BEHDİNAN – Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Özgür Şerker, Medya Haber TV’de yayınlanan Genç Bakış programına katılarak yaşanan son gelişmeleri ve Kürdistan gençliğine dair değerlendirmelerde bulundu.
Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Özgür Şerker’in yaptığı değerlendimeler şöyle:
Direniş mücadelesinin getirmiş olduğu sonuçlar herkes için çok önemlidir, gençlik açısında çok önemlidir. Bunları değerlendirmeden önce bir kez daha Leyla Güven öncülüğünde tüm Kürdistan ve Türkiye zindanlarında, Avrupa’da, Başur’da dünyanın her yerine yayılan açlık grevi direnişçilerini biz de saygıyla selamlıyoruz. Tüm dünyaya mal olan bu direniş tarihte bir ilktir. Bu kadar kitleselleşen aslında nasıl ki Kürdistan halkı için, PKK’lileşen gerçeğin Kürdistan halkının mücadelenin her anında kendisini öncü hale getiren gerçeği söz konusu iken bugün açlık grevi direnişçilerinin ortaya koymuş olduğu mücadele pratiği bunu getirmiştir. Tüm dünya açlık grevlerinin ne olduğunu, niye yapıldığını neden geliştirildiğini yeni yeni öğrenmeye başlamış. Bu çok anlamlı bir gelişmedir. Bu mücadele ile olmuştur. Bu bir direniştir, bu direniş mirasının yarattığı bir sonuçtur. O açıdan tüm bu zindan direnişçileri şahsında tüm bu arkadaşların ortaya koyduğu kutsal direniş her birimiz açısından bir örnektir ve esas alması gereken bir direniş çizgisidir.
Bu direnişle beraber hareketimizin başlatmış olduğu “Tecridi kıralım, Faşizmi yıkalım” hamlesinin esas amacı olarak Önderliğimiz üzerindeki tecridi kırmaktır. Tüm direnişçi arkadaşların şahsında yapılmak istenen de bu tecridin kırılmasıdır. 5 ayı aşan ortaya çıkarmış olduğu sonuçlar bu direnişteki ısrarın neleri getirebileceğini çok açık bir şekilde göstermiştir. Bugün de devam eden, ısrarla devam ettirilen çizgi bundan farklı değildir. Tecrit devam etmektedir. Ağırlaştırılmış tecridin devam etmesi noktasındaki dirençlerin tavrı ortaya konmuştur. Bunun üzerinden bir değerlendirmeye gidilmiştir.
Kürdistan da bir isyan vardır, Kürdistan’da direniş çığlıkları vardır. Herkes bunu görmelidir, duymalıdır. Bununla beraber herkesin buna göre kendi tutumunu belirlemesi gerekmektedir. Bu yönüyle Leyla Güven’in öncülüğünü yaptığı, bir Kürt kadını, yiğit bir Kürt kadının başlatmış olduğu direniş, sonuç itibarıyla Önderliğimiz ile görüşmeye kadar gitmiştir. Önderliğimiz bunu sonucunda bir deklarasyon yayınlamıştır. 7 maddeden oluşan bir bildiri yayınlamıştır. Bunun içinde bir çok konuya ilişkin düşüncelerini ifade etmiştir. Bunlar gençlik hareketi açısından tüm Kürdistan gençliği açısından gerçekten oldukça önemlidir, moral vermektedir Önderliğimizden bir cümle dahi duyabilmek, Önderliğimizin herhangi bir konudaki bir düşüncesini ortaya koyması bile aslında mevcut mücadele dinamizmini artıran, mücadele daha fazla ve o da fazla pekiştiren ve bunla beraber de her yönüyle daha fazla büyütülmesini ortaya koyan bir duruştur. Yapılmak istenen buydu. Her yönüyle bu direnişin başından itibaren, hatta yeni mücadelemizin boyunca İmralı tecridi devam ettiği süre zarfında faşist düşmanın yapmak istediği şey tecritle Önderlik ile olan bağımızı kopartmak, Önderliğin bize düşüncelerini yansımasını engellemek, Önderlik şahsında özgür düşüncenin, özgür iradenin, bağımsız iradenin, bağımsız duruşun, bununla beraber mücadele duruşunun iradesinin halka taşımasını engellemek istiyorlardı, yani bu devletin bu faşizmin başka bir amacı yoktur.
Şimdi bizim değerlendirmemiz gereken ya da gençlik olarak ele almamız gereken husus şu: Bu tecrit politikası nedir? Niye yapıldı? Şimdi yapılmak istenen nedir? Niye devam ettirildi ya da bunları bundan sonraki süreçte bunu nasıl değerlendirmek lazım, Önderliğimizin ortaya koyduğu gündemler maddeler şunu ifade ediyor: Yani bir görüşme olmuş, olması bir şey değiştirmez yani Osmanlı’da Ali Cengiz oyunları çoktur. Bundan önceki süreçlerde ne yapmışlarsa da bu süreçte ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bunu önce kimi yöntemlerle, kimi işte diyelim kendince kimi kurnazlıklarla, kimi oyunlarla sanki tecrit ortadan kalkmış gibi zaten adımlar atılıyor zaten işte görüşme olanakları yaratılmıştır. Bu imkanlar ortadan kaldırılmıştır, görüşme olanağı yaratılmış değil tabii fiilen yoktur yani böyle istenildiğinde normal hukuki prosedüre göre yapılmak istendiğinde herhangi bir avukat görüşü ya da görüşü yapılmamaktadır.
Tecrit kırılmak için mücadele daha fazla yükseltilmeli
CPT görüşmesi olduktan sonra bile cezaevlerinde ölüm orucuna yatan arkadaşlara dönük saldırılar oldu. Bununla beraber bunu daha fazla destekleyen, savaşı dahada şiddetlendiren politikalara gittiler. Kimse diyemez tecridi kırmıştır. Tecridin kırılması demek aslında Önderliğimiz de bu belirlenen maddeler ışığında sürekli görüşme yapılması demek, sürekli bunun üzerinden Önderliği sesini dışarıya duyurması demek, kaldı ki zaten biz böyle bir arayışta da değiliz, tecridi kırma meselesi değildir, tecrit’in dışında da Önderliğimizin “Özgür yaşar özgür çalışır” koşullara gelmesi. Artık önderliğimizin 20 yıllık İmralı esaretinde çıkması ve bir bütünen artık fiziken de özgürlüğü esastır, mücadele bu eksendedir. Dolayısıyla böyle kimi küçük adımlarla, kimi kurnazlıkları da bunu yapacağını sanan zihniyet zaten aldandığını farkında değildir. Zaten halen de ders çıkarmış değildir. Ama bu halk ders çıkarmıştır. Bu mücadele yeterli gerekli dersleri çıkarmıştır. Bu yönüyle de tecridin kırılmasını bir tarafa bırakalım, bu mücadele daha fazla yükseltilmesi gerektiği, mücadele de daha fazla ileri bir aşamaya sıçratılması gerekli bir süreçtir. Önderliğimizde yapılan görüşmenin aslında tüm gençlik açısından okunması gereken anlamı budur.
Direniş nedir?, Ne yapılması gerekiyor?, Tecrit nedir? Bir gencin üzerinde yoğunlaşması gereken Kürdistan topraklarında yaşayıp da kendisini bu mücadeleye bağlı gören, kendisini özgürleştirmek isteyen özgür iradesinin her yönüyle topraklarının özgürleşmesini isteyen bir bakış açısı bir duruşun sorgulaması gereken şey, ben ne kadar bunların içindeyim? Ne kadar bunları ne kadar cevap olabiliyorum? Ne kadar mevcut vicdani sorumluğu yerine getiriyor? Ne kadar görev ve sorumluluklarıma sahip çıkıyorum?
Tüm Kürdistan, yurtsever gençliğinin devrimci arayışları olan gençlerin oturup gençlik üzerine sorgulama yapması gerekiyor. Önderliğimiz gençlik perspektifi vermiştir. Önderliğimiz gençlere bir çağrıda bulunmuştur. Bugün illa 18 yaşında 20 yaşında olan fiziken o yaşta olan birisi gençtir diye bir kural yoktur. Bugün genç olan, bugün genç yürekli olan, bugün genç ruhlu olan bugün genç zinde olan işte o bahsettiğiniz analardır o anaların direnişidir. O ruhtur, o direniştir. Bugün eğer biri kendisine ben gencim deyip o direnişin öyle uzağında durup bakıyorsa o genç değildir. Kimse ona genç diyemeyez, kendisi bile genç diyemez, buna göre kendisini konumlandırmak zorundadır.
Genç olmak nedir? Gençlik kimliğini değerlendirmek nasıl olur?
Kendisini direnişçi kimliği ile tanımlamayı bir tarafa bırakıyoruz bir insan olarak bir genç olarak kendisini tanımlamak istiyorsa Kürdistan’daki gençler öncelikle bir kere bu anaların direnişine bakmalıdır. Gerçekten gençlik açısından gençler açısından ciddi bir sorgulama meselesidir.
Analar yapılan tüm saldırılara karşı o faşist polisler, çetelerden ve MİTçilerden Kürdistan gençliği bir gün hesap soracaktır. Onlara hakaret eden, onları böyle itekleyen kakan, yani her türlü hakareti sergileyenlerden hesap sorulacaktır. Onlar bu topraklar üzerinde rahat bir gün yüzü görmeyeceklerdir.
Kürdistan gençliği bunu nasıl değerlendiriyor? Nasıl bunlara karşı yerinde oturabiliyor? Nasıl buna karşı sessiz kalabilir? Nasıl bunu kendisine bir dert etmiyor?
Nasıl daha farklı dertlerle uğraşmama gayreti içerisindedir bunları sorgulaması gerekiyor o açıdan yani bir ana o faşist polisleri gördüğünde elinde hiçbir şey yoktur, bir tülbent vardır onunla direnişe girmiştir. Faşist polisler saldırdığında çıkarıyor, terliği ile ayağındaki ayakkabı ile saldırma iradesi gayreti gösteriyor. Bu mücadelede en önde olması gereken, en ön cephede mücadele etmesi gereken gençliktir. Eğer kendisine genç demek istiyorsa gençlik olmalıdır, o açıdan düşmanın nedenleri ne olursa olsun, saldırılar ne olursa olsun faşizm ne düzeyde olursa olsun anaların direnişi faşizmi yıkmıştır. Amed gençliğini merak ediyoruz. Ne yapıyorlar? Bu mevcut duruma karşı ne yapıyorlar? Açık ifade ettik. Amed’de faşizm uygulanıyor ve Amed merkeze yöneliyor, Amed’de tek bir adım atılmasına izin verilmiyor. Anaların direnişi Amed’de düşmana geri adım attırdı. O soysuz faşistini ters yüz ettirdi şimdi gençlikte bu direnişe birazcık artık yani öncülük yapabilmelidir.
Sokak aralarında kuytu köşelerde öyle faşizmle mücadele edilmez. Bu gölgeyle savaşmaya benzer eğer yapılacaksa eğer gerçekten o direniş iradesi gösterilecekse eğer gerçekten ben devrimciyim, ben bu yapılanlara kayıtsız kalamam ben Önderliğimiz üzerindeki tecrit de sessiz kalamam ben bu kadar hakareti kabul edemem diyorsan, ona göre bir tavır, tutum almak zorundadır.
Gençlik üzerindeki politikaları her an devrededir. Kürdistan’ın özgürlük sorunundan tamamen kopartmak hedefleniyor. Diğer yönüyle de diyor, bunu yaparsanız şöyle yaparız. Zaten bir böyle gölge gibi her yerde gençliği denetlenmeye çalışıyor, bir ajan ağı kurulmaya çalışılıyor. Bir ailenin içinde birileri örgütlendi ve hemen oraya yöneliyor.
Gerilla ailelerine, şehit ailelerine ve mücadele içerisinde olan ailelere dönük özel ikna odaları kurmuşlar. Özel ikna odaları üzerinden aileleri ikna ederiz. Onun üzerinden o direnişçilerin iradesini kırarız gibi bir saçma sapan bir politika uyguluyor. Böylesi iğrençlikler içerisindeler gençliğin de buna göre kendisini ele alması gerekiyor. Kürdistan gençliği duyarlı olmalı, ona göre mücadele etmelidir.
Kürdistan Gençlik Hareketi olarak nerede ne oluyor? Ne bitiyor bizim de ilgi alanımızda biz de takip ediyoruz. Öz yönetim direniş alanlarında her tarafta işte bu çete polisler tarafından birçok yerde özellikle kadın polisler tarafından genç kadınlar düşürülüyor. Nusaybin’den tutalım Cizre’ye kadar Silopi’ye kadar Gever’e kadar Amed’e kadar Amed’in Bağlarından Sur’undan işte direniş merkezlerine kadar genç kadınlar düşürülüyor. O düşürülen genç kadınlar üzerinden ajanlaştırmaya yapılıyor o ajanlaştırma üzerinden her yerden bilgi toplama nerede ne oluyor? Kim nerededir? Nerede ne yapılıyor? Varsa var olan iradeyi kırma varsa onun üzerine psikolojik savaşla bitirme politikaları uygulanıyor.
Özel savaş böyle yapılıyor, bir yerden bunu dayatıyor, bir mahalleden giriyor bir ilçeden giriyor bunun üzerinden gündem yönetmeye çalışıyor, gençliği böyle tesir altına almaya çalışıyor. Bu o kadar böyle geniş bir ağ üzerinden yapmaya çalışıyorlar ki biz de bunu işte sanal medyada o kadar pişirip pişirip böyle dağıtıyorlar ki insanlar da diyor ki her yer zaten her taraf olan her herkesi işbirlikçi her yerde insanlar bu duruma getirilmiş herkes düşürmeye çalışıyor o zaman ben kendimi koruyayım ben o zaman pozisyonumu alayım bu dayatmaya çalışan doksanlı yıllarda da vardı. Bu gün de Kürdistan’da ki gençliğin bulunduğu her yerde, lisesinde de böyledir, üniversitelerde de böyle.
Sokaklar, mahalleler ve o zaman üniversitelerin toplandığı, hatta bütünleştiği halkı sahiplendi, halkı örgütledi halkın ile bütünleştiği yerler ona haline gelecek yine hakeza yani mahalledeki gençler, yani işçi gençler üzerinden işsiz gençler üzerinden yarın nerede bir gençlik kesimi varsa, yani şu açık deniyor hiç bir şekilde mücadele bulaşmayın ne türlü pislik yapıyorsanız yapın o aileler ve ailelere bu kabul ettirmeye çalışıyor. Hatta bunu artık bir öyle bir hale getirmeye çalışıyor ki gerilla aileleri üzerinden gerilla da ki çocuklar etkilenmeye çalışılıyor, varsa ulaşmaya çalışabiliyorsa onun üzerinden ulaşıp işte o iradeyi kırmaya çalışıyor. İnançsızlaştırılmaya çalışıyor, mücadeleden geri adım attırmaya çalışıyor, psikolojik savaş uyguladığı politika budur. O yüzden biz de diyoruz ki, yani tüm gerilla aileleri yani bizler de birer gerilla olarak tüm gerilla ailelerine çağrı yapıyoruz; o direniş içerisinde en fazla öncülük yapması gereken o gerilla aileleridir, şehit aileleridir.
Önderliğimiz şu anda bize ne demek istiyor? Ortaya koyduğu düşüncelere karşı yapmamız gereken, anlamamız gereken şey, daha fazla mücadele etmemizdir.
Ali Çiçek’lerden bugüne gençliğe öğretilen budur. Ali Çiçek direniş mirası budur. Gençliğin yapması gereken budur. Çok daha fazla öne gitmesi gerekiyor, düşman bir sefer gözaltına aldı mı o daha fazla önde yer alması gerektiğini bilmelidir. Önderliğimiz şu anda bize ne demek istiyor? Ortaya koyduğu düşüncelere karşı yapmamız gereken, anlamamız gereken şey, daha fazla mücadele etmemizdir. Önderliğimizin bizden beklentisi budur. Bizim borcumuz bizim yapmamız gereken budur. Türkiye gençliğinin işte bu Kürdistan’daki gençliğe uygulanan politika neyse Türkiye’deki gençliğin buna iki kat daha fazla uygulandığı ortadadır, daha fazla maruz kalıyor.
Kürdistan’daki üniversiteliler ayağa kalkmalıdır
Türkiye gençliği gülük gülistanlık bir ortamda yaşamıyor. Faşizm bu son seçimlerde de görüldüğü en fazla onlara baskı yapıyor. ODTÜ üniversitesinde dayatılan politikalara karşı ODTÜ’lü gençler toplanıp, protesto ettiler, boykot ettiler. Kürdistan’da bunun zemini daha fazladır. ODTÜ’de faşizm mi vardır. ODTÜ de böyle Kürdistan’daki gibi koyu bir darbe mantığı vardır. Kürdistan’da daha fazla uygulanıyor. O zaman Kürdistan’daki üniversiteye niye buna karşı böylesi bir arayış içine girmiyor, niye o sistemi boykot etmiyorlar? Neyin derdinde, neyin hesabındadırlar. Kendilerine baksınlar böyle işte devrimci Önderlerden bahsetmekle olmuyor. Propaganda yapmakla olmuyor. Gençliğin, üniversite gençliğinin bu süreçte yapması gereken dağlara akmasıdır. Eskiden bir şiar vardı deniyordu ki “Gençlik Botan’a özgür vatana” vatanımız özgürleşmiş midir değildir. Kürdistan özgürleşmiş midir değildir, faşizm bitirilmiş midir değildir o zaman biz neyin okulunu okuyacağız. O zaman biz bu direnişe karşı yaklaşımı nasıl değiştireceğiz, vatanımızı özgürleştirmek ve içinde olacağız.
Türkiye gençliği, Deniz’lerin Mahir’lerin, İbrahim’lerin direniş mirasını alarak bugün pek iyi oluşturduğu direniş çizgisini esas almalıdır. Solcu’yum diyen, birazcık insanım diyen, birazcık vicdan, vicdan sahibiyim diyen, birazcık sosyalist değerlerle yani bağım var diyen insan ne olursa olsun fikri ne olursa olsun bu faşizme karşı ortak bir cephe içerisinde yer almalıdır. Kürdistan gençliği bu sorunu en üst düzeyde olması gerekirken, Türkiye gençliğinin de yapması gereken odur.
Gençlik ruhuyla, gençlik dinamizmi ile gençlik coşkusuyla, gençlik moraliyle, yani gençliğin o her türlü engeli yıkıp geçebilen, istediğinde faşizmi ortada bırakmayacak şekilde mücadeleyi büyütüp bir zemini, bir direnişi ortaya koyması gerekiyor
Kürdistan gençliği, olarak bu sorumlukla, bu duyarlılıkla her bir gün anı anına mücadeleye daha fazla yüklenmemiz gerekiyor. Önderliğimizin ifade ettiği şeyler bu sorunu ortaya koymuştur. Yeterince açıklayıcı olmuştur. Herkesin bu bilinçle bu perspektifle önümüzdeki sürece gerçekten gençlik ruhuyla, gençlik dinamizmi ile gençlik coşkusuyla, gençlik moraliyle, yani gençliğin o her türlü engeli yıkıp geçebilen, istediğinde faşizmi ortada bırakmayacak şekilde mücadeleyi büyütüp bir zemini, bir direnişi ortaya koyması gerekiyor.
Tüm Kürdistan’a gençliğinin de hamleye bu temel de katılmaya çağırıyoruz. Katılımla beraber herkesin daha fazla mücadele ile bütünleşme temelinde gerilla saflarına akması, bu faşizmin suratına bir tokat gibi çatması gerekmektedir.