HABER MERKEZİ-PKK Yürütme Kurulu’ndan yapılan açıklamada, direniş çağrısının yanı sıra, AKP ve MHP’nin saldırılarının ajan ve ortaklara dayandığı belirtilerek, “Kadınlar ve gençler, tüm halkımız ve dostlarımız çok dikkatli olmalıdır” denildi. Ajan ve suç ortaklarına asla şans vermemelisiniz. Her yurtsever ve demokratın bu mücadeleyi etkin bir şekilde sürdürmesi, faşist ve soykırımcı saldırılara karşı mücadelenin ajan ve işbirlikçi ihanetine karşı mücadeleden vazgeçemeyeceğini bilmesi önemli ve gereklidir.
PKK’nin açıklaması şöyle:
AJANLARIN FAALİYETLERİNE İZİN VERİLMEYECEKTİR
AKP-MHP faşizmine rağmen söz konusu saldırıları geliştirdiği, teknik yöntem ve yöntemlerin yanı sıra ajan-işbirlikçi hainlere daha çok bel bağlamaya, bunları kullanmaya ve sonuç almaya çalıştığı açıktır. Bu temelde yıldırmaktan en küçük olasılıkları sunmaya kadar her yolu ve yöntemi dener. Bilhassa yurtsever ve demokrat partilere saldırmaya çalışıyor ve açıkçası onlara içeriden zarar vermek istiyor. Bu bağlamda başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm halkımız ve dostlarımız çok dikkatli olmalı ve bu tür ajanlık faaliyetlerine asla izin vermemelidir. Faşist saldırılara karşı mücadelenin ajan-işbirlikçi ihanete karşı mücadeleden vazgeçilmeyi bilinciyle, mümkün olan her yerde bu mücadeleyi etkin bir şekilde sürdürmek her yurtsever ve demokrat için önemli ve gereklidir.
SALDIRI HER ŞEYDEN ÖNCE ÖNDER APO’YU HEDEFLİYOR
Tayyip Erdoğan ve gayrimeşru seçimlerin ardından kendini yeniden kuran Cumhur İttifakı’nın faşist ve cani diktatörlüğü, beklendiği gibi, NATO ve KDP’nin desteğiyle İmralı ve Medya Savunma Bölgeleri’nin bir kısmına saldırdı. Kuzey, Güney ve Rojava, Türkiye’nin ve yurtdışındaki halkımıza karşı aynı zamanda faşist baskı ve terörü de arttı. Bu faşist ve soykırımcı saldırıların amacı açıktır: Önder Apo’yu tecride boğmak, Kürdistan Özgürlük Gerillalarını ezmek, PKK’yı tasfiye etmek, vatansever halkımızı ve demokrat dostlarımızı zulmetmek, Kuzey Kürdistan’daki kültürel soykırımı tamamlamak, Güney ve Kürdistan’ın bazı kısımlarını ve Batıyı işgal etmektir. Kuşkusuz bu faşist ve soykırımcı saldırılar öncelikle Önder Apo’yu hedef almaktadır. 25 yıldır İmralı’da tutsak olan Önder Apo’dan 29 aydır haber alınamıyor. Aile ve avukat görüşme talepleri her zaman reddedilmektedir. Bir yandan bu toplantılar disiplin yaptırımlarıyla engellenirken, diğer yandan Önder Apo’nun Avrupa hukuku çerçevesinde fiziki özgürlüğünü kazanmaması isteniyor. İmralı’da tarihte görülmemiş fiziki ve psikolojik baskılar ve işkenceler doruğa ulaştı. Dolayısıyla kendisine yurtsever ve demokrat diyen herkesin bu durumun farkına varması ve bu soykırım sistemine karşı mücadele etmesi gerekmektedir. Birleşik demokrasi ve yurtseverliğin ana kriteri budur. Önder Apo 25 yıldır İmralı’daki işkence ve soykırım sistemine karşı tarihin en büyük ve en anlamlı özgürlük direnişine öncülük ediyor. Dolayısıyla bu direncin iyi anlaşılması ve doğru bir şekilde ele alınması gerekmektedir. İmha saldırısına karşı her an gelişen bu direniş, insanlığın samimiyetini yükseltmektir. Bu temelde özgür Kürtlük ve boğulmak istenen insanlık yaşatılmaktadır. Bu doğru anlaşılacaksa özgürlük ve demokrasi mücadelesinin Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne bağlı olarak geliştirilmesi şarttır. Bu kapsamda, soykırım anlaşmasının 100. yılında Lozan’da Önder Apo’ya destek veren halkımızın tutumunu dile getirdik ve 26 Temmuz’da Brüksel’deki dostlarımız, Avrupa’daki 40 sendika, aydın ve belediye başkanıyla birlikte fiziki mücadele çağrısında bulunduk. Aynı şekilde İmralı’daki işkence ve tecride karşı daha fazla faaliyet ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün talep edilmesi çağrısında bulunuyoruz.
SALDIRILAR NATO, ASTANA VE KDP’NİN YARDIMINA DAYALI
Önder Apo’nun da aralarında bulunduğu Kürdistan özgürlük gerillalarına yönelik faşist ve soykırımcı saldırıların da arttığı açıktır. 19 Temmuz’dan bu yana Zap, Avaşin ve Metina’da yeni işgal saldırıları düzenlenmiş ve bu saldırılarda taktik nükleer silahlar da dahil olmak üzere her türlü yasaklanmış silah kullanılmıştır. AKP-MHP faşizmi, saldırılara rağmen Ağustos 2016’dan bu yana işgal edemediği Medya Savunma Alanlarını işgal etmek için Türkiye’nin tüm güç ve yöntemlerini seferber ediyor. Vahşi işgal saldırıları gerçekleştirirken NATO, Astana ve PDKden aldıkları yardıma güvendikleri çok açık. Kürdistan Özgürlük Gerillası son 7 yıldır olduğu gibi bu son işgal saldırılarına kahramanca direniyor, faşist ve soykırımcı işgal saldırılarına izin vermiyor. Her gün medyada da görüldüğü gibi gerilla güçlerimiz her gün faaliyetleri ile faşist işgal gruplarına ağır darbeler indirmektedir. İmralı direnişi gibi bugünkü gerilla direnişinin de Kürt özgürlüğü ve demokratik insanlık açısından anlamı ve tarihsel önemi iyi anlaşılmalıdır. Bu kapsamda başta Zap, Avaşin ve Metina olmak üzere Medya Savunma Bölgelerinde bulunan HPG ve YJA-Star’ın tüm gerilla güçlerimiz, komutanlarımız ve savaş birliklerimiz tüm Kürdistan genelinde faşist ve soykırımcı düşmana karşı cephe hattındadır. Nefsi müdafaa… Selam verirler ve kutlarlar. Gerilla faaliyetlerinin daha da büyüyeceğine, faşist ve soykırımcı düşmana ağır darbeler indireceğine inanıyoruz.
DİRENİŞ GELİŞTİRİLMELİ
Tayyip Erdoğan faşist diktatörlüğünün ve Cumhur İttifakı’nın yeni dönemde teşvik etmeye çalıştığı faşist saldırıların da tutarlı olduğu çok açık. Bu saldırıların ideolojik, siyasi ve askeri boyutları var ve başta gençler ve kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimlerini hedef almayı hedefliyor. Kürtleri hedef aldığı gibi Türkiye halkını ve tüm insanlığı da hedef almaktadır. Yarattığı zorbalıkla insanlığın tüm doğasını ve değerlerini yok etmeye çalışıyor. Bu bağlamda tıpkı Akbelendeki mücadele gibi, doğanın yok edilmesine karşı verilen mücadeleyi ve gerçekleri haykıran gazetecilerin direnişini selamlıyoruz. AKP-MHP faşizminin her alandaki saldırılarına karşı tüm halkımızı, Türkiye halkını ve demokratik insanlığı özgürlük ve demokrasiye karşı daha güçlü bir direniş geliştirmeye çağırıyoruz.
ZEKI ŞENGALI VE AĞUSTOS ŞEHİTLERİ ANILDI
Hareket ve halk olarak yeni bir Ağustos ayına giriyoruz. Ağustos sadece devrim ayı değil, aynı zamanda katliamların ve katliamlara karşı direnişin ayıdır. Faşist DAİŞ çetelerinin 3 Ağustos 2014’te başlattığı Şengal Katliamının ve ona karşı büyük direnişin 9. yılını geride bırakıyor, 10. yılına giriyoruz. Öncelikle bu soykırım saldırılarını kınıyor, Kürt Êzidî halkımızın soykırım saldırısına karşı gösterdiği büyük direnişi bir kez daha selamlıyor ve kutluyoruz. Mam Zeki Şengali şahsında bu büyük direnişin tüm kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. İnanıyoruz ki bu direniş 10. yılında daha da güçlenecek ve demokratik özerklik hayatı daha da gelişecektir. PKK olarak DAİŞ’in vahşi saldırılarına karşı başından beri Kürt Ezidi halkımızın yanında olduk ve Şengal’in özgürlük savaşında onlarca şehidimizi verdik. Daha sonra “PKK sivil siyasi hayatın önünde bir engeldir” denilince gerilla güçlerimizi bölgeden çektik. Ama aradan 5 yıl geçmesine rağmen bunu söyleyen ve meselede yer alan güçler ciddi bir demokratik çözüm geliştirebilmiş değil. Ayrıca 9 Ekim mutabakatında da görüldüğü gibi Ezidi Kürt halkımız üzerinde yeni bir baskı ve tahakküm sistemi kurdular. Bu vesileyle bu güçleri uyarıyor, amansız çabalarına son vermeleri, verdikleri sözleri yerine getirmeleri ve Ezidi halkımızın demokratik özerkliğinin gelişmesine destek vermeleri çağrısında bulunuyoruz. Ezidî Kürt halkımızın yeni bir soykırım saldırısına uğramaması için bu durumu takip ettiğimizi belirtiyoruz. Hüseyin Mahir, Sarı İbrahim, Egît Garzan ve Atakan Mahir şahsında tüm Ağustos şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyor, hedeflerine ulaşma ve hatıralarını yaşatma sözümüzü yineliyoruz.