HABER MERKEZİ – Başta son savunması olmak üzere neredeyse bütün savunmalarında özel savaş rejimini ve uygulamalarını yoğunca işlemiş bu savaş politikalarını “kültürel soykırım kıskacında kürtler” başlığıyla dikkat çekmiştir. Peki önderliğimizin ısrarla gündemimize koymaya çalıştığı çözümlemeye teşhir etmeye çalıştığı özel savaş nedir? Nasıl yürütülür? Kimleri hedefler? Hangi yol ve yöntemleri kullanılır hangi araçları devreye kurar ve tarihsel arka planı nedir? Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilinir ancak bir tek birine verilecek cevap bile özel savaşın boyutlarını vehametini ortaya koymaya yetecektir. Hepimiz neredeyse yaşamımızın her anında çokça kullanıp ve mücadele edilmesi gereken bir savaş olduğunu her fırsatta dile getiririz ancak çoğu kez bu savaşın saldırılarının altında olduğumuzun farkına bile varmayız. Oysa ki özel savaş politikaları tıpkı kanser gibi ağrısız bir şekilde sinsice yavaş yavaş toplumun hücrelerine yayılarak içte çürüme başlatıp toplumu kendisini savunmaz, direnemez hale getirip toplum ölümünü gerçekleştirir. O kadar sinsice yürütülür ki bu savaş, toplum yavaş yavaş öldüğünün farkında bile değildir.
Özellikle 19 yy. ikinci yarısından sonra bir strateji olarak ABD eliyle geliştirilen özel savaş stratejisi, ekonomik sömürü güçleri ve bunlara hizmet eden toplum bilimciler eliyle adeta toplumun ölümünü gerçekleştirme stratejisine dönüştürülmüştür. Kapitalist sömürü sistemlerinin toplumu, insanı, doğayı “daha rahat nasıl yönetiriz, daha iyi nasıl sömürüp sisteme hizmet eder duruma getiririz” politikası kapsamında ele alıp, uygulamaya konulan bu strateji öncelikle toplumun güçlü yanlarını zayıflatacak (bir toplumu toplum yapan toplumsal ahlaki manevi değerler bütünü) zayıf yanlarını da tamamen kendisine teslim olacak şekilde besleyen politikaları belirlemiştir. Belirlediği amacı doğrultusunda bu politikaları uygularken olası kendisine karşı direnebilecek kesimleri yok etmeyi ya da zayıflatmayı esas alan kurumsallaşmalara giderek, ama aynı zamanda çabuk düşecek teslim olabilecek kesimleri de sürüleşen, tamamen kendisine bağımlı hale getiren uygulamaları geliştirerek asla direnmeyecek posizyona getirmek olmuştur.
Şüphesiz bunu yaparken bütün tarihsel süreçlerde olduğu gibi başta toplumu değiştirip dönüştürme gücü bulunan kadınları özel savaş uygulamalarının hedefi yapmıştır. Bu anlamda kadını teslim almayı esas alan özel savaş araçlarını geliştirmiştir. Daha kapitalist sömürü sisteminin yeni yeni gelişmeye başladığı 15. ve 16. yüzyıllarda kendisine karşı direnebilecek temel kesim olarak gördüğü bilge kadınları kilisenin eliyle yürüttüğü özel savaş kapsamında cadı diye tanımlayarak diri diri yakmaya ve kadın şahsında muhalif olabilecek bütün kesimleri teslim almaya çalışan bu sistem, 20 yy. bir stratejiye dönüştürülecek olan özel savaş uygulamalarıyla bu seferde eril sistemin form kazanmış hali olan ulus devlet eliyle erkeğin çocuk doğurma makinesi, patronların ucuz iş gücü, metaların kraliçesi vb. yapılarak yeni sömürü düzeninin en temel aracı haline getirmiştir. Şüphesiz tarihsel arka planında sadece kadınlar hedef alınmamış, yeni sömürü dünya düzenine uygun bir biçimde toplumun bütün kesimleri bu yeni dünya düzenini besleyip büyütecek şekilde toplum mühendislerince yeniden inşa edilmişlerdir. Bir yandan kendisine muhalif olan kadınların diri diri yakıldığı, bir yandan yayılmacı sömürgecilik faaliyetleri kapsamında yerli halkların köleleştirildiği, öte yandan ücretli köleliğin beyaz erkekler arasında yavaş yavaş yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bu yıllar siyahilerin fiziki olarak yok edildiği, beyazların üstünlük algısı yaratılarak çok ince bir politikayla çürütülmeye bırakıldığı yıllardır. İnsanlık açısından en korkunç olan özel savaşın yoğunlaştırıldığı geliştirildiği bu yıllar insanlığa aydınlanma olarak sunulmuş ve gelişen ulus devlet sistemiyle de toplum farkında olmadan sinsi bir şekilde yavaş yavaş teslim alınmıştır.
20 yy. ikinci yarısından itibaren özellikle ikinci dünya savaşı sonrası gelişen yeni ekonomik düzende kapitalist sermaye güçleri daha fazla kâr etmek için neler yapmak gerektiğini, toplumu kendisine hizmet edecek noktaya nasıl getirmeleri gerektiği arayışına girmiş ve buna göre kendini yeni araçlar(ulus devletler, bunlara bağlı ordu, siyasi parti,medya, spor üniversiteler vb.) kullanılarak örgütlemeye gitmiştir. Yine iktidarların bu sömürü politikalarına karşı olası halkın tepkisi geliştiğinde o tepkiyi yok etmek için ne yapmak gerektiği arayışlarına girilmiş ve bunlar üzerinde(dincilik, bilimcilik,cinsiyetçilik, milliyetçilik vb.) ideolojik savaş araçlarıyla özel savaş uygulamaları devreye konulmuştur. Tüm bunlar eliyle bilinçli bir politikaya dönüştürülerek geliştirilen özel savaş stratejisi neredeyse bütün dünyada (ulusal kurtuluş hareketlerinin bastırılması, demokrasi güçleri olan emekçilerin, kadınların, sol sosyalist hareketlerin, ekolojist hareketlerin mücadelelerinin engellenmesi vb) devreye konulmuştur. ABD öncülüğünde geliştirilse de genelden özele her alanda kapitalist güçlerin çıkaraları uğruna toplumsal muhalefet olsun veya olmasın yaşamın her alanında devreye konulmuştur.
Elbette ki şöyle bir yanılgıya girmemek gerekiyor. Bu savaş yönteminin uygulanmak istenmesinde illaki muhalif, direnen, mücadele eden savaşan güce ihtiyaç yoktur. Teslim alınan toplumdaki her birey, her kesim olası direnişçi potansiyeli taşıdığı için bu savaşın hedefidir. Bu savaş her an, her saniye hücrelere nufuz edecek şekilde örgütlenerek, savaşa neden olan, savaşın yürütülmesinin asıl gerekçesini ortaya koyan her ne varsa tüm imkânları seferber edip o konu, kişi yada topluluk üzerine yoğunlaşılıp ve hedefin yok edilmesi için ne yapılması gerekiyorsa her şey mübahtır anlayışıyla yapılan çok çirkin bir savaştır. Her şeyiyle hedefi üzerinde yoğunlaşmayı mutlaka sonuç almayı esas alır. Kim ki bu düzene karşı çıkar kabul etmez ve direnirse her türlü insanlık dışı uygulamada dahil devreye konularak hem fiziki hemde düşünsel pisikolojik anlamında yok edilmek durumundadır. Bu anlamıyla özel savaş toplumun fiziki olarak bitirilmesinden çok daha fazla ideolojik bir temelde yürütülen soykırım politikaları ile bitirilmeyi hedefler. Bu onun için çok daha kolay ve çıkarına uygun olmaktadır. Bir yandan toplum öldürülürken bir yandanda onu ayakta tutan sistem kendisini ölen toplum şahsında ayakta tutacaktır.
Dünyada kapitalist güçlerce uygulanan özel savaş uygulamaları özel savaş rejimi TC devletince de özelde kürt halkına karşı genelde bütün türkiye toplumuna karşı yürütülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ittihak ve terakki eliyle yürütülen bu savaş ikinci dünya savaşı sonrası geliştirilen darbeler eliyle kurumsallaşmaya gidilerek bu gün AKP iktidarı eliylede topyekun bir strateji olarak başta kürt kadınları ve gençleri olmak üzere tüm topluma karşı devreye konulmuştur. Özellikle 80 li yıllar sonrası kurumsallaşarak sistematik bir hale getirilen özel savaş politikaları, özel savaş rejiminin kurumları ve bu kurumlara bağlı kontra güçler tarafından uyuşturucu,ajanlaştırma, arabeks kültür, futbol vb araçlarla toplumun dinamik gücü olan gençlik teslim alınmaya çalışılmış yine halk eğitim kurumları adı altında açılan biçki nakış, halı, yemek vb kurslar( ki bunlar özel savaşın kurumlarıdır), yine diyanet bağlı yada vakıf ,derneklere bağlı kuran kursları, çocuk parası, dizi filimler vb daha sayamayacağımız sayısız özel savaş araçlarıyla kadınlar hedef alınmıştır. Yok edilmesi gereken bir hedef olarak belirlenen kürt halkına yönelik geliştirilen bu politikalara karşı kimki karşı çıkarsa her türlü kaba şiddet ve işkence de dahil, ekonomik, psikolojik , cinsel taciz ve tecavüz, tutuklama öldürme vb insanlık dışı araçlar kullanılarak yok edilmek istenmiştir. Bunun en somut örneğini kürdistanda kürt halkına karşı geliştirilen yakılıp yıkılan kentler,zorla göçertilen köyler, faili meçhul cinayetler, göz altında kayıplar, on binleri aşan tutuklamalar, kürt kadınlarına yönelik geliştirilen tutuklama, taciz, tecavüz,yoz bir gençlik yaratmaya dönük her türlü uyuşturucu kullanımının devlet eliyle yaygınlaştırılması, ajanlaştırma yoz kültürü yaygınlaştırma bununların en somut örnekleridir. Bu tür politikalarla kürt toplumu kürt toplumsallığı öldürülmeye çalışılmış esasta önderliğin özgür kadınla özgür yaşam paradigması hedef alınmıştır.
Zilan KAYA
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi