HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“Hem nalına hem mıhına vurma, hem sevdiğini söyleme hem de dövme denir bu yapılanlara. Her gün, Kürtler bizim kardeşimizdir diyorlar. Ama her gün, Kürtlerin üstüne bombalar yağdırıyorlar, Kürtleri yerinden yurdundan sürgün ediyorlar, kirli savaşın her türlüsünü Kürtler üzerinde uyguluyorlar, Kürtler ulusal olarak statü sahibi olmasınlar diye yapmadıklarını bırakmıyorlar. Kürtlere fiziki olarak biraz daha zarar verebilirler ama Kürtleri Türkleştirme siyasetini asla başaramayacaklar.
İnkârcı rejim her yönüyle bir tıkanma yaşıyor. Türkiye’nin şimdiki durumu Osmanlı’nın son yıllardaki hastalıklı durumuna benziyor. Sanki Kürtleri ulus olarak kabul etmişler ve Türkiye’ye barış hakim olmuş gibi bir hava yaratılıyor. Oysaki Türkiye çok kötü bir durumu yaşıyor. İnkârcı rejim, Kürtleri tarihten silmek için pazarlamadığı bir değerini bırakmadı. Ekonomik kriz her türlü toplumsal kaosa yol açacak denli bir çöküş içindedir. Devlet bütçesi Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşa gidiyor. Türklük devletin varoluş siyaseti olarak keskin sirke haline gelmiştir. Keskin sirke küpüne zarar verir diye bir halk sözü vardır.
Türkiye’de nereye ve kime baksan Türklükten söz ediyorlar, sanki dünya Türkler için yaratılmış havası var. Oysaki Türk Türkmen Yörük halkına en büyük zararı bu, devlet eliyle oluşturulan yapay Türkçü siyeset veriyor. Devlet politikası haline gelmiş milliyetçilik en büyük tehlikeyi oluşturuyor.
Aslında tarihsel Türk Türkmen Yörük kültürü yok edildi, uydurma bir ulus devlet milliyetçiliğiyle devşirme bir Türklük yaratıldı ve farklı kimlik ve kültürlere yönelik adeta bir katliam ve yok etme siyaseti devreye kondu. Yüz yıldır, demokrasi gelişmedi, özgürlük oluşmadı, insan haklarının canına okundu ve bu zulüm siyasetinden en çok çekenler Kürtler oldular. Suriye’de/Rojava’da Kürtler statü kazandılar diye, Rojava ve Suriye toprakları inkârcı rejimin hedefi haline getirildi. Kürtler karşısında başarılı olamayan AKP/MHP faşizan rejimi, bazı çeteler eliyle ve ihanet ağını devreye koyarak Kürt halkının kazanımlarına saldırıyor. Tabiki yüz yıl önceki örgütsüz bilinçsiz ve Önderliksiz Kürt halkı yön artık. Örgütü ve bilinçli Kürt halkı Önder Apo’nun paradigmasıyla Kürt düşmanlarına kök söktürüyor.
Kürtler artık zafere yakın bir zamandalar. Önder APO’nun zafer çizgisi kazanıyor kazandırıyor. Kirli özel savaşın kirli labaratuarlarında oluşturulan, kitle gücü ve ideolojik bir hedefi olmayan İŞİD ve benzeri dinci terör örgütleri, emperyalist güçler ve Kürt düşmanı AKP/MHP faşizan rejimi tarafından maşa olarak kullanılıyorlar ve birkaç yıl sonra tarihe gömülecekler. Siyasi atmosfer çok koyu karanlık görünse de, aydınlık yarınlar böylesi koyu karanlıklardan doğarlar. Kürtler örgütlü, bilinçli ve politik bir halk haline geldikleri için demokrasiyi ve özgürlüğü insanlık için kazanacaklar. Suriye’de alavlendirilen iç savaşı çıkaranlar bu savaşın ateşi içinde yanmaktan kurtulamayacaklar. Kürt halkının demokrasi ve özgürlük ateşi bütün Orta Doğu’yu aydınlatıp dünyaya yayacaktır. Zaten ezilen dünyanın kalbi Kürt halkının yanındadır. Türkiye’de Kürt düşmanlığı temelinde şekillenen rejim artık son demlerini yaşıyor. Birkaç yıl içinde yeni bir yaşamın yoluna girilecektir. Bu yeni yolun en önde yürüyenleri tabiki Kürtlerdir. “