HABER MERKEZİ
Özsavunma, kadınların ve toplumların kurtuluşu için önemi şu günlerde Kuzey Suriye/Rojava ve Bakur’da iyice görünürlük kazanan bir konsepttir. Dünya çapında kadınlara yönelik doğrudan ve dolaylı saldırıların dalga düzeyinde yükseldiğini görebiliriz. Ancak söz konusu saldırılar burada,bireylerle sınırlı kalmayıp güçlü bir kadın hareketini yaşamın her alanında hedef aldığı için daha net görülebiliyor. Kuzey Suriye/Rojava’da kadınların devrimi yaşanıyor. Kadınlar askeri kurtuluş ve savunmada aktif yer alıyor ve özgür toplumun devrimci inşasının öncü gücü oluyorlar. Akla gelebilecek bütün alanlarda çalışıyorlar ama özellikle de özgür toplumun nasıl olması gerektiği konusunda kendilerine ait düşünceler geliştirip bunları uyguluyorlar. ‘Erkeğin’ bakış açılarıyla merkezinde yer aldığı ve bireyler arası ilişkileri egemenlik prensibi üzerinden belirleyen hakim ataerkil zihniyetle mücadele ediyorlar. Bu mücadelenin temelinde kolektif ve sürekli eğitim, eleştiri ve özeleştiri, toplumun bütün alanlarında öz örgütlenme gibi yöntemler yer alıyor. Yaşamın bütün alanlarında özerk kadın alanlarının yaratılması da buna dahildir.
Bu kadın devrimine saldırı, gözle görülür askeri saldırı ile sınırlı olmayıp ya hiç ya da çarpıtılmış bir biçimde yansıtıldığı için kamunun algı alanına girmediği noktada başlıyor. Kuzey Suriye ve Rojava’nın özgürlük mücadelesi çoğunlukla Kürt toplumunun ulusal mücadelesi olarak yansıtılıyor. Ancak bu mücadelenin özünde kadının kurtuluşu, farklı din, etnik ve cins kimliklerine sahip insanların çeşitlilik içinde özgür ortak yaşam ile ilgili olduğu gerçeği, bilerek görmezden geliniyor. Bu hususlar, Kuzey Suriye ve Rojava’da yaşamsal kılınan Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin temel unsurlarıdır. Kadın özgürlüğünden söz edildiği durumlarda bile, Kuzey Suriye/Rojava Federasyonu’nda kadınlar için de, kazanımlardan faydalanabilmeleri için, yapıların inşa edildiği ileri sürülür. Oysa bu yapılar, bizzat Kuzey Suriye ve Rojava’nın kadınları tarafından – kolektif bir şekilde geliştirilen özgür toplum perspektifi doğrultusunda – inşa ediliyor, geliştiriliyor ve savunuluyor. Türkiye’nin Suriye iç savaşına girişi ile birlikte artan Kuzey Suriye ve Rojava halkına yönelik saldırılar, bu anlamda özellikle de kadın devrimine karşı saldırılar olarak görülmeli.
Kuzey Suriye/Rojava Federasyonu dışındaki realiteye bakıldığında, emperyalist devletlerce beyaz, zengin adamlarca, kendine güvenen, bütün insanların özgürlüğü için sava- şan, büyüdükleri, uğruna savaştıkları ülkelerinin geleceği hakkında karar verebileceği ve kadınların buna karşı görünür bir direniş yükseltmeyeceği sanılıyor. Bu algının temelinde yatan nedir? Ben bunun temel nedenlerini neoliberalleşme ve onun sonucunda feminist hareketlerde ortaya çıkan pasifize olma halinde görüyorum. Bu hal, öz savunma tartışmasını sadece bedensel ve bireysel bir alana sınırlamıştır.
Bundan dolayı Öcalan tarafından geliştirilen Gül Teorisi ve Kuzey Suriye/Rojava Federasyonu’nda kadınlar tarafından uygulanan ve benim burada gördüğüm özsavunmayı ele almak istiyorum. Feminist hareket ve bireylerin kendilerini tarihi açıdan önemli güçler olarak görmesi ve kendi savunmaları hakkında kafa yorması gerektiğini düşünüyorum. Bunu neden önemsediğimi ortaya koymaya çalışacağım.