HABER MERKEZİ
Tarih; içerisinde barındırdığı öğretici yönleri ile eşi benzeri bulunmaz bir kaynaktır, kıymetini bilene. Bilgi, birikim, bilim, tecrübe adını her ne koyarsak koyalım tarihin öğretilerini bilmediğin zaman, bunların varlığı ve yokluğu senin için pek bir şey değiştirmez.
Bu durumu değiştirmekte var olan bu büyük hazineden nasibini almakta ve geleceğe yeni hazineler yaratmakta bireyin kendi elindedir.
Hakikat bunu ifade ederken, günümüzde bu hakikatten uzak yaşayan kitlelerin gerçekliği de başka bir durumu ifade etmekte. Bu da; gönüllü köleliktir. Kendi elinle, kendi sonunu getirecek canavarı beslemek ona hizmet etmek olmaktadır.
Bu canavarın günümüzdeki adı devlet’tir. Rengi, bulunduğu yeri veya şaşalı adlandırmaları olsa da bu devlet sisteminin; toplumları, toplumsallığı yok ettiği gerçeğini gizleyememekte. Bu eritme ve kimliksizleştirme ve kendine nüfuz ettirme işlemi birçok farklı yöntemle yapılmakta. Bu konuların derin ve detaylı analizleri için Halklar Önderi Abdullah Öcalan‘ın 5 cilt ten oluşan savunmaları okunmasını burada bir kez daha belirtmekte fayda vardır.
Kürt ve devlet kavramları yanyana gelince hep savaşlar gözlerimizin önünde belirmektedir. Bir yerde özgürlüğe sonuna kadar aşık ve bağlı bir toplum olan kürtler, bir yerde ise sömürgeciliği sonuna kadar derinleştirerek ömrüne ömür katmak isteyen devlet sistemi.. Bir kürt sözü vardır olayı bir boyutu ile de tanımlamaktadır. “ Devlet ker bibe , mirov suwar nabe..” kuşkusuz boşuna söylenmemiş bu özlü söz..
Konumuzun tarihi ve toplumsal boyutları oldukça derinken biz biraz daha güncelden işleyelim. Okuyanlar , duyanlar yani bir şekli ile haberdar olan bilir 5 No’lu Zindanı…
Devlet sisteminin akılları zorlayan türden olan zülm ve işkencesinin en çıplak haliyle kendini ortaya koyduğu bir yer olan Amed Zindanında, Özgürlüğe İnanmış Devrimcilerin de çıplak bedenleri ile verdiği tarihi bir mücadele vardır.
5.000 yıllık devlet sisteminin ; tüm sömürge tecrübesinin , diz çöktürme, teslim alma projesinin uygulanma sahalarından biri olan Amed zindanında, yaşadığı yenilgiyi hatırlamak gerekiyor. Akıl ve ahlak sınırlarının ortadan kaldırıldığı yöntemlerle saldıran vahşi yaratıklara karşı çıplak bedenlerle verilen büyük irade savaşı ve elde edilen devrimci kültür bugün tüm insanlığa büyük bir umut olarak gelişmekte.
Bu büyük devrimci mücadelenin öncülerinden ve ideologlarindan Mazlum Doğan’ın Amed Zindanındaki mücadeleyi özetleyen sözünü hatırlamamız gerekiyor. “ Pasifizm Yenilgiye, Teslimiyet İhanete, Direniş Zafere Götürür. “ her bir cümlesine Amed Zindanlarında yaşananlar gerçeğinde yoğunlaşıldığında ve bakıldığında işgalcilerin nasıl yenilgiye uğratıldığını da anlamamız mümkün olmaktadır.
Her türlü yöntemle sonuca ulaşmak isteyen sömürgeciler, devrimci irade karşısında ilk büyük darbesini de Amed Zindanında almıştır. Bu devrimci irade ile sömürgecilere vurulan darbe ile geleceğe büyük bir devrimci yol haritası da koyulmuştur.
Mazlum Doğan’ın Amed zindanında gördüğü, çözümlediği ve sömürgeci sisteme karşı geliştirdiği ve günümüzde de oldukça geçerli olan devrimci mücadele perspektifini iyi anlamak gerekiyor. Neden mi?
O zamanlar sömürgeciler, tutukladıkları devrimcileri Amed Zindanında toplayıp tasfiye etmeyi hedeflemişlerdi ve bu, PKK nin öncü kadroları şahsında geliştirilen büyük direniş ile kırılmaya uğramış ve Zindanlarda tasfiyeyi yaşayan sömürgeciliğin kendisi olmuştu.
Bu devrimci gelişme ardından 1984’te Efsanevi komutan Egid ( Mahsum Korkmaz) ın öncülüğünü yaptığı 14 Temmuz silahlı Propaganda birliğinin tarihi Eruh Baskını ile askeri anlamda da sömürgecilere vurulan darbe ile bütün Kurdistan’a ve hatta günümüzde tüm Dünyaya yayılan Özgürlük Felsefesi ve Mücadelesinin geldiği düzeyi doğru görmek gerekiyor.
Kuşkusuz bu durum karşısında, tüm devletlerin birleşerek saldırı geliştirmesi beklenen bir durumdur aslında. Temel varlıklarını kurdukları milyarlarca kölenin Özgürleşmesini istemeyen devlet sistemi bunun içinde varı ile yoku ile saldırmaktadır. Halkların direnişi karşısında zora girince göstermelik olarak birbirlerine diş gösterseler de özü itibari ile devlet sistemi kendini devam ettirmek için sürekli hareket eden bir sistemdir. Bu bilgi ışığında şunu net söyleyebilmek artık mümkündür TC şahsında Amed Zindanında geliştirilen işkence ve teslim alma politikası bugün NATO-RUSYA ( ki bu global GLADİO’dur ) ortak harekatı ile tüm Kurdistanda uygulanmaya koyulmuştur. Tüm Kürdistan bir 5 No’lu zindana çevrilerek teslim alınmanın yeni bir uygulama projesi devreye konulmuştur.
Kuşkusuz Amed zindanında teslim olanların sonlarının tarihin çöp kutusu olduğuna herkes şahitlik yapmıştır. Pasifizm seçip düşmana umut verenlerinde sonu tarihin çöp kutusu olmuştur. Tüm imkan ve vahşi saldırılarına rağmen sömürgecilerin de sonu çöp kutusu olmakta. Bu süreçten alnının akıyla çıkan ve tarihe, insanlığa örnek olanlar ise Mazlum Doğan, Kemal Pir, Ali Çiçek şahsında direnen öncüler olmuştur.
Bugünde bir bütünen Kürt halkı olarak bu tür saldırılarla karşı karşıya kaldığımızı bilmemiz gerekiyor. Bu süreç fedakarlık isteyen bir süreç olmakla beraber devrimci kazanımlarının gelecek yüzyılları etkileyecek bir süreç olduğunu da bilmek gerekiyor.
Bunun için yaşamın en güzel zamanında insanlığa güzel bir gelecek yaratan büyük devrimcileri çıkaran bir toplum olması gerçekliği ile Kürt halkı ve gençliği kendini iyi görmeli ve tarihi rolünün farkına vararak adım atmalıdır. Unutulmamalı işkence sistemi ne kadar vahşi olsa da bugüne dek elde edilen devrimci kazanımlar ve imkanlarda onların tümünü alt edecek kadar büyük ve kudretlidir.
Bunun için safları netleştirmeli ve sömürgecilerin zincirlerinden başta kendi şahsından başlayarak herkes harekete geçmelidir. Atılacak her adım sömürgecilere vurulacak bir darbedir. Devletin , halkların emeğini çalan azılı bir hırsız ve halkların kanına giren bir cani olduğunu bilerek vurmak gerekir.
Anne karnında katledilen binlerce bebeğin intikamın ateşini yüreğinde his ederek öfkelerimizi düşmana vurmalıyız. Sokaklarımızı işkence koridorlarını, evlerimizi işkence odalarına, kurumları işkence hücrelerine çeviren her bir işkenceciden hesap sormalıyız. Bunun zamanı gelmiştir. Unutmamalıyız faşistlerden hesap lafla sorulmuyor, devrimci mücadele ile soruluyor ve bu temelde harekete geçilmelidir.
Kurdistan gençliği bu tarihi misyonu ile rolünü oynadığı sürece tüm insanlığa öncülük yapacak konumda olduğunu bir kez daha ispatlayacaktır.
NC/Harun Xweza