HABER MERKEZİ –
Yaşıyorum işte
Düşersem bir gün, boylu boyunca
Ürkmezsen eğer savaş çığlığı cesedimden
Eğilip üzerime
Öp beni
Suya hasret çorak toprak gibi
Beşiğe uzanan anne şefkati ile
İkona değen inançlı el gibi
Toprağa inen yağmur damlası özlemi ile
Yar gibi
Say ki Roman çocuğuyum
Anasının sırtında, yamalı bohça gibi
Yarısı çıplak, gezgin ve sürgün
Elinde
Çöplükten yeni toplanmış, bir parça ekmek
Eli yüzü kir içinde
Temizlik bilmez suya sevdalı kalbimde
Bir boşluk
Say ki sömürge çocuğuyum
Büyük bir bozkır içinde, çıplak ayaklı ben
Biraz buruk, biraz küskün
Asi biraz
Ve yine bir boşluk kalbimde
Say ki nice nice yalnızlığım
Kucaklanmaya muhtacım
Eğil üzerime ve öp beni
Gül kokmasa da bedenim
Kürdistan’ın boş, yıkık
Yanık kül kokan çocukların
Ayak izlerinden uzak köyler gibi
Unutulmuşsam savaş sayfasında
Beyaz ipekler içinde değilsem de
Doğanın çıplaklığında ve yalınlığında
Düşmüşsem örneğin
Hem de savaşta
Bedenimden sana
Kalbim, fikrim, bahar yaprağı fiziğim kalsa da
Veya bir parça yüzüm,
Ürkmezsen eğer
Eğil ve öp beni
Ama ağlama
Silahını silahıma çat
Yumruğun yumruğumda sıkılı kalsın
Gözümdeki ışıltıyı yolun bil
Ebedi rahatlığım zafer umudun olsun
Meşeden bir yaprak düştü dersin
Alır eline koklarsın
Sızlar belki kalbin
O kadar da olsun be yoldaşım
Unutma ki Mesih çağının değil
Uzay çağının gerillasıyız
Ne Spartaküs bizim gibi yaşadı
Ne de Che bizim gibi savaştı
Bedenlerimiz bedel olacak elbet
Bulutsuz, masmavi göğün müjdesi için
Olsun be yoldaşım
Güneşin zaptı yakın değil
Güneşi zapt ettik artık
Şafak bizim artık
Türkümüz uzun uzun çalıyor
Dağlar halaya durmuş
Çocuklarımız deli rüzgar gibi
Bak köylerden horoz sesi bile geliyor
Ve bayrağımız bulutlara rengini vermiş
Gökkuşağı değil Kürdistan’ı çevreleyen
Adı yeni yaşam bunun
Özgürlük senin olsun be yoldaşım… Şehit Atakan Mahir