HABER MERKEZİ – Çok yazılar yazıldı, çok değerlendirmeler yapıldı ama konuyu hakkıyla kavramak için sözden fazlası gerekir, söylenen ya da yazılandan fazlası gerekir. Çünkü Fedaî’yi Fedaî yapan eylemdir. Eylemdir, amaçtır, yaşam biçimidir.
Bunu hayatında bir kez tecrübe etmiş herkes ne demek istendiğini anlayacaktır. Öyle durumlar vardır ki, birileri ben senin için kendimi feda ederim, senin için her şeyi yaparım der ama gerçekte bu sadece sözde kalır ve hayatın içinde, özellikle de önemli olduğu durumlarda pratiğe dökülmez.
Bu sosyal hayattan gelen bir durumdur ama devrimci hayatta tamamen farklı bir şeydir. Özellikle de PKK’nin devrimci yaşamında. Çünkü PKK’deki yaşam sosyalist bir yaşamdır. Bu yaşamda her şey yoldaşlar için yapılır, her şey yoldaşlar iyi olsun diye yapılır. Birey , kendini toplum için feda eder, kendini dava için yani özgürlük için feda eder.
Bu anlamda herkese yol gösteren kişi Önder APO’dur. Çünkü o aslında her şeyi yoldaşları için yaptı, bu hareketi inşa etmek, güçlendirmek ve dolayısıyla toplumu, Kürt toplumunu ve ezilen toplumları güçlendirmek için her şeyi yaptı. O sadece yoldaşları değil, toplumu da oluşturdu. Toplumu örgütledi ve böylece hareketi inşa etti. Çünkü bu hareket toplumsal bir harekettir. İşte Önder APO mücadelesi ve çalışmalarıyla bu kadar başarılı olduğu için NATO’nun emperyal güçleri ve onların destekçileri tarafından uluslararası bir komployla esir alındı ve bugüne kadar sadece kendisi için oluşturulan İmralı tecrit ve işkence sisteminde hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde tutuklu bulunuyor. Önder APO, 15 Şubat 1999’dan bu yana düşmanın dört duvarı arasına hapsedilmiş, düşman politikalarına karşı 24 saaat aralıksız bir mücadele sürdürüyor. Hiçbir zaman mücadelesini durdurmadı, direnişten vazgeçmedi ve hareketi güçlendirmek, özgürlük mücadelesini başarıya ulaştırmak için elinden gelen her şeyi yapmaya devam ediyor. Her gün, her saat, her dakika ve her saniye kendini feda ediyor. Başlangıcından bugüne kadar mücadeleyi bu denli başarılı kılan da tam olarak bu özelliğidir.
Bu, körü körüne ölüme koşmak, nasıl olsa öleceğim diye kendini yok etmek anlamına gelmez. Hayır, yaşam mücadelesi vermek ve kendini düşünmeden, bencil olmadan, zamanın geçmesine izin vermeden ya da kendini sorumlu görmeden her değerli saniyeyi bu mücadele için kullanmak anlamına gelir. PKK’yi bu kadar başarılı kılan da budur, sorumluluk almak, inisiyatif almak ve hepsinden önemlisi başarılı bir mücadele için kendini feda etmek. Çünkü PKK’deki devrimci yaşamın da başından beri öğrettiği şey, bir kez katıldıktan sonra ölmenin kolay, ama yaşamı savunmanın ve böylece düşmanı yenmenin daha zor olduğu, hayatta kalarak, yaşamın değerlerini yaratarak yaşamı güzelleştirmek ve büyütmektir.
Önder APO’nun 50 yıldır sürdürdüğü direniş ve mücadelesinde tekrar tekrar gösterdiği ve şahsında netleştirdiği de budur. Bu nedenle hareket, halk, toplum, gençler ve özellikle de kadınlar üzerinde bu kadar büyük bir etkiye sahiptir.
Çünkü Önder APO bir erkek yoldaş olarak kadınların güçlenmesi için bu kadar çalışmış, onların örgütlenmesini, kendi güçlerinin farkına varmalarını ve mücadelelerini başarılı bir şekilde yürütmelerini sağlamış, bunun farkına varan tüm kadınların gönlünde büyük bir yer edinmiştir. Dünyada kadın özgürlüğü için kendini bu şekilde feda eden başka bir erkek yoktur.
Onun örneğiyle pek çok kadın da Önder APO için kendini feda etmiştir. Özellikle Önder APO’nun zor durumda kaldığı durumlarda, özgürlük hareketi içerisinde yer alan kadın militanlar Önder APO ile dayanışma içinde olduklarını göstermiş ve öncü bir rol üstlenmişlerdir. Yoldaşın kaç yaşında olduğu ya da gerilla içinde ne kadar deneyimli olduğu önemli değildir. Önder APO ile kişisel olarak tanışıp tanışmaması da önemli değildir, çünkü onun yazılarının, özellikle savunma yazılarının okunduğu ve anlaşıldığı yer Önder APO’nun olduğu yerdir.
Heval Zîlan eylemiyle hareket üzerinde en güçlü etkiyi yaratmıştır. Çünkü Heval Zîlan, kendisi de çok uzun süredir hareketin içinde olmayan bir yoldaş olarak Önder APO’nun içinde bulunduğu durumu anlamış, düşmanın ona yönelik saldırılarını kavramış ve ona bağlılığıyla güçlü bir cevap vermiştir. Dersim’in ortasında askeri geçit töreninde kendini patlatarak onlarca işgalci askeri öldüren ve böylece düşmanın temsilini özgür Kürt kadınının gücünün ve kudretinin temsiline dönüştüren Heval Zîlan, eylemiyle, birçok önemli ve derin mesaj vermiştir. Çünkü Dersim aynı zamanda düşmanın çok sert ve acımasızca saldırdığı, topluma yönelik vahşi katliamlar yaptığı, toplumu ve bölgeyi tamamen kontrolü altına almak istediği bir bölgedir.
Bu nedenle Önder APO, Heval Zîlan’ın eylemine derin bir hayranlık duyarak, “Heval Zîlan benim komutanımdır” demiştir. Heval Zîlan eylemiyle tüm yoldaşlara ve topluma bir çizgi oldu. Ateşin, intikamın ve özgürlüğe duyulan derin aşkın tanrıçası oldu.
Eylemleri 30 Haziran 1996’da, Suriye’de Önder APO’ya yapılacak ve neyse ki başarısızlıkla sonuçlanacak bir saldırıdan kısa bir süre sonra gerçekleşti. Heval Zîlan durumun vahametini anlamış ve düşman için olduğu kadar hareket ve toplum için de güçlü bir yanıt vermişti. Onun eylemi ve Haziran ayındaki diğer birçok olayla Haziran ayı Fedaî ayı oldu. Özellikle Fedaî’nin anıldığı ve kendisinin de bu çizgide yenilendiği bir ay. Çünkü Fedaî sözle değil pratikle yaşar ve yanlış yollara sapmamak için bunun sürekli sorgulanması ve yenilenmesi gerekir.
Bir de Heval Gulan var. Heval Gulan bir kadın konferansı sırasında alçakça bir saldırıyla katledildi. Tasfiyeciler heval Gulan’ı katlederek konferansın temellerini yıkmak, kadın militanların moralini ve gücünü kırmak, özerk örgütlenme kararlarının önünü kesmek istedi. Heval Gulan güçlü bir arkadaş, özgürlüğe inanan kararlı bir kişilikti. Önder APO’ya bağlılığı da çok güçlüydü, bu nedenle Önder APO’nun ideolojisine derinden bağlılık gösterdi. Dolayısıyla sadece bir kadın yoldaşımıza değil, PKK içindeki ve dışındaki tüm özgür kadınlara yönelik bir saldırıydı. Bugün yüzlerce, binlerce kadın Heval Gulan’ın açtığı yoldan yürümeye, özgür kadın örgütlenmesini, dünya çapında özerk kadın örgütlenmesini güçlendirmeye ve Hezên Taybet’e katılmaya devam ediyor, Heval Gulan ve Heval Zîlan’ın bıraktığı mirasın peşinden gidiyorlar.
Bu şekilde düşmana en güçlü ve en etkileyici cevabı vermiş oluyorlar, çünkü bu alçakça katliamla açıkça ortaya çıkmıştır ki düşman en çok özgürleşmiş kadından korkmaktadır. Kadının bir kez örgütlendiğinde kullanabileceği güçten. Bu yüzden kadının örgütlenmesini, kadının özgürleşmesini her türlü açık ve gizli yöntemle engellemeye çalışmıştır, çalışmaktadır.
Bir de Heval Sema Yüce var. Heval Sema Yüce, Amed zindanlarında Mazlum Doğan, Kemal Pir, Xeyri Durmuş ve daha nicelerinin öncülüğünde bu kadar güçlü bir direniş gösterildikten sonra Çanakkale cezaevi duvarlarında kendini yakmıştır. Heval Sema’nın eylemiyle 8 Mart’tan Newroza bir köprü olmak istediğini belirtmiştir. Çünkü Heval Sema bir özgürlük savaşçısıydı, toplumunun özgürlüğü için, kendi kültürünü ve dilini özgürce yaşamak için, özgür bir yaşam için elinde silahla savaşmaya hazır bir Kürt kadınıydı. Bir kadın olarak eylemiyle ezber bozan bir örnek oluşturdu ve Kürt kadınının, bilincinin gücünü kazandığında, kültürünü ve özgürlüğünü, kökleriyle bağını korumak ve düşmanın kirli oyunlarına alet olmamak için her şeyi yapacağını açıkça ortaya koydu. Sema Yüce aynı zamanda bir tanrıça ve Fikri Baygeldî ile birlikte Sema’nın eylemine hayranlık duyan erkek arkadaşlar için de bir öncü oldu.
Ama Fedaî, dediğim gibi, tek bir eylemde yaşamaz, Fedai bir yaşam tutumudur ve yaşamın her anında bunu uygulamaktır. Fedaî, hedefi her zaman aklında tutan, onu hiçbir zaman gözden kaybetmeyen ve gerekirse onun için her şeyi yapmaya derin bir azim ve inançla hazır olan bir tavırdır, ideolojik bir duruştur.
PKK gerçeği özellikle kadınların bu duruşu doğru temsil edebildiklerini göstermiş ve kadının toplumdaki gerçek ve tarihsel rolüne bir kez daha işaret etmiştir. Çünkü eylem ve edimleriyle yaşamı veren, geliştiren ve inşa eden kadın, gerektiğinde onun için kendini feda etmeye de hazırdır. Kapitalist modernitenin standartlarıyla, anlamsız kabuklarıyla kıyaslanamayacak bir güzellik. Hayır, uğruna savaşıldığı için, binlerce yıllık ana tanrıçanın, mücadele ve aşk tanrıçasının anlamını taşıdığı için parlayan bir güzellik.
NC// Andrea Wolf