BEHDINAN– Yazılı bir açıklama yapan PKK Yürütme Komitesi: Söz konusu vahşi katliamın üzerinden tam yedi yıl geçmiş olmasına ve her şey çok açık ve net bir biçimde ortada bulunmasına rağmen, Fransa adaleti tarafından söz konusu katliam hala yargılanmamış ve katiller cezalandırılmamıştır.
PKK Yürütme Komitesi açıklaması şöyle:
“Tayyip Erdoğan yönetimi tarafından 9 Ocak 2013 günü planlı ve örgütlü bir biçimde gerçekleştirilen Paris Katliamı’nın yedinci yıl dönümünü yaşıyoruz. Her tarafta söz konusu vahşi katliamı protesto eden ve şehitlerini anan etkinlikler gerçekleştiriliyor. Biz de öncelikle insanlık dışı bu katliamı yapan ve yaptıranları nefretle kınıyor; katliamın değerli şehidi olan üç kadın devrimciyi, Partimiz PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara) yoldaşı, yine partimizin değerli militanları olan Fidan Doğan (Rojbin) ve Leyla Şaylemez (Ronahi) yoldaşları saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Yaşamlarını verdikleri özgürlük mücadelemizi sekizinci yılda çok daha güçlü yürütme ve büyük başarılar elde etme sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.
Çok açık ki, söz konusu vahşi katliamın üzerinden tam yedi yıl geçmiş olmasına ve her şey çok açık ve net bir biçimde ortada bulunmasına rağmen, Fransa adaleti tarafından söz konusu katliam hala yargılanmamış ve katiller cezalandırılmamıştır. Fransa’yı yönetenler tarafından hak ve adalet maddi çıkara kurban edilmiştir. Bu nedenle, insanlık tarafından ‘Özgürlükler ülkesi’ olarak bilinen Fransa’nın bu vahşi katliamı yargılamayan yönetimlerini ve yargı sistemini bir kez daha kınıyoruz. Bu yargılamamanın, başta Kürtler ve Fransızlar olmak üzere insanlığın kanını döken vahşi DAİŞ’i doğuran nedenlerden biri olduğunu herkesin çok iyi bilmesini istiyoruz.
‘GÜNEY’İN, KATLİAM EMRİNİ FİDAN YÖNETİMİNDEKİ MİT’TEN ALDIĞI AÇIĞA ÇIKTI’
Bilindiği gibi, Paris’te 9 Ocak 2013 günü üç Kürt devrimci kadının katledilmesi olayı, üzerinden birkaç ay geçmeden tamamen aydınlatılmıştı. Katil Ömer Güney yakalanmış, bu kişinin Türk MİT’inin bir elemanı olduğu, katliam emrini Hakan Fidan yönetimindeki MİT’ten aldığı, böyle bir katliam kararını da Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığındaki TC hükümetinin verdiği net bir biçimde açığa çıkmıştı. Zaten Tayyip Erdoğan ile Hüseyin Çelik, olay üzerine yaptıkları açıklamada neredeyse bu durumu itiraf bile etmişti. Kısaca 9 Ocak katliamının sorumlusu Türk MİT’i, AKP yönetimi ve hükümetiydi. DAİŞ’i destekleyen, Roboski’den Til Rıfat’a kadar Kürt katliamı yapmakla ünlü olan AKP’nin Paris’te üç kadın devrimciyi de vahşice katletmesi anlaşılır bir durumdu. Fakat Fransız yönetimi ve yargısı bu gerçekleri dikkate almadı ve Paris katliamını yargılamayarak Kürtlere ve insanlığa bir adalet borçlu kaldı.
Peki Fransa hukuku bu kadar açık bir katliamı neden yargılamadı? Belli ki bu sorunun cevabı hem çok açık ve hem de çok acıdır. Çünkü neden, katledilen üç kadının Kürt olması ve özgürlük savaşçılığı yapmasıdır. Kürtlere karşı işlenen suçlar ve gerçekleştirilen katliamlar nerede yargılanıyor ki, Fransa’da yargılansın! İşte Paris katliamı söz konusu bu Kürt ve dünya gerçeğini çok çarpıcı bir biçimde bir kez daha açığa çıkartmıştır. Ne yazık ki, yine başta Kürtler ve Fransızlar olmak üzere tüm insanlık bu durumdan çok ciddi bir biçimde zarar görmüştür.
PARİS KATLİAMI FAİLLERİ YARGILANSAYDI, KATLİAMLAR OLMAYACAKTI
Bu vesileyle şu gerçeklerin altını bir kez daha çizmekte yarar vardır: Eğer Paris katliamı hem de ağır bir biçimde yargılansaydı, o zaman DAİŞ çeteciliği bu kadar etkili olamayacak ve insanlığa bu denli zarar veremeyecekti. Eğer Paris katliamı zamanında yargılansa ve suçlulara cezaları verilseydi, o zaman TC devleti Efrîn’i işgal edemeyecek, 9 Ekim 2019 günü Rojava Kürdistan’a saldıramayacak, Girê Sîpî ve Serêkaniyê’yi işgal edemeyecek ve buralarda katliamlar yapamayacaktı. Eğer Paris katliamı yargılansa ve katiller cezalandırılsaydı, o zaman TC devleti Libya’ya asker gönderemeyecek, ABD yönetimi Bağdat havaalanında füzelerle beğenmediği insanları öldüremeyecek, Ortadoğu ve insanlık mevcut ABD-İran savaşının kıskacını yaşamayacaktı. Eğer Paris katliamı yargılanıp suçlular cezalandırılsaydı, o zaman 9 Ekim 1998 günü başlatılan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo devam ettirilemeyecek, dolayısıyla Kürdistan ve Ortadoğu böyle çözümsüz ve kan gölü içinde kalmayacaktı.
Açıkça görülüyor ki, 9 Ocak 2013 tarihli Paris katliamı çok önemlidir ve o tarihten bugüne yaşanan olaylar üzerinde etkili ve aydınlatıcıdır. Katliama karşı yedi yıl boyunca başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının ve dostlarının yürüttüğü özgürlük mücadelesi işte tüm bu gerçekleri açığa çıkartmıştır. Dahası Kürt halk varlığını ve fedai çizgisinde süren özgürlük mücadelesini tüm dünyaya tanıtmış, 2 Kasım Dünya Rojava Günü etkinliklerinde de görüldüğü gibi tüm ezilen ve sömürülen insanlığın desteğini kazanmıştır. Bu durum Kürtlerin ve özgürlük mücadelelerinin başarısı için elde edilmiş en büyük tarihi kazanımdır.
Ne var ki, erkek egemen ve Kürt düşmanı sömürgeci-soykırımcı zihniyet ve siyaset Paris’te yargılanıp mahkûm edilmediği için, faşist-soykırımcı katiller benzer saldırılarını bugün de sürdürmektedirler. Örneğin AKP-MHP faşist iktidarı Rojava Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarını devam ettirdiği gibi, bununla da yetinmeyerek askeri saldırılarını Libya’ya kadar yaymaya çalışmaktadır. ABD yönetimi, Ortadoğu halklarının siyasi iradelerini hiçe sayarak, bölgenin her tarafına asker göndermekte ve bölgeyi kendi isteğine ve çıkarına göre yapılandırmak istemektedir. Başta İran ve TC olmak üzere bölge ulus-devletleri de, mevcut diktatöryal yapılarıyla demokrasinin önünü tıkatmakta, var olan sorunları çözümsüz kılarak yeni sorunlar yaratmaktadırlar.
ORTADOĞU HALKLARINA DAYATILAN 3. DÜNYA SAVAŞINA KARŞIYIZ
Bölge halkları ve tüm insanlık 2020 yılına özgürlük ve demokrasi umuduyla girerken karşı karşıya kaldıkları ABD-İran savaşının temel nedeni budur. Ortadoğu’da sorunlar yaratan ve bu sorunları çözemeyip kaos ve krize yol açan güçler, şimdi mevcut savaşla bu kriz ve kaosu aşmak istemektedirler ki, bu da mümkün değildir, savaşla da mevcut tıkanmayı aşamayacaklar ve çözüm gücü haline gelemeyeceklerdir. Biz Kürtler ve bölge halkları olarak bize dayatılan Üçüncü Dünya Savaşı’na karşıyız. Küresel hegomonik dış güçlerin Ortadoğu’ya bu biçimde müdahale etmelerini istemiyoruz. Böylesi dış müdahaleye zemin olan ve gerekçe yaratan bölgenin ulus-devlet diktatörlüklerinin demokrasiye açık olmalarını ve halkların iradelerini dikkate almalarını istiyoruz. PKK olarak, bunlar temelinde özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürütüyoruz ve sorunların çözümünün demokratikleşmekte, devlet artı demokrasi formülünde olduğunu belirtiyoruz. Ortadoğu ve insanlık sorunlarının çözümünün Önder Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik özerkliğe dayalı demokratik konfederalizm sisteminde olduğunu ifade ediyoruz ve tüm ezilenleri bu sistemi anlamaya, tartışmaya ve esas almaya çağırıyoruz.
Çok açık ki, 2020 yılına insanlık çok daha gergin bir savaş ortamında girmiştir. Bazı küresel ve bölgesel güçler kendi çıkarlarını herkese egemen kılmaya ve herkesi kendi peşlerine takmaya çalışmaktadırlar. Kuşkusuz PKK ve Kürt halkı olarak biz hiç kimsenin peşine takılmayacağız ve Türkiye halklarıyla birlik yaratarak, Ortadoğu demokrasisinin önünü açacak olan AKP-MHP faşizmini yıkma, Türkiye’yi demokratik ve Kürdistan’ı özgür hale getirme mücadelemizi her yöntemle ve tüm gücümüzle yürüteceğiz. Bu kutsal mücadeleyi zafere taşıyarak şehitlerimizin anısını yaşatıp amaçlarını başarmış olacağız.
Bu temelde Paris şehitlerimiz Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşları şehadetlerinin yedinci yıl dönümünde, 6 Ocak 2017 günü Medya Savunma Alanlarında şehit düşen Rubar, Halil ve Murat yoldaşları da şahadetlerinin üçüncü yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyoruz. Sara ve Rubar yoldaşlar şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi anıyor, amaçları olan özgür Kürdistan, özgür Önderlik ve özgür yaşam hedeflerini mutlaka başaracağımızı belirtiyoruz. Bu temelde tüm yoldaşları, halkımızı ve dostlarımızı, egemen güçlerin saptırıcı oyunlarına gelmeden, tüm güçlerini AKP-MHP faşizmini yıkma mücadelesinde odaklandırmaya ve mutlaka başarmaya çağırıyoruz.”