HABER MERKEZİ –
“Eski zamanlarda Dominik Cumhuriyeti’nde askeri darbe yaparak iktidara gelen Rafael Trujillo adında bir diktatör varmış. Bu diktatör burjuva kesimin desteğini arkasına alarak halka her türlü zulmü yaparmış. Halkın bazı kesimleri açlık yokluk içinde her gün yaşam mücadelesi verirken kendisi halktan aldıkları ile saraylarda yaşar, altın tabaklar ve bardaklarda yemek ziyafetleri verirmiş.
Baskı ve zulümleri halkın bir kesimini korkutmuş, sindirmiş olsa da Rafael Trujillo’nun diktatörlüğünü kabul etmeyen, ona karşı mücadele edenler de olmuş. Evet, doğru bildiniz “Kelebekler”… Yıllar sonra tarih sayfasında mücadeleleri ile yerlerini alacak ve bugün kadınların sembolü olacak Mirabel Kardeşler, Patria, Minerva ve Maria…
Diktatör Rafael Trujillo ona karşı mücadele eden Mirabel Kardeşleri vatan haini ilan eder ve kendisini dinlemeye gelen yandaşlarına yapmaları gerekeni açık ve net bir biçimde söyler. Mesajı alan diktatör yandaşları 25 Kasım 1960’da kocalarını hapishanede ziyaret etmekten dönen Mirabel kardeşlerin arabasını yolda durdurur. Arabadan indirdikleri Mirabel kardeşlere önce tecavüz eder sonra da sopalarla döverek öldürürler. Rafael Trujillo’nun yandaşları, Mirabel Kardeşler’in cesetlerini bir uçurumdan aşağıya atar. Devlet ve medya ise bu olayın bir trafik kazası olduğunu söyler.
Hikâye sizce de çok tanıdık değil mi? Bir diktatör, zulüm, katliam, yolsuzluk, şiddet, taciz, tecavüz, yandaş medya, devlet… Ve buna karşı savaşan, koca yürekli, büyük cesaretli, tarih yazan kadınlar…
Kadınlar… Tarihte de, bugün de insanlığın yaşadığı krizin, diktatörlüğün, bunalımın, vahşetin ardında kaybettirilmiş özgür kadın gerçekliği vardır.
Kadınlar, erkek egemen sistem tarafından eğitimsiz, örgütsüz bırakılarak, eve kapatılıyor, toplumsal gelenekler içine hapsediliyor, kadın cinayetleri ile gözdağı veriliyor, intiharlara sürükleniyor, sisteme başkaldırdı mı zindanlara dolduruluyor, köle düzeyinde tutulmaya çalışılıyor. Her adımda şiddete, tacize, tecavüze maruz bırakılıyor, tarihten silinmek, yok edilmek isteniyor.
Fakat bugün kadınlar kaybedilen tarihi Önder Apo’nun ortaya koyduğu Kadın Özgürlük Paradigması ile yeniden yazıyor. Kendi eğitimini, örgütlülüğünü, öz savunmasını geliştiriyor kadını köle yaşamın içinden tutup çekiyor. Kadın artık susmuyor, kadın artık korkmuyor, kadın artık köleliği kabul etmiyor. Eğitimde, sağlıkta, siyasette, savaşta yani yaşamın her alanında söz sahibi oluyor.
Kadınlar erk zihniyete karşı ordulaşarak kadının bin yıllardır bastırılmış yaşam enerjisini yeniden açığa çıkarıyor. Kadın ordulaşması temelinde özgürlüğe koşan kadınlar bugün Zap, Avaşîn, Metîna başta olmak üzere Kürdistan’ın her karışında Kapitalist Modernite’nin kabusu oluyor. Dağlarda direnen kadınlar şahsında bütün dünya kadınları cesaret kazanıyor, irade haline gelen kadınlar güçleniyor.”
NC//Reşit Artos