HABER MERKEZİ –
Önder Apo’nun çözümlemelerinden …..
Öncellikle yeni gelen grubumuza hoş geldin diyoruz. Onlara verebileceğimiz en iyi karşılık, buluşmanın biçim de değil, özde olmaya, gereklerini gerçekten yerine getirmeye, her şeyden daha önce, hatta eğer oluşacaksa bir özgür can varlığımız onun bile öncelliğidir. Düşmandan daha çok bu güç durumlarınız üzerinde yoğunlaşıyoruz sonuç; bu kişiliğin fazla kendini yaşatamayacağıdır. Bir dar boğazdasınız ve devrimci eylem devrimci savaş söz konusu olduğunda akla gelen ilk cevap, siz rahatsızları temsil ediyorsunuz.
Yani, artık düşmandan da, Önderlik gerçeğinden de rahatsız olan Kürdü temsil ediyorsunuz. Bu kadar durumunuz. Yani iki arada bir derede sıkışmanın psikolojisini, laf anlamaz, kural tanımazlığını, rahatsızlıklarını yaşıyorsunuz. Bu çok açık. Fakat bununla sadece rahatsız olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Fakat rahatlığı yani olunması gerektiği gibi yaşamda yerinizi tutamazsınız. Bunun için eğitime gelemiyorsunuz, savaş kurallarına gelemiyorsunuz, özgür yaşam kurallarına da gelemiyorsunuz. İşleriniz zor. Tabi bu da çok büyük bir yetenek istiyor. Savaş, çok büyük oyunculuk gerektirir. Mantık oyunlarından tutalım, büyük bir ruh gücünü, irade gücünü gerektirir. Tabi koşullar her zaman zor, şimdi düşünüyorum da, daha rahat koşullar gerekli mi bize? Değil aslında. Biz rahat koşullarda, ne savaşı, ne de yaşamı öğrenemeyiz. Fakat zoru da dayatınca altından çıkılamaz bir durumu yaşıyorsunuz.
Esasta bu PKK’leşme denilen olayı anlamalıydınız. Anlamadan işe bile girmemeliydiniz. Sizin yapabileceğiniz en ilk temel iş, bu PKK denilen olay nedir, özü nedir? Buna mutlaka bir yanıtınızın olması gerekir. Aksi halde bu savaşta yer almak için çılgın olmak gerekir. Anlama gücünüz gelişemiyorsa, katılmayın derim. Veya ideolojisini su gibi özümseyemiyorsanız, katılmayın. Mazlumlar neden direndi sonuna kadar? PKK ideolojisine müthiş ilgisi vardı. Aynı şey diğer değerli yoldaşlarımız için de söz konusudur. AGİT arkadaşımız neden sonuna kadar en iyi yürüyebildi? Onun askeri çizgisine de candan inanıyordu da ondan. Ama diğer bir grup var ki işte alçak, çingene, yani kof kişilik, abartılı, mesele imkan falan değildir.
Mesele PKK’nin özüne ters düşmüş bir kişiliktir. Ancak Türk jandarmasının, faşistinin yanında huzur bulur. İdama da gitse, asker emrettiğinde “başını uzat!” diye, onda huzur bulur. Şimdi bu bitmiş Kürt kişiliği. Yaşarken abartılı, sahtekar, her türlü uşaklığa yatkın kişilik, düşmanın elinde ölümünü bile bir rahatlık olarak görür. Özgür yaşamdaki ölümden bile korkunç korkar, kaçar. Şimdi bütün bunlar netleşti. Biz Kürdistan’ı kursaydık, gel başına sen geç deseydik, yine kaçardı rahat olamazdı. İlla ihanet edip onu gider bir yabancıya satardı. Kürt kişiliğinin özgürleşmeyeni böyledir. Şu anda işbirlikçi ihanet Önderliğine bakın, bir PKK özgürlük savaşını öldürmek için her şeyini ortaya koyar, ama bir düşman Generalinin yanında veya bir düşman subayının yanında kuyruk sallar. Ve bu hep yansımıştır, ekranlarda görülmüştür. Haydut düşman askeri karşısında gülüyorlar. Dünyaları orada yani, başka yerde dünyaları yok. Bu bir kişiliktir yani, hain kişilik. Düşmanı kendisinde aşamamış kişilik. Tabi diğeri de ahmak, hamal, zavallı Kürt. O da aslında, tepedeki öyleyken tabandaki de, yani düşman metropollerinde bir kapıcılık buldu mu, en büyük rahatlığı orda bulur. Onun felsefesi o kadardır. Yaşamdan anladığı odur. Bu da tabi kölelikle bağlantılı, elinden o kadar gelir.
Onun için ideolojiye ilgi duymaz. Özgür yaşam arayışı olmaz. Kapıcılık verdin mi, bir iki çoluk çocuk, bir karısı-kocası oldu mu tamam. O bu dünyaya razı. Sizin içinde bu geçerli. Düşünün bir küçük burjuva memuru olsanız, bir küçücük odanız olsa, bunu bin defa özgür Kürditan’a tercih edersiniz. Yani felsefeniz böyle. Burada rahat edebilirsiniz. Özgürlük ideolojisi, adamı müthiş savaştırırsa özgürlük ideolojisidir. O direndirir. İşte bildiğimiz gibi PKK’de örnekleri ortaya çıkmış, kahramanlığa kadar ayaklandırır, yaptırır işte. Bunu şunun için söylüyorum. Siz halen beyin gücünüzü, düşünce gücünüzü çalıştıramıyorsunuz. Sıkıntı duyuyorsunuz bundan. Eminim ki sizin ilgi duyduğunuz yaşam, biraz ahbap-çavuşluk, sigara dumanının olduğu yerde ve biraz da kırıştırdınız mı, bununla sanırım biraz günleri kurtarırsınız.
Yüksek bir askeri sorunu çözmek, onun felsefi boyutlarına kadar inme, tabi daha da ötesi bir pratiği yapma, nasıl bir ordu kurulabilinire cevap olma, yani pratikte böyledir. Pratik o sizin söylediniz, yaptığınız şeyler, pratik değildir. Devrimci pratik, devrimci düşünceyle, devrimci felsefeyle bağlı olarak gelişen pratiktir. Şimdi bütün bunları, ikisini de yasaklamışsınız. Sizin pratik dediğiniz aslında bitirici, kaybettirici, kuralsız, amaçla-kuralla ilkesini koparmış, çoğu yanlış şeyler. Ve hatta insanı mahfeden bitiren şeyler. Anlayış diye de geliştirdiğiniz, düşmanın dayattığı alışkanlıklar, köhnemiş tutkular, güdüler bunların böyle sizi afyonlaştırdığı şeylerdir. Onun dışında da pek anlam vermediğiniz, inanmadığınız, hep rahatsızlık duyduğunuz; büyük düşünce, büyük insanlık, büyük yaşam da, sizin için fazla anlamlı değil. Çünkü başaracağınıza inanamıyorsunuz ve böylece de sıkılıyorsunuz. Hatta giderek bozgunculuğa kadar gidiyorsunuz.
Yani bu dünya size göre değil. Dünyanın bir ucunda gelişen insanlık var. Bir yandan düşmanınızın dünyası, kendinize özgü bir özgürlük dünyasını biz seslendiriyoruz, bu konularda da dayanamıyorsunuz. Asgari gereklerine uyma gücü gösteremiyorsunuz. Tabi bu da bize makul gelmiyor. Nerden bakılırsa bakılsın, sizin bu yaklaşımlarınızı onaylamak mümkün değil. Yani istediğiniz kadar kendinizi dayatın, serserilik yapın, aldatıcı, kandırmaca, ne yaparsanız yapın bunun fazla değeri yok. Yaptığınız, birbirini kandırma. O bir şey sağlamaz, bir şeyleri geliştiremez.
Şunun için söylüyorum; “Felsefe dersini anladınız ve yenilgi zayıf”. Büyük düşünce devrimi yapmadan, hiç bir zaman ciddi bir askeri sorunu çözemezsiniz. Zaten bir gerillayı düzenleyemediğiniz ortada. Neden? Çünkü onun savaş teorisi yok, onun askeri düşünce gücü yok. Babadan kalma yöntemlerle, zaten bir eşkıya kadar da olamıyorsunuz. Çünkü eşkıyanın dayanıklılığı vardır, yaşam tecrübesi vardır, sizde o da yok. Böylece düşmanın da dediği gibi, zorlanan PKK gerillası, çözülen, abartılı, hain, teslimiyetçi Kürdü de gördüğü için, rahatlıkla hakkınızda bu tür değerlendirmelere gidebiliyor. Bunu ısrarla burada çözmek istememin nedenleri var. Mazlumları ben tanıyordum. Mazlumlar müthiş ideolojikti. Sanırım bu süreçlerde bayılırdı, yoğunlaşmaya, derinleşmeye, propaganda yapmaya, insan eğitmeye, işte bu hakiki PKK’liliktir. AGİT arkadaşımız her gün askeri notlar tutardı. Kitabı da var, bakın. Her gün bir soruna açıklık getirmek istiyor, toplantı yapıyor, yani oda iyi bir şey. Askeri çizgide doğru bir kişilik. Size bakıyorum şimdi, çoğunuz darmadağınık kendinden geçmiş, doğru ve yanlış arasında sürekli bocalıyor, hiç olmadık yerde darbe yiyor, fırsat olsa değerlendiremiyor, zorluk oldu mu kaçıyor, örgütün üzerine yıkıyor, bir sürü böyle soruna yol açıyor.
Bunu burada çözmemiz lazım. Hakiki bir PKK kararı, hakiki bir PKK’nin pratik kararı, askeri kararı da dahil, hakiki bir PKK’de yaşamı, değil sıkılmak hava kadar teneffüs edeceğiniz ihtiyaçlı bir PKK yaşamı sağlanıncaya kadar sizin üzerinizde durmak gerekir. Bu olmadan, büyük yanlış vardır. Ve buda er geç sizi mahfeder. Bana göre hakiki PKK’liliğin kişiliğiniz de çoktan gelişmesi gerekirdi. Aslında dağ gibi sorunlar var. İnsan sorunları etrafında sürekli tartışır ve bazı tatminkar çözümlere ulaşır, ulaştı mı rahatlar, sıkıntısı gider. Her tarafta sıkıntılısınız. Neden, çünkü önünüzdeki sorunları çözemiyorsunuz. Aslında size çok zaman tanıdık. Demin düşünüyorum, fazlasıyla zaman, imkan önünüze verilmiş ama değerlendirememişsiniz. Tabi bir de bu fedakârlık düzeyiniz var. Genelde PKK’nin etkisi altında da yürümüşsünüz. Çok büyük zorluklarla da karşılaşmışsınız. Yani iki arada, bir derede dediğim durum da bu. Tümüyle olumsuz da değilsiniz. Bu devrim de öyle bir şey ki; PKK çizgisinde özellikle, anı anına gereklerine hakim olamazsan biçilirsin. Anı anına! Önündeki bir işi sonuna kadar anlayacaksın ve bir de değiştirmek için, o an gücünü ortaya koyacaksın. Bu olmadı mı, PKK de insan biçilir. Mahvedilir, ezilir. Toparlanmayı bilme-niz lazım. Zor da olsa, sizi sürekli yürütecek derin bir PKK kararlılığı; yani her boyutta, askeri çizgisin de, ideolojik çizgisin de, fedekarlık çizgisin de. Hepsi iç içe olmak durumunda. O zaman yürür bu. Benim anlayabildiğim, PKK böyle yürür. Aksi halde, sizin hiç bir sorununuz halledilemez. Bu esastır.