MEXMUR –PKK hareketi, birkaç gencin başlattığı ve bugüne kadar on binlerce şehidini vermiş, Kurdistan’dan Avrupaya, Latin Amerika’ya, Ortadoğu ülkelerine, Asya’ya kadar gönüllerde yer eden bir sosyalist hareket olarak özgürlük yürüyüşünü Önder Apo ve şehitler öncülüğünde sürdürmeye devam ediyor.
İlk gerillalaşma süreciyle birlikte Botan sahasında açılım yapan PKK militanları PKK’nin öz değerlerini temsil ederek Kürt halkının tekrardan varlık sebebi olmuştur.
PKK ile ilk tanışma sürecini Mexmûr Şehit Rüstem Cudî Kamp’ında yaşayan Mehemed Hecî Mehmûd ve Yadê Siirt’e sorduk.
Mehemed Hecî Mêhmud konuşmasına Önder Apo’dan 20 aydır haber alınaması üzerine başlarken Kürt halkı olarak onu çok merak ettiklerini belirtti ve CPT’nin görüşmeye gitmesinin ardından herhangi bir açıklama yapmamasının Kürt halkını kaygılandırdığını ifade etti.
Mehemed Hecî Mehmud’un ajansımıza verdiği söyleşi şu şekilde;
“20 aydır Önderliğimizden haberimiz yok. İsteğimiz o ki Önderliğimizden bir haber alabilelim. Onlar Türk devletinin izin vermesini bekliyorlar. Önderliğimiz bu kadar zamandır bütün zorluk içerisinde, bir kuş bile göremiyor. Allahtan dileğimizi Önderliğimizi görmektir. İsteğimiz Önderliğimizle birlikte yaşamak.
Önceden köylülerimiz dışında kimseyi tanımazdık şimdi binlerce insanı tanıyoruz onlar bizi tanıyor. Bu Önder Apo ve şehitlerin emeği sayesindedir. Eğer onlar olmasaydı bu noktaya gelemezdik. Her şeyimiz Önder Apo’nun emekleri sayesindedir. Elimizden geldiği kadar bu emeğe sahip çıkacağız.”
Hecî Mehmut konuşmasında devamla PKK hareketini nerede ve nasıl tanıdığını anlatarak devamla şunları ifade etti; Köyümüz coğrafik anlamda çok güzeldi. Bu yüzden de geliş gidişler çok oluyordu. İmkanlarımız vardı, yerimiz yüksekti, Herekol’daydık. Sadece bizim evimiz buradaydı bu yüzden herkes ziyaret ediyordu, koçerlerde, diğerleri de. Ben o zamanlar daha çocuktum. Bir gün dağa gittik ve bir adam bana “Keşke Barzani ailesinin savaşına katılsaydık” dedi ve herkes isteklerini sıraladı. Bir çok parti girdi yaşamımıza ta ki PKK hareketi çıkana kadar. Herkes “Buralara Apocular adında birileri gelmiş” diyordu. Biz de Apocu nedir, kimdir diye soruyorduk. 1983 yılında ben çobandım. O zamanlar bir köpeğimiz vardı ve bir gün ses çıkardı. Ben de gidip izledim, uzaktan biri geliyordu. Yanına gittik ve ben; “kardeş hayırdır, nerden geliyorsun ve nereye gidiyorsun?” dedim. Ben ona kardeş diyordum, o bana heval diyordu. Bu şekilde bir kaç kez sıraladık. Ardından bana “bir ayakkabımı değiştirmem gerekiyor, bir ayakkabı getirirsen diğer köylere gideceğiz.” bende ona ” Annem için bir ayakkabı geldi onu sana getirebilirim” dedim. Ardından bana ” Bu dağlardan yol gidiyor mu?” diye sordu. Ben de “evet” dedim. Onların gidelim dedikleri yerden ben mutlaka boğulacaklarını düşünüyordum. Ben de onlara “gitmeyin yağmurdur, kardır” diyordum. Ardından birbirimizden hatır istedik.
O gece çok fazla yağmur geliyordu ve ben uyuyamadım. Aklım onlarla kalmış ve ben ” Onlar kesin boğulacaklar” diye düşünüyordum. Yaklaşık 9-10 gün yine sürüleri otlatmaya götürdüm, evimin arkasına bakıyordum. Sonra üç kişinin geldiğini gördüm. O yağmurun altında direnen insanlara çok fazla inandım. O süreçten sonra geliş- gidişler oldu.
84 yılında kardeşinin de PKK saflarına katıldığını belirten Mehmud şunlara değindi; 1984’ün Temmuzunda kardeşim katıldı. Annem ağlıyordu. Ona “hayırdır” diye sordum. Oda “Kardeşin katıldı” dedi. Bende “Uğurlar olsun” dedim. Oda bana ” Arkasından gitmeyeceğim, onunla birlikte çalışan kızların ve oğulların da anne ve babaları var.” İnsan bir iş yaptığında verdiği emeğe sahip çıkmalıdır. Çalışmalara katıldığımda yakalandım ve işkence gördüm. Elimizin ve ayaklarımızın derileri hep kalkıyordu. Ben ve küçük kardeşim 2 yıl zindanda kaldık.
Mehmud konuşmasını bitirirken de şu sözlere değindi; ” Biz yanımızda şehadete ulaşan arkadaşlardan etkilendik, Heval Egit’ten etkilendik, yine gördüğümüz birçok kişilikten etkilendik. Umudumuz o ki bu arkadaşların emeklerini boşa çıkarmayalım. PKK’nin yıldönümünü bütün direnenlere şehitlere, yurtsever halkımıza kutluyorum.
Ajansımıza konuşan Ezîze Sêrt PKK’nin kuruluş yıldönümünü kutladı ve şunlara değindi;
2014 yılında Şehit Rüstem Cudî Kampı’na geldim. 2 çocuğumla birlikte buraya geldim. Öncelikle Partinin kuruluş yıldönümünü Önderliğimize, zindanlardaki tutsaklara, mevzilerde savaşıp canını feda eden arkadaşlara, şerefli ve namuslu bütün Kürt halkına kutluyorum.
Türk devleti 3-4 gündür Rojava’ya dönük işgal saldırıları başlattı. Burada şehadete ulaşan şehitler şahsında bütün şehitlerimizi anıyor ve yaralılara acil şifalar diliyoruz. Önderliğimizin ve bütün arkadaşların başı sağ olsun.
Ezîze Sêrt PKK hareketi ile tanışmasını şu sözlerle ifade ediyor; Babam ve amcam partiden bahsediyorlar. Biz o zamanlar çocuktuk. Birçok şey dile getiriyorlardı ama biz hikaye sanıyorduk. Başurê Kurdistan’dan bahsediyorlardı. Yanlış değilsem biz de 87-88 yıllarında ismini tanıdık. Bu yıllarda Parti evimize geldi. Heval Kamuran geliyordu o zaman iletişimimiz vardı. Farklı köylere ve evlere de gidip geliyordu. Bu şekilde partiyi tanıdık.
Sêrt PKK ile tanışma anılarından bahsetti ve;
93 yılına kadar neredeyse hepimiz Partiyi tanıdık. Ne içindir, mücadelesi ne içindir, davası nedir… birçok kişi arkadaşlara davanız ne içindir diye soruyordu. Arkadaşlar “Biz dilimizin, kimliğimizin davasını yürütüyoruz. Biz bağımsız bir ülkenin davasını yürütüyoruz, davamız bunun içindir. Kürt halkının dünyanın bütün halkları gibi hak sahibi, kimlik sahibi olması için çalışıyoruz” diyorlardı. Bazıları da ne için olduğunu anlamadıkları için bir parça ekmeğin peşine düşmüşler diyordu.
Yavaş yavaş imkan bulduklarında halk ile toplantı gerçekleştiriyorlardı. Halkı çalışmaların içine dahil ediyorlardı. Toplantı ve eğitimler şimdiki gibi değildi. Eksiklikler, hatalar olduğunda köylülerle toplantı gerçekleştiriyorlardı, kendilerini tanıtıyorlardı, anlatıyorlardı, kavratıyorlar. Bu şekilde herkes partiyi tanımaya başladı ve artık herkes Kürtlerin bir önderinin olduğunu ve isminin Abdullah Öcalan olduğunu biliyordu. Herkesin davasını yürütüyordu sadece Kürtlerin değil. Artık herkesin bu davada hakkı var.
Çünkü savaşçılar geliyorlardı ve onları görüyorduk sadece Kürtler değildi. Genç kadınlar büyük valizlerle gelip biz bu devrime katılacağız diyorlardı ve kendimizden utanıyoruz Kürtlerin partisidir, eğitimler Kürtçe ve biz anlamıyoruz dediklerinde biz de “hayır hayır Kürtçe’de Türkçe’de eğitim veriyor. Siz Kürtçe’yi de öğrenirsiniz” diyorduk. Önderliğimiz öyle yaptı ki herkesin bu davada hak sahibi olduğunu gösterdi.
NC//Rizgar Adanmış