HABER MERKEZİ –
Üçüncü Dünya Savaşında en çok etkilenen halkların başında Kürtler gelmektedir. Küresel hegemonik güçler bir anlaşmayla Afganistan’ı Taliban gibi gerici güçlerin kaderine terk ederken Kürdistan’da soykırımcı Türk rejimine verdikleri destekle yeni işgal ve katliam anlaşmalarına imza atmaktadırlar. Rojava ve Başuré Kurdîstan işgalleri, Şengal, Maxmur saldırıları bu gerici anlaşma ve ittifakın sonucu gerçekleşmektedir. KDP işbirlikçiliği de bu ittifaka dahil edilmiştir. Elbette söz konusu Kürt karşıtı ittifak yeni olmayıp tarihsel bir geçmişe dayanmaktadır. 20. Yüzyılda, Kapitalist Modernite güçlerinin Kürtler için inkârı, imhayı ve parçalanmayı amaçlayan Lozan anlaşmasıyla başlayan ve Şark Islahat Planıyla hayata geçirilen Kürt soykırımı 21. Yüzyılda da “çökertme planı” yla aynı gerici ve sömürgeci bölgesel ve küresel güç odakları tarafından devam ettirilmektedir. AKP-MHP faşist bloku uluslararası güçlere dayanarak ahlaksızca saldırmakta, Kürdistan’ı işgal ve talan ederek coğrafi olarak da yakmaktadır. Türk sömürge sistemi ve onun AKP-MHP iktidarı Kürt ve Kürdistani başta olmak üzere insani tüm değerlere karşı her alanda savaş açmış bulunmaktadır. Kürt soykırımını gerçekleştirmek kendileri açısından ulusal kurtuluş düzeyinde bir başarı olarak görülmektedir. Gerilla direnişi karşısında ciddi zorlanmayı ve darbelenmeyi yaşayan işgalci Türk devletinin imdadına koşan KDP/Barzani çetesi ihanet geleneğine sadık kalarak iş birliği ve ihanete devam etmekte, gerilla güçlerimize saldırmakta ve katletmektedir. Kısacası Hareketimiz çok yönlü olarak her alanda tarihinin en yoğun saldırılarıyla karşı karşıyadır. Saldırıların en kapsamlısı ideolojik olanıdır. Önderlik hareketi olarak bizleri özümüzden, düşünce ve sosyalist yaşam tarzından uzaklaştırmak ya da ölçülerimizi muğlaklaştırmak için sistem her aracı etkin bir şekilde değerlendirmektedir. İçimizde çizgi dışı liberalizm eksenli farklı anlayışların, bakış tarzlarının, farklı ret-kabul ölçülerinin ortaya çıkması bununla bağlantılıdır. Bir taraftan şiddetle fiziki tasfiye etme yöntemi, diğer taraftan ideolojik olarak kendine entegre ederek tasfiye etme yöntemi kullanılmaktadır. Önderliğimize benzersiz bir tecrit uygulayan TC faşizmi dünyanın her alanında özgür Kürde saldırı halindedir. Böylesi kritik bir süreçte Partimizin yürüttüğü büyük direniş, yerine getirdiği devrimci görev ve sorumluluklar kader tayin edici tarihi bir anlama sahiptir.
Soykırımda amaç bir toplumun maddi ve manevi bakımdan çökertilmesidir. Kürt halkı dünyada örneği olamayan bir soykırım uygulamasıyla karşı karşıyadır. Sömürgeci Türk faşizminin soykırım pençesi alında bulunan Kürt halkı bu anlamda “biricik” örneği teşkil etmektedir. Hiçbir toplum Kürtler kadar uzun süreli soykırım, imha ve inkâr sürecine maruz bırakılmamıştır. Kürt ulusu, örneği olmayan bir soykırım sistemiyle mücadele etmektedir. Beyaz Türk faşizmi Kürtleri kültürel varlık olarak tarihten silmek için her türlü özel savaş yöntemini kullanarak soykırım politikasını esas almış ve bunu çeşitli biçimlerde yürütmektedir. Sömürgeci faşist Türk devleti Kürt soykırım politikasını devletin birinci önceliği haline getirmiş ve tüm imkanlarıyla buna seferber olmuş durumdadır. PKK bu soykırım sistemine karşı yeniden dirilişin, varlığını korumanın ve özgürlüğünü sağlamanın hareketi olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Bu anlamıyla PKK Kürt tarihin en önemli ulusal diriliş ve ulusal varoluş sürecini kapsamaktadır. PKK direnişi soykırım politikalarını darbeleyerek kesintiye uğratmış, Kürt halkını yeniden dirilterek dört parça Kürdistan’da dünya gündemine taşımış ve evrensel boyut kazandırmıştır. PKK; Kürt varlığını sadece açığa çıkartmakla kalmamış, onu özne haline getirmiş, bölgede aktör düzeyinde rol oynayan bir aşamaya taşımıştır. Evrensel karakteri nedeniyle yerel ve bölgesel düzeyle sınırlı kalmayan Önder APO Kürt soykırımının küresel kapitalist sistemle olan bağını derinlikli çözümleyerek ona karşı sistemsel bir çıkışı gerçekleştirmiş, Kürt özgürlük savaşını tüm ezilen insanlığın özürlük savaşına evirerek kapitalist modernite sistemine karşı Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü paradigmasıyla alternatif Demokratik Modernite Sistemini geliştirmiştir. PKK öncülüğünde gerçekleşen Kürdistan devrimi özellikle Rojava devrimiyle birlikte halklar devrimine dönüşmüş, Önder APO “Kürt halk Önderi” nden “Halklar Önderi” ne, bölgeden de küreselliğe yükselerek sistem karşıtı bütün toplumsal kesimlerin ilgi ve çekim merkezi haline gelmiştir.
Kuruluş yıldönümünü kutladığımız Partimizin ve onun öncülüğünde gelişen şanlı özgürlük savaşını doğru anlamak ve Hareketin savaşçıları olarak bize düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmek için öncelikle Önderliğin direniş ve intikam alma tarzını derinlikli kavramak zorundayız. Önderlikte somutlaşan PKK’nin intikam alma tarzı toplumsaldır, sistemseldir ve tarihseldir. İntikam için, karşıt olunan sistemin aşılması için mücadele stratejisinin, araç ve yöntemlerinin doğru yer ve zamanda doğru tespit edilmesi gerekir. Önderlik tarzı böyle olmuştur. Düşmandan intikam alacaksak ancak Önderlik tarzıyla intikam alabiliriz. Önder APO’nun intikam alma anlayışını, tarz ve yöntemini kavramadan doğru mücadele demez ve intikam alamayız. Sadece “sisteme karşıyım” veya “düşman” demekle özde karşı olunmadığını yaşanan tarihi örneklerden bilmekteyiz. Sistem karşıtı birçok hareket ve kişiliklerin ideolojik kopuşu sağlamadıkları ve doğru araç-yol-yöntemleri belirleyemedikleri için nasıl sisteme endekslendiğini ve ona hizmet eder hale geldiğini yaşanan örnekler göstermiştir.
Önderlik, önce ideolojik kopuş sağladığı sisteme karşı örgüt ve parti kurarak işe başlamıştır. Düşüncede netlik, örgütsellik ve eylemsellik Önderliğin gelişme tarzını ifade eder. İdeolojik kopuş ve yeni toplumsallığın devrimci öncü gücü olan Partileşme egemen sistemi aşmanın ilk koşuludur. Türkiye’de devrimci hareketlerin ve önderlerin tasfiye edildiği 1970 yıllarında Önderlik bunu kavrayarak ilk işin yeni bir Önderlik ve parti ihtiyacı olduğunu tespit ederek çıkış yapmıştır. Devrimci mücadelenin önderliğine soyunarak sistemden kesin bir kopuşu sağlayarak bağımsız bir örgütlenmeye yönelmiştir. Seyid Rızaların, Şex Saitlerin, Alişerlerin, Zarifelerin, İbrahimlerin, Mahirlerin, Denizlerin miraslarının ancak bu biçimde sürdürüleceğini ve intikamlarının ancak bu şekilde alınabileceğini ortaya koymuştur. Devrimci mirası sahiplenerek geliştirecek ve intikam alacak bir örgütsel gücün oluşturulması şarttı. Önderlik önce Ankara’da küçük bir grupla ideolojik grup dönemine geçmiştir. Türk sömürge sistemi daha o süreçte gelişen yeni önderlik ve örgütsel çıkışın farkına vararak imha amaçlı yönelme kararı alarak 18 Mayıs 1977 tarihinde Antep’te Hâkî Karer arkadaşı katletmiştir. Düşmanın amacı yeni devrim önderliğini tasfiye etmektir. 12 Eylül faşist darbesiyle saldırılar daha da yoğunluk kazanır. Önderlik ya mücadele sahasını bırakarak diğer birçok örgütün yaptığı gibi Avrupa’ya sığınacak, mülteci haline gelecek, ya da çok farkı bir çıkışla mücadeleyi yükseltme kararı alacaktı. Çoğu hareketin yaptığının tam aksine Önderlik, sömürgeci rejime karşı Hâkî Karer’in intikamı olarak devrime önderlik edecek yeni bir partinin kurulmasında karar kılmıştır. PKK’nin ilanı ve Devrimci Halk Savaşı bu zeminde gelişmiştir. PKK önderliğinde gelişen Devrimci intikam hareketi hem KDP’nin temsilini yaptığı yerli hain, işbirlikçi güçlere karşı, hem de egemen sömürgeci soykırımcı güçlere karşı soluksuz ve destansı bir mücadeleyle bugünlere gelmiştir.
12 Eylül 1980 askeri darbesi Türkiye devrimci hareketini ve özellikle PKK’yi boğma amaçlı gerçekleştirdiği askeri bir darbeydi. Faşist askeri cunta Türkiye devrimci güçlerini dağıtmış ve esas olarak PKK’yi hedefine almıştır. Birincisi; faşist askeri darbe Kürdistan’da her türlü faşist baskı, işkence ve terör uygulamalarıyla Kürt toplumunu sindirerek teslim almayı ve örgütsüz bırakmayı amaçlamıştır. İkincisi; esir düşen PKK öncü kadrolarını Diyarbakır zindan süreciyle teslim alarak PKK’yi dağıtmak, öncüsüz bırakarak devrimci direnişi yok etmek istemiştir. Üçüncüsü; Hareketi ve Önderliğini imha etmek amacıyla Ortadoğu’daki bazı güçlerle de iş birliği yaparak çeşitli komplolar planlanmış ve saldırılar gerçekleştirmiştir. Daha o zaman PKK karşıtı TC, İsrail ve KDP ittifakı kurulmuş Kürdistan’da gelişecek Devrimci Halk Savaşını engellemek ve tasfiye etmek için girişimler başlamıştır. PKK öncülüğündeki Devrimci Halk Savaşının başarısızlığı için KDP büyük engeller çıkartmış, çeşitli komplolarla gerilla gruplarını katletmiş, PKK’yi imha etmeyi hedefleyen tüm TC operasyonlarının içinde aktif yer almıştır. PKK, iç ve dış güçlerin ittifakına dayalı çok yönlü bir düşman bloğuyla mücadele etmek zorunda kalmıştır.
12 Eylül faşist cunta yönetimine karşı Mazlum Doğan ve Dörtler ile başlayan, 14 Temmuz eylemiyle Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde devam eden Diyarbakır Zindan Direnişi faşist cuntaya geri adım attırarak Kürdistan devriminde yeni bir dönemin başlamasında önderlik etmiştir. Önderlik zindan direniş şehitlerinin anılarına bağlılığın gereği ve vasiyetlerinin yerine getirmek için ülkeye dönüşü ve silahlı mücadelenin geliştirilmesini bir intikam alma şeklinde düşünerek bütün yoğunlaşmasını bu alana vermiştir. 15 Ağustos atılımı Kürdistan’da PKK’nin temel direniş çizgisi haline gelerek yok edilmek istenen Kürt halkını yeniden var ederek, güç ve irade haline getirmiştir. Kürdistan’da, Türkiye’de ve Ortadoğu’da yeni bir dönemin önünü açmış, Egit arkadaş şahsında komuta özelliklerini belirlemiştir. 15 Ağustos hamlesiyle Önderliğin büyük intikam alma tarzı devrimci harekete ivme kazandırmış ve yenilmez bir düzeye getirmiştir. Önderlik, Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu ARGK’yi 15 Ağustos Atılımının büyük komutanı Egit (Mahsum Korkmaz) arkadaşın anısına bağlılığın ve intikamı gereği örgütleme kararı almıştır. ARGK kahramanlık çizgisinde efsanevi komuta ve savaşçılarıyla Kürdistan devrimindeki rolünü layıkıyla oynayarak HPG ve YJA-Star’ın temelini oluşturmuştur. Anlaşıldığı gibi Önderlik düşmanın her yönelimine karşılık bir devrimsel hamleyle cevap vermiştir. Önderlikteki direniş tarzı örgütsel, siyasal, ideolojik ve askerî alanda kendini uygulayan bir tarzdır. Kendisi olmaktan çıkmış ve lanetlilik düzeyine getirilen, tarih, ülke ve halk gerçekliğinden kopan Kürt halkını tekrardan özüyle, tarihiyle ve ülkesiyle buluşturmak Önderliğin sömürge sistemine karşı en büyük intikam alma tarzı ve yöntemdir. Binlerce yıldır ataerkil, iktidar ve devlet kültürüyle düşürülen, yok sayılarak köleleştirilen kadının ayağa kalkışı, örgütlenişi, ordulaşması ve kurtuluş ideolojisine kavuşması Önderliğin beşbin yıllık uygarlık sistemine karşı benzeri bulunmayan tarihin en büyük intikam alma eylemidir. Sistemin en yoğunluklu saldırısı Önderliğin geliştirdiği kadın özgürlük çizgisine yönelik olması kadın devriminin önemini göstermektedir. Önderlik PKK’yi bir kadın partisi olarak tanımladı ve mücadelenin temelini kadın özgürlüğüne dayandırdı. Cinsiyetçi, Feodal, dinci, milliyetçi erkek iktidar güçlerinin Önderlik ve PKK’ye saldırmasının en temel nedeni kadın özgürlük çizgisidir.
Dijwar Sason
Kaynak: Kurdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi