HABER MERKEZİ – Ben kadınla yüreğim ve aklımla ilişkilendim.
Uygarlığın karanlık çağlarında da kadın derin bir yokluğu yaşamıştır. Aslında ben bu uygarlığı karanlık, buzlu, karlı bir çağ olarak görüyorum, fakat 2000’li yılların başından itibaren kadın baharlaşması başlamıştır. Uygarlık tarihi boyunca kadın cinsine yönelik yalancılığa, zorbalığa dayalı egemenliğe, sert kışına ve karına karşı, kar ve buzu delen kardelenler gibi kadın özgürleşmeleri gerçekleşmektedir. Bunu kadın baharlaşması, kadın baharına doğru sert kışa ve kara karşı çiçeklenme, kadının özgürlük hareketinin çiçeklenmesi olarak görüyorum.
Ben kadınla yüreğim ve aklımla ilişkilendim. Kadınla benim bütünlüğüm alnımdan ve beynimden bir bütünlüktür. Hani alnından yaratılmak denir ya! 2000’li yıllarda kadının baharlaşma ve özgürlük çiçeklenmesine bin selam diyorum, kimliğim budur, formasyonum budur, kadına bakışım budur.
Zafer kişiliğine ulaşmamışsam -tabii şehit arkadaşların anısına bunları belirtiyorum- sonuna kadar benimleyseler, ben de sonuna kadar kendimi onlarla birleştirmişim ve en yüce birliktelik de budur. Dağlarda, bu kadar fırtınada, açlıkta olabilmek en yüce bir birliktir. Kim bunu kusurlu bulabilir? Hangi düşman buna leke düşürebilir? Tabii bunu istismar etmemek ve hatta tartışma konusu bile yapmamak gerekir. Ben yürüyüşümün zafer yürüyüşü olduğuna hala eminim ve bunu kanıtlıyorum. Bu en güzel ahlaktır da. Bir kadın, zaferin yürüyüşüne sırılsıklam ama zekice ve güzel bağlanmışsa, bundan daha değerlisi olamaz!
Burada bir fikrin yüceliğine, özgür yürüyüşün simgesine bağlanıyorsunuz ve bu bağlılık yıllarca sürecek. Eğer anımıza doğru sahip çıkılacaksa ve şahadetlerin anısına doğru sahip çıkacaksak, bu böyledir.
Bu anlamda da kadınla olabilmek son derece gurur vericidir. Hareketimiz kadınla birlikte, hem çok güzel kılınmıştır, hem de umuduyla birlikte pratik başarısıyla da güçlü gelişecektir. Ben hep bu heyecanla yaşadım. Bu heyecanın dışında böylesine zorunlu bir davada hiçbir şeyin de bir insanı sürüklemeyeceğine eminim. Dolayısıyla en gerekli olan; bu heyecan ve bu heyecanın doğurduğu çaba ve bu çabanın doğurduğu zaferdir.
En güzeli gerilla tarzı yaşamdır; destandır, özgürlüktür. Emperyalist çağda gerillacılık, en umutlu yaşamın ifadesidir. Gerilla bir tutkudur, inançtır, sanattır. Gerilla bir aydınlanma hareketidir. Gerillanın sustuğu yerde her şey karanlığa boğulmuştur.
En büyük özgürlük ve mutluluk dağlardadır. Özgürlüğe gözünü dikmeyenin gücü olamaz! En büyük sözünüz umut kişiliği yaratmanızdır.
Yaşam gerillası olmak, Önderlik anlamındaki yücelikle buluşmaktır. şehit gerçeği kadar kesin, yalansız ve dolansız olan bir başka gerçek yoktur. ıç sorgulama şehitlik gerçeğinde çok önemlidir.
Savaşçının yüreği önce yoldaşı için büyük atar. Hele yoldaşı şehit olmuşsa, onu ölümsüz kılmak için daha büyük atar yüreği. Ben hep tekrarlıyorum; benim şehitlerin vasiyetine bağlı kalmam kaçınılmazdır, on binleri aşan bu gençlerin vasiyetini göz ardı etmem imkansız. Yaşamı onlar adına geliştiriyoruz.
Benim bugün dolayısıyla özellikle acılar içerisinde kıvranan ve büyük zorluklar içerisinde boğuşan başta kadınlarımız olmak üzere, onlara verebileceğim en değerli armağan bir yaşam umududur. Ama gerçekten özgür bir yaşamın umudu, kaybettikleri özgürlük gücünü verebilecek bir yaşamın kapısını aralamaktır. Bu konuda aceleci olmaya gerek yok. Nasıl ki hayatınızı adıyorsunuz, o zaman özgürlüğü mümkün kılan bir yaşam uğruna direnme gücünü gösterirsiniz. şimdi ben buna güveniyorum, kadına inanıyorum ve bunları geliştiriyorum. Anaların yüreğini biliyorum. Kızlarımızın tutkularını, umutlarını çok iyi biliyorum. Bildiğim için kendimi bu yaşa kadar getirdim. Büyük yürek hareketi derken, anlaşılması gereken de budur.
Kadınlarımız dağlarda, en sevdiğimiz kadınlarımız dağlarda ve çoğu da Zilan gibi şahadete gitmişlerdir. Bunlar bizim kadınlarımızdır ve gerçekten yiğit kadınlardır. Biz kadınlarla yaşayacağız, başka kimseyle yaşamayacağız, biz bu kadınların erkekleriyiz.
Tarihte hiçbir hareket içerisinde kadın, bizim hareketimizde olduğu kadar kendini feda etmemiş, cesaretli kılmamıştır. Bunun bir örneği yoktur. Neden bizim ulusal, partisel harekemizde kadın kendini böyle ifade ediyor? Neden çok cesur kılabiliyor? Çünkü orada kendi dirilişini, özellikle Zilan yoldaşın ifade ettiği gibi büyük yaşamı görüyor. Bu büyük yaşam pırıltısı ona sınırsız cesaret ve yürüme gücü veriyor. Bu binlerce kadın militan yoldaş da artık kendini kanıtlamıştır.
Eğer şehitlere bağlı olacaksak, kişilikleri biraz çözümlemeli ve çözümlenmiş bu kişilikleri doğru anlamalıyız. Başka türlü onların büyüklüğü anlaşılamaz.
Özgür yaşamın savaşımını başarıyla vereceğiz ve mutlaka kazanacağız. şehitlerimiz güzel yaşamın gerçek sahipleridir ve onlar ölümsüzdür. Ben şehitlerin takipçisi ve sözcüsüyüm. şehit anması, yenilmez bir ordu, sarsılmaz bir parti ve yaşam tarzıdır.
Önder APO