HABER MERKEZİ – İşgal harekatı olarak 2017 yılından itibaren Medya savunma alanlarına düzenlenen harekatlardan farklı olup Güney topraklarını Misak-ı Milli sınırları içerisine alma amacı güden bir operasyondur. Gerek bölge halkları, gerek sınır ülkeleri olmak üzere bu harekatın sonuçları siyasi, ekonomik ve askeri sonuçları doğuracaktır. Türk MSB’nın son açıkladığı “Pençe 2” operasyonuyla Başurê Kurdistanda ki işgalin ne kadar kapsamlı ve belirli bir plan dahilinde olduğunun somutudur.
Pençe ismiyle başlatığı operasyonda işgalci Türk devleti de tüm işgalcilerin bir soykırım yöntemi olarak, işgal ettikleri ülkedeki insanları çok inceltmiş yöntemlerle bu plana dahil etmiş ve işbirlikçiler yoluyla Güney topraklarını hakimiyetine almak istemektedir. Bunu ise Güney’de etkili bir parti olan KDP, YNK ve diğer güçlerin de eliyle gerçekleştiriyor.
KDP, DAİŞ’İ ARATMIYOR
Aslında Türk devletinin amacı Kürtsüzleştirilmiş alan yaratmaktır. Güney’deki halk ve peşmergelere iki seçenek sunuluyor. Ya işbirlikçi olacaksın ya da köyünü terk edip gideceksin. Güney, Rojava ve Bakurê Kürdistan’a karşı yürüttüğü bu tehlikeli plan Kürdistan’ı boşaltma planıdır. 27 Mayıs’tan bu yana medyaya yansıyan Türkiye-Başurê Kürdistan yönetimi ve Türkiye-Irak yönetimi görüşmeleri ile alandaki hareketlenme ve değişiklikler bu plan dahilinde somut anlaşmalar yapıldığının açık göstergesidir. Tarihten beri ihanetçi çizgide ısrar eden KDP’nin işgalci Türk devletinin saldırılarını önümüzdeki günlerde direk olmasa da bünyesinde oluşturduğu paramiliter yapılarla PKK’ye karşı savaştırılacak.
KDP’nin saldırılara ve bölgede yaşanan sivil katliamlara karşı tutumu eleştirildi, halk tarafından da işgale karşı tutum sahibi olması için tavır gösterilse de Türk devletinin Kürdü Kürde kırdırma politikasının bir parçası olmaktan öte, bizzat öncülük yapan KDP, topraklarını Türk devleti ve istihbaratı MİT’e tüm olanaklarıyla açmış durumda. KDP bu tutumu ile, Kuzey Kürdistan’da korucu, Rojava’da DAİŞ’in oynadığı rolü oynamaktadır.
İŞGALE SESSİZ KALMAYAN HALK, UYGULAMALARA MARUZ KALIYOR
PKK bahane edilerek yapılan saldırılar sonucu sivil halkın katledildiği Güney’de, KDP işbirlikçiliğini eleştirenler de farklı uygulamalarla karşı karşıya kalıyor. KDP ve YNK’nin bu süreçte hakimiyetleri altında bulunan birçok şehirde gerek tepki gösteren ve bu devşirme politikalarını kabullenmeyen, gerekse buna karşı canlı kalkan eylemlerine katılan birçok kişinin gözaltına alındığı biliniyor. Son olarak PKK’ye karşı bölgede Türkiye’nin isteği üzerine Behdinan ve Biradost alanında çete grupları kurduğu ve bu grubun MİT bünyesinde istihbarat faaliyetleri yürüteceği öğrenildi. Barzan güçleri komutanlarından olan, aynı zamanda MİT elemanı olan Şêx İmran’ın yönettiği bu grup maddi ve tekniki olarak ihtiyaçları MİT tarafından karşılanacak. Sömürgeci işgal güçlerinin bununla asıl hedefi de Kürtleri karşı karşıya getirmektir.
Bir kontra örgütlenmesi halinde olan bu grupların, gerillalar hakkında istihbarat verdikleri kanıtlanmış durumdadır. Bölgede halkın arasında bilinen başka isimlerin de adamlarıyla birlikte işgalcilere açıkça hizmet ettikleri biliniyor. Şex Hüseyin ve Sidekan kasabasının KDP’li asayiş sorumlusunun da Xakurke operasyonunun devam ettiği günlerde Türkiye’ye gittiği belirtiliyor. Bu kişiler gerilla alanlarında askerlere yol gösterici rolünü oynuyor. İşgalci Türk ordusu Sidekan’a yerleşmek istediği ve Türkiye’ye gidiş gelişlerin de bu doğrultuda yoğunlaştığı bildiriliyor. Bu durumda yine işbirlikçilik-ihanet açıktır.
Yine geçtiğimiz günlerde Dêralok ve Şeladizê’de Rêkani aşireti mensubu olan 20 Dêrin peşmergesi Mesut Barzani’nin oğlu Mustafa Barzani’nin emri ile Sirê’de gözaltına alınmış ve ailelerine haber verilerek tehdit edilmişti. İşgal saldırılarına karşı Bradost ve Qendîl’de canlı kalkan eylemini sürdüren eylemcileri gözaltına alarak toplumsal alandan canlı kalkan eylemine gelecek ziyaret ve destekleri kesmenin peşindedir. Eyüp Xelil isimli canlı kalkan eylemcisinin halen Mesif asayişinde gözaltında tutulması buna örnektir. Ayrıca Duhok-Zaxo-Behdinan hattında da yığınaklar ve askeri sevkiyatlar sürüyor.
MİT BOŞALTILAN ALANLARDA CİRİT ATIYOR
TC ve KDP tarafından yüzlerce köy boşaltılarak TC’nin rahat operasyon yapması ve bölgeyi kontrol altına alması hedeftedir. Behdinan’dan Soran bölgesine kadar 450 köy boşaltılmış ve halen de bombardıman yapılarak geri kalan halkın köylerini terk etmeleri baskılar uygulanıyor. İşgal planı devreye konulduğundan bu yana ağırlıklı olarak köyler bombalanmış, peşmerge kıyafetleri ile devriye gezen MİT üyeleri halkın bölgeyi terketmesi için baskı uygulayıp tehdit etmiş, bu durum halkın tepkilerine neden olmuştu.
Ayrıca, alınan bilgiler doğrultusunda Mesif ile Zaxo arasında bulunan uluslararası yol boyunca KDP’nin elindeki kontrol noktalarında peşmerge kıyafetli Türk özel kuvvetlerinden 3’er kişilik timlerden oluşan MİT elemanları kimlik kontrolü yaptığı da gelen bilgiler arasında. Araçları ve otobüsleri durdurdukları, bu kişilerin ellerinde 6-7 sayfadan oluşan kağıtlarda fotoğraflar bulunduğu ve bu kişileri tespit etmeye çalıştıkları biliniyor. Vatandaşların belirttiğine göre, Otobüsleri durdurup GBT sorgulayan MİT elemanları, yol kontrolünün tamamen ele geçirdiği ve bu noktalarda KDP’nin hiçbir etkisinin olmadığı gündemde. Zaxo şehir merkezinde de MİT’e ait araçlar kol geziyor. Kontrol noktalarında ayrıca kamera ve ağır silahların olduğu zırhlı araçlar bulundurduğu da bildirildi.
KONTRA ÖRGÜTLENMELER GELİŞTİRİLECEK
Türk devleti, 1991’den bu yana Güney Kürdistan bölgesinde kurduğu istihbarat kamplarını askeri üslere çevirerek, binlerce asker ve zırhlı araç yerleştirdi ve KDP’nin işbirliğiyle Güney Kürdistan’da Medya Savunma Alanları’nı ablukaya almak için sınır hattına paralel olarak yapılan kamplarla bölge üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor.
KDP ise işgal planının bir parçası değil, öncü rolünü üstlenen bir aktördür. PKK Güney’de izole edilerek alan işgal altına sokulması planı 90’lardan bu yana KDP eliyle yapılmaktadır. Güney halkının canı ile var ettiği statüyü Barzani ailesinin at meydanı misali kullanmasına itirazlar artınca, KDP Güney Kürdistan’da sömürü ve rant tahtının riske girdiğini anlamış ve TC ile birlikte PKK’ye saldırarak ömrünü uzatma peşindedir. Kendilerini aklama peşinde olan ve tepkileri bir nebze olsun dindirelim derdinde olan yetkililer ise PKK karşıtı propaganda söylemleri ile karalama operasyonları yürütmektedir. Ancak KDP’nin bugün peşkeş çektiği topraklar işgal altına alınırsa, işgalci Türk devleti o bölgelerde kontra örgütlenmeler geliştirecek ve Güney Kürdistan tam anlamıyla bir felakete sürüklenecektir.
HEDEFTE ŞENGAL VAR
İşgalci Türk Devletinin Güney’de başarılı olduğunu varsayarsak sonraki hamlenin Rojava ve Şengal bir bütün olarak Güney Rojava bağlantısını kesmek olacağını ve bunun için Şengal’i hedefleyeceğini belirtmek yanlış olmayacaktır. 20 yıldır sürdürdüğü örtülü savaşı Güney’i içten içe kemirdikten sonra açık savaşa dönüştürerek aşama aşama ilerlemektedir. İlk olarak sınır hatları, daha sonra Hewler ve son olarak Musul ve Kerkük hedeflenmiştir. Güney Kürdistan’ın izole edilmesi demek, bölgede belirleyici güç olmak demektir. Bu plan Rojava’dan da bağımsız değildir. Bu çerçevede Cerablus Ezaz hattından sonra Efrîn’i işgal etmiş ve şimdi Xakurkê-Haftanin hattını işgal ederek Şengal’e ulaşmayı hedefleyecektir.
KÜRT STATÜSÜ BİTİRİLECEK
Kısaca belirtmek gerekirse, bugün düzenlenen operasyona sadece basit bir operasyonmuş veya salt PKK’ye karşı olduğu düşünülmemelidir. Esas hedef Kürt statüsünün bitirilmesidir. işgalci Türk Devleti Güney sınırlarını genişleterek Kürt halkını tarihe gömmeyi planlamaktadır. Evet, işgal edilen bölgelerde artık Kürtlük adına hiçbir değer kalmayacak ve sömürü politikaları halk açısından hezametle sonuçlanacaktır. KDP, YNK ve diğer bölge güçleri bu stratejinin öncülüğünü üstlenirken neleri taviz vermiş olabilirler? sorusu ortaya çıkmaktadır. Hem Başurê Kürdistan yönetimi, hem de Irak Hükümeti’nin de bölgedeki statüsü kalmayacak ve bulunduğu konumda tüm alanlarda hakimiyetini kaybedecektir.
Leyla Botan