HABER MERKEZİ- PKK Yürütme Komitesi, “Kürt halkının kaderini değiştiren tarihi 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişinin 42’nci yıldönümünü yaşıyoruz. 43’üncü direniş yılına girerken, bu büyük direnme kararını ve bu temelde gelişen 42 yıllık tarihi onur ve özgürlük mücadelesini selamlıyoruz. Bu büyük kararın ve direnişin yaratıcıları olan Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşları saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların, yurtsever halkımızın ve demokratik dostlarımızın Ulusal Onur Günü’nü kutluyoruz. 43’üncü direniş yılında Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlemizi 14 Temmuz Fedai Direniş ve Zafer Ruhuyla yürüteceğimizi ve mutlaka kazanacağımızı belirtiyoruz” dedi.
PKK açıklamasında, “Bilindiği gibi, 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı 14 Temmuz 1982 günü Diyarbakır zindanında devrimci tutsaklar tarafından başlatılan Büyük Ölüm Orucu Direnişi üzerinden tam 42 yıl geçti. “Biz partimize ve halkımızın özgürlüğüne bağlıyız, bunun savunmasını yapacağız” denerek başlatılan tarihi direniş, 12 Eylül faşist-askeri rejimi şahsında Türk sömürgeci ve soykırımcı zihniyet ve siyasetini yenilgiye uğratarak büyük başarı kazanmıştı. Geçen 42 yıl boyunca Kürdistan Özgürlük Mücadelesi bu tarihi karar ve zafer çizgisinde gelişti ve bugün insanlığın umudu haline gelen büyük kazanımlar yarattı. Ulusal Diriliş Devriminden Kadın Özgürlük Devrimine, kendini Demokratik Uygarlık Paradigmasında somutlaştıran büyük Zihniyet Devriminden Rojava Özgürlük Devrimine kadar birçok devrimci gelişmeye temel teşkil etti. 15 Ağustos Devrimci Atılımıyla Kürdistan özgürlük gerillasını ve öz savunmasını yaratarak, ezilenlerin kurtuluşu için doğru mücadele çizgisini ortaya çıkardı” diye belirtildi.
14 TEMMUZ FEDAİ DİRENİŞ ÇİZGİSİNDE MÜCADELE EDECEK VE KAZANACAĞIZ
PKK Yürütme Komitesi açıklamasında şunlar vurgulandı:
Şimdi 43’üncü direniş yılına girerken etkisi çok canlı ve güçlü bir biçimde ortada duruyor. Her alanda yürüttüğümüz özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yolumuzu 14 Temmuz Fedai Direniş Çizgisi aydınlatıyor. Bizlere her zaman ve her yerde en büyük gücü verdiği gibi, yürüttüğümüz mücadele için sürekli bir ışık, bir aydınlatıcı oluyor. İmralı işkence, tecrit ve soykırım sistemine karşı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için yürüttüğümüz Küresel Özgürlük Hamlemizin başarı çizgisini belirliyor. Zindandaki faşist zulme karşı yürütülen mücadelenin, kayyumculuğa karşı gelişen halk direnişinin, sokaktaki faşist terör ve ırkçı-şoven saldırganlığa karşı devrimci duruşun, Başur ve Rojava’da geliştirilmeye çalışılan işgal saldırılarına karşı özgürlük direnişinin en temel güç kaynağı ve aydınlatıcı gerçeği oluyor. Hareket ve halk olarak 43’üncü yılda da 14 Temmuz Fedai Direniş Çizgisinde mücadele edecek ve de kazanacağız.
TEMEL HEDEFİMİZ ÖNDER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
Çok açık ki, büyük direnişin 43’üncü yılına Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesi içinde giriyoruz. Hamle dokuzuncu ayını doldurmuş ve önemli gelişmeler yaratmış bulunuyor. Hamleye kahraman gerilla direnişimiz, kadın ve gençlik mücadelemiz öncülük ediyor. Hareket ve halk olarak temel gündemimiz, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesini etkili geliştirmek ve zafere ulaştırmak oluyor. Bunda da yolumuzu 14 Temmuz Fedai Direniş Çizgisi aydınlatıyor. Belli ki 43’üncü direniş yılında da Özgürlük Hamlemizi bu çizgide yürüteceğiz ve mutlaka kazanacağız.
Hareket ve halk olarak biz, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesini her alanda son derece zengin ve yaratıcı eylem biçimleriyle geliştirmeye kilitlenmişken, AKP-MHP faşist diktatörlüğü de tüm gücünü seferber ederek topyekûn özel savaş saldırısı yürütüyor. İmralı’da tecritten de öteye mutlak iletişimsizlik hali var ve 40 aydır Önder Apo’dan hiçbir bilgi alamıyoruz. Kuşkusuz sağlık ve güvenliği bakımından çok ciddi kaygılar yaşıyoruz. Halk üzerindeki faşist terör, baskı ve sömürü had safhada. Tayyip Erdoğan yönetimi tüm dış politikasını partimize ve halkımıza karşı mücadeleye kilitlemiş durumda. Herkesle bu amaçla görüşüyor ve bu uğurda Türkiye’nin tüm imkânlarını seferber ediyor. Efrîn, Girê Spî ve Serîkaniyê’yi işgal altında tutuyor ve bu alanlara dönük her gün askeri saldırı yapıyor. Benzer biçimde sürekli Şengal halkına saldırıyor ve KDP ile birlikte Irak Devletinin Şengal’deki özgürlükleri yok etmesini istiyor.
İŞGAL SALDIRISI MEDYA SAVUNMA ALANLARI VE GÜNEY KURDISTAN’A YÖNELİKTİR
AKP-MHP faşizminin güncel olarak en kapsamlı askeri işgal saldırısı Medya Savunma Alanları’na ve Güney Kurdistan’a yöneliktir. 16 Nisan’dan itibaren Metîna ve Batı Zap alanlarına yönelik artırdığı işgal saldırılarını, 3 Temmuz’dan itibaren ilhak amaçlı bir saldırı düzeyine vardırmış durumdadır. Irak Yönetiminin onayı ve KDP Yönetiminin fiili desteğiyle geliştirilen bu işgal ve ilhak saldırıları kapsamında on binlerce askerini ve çetesini, üç yüzden fazla tankını ve bir o kadar zırhlı aracını Metîna ve Zap alanlarına sevk etmiş bulunmaktadır. Geçmişte yüksek tepeleri tutma yaklaşımının aksine şimdi köy, belde ve ilçelerde hareket edip buraları tutmakta ve bu temelde Duhok ilinin büyük bir parçasında yönetimi fiilen ele geçirmiş olmaktadır. Köyleri yakıp yıkarak, sivil insanları tutuklayıp baskı uygulayarak Metîna ve Zap alanlarındaki halkı yerlerinden göçertmeye çalışmaktadır.
AKP-MHP-KDP-DAİŞ İTTİFAKIYLA YÜRÜTÜLEN İŞGAL VE İLHAK SALDIRISI CİDDİ TEHLİKEDİR
Bu yaptıklarını iç ve dış kamuoyundan gizleyebilmek için basın üzerinde sansür uygulamakta, “PKK Irak’ta etrafı yakıyor, eylem yapacak” gibi yalan haberler yayarak gerçekleri manipüle etmektedir. Ne yazık ki, Türkiye ve dünya kamuoyu da bu yalanlardan etkilenmekte, Gazze’den kat kat büyük bir alanın faşist-soykırımcı TC tarafından işgal ve ilhak edilmesine ses çıkarmamaktadır. Mevcut Irak Yönetimi baskıya ve bazı ekonomik çıkarlara boyun eğmiş, onurlu ve dik durma basiretini gösterememiştir. Barzani ailesinden oluşan mevcut KDP Yönetimi ise, kişisel ve ailesel çıkarlar karşılığında vatanı satan, işbirlikçilik ve ihanette zirve yapan bir durumu yaşamaktadır. Kurdistan’da kendi dışındaki tüm partileri ve aşiretleri, Barzani’ye biat etmeyen herkesi yok etmek istemektedir. Bu temelde Güney Kurdistan’ın büyük bir kesimi daha şimdiden TC’ye satılmış durumdadır ve tümünün bir TC vilayeti haline getirilmesi de öngörülmektedir.
GERİLLALAR HİÇBİR MEVZİYİ TERK ETMEDEN KAHRAMANCA DİRENİYOR
AKP-MHP-KDP-DAİŞ ittifakıyla yürütülen işgal ve ilhak saldırısı ciddi ve tehlikelidir. İlk iki dünya savaşında olduğu gibi, Üçüncü Dünya Savaşı içinde de Kürt soykırımı bu biçimde geliştirilmek ve sonuca götürülmek istenmektedir. Bu ciddi tehlikeye karşı Kurdistan Özgürlük Hareketi olarak baştan itibaren aktif tavır aldık ve tek başımıza da kalsak mücadele ettik. HPG ve YJA-Star gerillaları, her zaman insan üstü bir direnç göstererek, söz konusu işgal saldırılarına karşı kahramanca direndi. Ağır bedel vermeyi göze alarak, kimyasal ve taktik nükleer bombalara yiğitçe karşı koydu. Aynı direnişçi tutumu 3 Temmuz’dan bu yana geliştirilen işgal ve ilhak saldırılarına karşı da gösteriyor ve hiçbir mevziyi terk etmeden Kurdistan’ın özgürlüğü için direniyor. Hem de bunu tek başına ve kendi gücüne dayalı olarak yapıyor. Günlük savaş bilançolarını HPG kaynakları olduğu gibi basına veriyor. Her şey açıkça ortadadır. Kurdistan Özgürlük Gerillası, şehitler vererek yürüttüğü direnişle Kurdistan’ı savunmakta, işgale ve ilhaka geçit vermemektedir.
Bu temelde, kahraman gerilla direnişini selamlıyor, başarılarını kutluyoruz. Canfeda Soro ve Canfeda Efrîn yoldaşlar şahsında tüm kahraman şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Evet PKK gerillası direniyor ve sonuna kadar da direnecektir. Bu direnişteki çizgisi, 14 Temmuz Fedai Direniş ve Zafer Çizgisidir. Ama direnişin sadece gerillaya bırakılmaması da gerekir. Dört parça Kürdistan’daki ve yurtdışındaki halkımız ve demokratik dostlarımız bu direnişe aktif güç vermeli ve gerilla direnişine paralel halk direnişini de yükseltmelidir. Özellikle Başûrê Kurdistan halkımız, nasıl bir tehlike ile yüz yüze olduğunu görerek, gençleri, kadınları ve aydınları öncülüğünde ayağa kalkıp işgal ve ilhaka karşı durmalıdır. Yine Türkiye halkları, kadınları ve gençleri, aydın ve sanatçıları, söz konusu işgal saldırısının aslında Türkiye halklarına ve geleceğine yönelik olduğunu görerek, AKP-MHP faşist diktatörlüğüne karşı mücadeleyi yükseltmelidir.
Aslında söz konusu saldırılar, saldırganların çok güçlü olduğu anlamına gelmemektedir. Tersine AKP-MHP faşizmi de KDP despotizmi de çökmektedir. Tarihlerinin en zayıf anını yaşamaktadırlar. Ancak söz konusu saldırılarla ömürlerini uzatabiliyorlar ve bu saldırıları da onun için yapıyorlar. Sekiz yıldır Medya Savunma Alanlarını işgal etmek için saldırıyorlar, hala hiçbir yeri kendileri için güvenli hale getiremediler. Dolayısıyla söz konusu işgal ve ilhaka karşı durmak, saldırgan AKP-MHP faşizmi ile KDP despotizmini döktükleri kanda boğmak mümkündür.
Onun için, gün mücadele günü, AKP-MHP-KDP-DAİŞ saldırılarına karşı 14 Temmuz Fedai Direniş Çizgisinde direnme ve kazanma günüdür. Faşist-soykırımcı işgale ve ihanete geçit vermeme, Kurdistan’ı savunma ve özgürleştirme günüdür. Gün Kurdistan Özgürlük Gerillası’yla omuz omuza direnme günüdür. O halde Kürt yurtseverleri ve demokratik kamuoyu olarak her alanda ayağa kalkıp işgal saldırılarına karşı direnelim. İşbirlikçiliğe ve ihanete karşı Kürt yurtsever birliğini yaratalım. İktidarcı, feodal, tekçi despotizme karşı tüm Kürt örgütlerinin demokratik siyasi birliğini oluşturalım. Düşmanlarımızı ve dostlarımızı iyi tanıyarak, dosta yoldaş, düşmana ise kılıç olmayı bilelim. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde Kurdistan’ın özgürlüğünü, Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratik birliğini yaratalım.”