QAMIŞLO – Partiya Yekîtiya Demokrat (PYD) Ortak Yönetim Büro üyesi Ebdul Kerim Saruxan, Sykes-Picot antlaşmasından Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’ya gelişine kadar Rojava Kürdistanın’daki gelişmeleri Nuce Ciwan Ajansına anlattı.
“Kürdistan’ın parçalara ayrılması”
PYD Ortak Yönetim Büro üyesi Ebdul Kerim Saruxan, sözlerine 1.Dünya savaşı öncesi Kürdistan’ın genel durumunun değinerek şöyle konuştu:
“ Kurdistanın bölünüp işgalci devletler arasın da paylaşılması eskiye tarihlere dayanır. 1.Dünya savaşından önce İngilizler ve Fransızlar arasından imzalanan Sykes-Picot Anlaşmasından önce Osmanlı ile Safevi devleti arasında Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Kurdistan iki parçaya ayrılıyor. Sykes-Picot Anlaşmasına da baktığımızda İngiliz ve Fransız devletlerin yaşadıkları krizlerin önünü almak, Ortadoğu’daki varlıklarını meşrulaştırmak için anlaştıkları bir uzlaşı metnidir. Her ne kadar antlaşma 1916’da imzalanmış olsa da esas olarak uygulaması 1920-1923 yılları arasındadır. Bu antlaşmanın sonucunda Kurdistan’ın Kuzey parçası Türk devletinin, Güney parçası Irak, Rojava parçası’da Suriye’ye verildi. Güney parçasında İngilizler, Rojavada da Fransızlar etkiliydiler.
“Bütün saldırılara rağmen baş eğmeyen Kürtler”
Saruxan sömürgeci devletlerin saldırı ve kirli ittifağına dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Sömürgeci devletlerin bütün bu saldırılarına karşı Kürt halkı baş eğmedi. Türk devleti o zamanlar Lozan’da Kürtlerin desteğini almak için Kurdistan’dan bir çok aşiret büyüklerini o toplantılara götürdü. Böylelikle Kürtler bizimle beraber olduğunun görüntüsünü veriyordu. Bu desteği aldıktan sonrada Kürtleri katletmeye başladı. Daha öncesinden bölgede yaşayan Asuri, Süryanlar, Ermenileri katliamlardan geçirmişlerdi. Bu sefer sıra Kürtlerde’idi. Bu katliam ve baskılara karşı da Kürt halkı tepsizi kalmadı tabi ki. Şex Said, Seyid Rıza, Dersimdeki serhildanlar ve daha bir çok serhıldanla Kürt halkı bu parçalanmışlığı ve zulüm politikasını kabul etmediğini gösterdi.
“Yeni Bir Sömürgecilik Anlayışı İle İkinci Dünya Savaşı Başladı”
İkinci Dünya savaşından sonra 1947 yıllında Suriye devleti Fransızlardan kurtulup bağımsızlığını ilan etti. Bu tarihten sonra Fransızlar bölgeden çekildiler. 1.Dünya savaşı Kürtler için çok çetin geçti. Rojavada ki Kürtler içinde büyük kayıplara neden oldu. O dönem Kürtlerin bazı kazanımları oldu fakat bu kazanımlara yön verecek nitelikli öncüler olmadığından dolayı başarıya ulaşılmadı. Dünya savaşları ile birlikte devletlerin arasında parçalanan Kürdistan üzerinde artık asimile, baskı, göçe zorlama politikaları uygulandı. Türk devleti Bakur’da büyük katliamlar yaptı. Kürtler zorla büyük şehirlere göç ettirildi. Böylelikle bu şehirlerde Kürtlük adına olan her şeyi sistem içinde eritmek istedi. Rojavada da Kürtlerin kendi kimlik ve kültürleriyle kendi topraklarında yaşamlarına Suriye devleti izin vermedi. Suriye devleti tamam ile araplaştırmaya, kürtlüğe dair her şeyi toplumun beyninden silmeye dönük politikalar izledi.
Yine demografik değişiminin zeminini “Arap kemberi” ile devreye koydular. Reqa’dan, Dere zor’dan Araplar Rojava’ya getirildi. Bakur ile Rojava sınır hattında ki bölgelere bu Araplar yerleştirildi. Böylelikle Bakur ve Rojava Kürtlerini sadece suni sınırlarla değil aynı zamanda coğrafya olarak da ayrıştırdılar. Derikten Kobanê’ye kadar ki bölgeye bu insanlar yerleştirildi. Nasıl ki Bakur’da siyasetçiler devlet tarafından ise Roajava’da ise siyasetin yapılması bile engellendi. Bu politikaları artık öyle bir noktaya gelmişti ki Kürt dilini konuşamaz, kültürünü yaşayamaz hale gelmişti.
Öte yandan halkı aç bırakmaya sefil bırakmaya dönük politikaları vardı. Böylelikle insanların tek sıkıntısı geçim sıkıntısı olmuştu. İnsanlar sabahtan akşama kadar çalışıp anca karınlarını doyuruyorlardı. Tabi bu halk’da beli rahatsızlıkların toplamasına neden oldu.
“Rebêr Apo’nun Rojavaya Gelişi Buradaki Kürtler İçin Yeniden Bir Doğuş Oldu”
1979 yıllında Rêber Apo’nun Rojavaya gelişi ile beraber kürtler açısından br milat olduğunu belirten Ebdul Kerim Saruxan konuşmasına şöyle devam etti: ” PKK’nin hareket olarak ortaya çıkması ile Kürtlerde ulus bilincini tekrardan yeşertildi. Bakurê Kurdistan’dan Rêber APO’nun Rojavaya gelişi ile beraber Rojavada ki Kürtler için milat olmuştur. Kürt halkı için yeni bir kapı oldu. Artık herkes gidip Rebêr APO’yu görmek hareketi tanımak istiyordu. Rojava halkının siyasi bir kimlik oluşumunun ilk adımları o zamanlar atıldı. Rebêr APO’nun halkla aldığı toplantılar, burada ki arkadaşların çalışmaları sonucu halk yavaş yavaş örgütlendi. Rebêr APO ile birlikte yepyeni bir sürecin başlangıcı oldu.
Arhat BA/Zeryan Deniz AMED