Anayasa’yı Koruma Örgütü’nün çıkardığı bülten, PKK, Kürt tarihi ve Almanya’da legal ve yasal zeminde faaliyelerini sürdüren Kürt kurumlarına ilişkin manipülasyonla dolu. Sol Parti Federal Parlamento’da ayrıntılı bir soru önergesi hazırladı. Avukat Berthold Fresenius ise “PKK, istihbaratın şablonlarıyla karalanamaz” dedi.
HABER MERKEZİ – Almanya’da iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) PKK’ye ilişkin hazırladığı bülten, tepkilere yol açtı. Sol Parti bültene ilişkin soru önergesi hazırlarken, siyasetçiler ve hukukçular Türkiye’nin diktesiyle PKK’yi karalayan BfV’nin feshedilmesi gerektiğini belirtiyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) PKK’ye ilişkin hazırladığı 41 sayfalık özel bültende, PKK ideolojisi ve hedefleri manipüle edilirken, “Almanya’da İslami olmayan aşırı yabancı örgütler” içerisinde PKK’nin en güçlüsü olduğu belirtiliyor. Gazetemizin de aralarında bulunduğu Kürt medya kuruluşlarının hedef gösterildiği bültende, Kürtlere yönelik yasak ve baskıların sürmesi gerektiği mesajı veriliyor. Bültende, Alman solu ve Sol Parti de hedef gösterilirken, Kürt halkıyla dayanışma girişimlerinin de istihbaratı rahatsız ettiği görülüyor.
Hangi kaynaklara dayandınız?
Sol Parti manipülasyon ve karalamaya dayalı olduğunu vurguladığı bültene ilişkin soru önergesi hazırladı. Sol Parti’nin Federal Parlamento Milletvekili ve aynı zamanda partisinin İçişleri Politikaları Sözcüsü Ulla Jelpke, bültende, Kürdistan tarihi ve PKK’nin hedef ve ideolojisinin yanlış aksettirildiğini, Sur, Cizre, Nusaybin gibi Türk ordusu yakılıp, yıkılan ve talan edilen kentler ve katledilen sivillere de hiç değinilmediğine dikkat çekti.
Jelpke, binlerce HDP üyesinin, vekillerin, belediye başkanların ve gazetecilerin tutuklu olduğundan söz edilmediğini de ekledi. İstihbaratın, PKK’nin bağımsız Kürdistan’ı hedeflediği iddiasına ilişkin “Öcalan, yaklaşık 20 yıldır farklı hedefler koymuştur. Savunmalarında bağımsız ulusal devleti reddettiğini belirten Öcalan, Demokratik Konfederalizm’in altını çiziyor” derken, bülteni hazırlayanların hangi kaynaklara dayandığını sordu.
Cevap bekleyen sorular
Hükümetin cevaplaması talebiyle verilen önergede yer alan yaklaşık 20 sorudan öne çıkanlar ise şöyle:
- Bülten, hangi kaynaklara dayanarak hazırlandı?
- Hangi kamuoyuna hitap edilmesi hedefleniyor?
- Bülteni kimler hazırladı, hangi niteliğe sahipler?
- Kapak fotoğrafta kullandığınız bayrağın (Güney Kürdistan Federe Yönetimi’nin resmi bayrağı Ala Rengîn) PKK ile ilgisi nedir?
- Bültende Türk devletinin Kürt meselesinde taviz verdiğini belirtmişsiniz. Bunu açar mısınız?
- Öcalan’a “Apo” denildiğini, bunun Abdullah’ın kısaltılmışı yerine “amca” demek olduğunu belirtiyorsunuz. Bu kanaate nasıl vardınız?
- PKK’nin İslam, aşiret ve klan yapılar gibi değer, ahlak ve şeref olgularından dolayı başarı elde ettiğini iddia etmişsiniz. Bunun kaynağı nedir?
- Öcalan’ın “idam korkusundan” bağımsız devletten vazgeçtiğiniz belirtmişsiniz. Federal Hükümet, 1993’teki ateşkes ve bağımsız Kürdistan’dan vazgeçildiğine dair bilgiye sahip mi?
- Hükümet, neye dayanarak PKK’nin bağımsız Kürdistan talebini sürdürdüğünü iddia ediyor?
- NAV-DEM’in PKK’nin bir parçası olduğunun kanıtı var mı?
- Sol Parti ile PKK’nin ortak çalıştığına dair kanıt var mı?
Erdoğan’ı hatırlatıyor
Gazetemize bültenle ilgili değerlendirmede de bulunan Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke, PKK’ye ilişkin bültende, PKK ve Sol Parti’nin işbirliğinin iddia edildiğini hatırlatarak, “Anlaşılan istihbarat, Sol Parti’nin Kürt Özgürlük Hareketi ile dayanışmasından son derece rahatsız. Tabii ki parti olarak Kürdistan’daki savaşa karşı eylemlere katılıyoruz; bunun dışında Federal Parlamento’da Kürt sorununa barışçıl çözüm, Türkiye’ye gönderilen silahların durulmasını ve PKK yasağının kaldırılmasını talep ediyoruz. İstihbarat, bunu PKK desteği ve PKK’nin etkileşimi için yardımı olarak görüyor” dedi.
Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın bu tür iddialar ile harekete geçtiğini, Türk Meclisi’nde HDP milletvekillerinin bu şekilde kriminalizie edildiğini söyleyen Jelpke, “Federal hükümet, tavrıyla Erdoğan’ı hatırlatıyor” dedi.
BfV feshedilmeli
Avukat Berthold Fresenius, Almanya’da Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın ülkenin güvenliğini tehdit eden Neonazi gruplara karşı mücadele etmesi gerekirken, Kürt Özgürlük Mücadelesi, Türkiyeli, Filistinli devrimcileri fişlediğini belirtti. Neonazi terör örgütü NSU’nun 2000-2007 arasında 8 Türkiyeli, 1 Yunan ve 1 Alman polisini katletmesi uzun süre çözülememişti. Bu cinayetler işlenirken bazı istihbarat elemanları ve muhbirlerin, NSU ile iç içe olduğu da ortaya çıkmıştı. O dönemi hatırlatan Avukat Berthold Fresenius, NSU davalarında sergilediği tutum ardından istihbaratın feshedilmesinin talep edildiğini gündeme getirirken, “PKK’ye ilişkin çıkardığı bültene baktığımızda ise bu talebi yinelemek için bir neden daha eklendi” dedi.
Utanç verici, korkutucu
“Bültenin entellektüel seviyesi utanç verici; gerçekliğin karşısındaki cehaleti ise korkutucu” diyen Av. Fresenius, “Bülten yazarlarının NATO müttefiği Türkiye’nin siyasi görüşüyle hemfikir olduklarını iddia edemeyiz. Sonuçta belirli çerçeve içerisinde bir yorum yapılmış. Ancak en azından, PKK’nin siyasi ideolojisiyle yüzleşmenin bilimsel bir düzeyde hazırlanması gerekirdi” dedi. Bültenin kapak fotoğrafına da dikkat çeken Fresenius, “Özellikle seçilmesi cehaletten midir veya Kürtlerin hepsini düşman olarak göstermek için kasten mi yapıldı, bunu bilmek çok zor. Kapakta gösterilen fotoğraf, Kürtlerin Ağrı İsyanı’ndan bu yana ulusal bayrağıdır; yani Kürt sembolüdür, PKK’nin parti bayrağı değil” diye belirtti.
‘PKK, istihbaratın şablonlarıyla karalanamaz’
İstihbaratın PKK gibi gelişmiş, emperyalist çıkarların karşısında duran örgütlerle mücadele ettiğini belirten Fresenius, bültende PKK’nin İslam, klan yapılarıyla ilişkilendirilmesine ilişkin ise şöyle konuştu: “Her insanı etnik, inanç ve cinsiyetinden bağımsız tutan, eşit varlıklar olarak gören demokratik bir ideoloji, istihbaratın ideolojik şablonlarıyla karalanamaz.”
Kürt siyasi tutsakların davalarına bakan avukatlardan Lukas Theune, Anayasa Koruma Örgütü’nün çıkardığı bültene ilişkin şunları söyledi: “İstihbarat, Kürt hareketi son 20 yıldır hiçbir değişime gitmemiş gibi davranıyor. Halbuki Berlin Başsavcılığı Kadın Hareketi’nin özerk ve eşit olduğunu belirtmişti. Bu çelişkiler gerçek araştırmalarla değil, siyasi çıkarlarla açıklanabilir. Bunun yanı sıra Federal Mahkeme’yi kaynak göstererek, NAV-DEM’in PKK’ye bağlı olduğu belirtiliyor. İstihbarat bilerek bu olayı karıştırıyor. Halbuki NAV-DEM’e bağlı farklı kentlerde bulunan bir çoğunun da aktif olduğu derneklerin PKK’nin bir parçası olduğunu söylemek saçma. Bu derneklerde bilgilendirme ve dil kursları da veriliyor. Düsseldorf Yerel Mahkemesi’nin 6 Şubat’ta NAV-DEM’e ilişkin verdiği kararla da çelişiyor.”
Türkiye dikte ediyor Almanya uyguluyor
Sol Parti Milletvekili Michel Brandt da Alman hükümetini sert bir dile eleştirdi. Almanya’nın çıkarıları doğrultusunda politikasını belirlediğini kaydeden milletvekili, Türk devletinin diktesiyle Kürtlere ve dayanışanlara karşı baskı uyguladığının altını çizdi. Brandt, gazetemize verdiği demeçte şunların altını çizdi: “Öncelikle bir şeyin netliğe kavuşmasını istiyorum: PKK yasağı siyasidir. Siemens, Kraus-Maffei, Rheinmetall, Deutsche Bahn, Fraport gibi şirketlerinin Türkiye’ye silah ihracatı, AB ile Türkiye arasındaki mülteci anlaşması gibi NATO ortağına karşı sadakat, yaklaşık 25 yıldır federal hükümetinin ve ülkelerin içişleri bakanlarının politikasını belirliyor. Almanya, Erdoğan rejiminin şu anti demokratik döneminde bile, Türkiye’nin kendisine dikte etmesine izin veriyor. Bunu yıllardır var olan Kürt yayınevlerinin yasaklanmasında da görebiliyoruz. Yasak ile Kürtler sindirilmek isteniyor. Örneğin vatandaşlık başvurusunda bulunmak isteyenler, bu şekilde korkutuluyor. Baskı gören sadece Kürtler değil, DAİŞ’e karşı savaşan YPG ve YPJ’li savaşçılarla dayanışan Almanların da ifade ve toplanma özgürlükleri kısıtlanıyor. Almanya’ya sürgün eden Kürt siyasetçiler bu kez Almanya’da temel haklarından mahrum ediliyor, yasakla karşı karşıya getiriliyor ve yasadışılığa itiliyor. Böylece dolaylı olarak Türkiye’deki barış süreci Almanya’dan bloke ediliyor. Barışçıl bir gelişme ile çözüm sürecine gidilecekse bu sadece PKK yasağının kaldırılması ile olur.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika/Dilan Reşwan