HABER MERKEZİ
Kültür toplumların kendilerİni yarattığı ve varlıklarını sürdürdükleri en kadim alan olarak dünden bugüne varlığını sürdürmüştür. Kültür, tarihsel birikim dünden bugüne gelen toplumsal hafıza demektir. Bilindiği üzere dil de kültürün bir ürünüdür. Sözde ‘Çözüm Sürecinde’ açılan TRT 6 Kürt dili ve kültürüne verilen en büyük zararlarda biriydi.
Akp artık Kürt dilini yok edemeyeceğini anlamış ve bunun karşısında özel savaş destekli yeni bir siyaset geliştirmiş, artık ‘Böyle bir dil yok.’ Veya ‘Kürtler dağda yaşayan Türklerdir.’ Demekten vazgeçmiş yerine kendi Kürdünü ve kendi Kürtçesini yaratmaya başlamıştır. Ve bunu özel savaş araçları ve yöntemleri ile halka kabul ettirmeye normalleştirmeye çalışmıştır. Bu savaşın en büyük argümanı ise Kültür, kültürün içinde de dünden bugüne gelen Kürtlerin ağıtları, direnişleri ve isyanlarının anlatan şarkıları oluyordu.
Bu görevi üstlenecek kişileri ise Kürt asıllı kişiler arasından seçiyordu. Bu kişilerin kadın olması ise dikkat çekilmesi gereken ayrı bir noktaydı. Kadın toplumun özü olan kültürün yaşatıcısı olarak büyük rol sahibidir. Buna karşın Yeşil İslam’ın yarattığı kadın, toplumu yeşil İslam’ın kurallarına göre şekillendire bilecekti.
Yaşanan bu kültür yozlaştımrasına aracı olan örneklerden biri olarak Agirî doğumlu İstanbul’da yaşayan Türkan Hazal’ı gösterebiliriz. Türkan isimli sözde sanatçının kendine ait tek bir eseri yokken, sözde tesettür kullanan bu kişi bir çok kişi tarafından alkışlanırken kadının doğal güzelliğini yok eden makyajı dikkat çekmiyor hatta normalleşmiş bir hal alıyor. Kapitalizme hizmet etmenin bir başka yolunu oluşturuyor tam olarak Akp’nin çizmek istediği kadın modelini oluştururken ailecek yapılan bu kültür katliamında kendilerine ait tek bir eserleri bile yokken aynı zamanda olan eserlerinin de özünü değiştirerek sanattan uzaklaştırma konusunda başarılı oldukları söylenebilinir.
Yıllardan bu yana gelen şarkı çalma yönteminin bir üst aşaması tamamen kültürü çalma ve özüne inerek kendi kültürlerini enjekte etmek oluyor. Yaşan bu kültür katliamı karşısında yapılan bütün çalışmalar ve koruma çabaları ise ‘Terör’ faaliyeti sayılıyor. Bilindiği gibi daha önce Kürtçe dili tükenmesin diye kurulan ve dil eğitimi veren Kurdi-der kapatılmış ‘çözüm Sürecinden’sonra ise Cegerxwin, Dicle-Fırat gibi kültür merkezleri engellenmiş kapatılmıştı. Şimdi bu çabanın içinde olanlar ise işgalci Türk devleti tarafından potansiyel tahdit olarak görülüyor.
Peki bu kadar kültür katliamının olduğu bir yerde insanların insan olarak yaşamaları mümkün mü ? Gençlerin çekilmek istediği bu kültürsüzlük akımı içerisinde bu yine kendi kesiminden yani Akp cemaatinin eliyle yapılmaya çalışılıyor. Bu durum bir kez daha bizlere yaşanan asimilasyon ve kültür yozlaştırılmasının derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Bunun karşısında yapılması gereken ise direnişe sarılmak her alanda olduğu gibi kültür alanında da direnmektir. Ve kültürüne sahip çıkmaktır. Bilinmelidir bir halk kültürünü ne kadar korumuşsa varlığını da o kadar korumuştur.