HABER MERKEZİ
Erdoğan faşizmi her yerde olduğu gibi ekonomi’de de kadına yer vermiyor. Kadına çizilen çizgiler ve sınırlar içerisinde kalmasını her konuşmasında belirtiyor “DAYATIYOR” ve çalışan kadını kadınlığından vazgeçmiş olarak lanse ediyor.
Erkek egemen devletlerin kadına çizdiği belli sınırlar ve onları görmek istediği yerler vardır. Eğer çizilen bu sınırlardan çıkılır veyahut kendin bir hayat kurmaya çalışır kendi kararlarını almak istese o zaman toplumun ahlaki kurallarını ihlal eden bir kadın olarak itham edilmekten kaçamayacaktır.
Vakti zamanında Erdoğan’ın bu konu hakkında sarf ettiği sözlere bir bakalım, “Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır. Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkar ediyor demektir.”
Söylenme tennezülün de bulunan bu sözler açık ve cinsiyetçi yaklaşım gerçekliğinin dışa vurumudur.
Erdoğan faşizmi, kadın kimliğini ‘Annelik’ le tanımlıyor kadına başka bir yaşam şansı sunmuyor. Anne olmayan kadınları işgüzarlıkla eksik ve yarım diye tanımlamaktan ise geri kalmıyor. Kadın toplumun her yerinden ayrıştırıyor sınırlar içine hapsediliyor ve orada yaşaması söyleniyor.
Kadın iş aradığında işsizlik oranın arttığını söyleyen Akp faşizmi bakanları ise bu işin cabası. Bir kadının Erdoğan’a ‘iş bulamıyorum’ diye sitem edişinin ardından Erdoğan, ‘Kocan çalışmıyor mu?’ diyor Kadın, ‘Çalışıyor.’ Yanıtını verince , ‘Tamam daha ne!’ karşılığını alıyor. Kadını evinde oturup bir robot misali ‘Yemek yapsın, temizlik yapsın, çocuk baksın.’ Tabii bu düşüncesi toplumdaki kadınlar için geçerli. Kadınları sınıflandırmayı ve ayrıştırmayı seven erkek egemen zihniyeti, Erdoğan’ın kızı ve ailesine çalışmak, mal sahibi olmak hak görülüyor. Bu durum aklımıza bir değim getiriyor, ‘İmamın kızına yakışır!’
Oysa Neolotik çağda ekonominin ilk inşacısı kadın olmuştur. Kadın her zaman toplumda ekonomiye yön veren, topluma dağıtan olarak yer almışsa da erkek egemen zihniyeti tarafından bastırılıp ‘Elinin hamuru ile karışma bu işe.’ Denilerek dışarı atılmıştır.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kadınlar sadece iş bulmakta da sorun yaşamıyor iş bulduktan sonra da iş yerinde patronu, müşterisi, devleti tarafından cinsiyetçi yaklaşımlara çoğu zaman istismara kadar varan olaylara maruz kalıyor. İş yükü daha çok kadının üzerinde oluyor ama karşılığında aldığı ücret bir erkeğin ücretinden oldukça düşük. İş gücü kadın, yapıcı güç kadın ama kazanan erkek. Yaşamın her alanında olduğu gibi iş hayatında da bu durum böyle gelişiyor.
Türkiye’de kadınların ekonomiye katılımı Dünya’da 132. Sırada yer alıyor. Az gelişmiş bir ülke olarak değerlendirilen Nijerya’da bile daha düşük standartlarda kadınlar imkan sunuluyor.
Erdoğan sömürgeciliğinin hazırladığı 11. Kalkınma planı 17 yıllık iktidarı boyunca kalkınmanın sağlanmadığını açık bir şekilde gözler önüne sermekte ve artan işsizlik oranını ise kadınların iş aramalarındaki artışa bağlıyor. Maddelere bir göz atalım, 133. Madde: “2013 yılında yüzde 9 olan işsizlik oranı, izleyen yıllarda çalışma çağı nüfusunun yanı sıra özellikle kadınlar olmak üzere iş gücüne katılma oranlarındaki güçlü artışlar sebebiyle, 2018 yılında yüzde 11’e yükselmiştir.”
Kadınların iş araması ve devletin buna imkan sağlaması kullanılan dille açıkça kadınların yaratmış olduğu bir sorun şekilde lanse edilmektedir.
48. Madde: “Kadınların eğitim seviyesindeki artışa rağmen düşük nitelikli, kayıt dışı, ücretsiz aile işçiliği gibi alanlarda kadın iş gücü oranının yüksekliği sürmekte ve ülkelere göre farklılıklar gösterse de kadınların kadınların iş gücüne katılımı gerilemektedir.”
Unutmamak gerekir ki kadın bir ülke de ne kadar toplum dışında tutuluyorsa o ülkede erkek egemen zihniyetinin ürünü olan faşizm, sömürgecilik ve kapitalizm argümanları o kadar güç kazanmış demektir.
Amed’te kurulan kadın pazarına saldırı, kayyumların işgal ettikleri belediyelerde derneklerin ve kadın kooperatiflerin kapatılışı devletin kadına her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da yer vermediğinin bir göstergesidir.
Buna karşın değişim, özgürlük ve yaşamın her alanında yer almak için kadınlar ayağa kalkacak. Ekonomik olarak kooperatifler geliştirilecek kadınlar kendi emekleri ve ürettikleri ürünlerde yaşamlarını idame ettireceklerdir.
Axin Mahir Dicle