HABER MERKEZİ
İşgalci Türk ordusunun Başûrê Kurdistan topraklarına yönelik olarak başlattığı işgal saldırısı devam ediyor. Türk devleti, şimdiye kadar şaşaalı isimlerle, asker sayısı ve konvansiyonel silah kapsamını hep genişleterek en az 29 kez şansını denedi. Şimdi de her zamanki ortağı KDP ve onun desteğiyle Güney Kürdistan’ın tüm stratejik alanlarına serptiği askeri ve istihbari üsleri, en büyük güvencesi. Türk sömürgeciliğinin fiyaskoyla sonuçlandığı halde dinmeyen sahte zafer ihtiyacı ile KDP’nin obezleşen ihanet genlerinin muhtaç olduğu işbirliği, yeni bir serüvenin peşinde. Türk tarafı, bu kez 14 Aralık’ta kademe kademe genişlettiği saldırıları, kapsamlılaştırıp kalıcı hale getirme gayretinde.
Türk devleti sınır hattında taşımacılıktan kontralığa kadar işbirlikçiliğin kirli havzasını sürekli besliyor. Hêzil’den Zagroslara kadar Güney-Kuzey arasında kalan bölgenin tamamını denetime almak; tüm tepeleri tutmak, kalekol yapmak, yeraltı tünelleri açmak, yüz tanıma sistemi kurmak için çalışıyor. Korucular bunun öncü gücü oluyor. Koruculuğu kabul etmeyen Kürt Özgürlük Mücadelesi yanlısı halk ise geçim sıkıntısı yaşıyor. Yine korucu ya da korucu başı olup operasyonlara katılmayı reddedenlere PKK adına tehdit mesajları gönderip devlete sığınmaları sağlanmaya çalışılıyor. AKP yönetimindeki Türk devleti, artık geri dönüşü olmayan kişiliksizleşmiş, savaş kabiliyeti azalmış 45 yaş üstü olanları emekli edip onların varisleriyle zinciri sürdürmeye çalışıyor. Yeni nesil, daha fazla savaşta yer alıp daha hızlı Türkleşip JÖH elemanı olmaya koşturuyor.
Bradost ve Xakûrkê alanına dönük 14 Aralık 2017’de saldırı başlattı. Keşif uçakları, ardından savaş uçaklarının yoğun bombardımanı, sonrasında taaruz helikopterleri eşliğinde Skorskylerden Tepe Mawa, Tepe Siro ve Kaniya Reş alanlarına indirme yapıldı. Aynı dakikalarda Heci Beg suyu üzerinde oluşturduğu seyyar köprü ile Başûrê Kurdistan topraklarına giren Türk ordusu, Bermize köyü ve çevresinde onlarca piyade yerleştirdi.
Türk ordusunun Güney Kürdistan’ın Bradost bölgesine dönük işgal saldırılarının ikinci aşaması 11 Mart 2018’de başladı. 11 Mart gece yarısı Gümbete ve Tepe Siro, savaş uçakları ve obüslerle yoğun bir şekilde vuruldu. Bölgede yoğun keşif uçuşları altında Skorsky helikopterler eşliğinde onlarca özel askeri birlik indirildi.
Türk ordusunun Başûrê Kurdistan’ın Bradost ve Xakûrkê’ye dönük işgal saldırılarının üçüncü aşaması 5 Nisan’da başladı. Lêlikan ve Kevorte tepeleri ile yamaçlarına yoğun obüs ve havan saldırıları düzenledi. Bölgedeki yoğun keşif uçuşları ardından saat 22.30 sıralarında Lêlikan Tepesi, Kevorte Tepesi ile Lêlikan, Heşime ve Kolit köyleri, son dönemlerin en yoğun bombardımanına tabi tutuldu. Kobra helikopterleri ise saat 24.00 ile 01.30 arasında alanı yoğun olarak taradı. Bunun ardından Skorsky helikopterlerle çok sayıda Türk birliği Lêlikan ve Eli Dirêj boğazına indirildi.
Gerilla hep vurdu
Gerilla, işgal saldırısıyla birlikte hem ciddi bir savunma hem de çok yoğun ve etkili eylemler yaptı. Türk ordusunun yayılması geciktirildiği gibi bazı alanlarda saplanıp kalması sağlandı. Türk ordusunun hiçbir normu tanımaması, KDP’nin işbirliğiyle birleşince işgalin kalıcılaşması adımları atıldı. Türk ordusu, öncelikle Bradost bölgesine yoğun askeri yığınak yaparak kendisini ‘sınır dışı’nda kalıcılaştırmaya çalışıyor. Bermize, Yeşime, Lêlikan ve Kolit köyleri ve çevresinde karargah ve kamplar; yine Tepe Siro, Masiro boğazı, Eli Dirêj boğazı, Kevortê ve Lêlikan tepelerinde askeri barınak ve mevziler kurdu. Gerillalarının etkili eylemleri sonucunda alana karadan herhangi bir giriş yapamayan işgalci Türk ordusu, Bradost alanını savaş uçaklarıyla bombalayıp; yoğun obüs ve havan saldırısı altına alarak gerilla kuşatması altında olan askerlerine nefes aldırmaya ve psikolojik olarak rahatlatmaya çalıştı. Bu alanlarda kademe kademe yerleşen Türk ordusu, savaş uçakları, obüs ve havanlarla bombalayıp Bradost alanını Kürtsüzleştirerek hayalet bölgeye çevirmek istiyor. İşgalci Türk ordusu Bermize, Yeşime, Lêlikan ve Kolit köyleri ve çevresinde de halka dönük ajanlaştırma politikalarını devreye koyarak sonuç almaya çalışıyor.
KDP ile anlaşma
İran ile anlaşmaya çalışan Türk devleti, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Berham Salih’in oturduğu Irak ve zaten gönüllü işbirliğine teşne Neçirvan Barzani başkanlığındaki Federe Kürdistan yönetimini de ortak etme gayretinde. 27 Mayıs’taki yoğun saldırılar da bu trafiğin ardından geldi. Güney köylüleri, bu saldırıların Barzaniler ve KDP’den bağımsız gelişemeyeceğinin farkında. Xakurkê’deki HPG komutanları, Türk ordusunun Sidekan, Bradost, Diyana bölgelerini hayalet bölgeye çevirmek istediğini belirterek, şunu söylemişti: ”Bradost bölgesini sular altında bırakacak olan baraj yapımı ve Heci Beg sınır kapısının açılması karşılığında anlaştıkları yönünde bilgiler var.”
36 yıldır şansını deniyor
Türk devleti, 1983’ten itibaren PKK’yi hedef alan “sınır ötesi” operasyonlar yaptı, hepsine şaşaalı isimler verdi ve hiçbirinden de umduğunu bulamadı. Hatırlatalım;
- Türk devleti, ilk “sınır ötesi” denemesini 1983’te dönemin darbe lideri Kenan Evren ile Bağdat arasında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması”nın ardından yaptı. 25 Mayıs 1983’te başlayan saldırıya 7 bin asker katıldı.
- PKK’nin Kuzey Kürdistan’da silahlı eylemleri başlatmasının ardından Ekim 1984’te yapılan ikinci operasyonda da sonuç alınamadı.
- 3. operasyon, 12 Ağustos 1986’da yapıldı ve PKK’nin yanı sıra KDP kampları da hedef alındı. Aralarında sivillerin de olduğu çok sayıda Pêşmerge şehit düştü.
- “Süpürge” adı verilerek 1991’de yapılan “sınır ötesi” operasyon, adıyla kaldı.
- Aynı yılın Ekim ayında KDP ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) desteğiyle iki operasyon daha yapıldı. İşte bu operasyonlar sonrası Güney Kürdistan’da Türk devletinin istihbarat kampları kuruldu.
- Türk ordusunun gerilla karşısında ağır darbeler almasının ardından dönemin Türk Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Öcalan’a “Savaşın yoğunluğunu düşürün” mesajı gönderirken Türk ordusu başka hesaplar yapıyordu. Mayıs 1992’de “Sızma” isimli bir operasyonla 8. kez şansını denedi. 6 Mayıs’ta başlatılan operasyonda sonuç alınamadı.
- Türk ordusu, 12 Ekim 1992’de 15 bin asker, karadan tank, top ve obüs; havadan da helikopter ve savaş uçaklarının desteğiyle yeni bir operasyon başlattı. Ancak gerilla karşısında sadece 20 gün durabildi.
- Akıbetleri, seleflerinden farklı olmayan iki operasyon daha yapıldı; 10 Haziran 1993 ve 28 Ocak 1994’te.
- Türk ordusu, 6 Şubat 1994’te Mezrê ve Kariyêderî bölgelerini hedef aldı ama bu girişimi de hüsranla sonuçlandı.
- Nisan 1994’te aynı bölgede aynı akıbete uğrayan bir operasyon daha yaptı.
- Türk ordusu 1995’te büyük hazırlıkların ardından iddialı bir saldırıya girişti. Kıbrıs İşgal Harekatı‘ndan sonra yaptığı en büyük “sınır ötesi” operasyonunu “Çelik” adıyla 20 Mart 1995’te yaptı. 13 generalin komuta ettiği ve 35 bin askerin katıldığı operasyonun hedefinde Heftenîn vardı. KDP destekli bu operasyon da ancak 45 gün sürdürülebildi.
- Bir yıl sonra iki kez daha yöneldi. 6 Mart’taki ilk operasyonun hedefi Sineht, Heftenîn ve Kelareş hattı oldu. “Atmaca Tokat” adı verilen operasyonda siviller hedef alındı. Aynı yılın Aralık ayının son günlerinde Türk ordusu, yine KDP’nin desteğiyle yine Güney Kürdistan’da operasyona başladı.
- Türk ordusu, yıllar geçtikçe asker sayısını ve teknik donanımını arttırdı. 1997’nin ilk operasyonuna ise “Balyoz” adı verildi. 14 Mayıs 1997’de başlayan operasyona bu kez 50 bin asker katıldı. Türk ordusuna ait iki helikopterin düşürülmesi ve komuta kademesinin imha olmasından sonra operasyon fiili olarak sonlandırıldı.
- “Balyoz”dan umduğunu bulamayan Türk devleti, Eylül ayında bu kez 100 tank ve 10 bin askerle yeni bir “sınır ötesi” başlattı. KDP destekli bu operasyonun adı “Çekiç”ti ve “Balyoz”un kaderini paylaştı. Ancak bu operasyondan sonra daha önce 1992’de Zaxo başta olmak üzere birçok istihbarat merkezleri kuran Türk devleti, bu merkezleri tank, top ve ağır silahlarla donatarak askeri karargahlara çevirdi. Özellikle Batûfa, Kanîmasî, Bamernê ve Şêladizê’ye çok sayıda asker konuşlandırıldı.
- Umudunu yitirmeyen Türk ordusu, bir kez daha PKK’yi yenmeyi murat etti. 1998’in bahar aylarında bu kez 40 bin askeri “Murat” isimli operasyonla Güney Kürdistan’a sürdü ama muradına eremedi.
- 1999’a gelindiğinde Türk ordusu, 24. kez “sınır ötesi” operasyondaydı. Adı da öncekilerini aratmayacak kadar iddialıydı. “Sandviç” ismi verilen operasyon da akamete uğradı.
- KDP ile birlikte 4 Mayıs 2000’de Heftenîn’e yönelen Türk ordusu, 4 gün sonra çekilmek zorunda kaldı.
- Türk ordusu 25. “sınır ötesi” denemesini de Aralık 2007’de hava desteğiyle yapmak istedi. Daha çok hava saldırılarılarıya yapılan operasyondan da sonuç alınamadı.
- Yaşar Büyükanıt’ın büyük bir gösteriyle 21 Şubat 2008’de başlattığı “Güneş Harekatı“ isimli operasyonla Zap bölgesi hedef alındı. Ancak büyük bir direnişle karşılaştı. Onlarca asker kaybeden ve bir helikopteri düşürülen Türk ordusu, 29 Şubat günü zar zor çekilebildi.
KDP eliyle yerleştiler
PKK’ye karşı bu operasyonlarla yetinmeyen Türk devleti, aynı zamanda KDP’nin desteğiyle kurduğu askeri ve istihbari kamplarla Kürdistan’ın bu parçasından da egemen olmaya çalışıyor. Türk devleti, 1991’de Medya Savunma Alanları’na düzenlediği “sınır ötesi” operasyonun ardından Hewlêr-Duhok-Zaxo hattında kurduğu istihbarat kamplarını, zamanla askeri üslere çevirerek, binlerce asker ve zırhlı araç yerleştirdi. KDP’nin işbirliğiyle Güney Kürdistan’da Medya Savunma Alanları’nı ablukaya almak için sınır hattına paralel olarak yapılan kamplarla bölge üzerinde hakimiyet kurulmaya çalışıldı.
KDP’nin hakim olduğu ve Behdinan bölgesi olarak adlandırılan Duhok-Zaxo’nun yanı sıra Hewlêr hattında istihbarat kampları kuran Türk devleti, 1997’de “Balyoz” isimli “sınır ötesi” operasyonun ardında bu istihbarat merkezlerini, askeri kamplara dönüştürdü. Mevcut durumda Türkiye’nin Bamernê, Şêladizê, Batûfa, Kanîmasî, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumri, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de askeri üsleri bulunuyor. Ayrıca Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediye’de MİT’in şubeleri var. 2014’ten sonra da Başika, Soran ve Kalaçolan kampları kuruldu. Hewlêr yakınlarındaki Harir bölgesindeki eski havaalanı da kamp olarak kullanılmaya başlandı. Zûmar bölgesinde de bazı grupları eğitmek için bir kamp kurdu.
MİT ve kucağındaki Parastin
Türk devletinin Güney Kürdistan’da ağırlık verdiği çalışmaların başında istihbarat geliyor. Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile KDP’nin istihbarat örgütü Parastin’ın yakın işbirliği içerisinde olduğu biliniyor.
Türk devleti, istihbarat merkezlerini daha çok KDP’nin hakim olduğu Hewlêr, Dihok ve Zaxo gibi kentlerde yoğunlaştırdı, ancak YNK bölgesini de ihmal etmedi. YNK hakimiyeti altındaki Süleymaniye, Halepçe, Germiyan hattında ‘eleman’ ve ‘özel şirket’ örtüleriyle gizli hareket eden bazı kurumlar var.
Kerkük gibi Türkmenlerin de yaşadığı bölgelerde de MİT patentli Irak Türkmen Cephesi (ITC) ve onun başında bulunan Erşad Salihi gibi parti ve isimler kullanılıyor.
Türk devletinin Güney Kürdistan’daki diğer bir silahı ise son yıllarda artış gösteren Türk firmaları. Başta inşaat sektörü olmak üzere bin 350’den fazla Türk şirketi Güney Kürdistan’da faaliyet yürütüyor. Bu firmalardan bazılarının paravan olduğu ve direkt MİT’e çalıştığı ortada.