayılması buradan işte dışarıda Bakurê Kurdistan’a diğer parçalar da kitlesel eylemlerin gelişmesi anaların bu eylemlere öncülük yapması ve bunun artık bir sembol haline gelmesi direnişin mevcut faşist politikaları çökertmesin de önemli bir oynadı. Önderliğimiz ile yapılan avukat görüşmelerinin olması aslında bu iradenin ortaya koyduğu bir sonuçtur. Bu irade, bu direniş iradesi herkese dosta da, düşmana da PKK’nin ne olduğunu PKK’nin nasıl direndiğini, bu direnişin ne yarattığını ortaya koydu. TC faşist devletinin geri adım atmasını artık önderliğimizi görüşmelerin önünü açmasını sebep oldu.
“Bakurê Kurdistan gençliği bu süreçte rolünü oynadı diyebilir miyiz? Bundan sonraki süreçte örgütlü mücadelesini nasıl yürütmelidir?”
Şerker gençliğin 40 yıllık PKK mücadelesinde başat faktör olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:” Bu mücadelenin en belirleyici dinamiği gençlik mücadelesidir. Gençliğin her zaman olduğu gibi tüm mücadele süreçlerimizde 40 yıllık PKK mücadelesinde her zaman başat faktör olmuştur. Her zaman öncülük misyonuyla kendisin ifade etti. Bugün de içinde bulunduğumuz bu sıcak mücadele sürecine de gençliğe biçilen misyon gençliğin yapması gerekenler bunlardır. Bizim gençliğe yüklediğimiz bu öncü misyon karşı faşist düşmanın da faşist TC devletinin de temel yaklaşımı aslında tüm müdahalelerini gençlik üzerinden yapmaya çalıştı. Bu kadar mücadele yaşanırken bu kadar saldırı politikaları arka arkaya sıraya konulup uygulanmaya çalışırken her yönüyle toplumun en kılcal damarlarına kadar saldırılar derinleştirmeye çalışırken bunu en fazla uygulandığı zemin gençlik oldu.
Bu nasıl yapıldı? Gençlik üzerine nasıl uygulandığı son 4,5 yıllık mücadele sürecinde gençlik çürütülmeye çalışıldı iradesiz kılmaya çalışıldı, pasif böyle hiçbir şekilde mücadeleye bağlı olmayan, kendi yerinde oturan hiçbir toplumsal soruna duyarlı olmayan bir pozisyona itilmeye çalışıldığı bu mücadele sürecinde bu yapılmaya çalışıldı. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki gençliğin öncülük yaptığı bir mücadelede hiç kimse önünde engel olamaz kimse bu direnişi bastıramaz ya da kendi hakimiyeti altına alamaz. Faşizmin topyekün tasfiye konseptin’de de temel uygulama zemini burasıydı. Gençliğin buna karşı yaklaşımı gençliğin bunu ele alma biçimi bu temelde idi. Her yerde aslında öncülük yapma, her şekilde en üst saflarda yerini alabilme direnişinde mücadelesinde eyleminde örgütlenmesinde bunları yapılması, bunları gerçekleştirmesi hedefi vardı, bunlar ne kadar yapılmıştır? Bir düzeyde gelişmiştir. Bir düzeyde eyleme geçilmiştir, bir düzeyde kitleselleşme önü açılmıştır ama bunların tam yapıldığını söylemek tam doğru olmayacaktır çünkü eğer gerçekten 6 aylık işte “Tecdit Kıralım, Faşizmi Yıkalım, Kürdistanı Özgürleştirelim” hamlesi sürecinde eğer Kürdistan gençliği mücadele sürecine doğru katılmış olsaydı, tam anlamıyla kendisini için önce komisyona denk bir duruş içerisine girmiş olsaydı değil tecdit olur kırılması, parçalanması bir tarafa, yani tamamen faşizmin ortadan kaldırıldığı bir süreci de yaşayabilirdik.
Bu yönüyle halen bu mücadele süreci devam ediyor. Önderliğimizde yapılan görüşme bu aşamayı bir düzeyi ifade ediyor ama mevcut haliyle ve yaşananlar daha tehlikeli bir durumu ifade ediyor.
İşte görüşmeler oluyor, görüşmeler üzerinden zaten bir gevşeme, rahatlama, yani zaten bunlar üzerinden artık istenen de istenen amaçlara ulaşılmıştır artık ötesinde farklı bir şey yapmaya gerek yoktur psikolojisi Kürdistan gençliğini yaşayacağı bir gaflet olur. Kürdistan gençliği sadece Bakurda değil, 4 parça Kürdistan’dan Avrupa’ya kadar bu sürecin en aktif gücü olmalıydı, her yerde faşizme kök söktüren bir pozisyonda olmalıydı.
Şerker, Kürdistan gençliğinin süreçten ders çıkarmasının gerektiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
” Faşizmin dayattığı her politikayı, her teslim teslimiyet politikasını geri çeviren bir pozisyonda olmalıydı. Bunları yeterince geliştiremedi. Bunlara yeterince doğru anlam veremedi ya da bunları doğru anlayıp doğru uygulamada yeterince rol oynamadı ama halen aktif mücadele süreci devam ediyor, yapılması gerekenleri çıkarması gereken derslerle ele alınmalı. Önderliğimiz bu konuda ifade ettiği değerlendirmeler üzerinden zaten bir eleştiri gibi bize yazmış olduğu yani gençlik mücadelesini bu anlamda kendisini daha fazla yenilemesi, daha fazla güncellemesi, mücadelenin dönemsel görevlerine daha fazla sahip çıkması gerekiyor. Öyle işte biz direndik sonuç aldık meselesi sınırlı bir mesele değildir.
Direnenler bellidir, direnişin öncülüğünü yapanlar bellidir. Zindan da Zülküf Gezen yoldaş sürecin öncüsüdür. Evet, çünkü bu süreci gerçekten götüren Zindan Direnişi’dir, dışarıda yürütülen açlık ve direnişidir anaların direnişidir. Bunlar esas belirleyici faktörlerdir, bunun dışında gerillanın direnişidir. Bunlar etkilidir? Yoksa gençlik tam anlamıyla rolünü oynamıştır, gençlik yapılması gereken eylemde serhildan işte TC faşizminin olduğu her yerde ayaklanan bir tarzda hamleye çıkan bir tarzda, yani seferber olan bir tarz da mücadele görev sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Bu yönüyle de bunların daha doğru yer alması bu süreçle beraber tekrardan gözden geçirmesi herkesin kendisine sorması gerekiyor.
“Hatırlarsınız çözüm süreci zamanın da Erdoğan her yerde bas basa bağırarak Kürdistan kelimesini kullanıyordu özyönetim direnişlerinden sonra her yer de Kürdistan da neresi öyle bir ülke yok söylemlerine başladı. Faşizmin dayatmaları arttıkça aslında tamamen Kürt varlığı, Kürdistan’ın varlığı tekrar ağızlardan sızmaya çalışıldığı bugün İstanbul seçimleri gündeme gelince Binali Yıldırım Amed’de Kürdistan kelimesini kullandı Kürt kursların açılacağını belirtiler. Bu durum içerisinde Kürt halkı nasıl bir oyunla karşı karşıya ve özellikle gençlik üzerinde nasıl bir politika uygulanmaktadır?”
Kürdistan Erdoğan faşistiyle var olmadı, Binali Yıldırım denilen Erdoğan’ın uşağıyla olacağı bir durum değildir. Kürdistan bunların atalarından önce var olan bir coğrafyadır. Bugün de eğer PKK mücadelesi ayakta deliniyorsa, bu faşizme karşı tüm dünyaya direnişin dersini veriyorsa zaten bu mesajı en fazla olması gereken bu şahsiyetlerdir.
Amed’de söylenen şeyin öncesinde de 2006 yılında Erdoğan’ın kendisi işte “Kürt sorunu yoktur” dedi. Şimdi tekrardan Amed’e getirip onun propagandasını yapmak onun üzerinden nutuk atman kimse yemez hani kimse yutmaz artık Kürdistan’daki 10 yaşındaki çocuk bile inanmaz. Türkiye’de şu ortaya çıkmıştır ki Kürt’süz PKK’siz ya da Kürdistan Özgürlük Mücadelesi olmadan tek bir adım atılamaz politikadan sonuç alınamaz. Yaptılar yapmadılar hiçbir şey kalmadı. Faşizm’in yapmadığı hiçbir şey kalmadı denemediği hiçbir yöntem kalmadı yani pazarlama adı dışarıdan ihraç ithal etmediği hiçbir politik kalmadı ama ona rağmen her şeyini ortaya koymasına rağmen bu ortaya koyulan direniş ile de söyleyen bir pozisyona geldiler. Kürdistan da yürütülen mücadele pratiği belidir, Kürdistan’ın iradesi bellidir, Kürdistan’ın rengi kimliği bellidir. Bunların pratikleri ile ortaya koydukları direnişi zaten kendini ispat etmiştir diğerlerini söyledikleri ya da diğerleri ifade ettikleri kimseyi de ilgilendirmedi o yönüyle yani sadece seçim süreciyle bağlantılı değil, bundan sonraki süreçte de çok daha farklı hususları da gündeme gelebilir.
NC/Andok ÖZGÜR