HABER MERKEZİ
Bir tatil günüydü. Halklar Önderi Abdullah Öcalan bir grup arkadaşıyla birlikte Ankara’nın dışına doğru yola çıktı. Otobüsten inip çam ağaçlarının olduğu alana doğru yürüdüler. Daha sonra bir ağacın altında oturdular. Gittikleri alan bir mesire yeriydi. Beş kişiydiler, birbirlerini tanıyorlardı. Ama ilk kez resmi bir toplantı yapıyorlardı. O gün orada 12 Mart darbesine karşı mücadele ve Kürdistan’da örgütlenmeyi tartıştılar. Yeni bir tarih yazılacak hatta yokedilmek üzere olan bir halk yeniden yaratılacaktı. Çıktıkları yoldan tereddütsüz ve inançla yürüdüler.
İşte PKK Hareketi’nin temelleri burada; Çubuk’ta bir ağacın altında beş kişiyle yapılan toplantıda atıldı. 1973 Newrozu’nda Halklar Önderi Öcalan’ın yaptığı bu toplantı, Apocu grubun oluşumunda tarihsel bir dönüm noktasıydı. Çubuk’taki toplantıda Haki Karer ile Kemal Pir yoktu.
Halklar Önderi Öcalan, Çubuk Barajı’nda Kürt orijinli bir grup kurma adımını atarken, temel bir grubu daha vardı. O grup ise Haki ve Kemal ile birlikte Emek ve Bahçelievler semtleri arasında birlikte kaldıkları evde atıyordu. O ev bir okul, bir araştırma ve aynı zamanda gizli bir örgütlenme merkeziydi.
ATEŞİN KIVILCIMLARINDAN: HAKİ YOLDAŞ
PKK’nin kurucularından Haki Karer, Karadeniz’in asi ve isyankar çocuğu denizlerin asiliğini Kürdistan’ın bereketli topraklarıyla birleştirecek ve yaşamı iki ayrı ülkenin topraklarına bir tohum olarak atacaktı. Haki Karer, Ordu Ulubeyde 1950 yılında doğdu. İlk, orta ve liseyi Orduda okudu. Üniversiteye A.Ü. Fen Fakültesinde başladı. 1970 sonrası gelişen devrimci gençlik hareketinde etkilenen Haki Karer, kısa sürede devrimci düşünceleri benimsedi. Aynı süreçte Kemal Pir ve Halklar Önderi Öcalan’la tanıştı. 1973’te ADYÖD’te organizatör düzeyinde sorumluk üstlendi. 1976 Dikmen toplantısında alınan ülkeye dönüş kararıyla birlikte önce Êlîh’e daha sonra Dîlok’a gitti. Dîlok’ta başarılı bir pratik sergiledi.
KONTRGERİLLA DEVREDE
Başarılı pratiklerden sonra 1970’lerin sonlarına gelindiğinde Türk devleti Kürdistan’da bir uyanışın olduğunu fark eder. Darbelerle solu ezdiğini düşünen devlet Kürdistan’da gelişen ve bir gençlik hareketi olan Apoculara yönelmeye başlar. Bunun için de öncülük düzeyinde çalışma yürüten kadroları hedef alır. Apoculara karşı kontrgerilla devreye sokulur. MİT’in kontrolünde kurulmuş olan “Sterka Sor” adlı kontra bir örgüt devreye sokularak Haki Karer, Dîlok’ta Alaattin Kaplan adında bir kişi tarafından görüşmeye çağrılır. 18 Mayıs 1977’de gerçekleşen randevu sırasında Haki Karer kendisine karşı gerçekleştirilen tuzak sonucu katledilir. Gerçekleşen bu saldırı ile sadece Apocular değil aynı zamanda Kürt ve Türk halkaları arasında gelişen kardeşlik ve devrimci dayanışma da hedef alınmıştı.
APOCULARIN KONTURGERİLLA’YA CEVABI: PKK
Örgütsel ve eylemsel gelişkinliği ile Kürt Özgürlük Hareketinde büyük emek sahibi olan Haki Karer, ideolojik gelişkinliğiyle de PKK’nin şekillenmesinde de rol sahibi oldu. Haki Karer’in yaşamını yitirişine cevap olarak Kürt Özgürlük Hareketi önce programını oluşturur ardından da partileşmeye gider. 27 Kasım 1978’de kuruluşu ilan edilen PKK bu evabın pratik ifadesi olur.
YAŞAMA HAKİ’Sİ OLDU
Halklar Önderi Öcalan Haki Karer’e ‘Gizli ruhum’ derken tam olarak bunu anlatmak istiyordu. Haki Karer, PKK hareketinin örgütlenmesinde büyük bir emeği olan bir yoldaş, PKK’nin öz cevheridir. Şu an bile bir çok genci etkileyip, yaşam saflarına yani PKK saflarına çekebiliyor.
Halklar Önderi Öcalan Haki Karer’den ve şehadetinden şöyle bahsediyor: “Halen hatırımdadır, Haki Karer anısına nasıl karşılık verebiliriz?” dediğimde, Kemal Pir, “Bir polise saldıralım, intikamını öyle alırız” demişti. “Hiç gözüm tutmadı. Tamam, o katili bir gün yakalarız, provokatörün cezasını veririz, bu olur, fakat bunun da anıyı kurtaramayacağını gördük ve uzun süre düşündükten sonra, aynı yıl, bugünkü parti program tasarısını bu mahallede ‘şehit düştüğü mahallede’ kaleme aldık ve sanıyorum kendimize göre anıya bir karşılık vermenin en uygun biçimi budur dedik. O, bizi basit bir gençlik grubundan partileşmeye karar veren bir grup durumuna taşırdı.”
Yaşamın yaratıcısı olmayı bilen Haki Karer, özgür yaşama atılan ilk tohum, yakılan ateşin en cengaver kıvılcımı idi.
Haki Karer’i anlamak, yaşamak ve yaşatmak için yaşamın savunucusu devrim yolunda savaşmak ile olacaktır. Haki Karer’in anılarından birinden bahsedecek olursak onun yaşam ve devrimle bağını daha doğru bir şekilde anlatabiliriz.
Haki devrim yolunda yürüyen onlarca yiğide önder, yol gösterici oldu. Apocu gençliğin önderlerinden, tohumlarına can suyu olan bugün gün geçtikçe yeşeren bir ormanın emekçilerindendi. Yaşamın, dostluğun ve devrim aşkının vücut bulmuş hali idi. Haki bir değil binlerce halktı. Umuttu, barıştı, Karadeniz’in denizi, Kürdistan dağlarıyla buluşturan yiğit bir gençti. Şimdi Haki’nin kavgasına omuz vermiş onlarca genç, Haki’nin yaktığı ateşte yeniden yaşam buluyor yaşamı yaratıyorlar…
NC/Faraşîn SÎDAR