HABER MERKEZİ – PKK Şehit Çalışmaları Komitesi, Türk devletinin şehit cenazelerine yönelik saldırılarına ilişkin resmi İnternet sitesi üzerinde yazılı bir açıklama yaptı.
Şehit cenazelerine sahip çıkılması gerektiği vurgulanan PKK açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Kürdistan’da verilen mücadele büyük bedeller ile bu düzeye geldi. Bugün de tarihi ve ağır süreçlerden geçiyor. Her dönemde binlerce şehit verildi. Ancak işgalci ve imhacı sisteme çok büyük darbeler vuruldu. Başta Türk devleti ve onun faşist rejimi olan AKP ve MHP çökme durumuna getirildi. Bu süreçte özgür bir ülkede yaşamak isteyen her fedai yaşamı uğruna onurlu bir mücadele ile süreci ördü. En önemlisi de yaşamı işgalci sistem için inkar ve imha ile sınırlı hale getirilmiş Kürt halkı, PKK’nin öncü mücadelesi ile özgürlük yolunu açtı ve varlığını tüm dünyaya haykırdı. Kürt halkına yönelik planlanan komplo çabaları boşa çıkartıldı. Bize bir yol açıldı ki yürüyebilelim. Garê’de, Metina’da Avaşin ve Zap’ta asla yenilmeyen Apocu ruh hakikatin yolunu ortaya koydu. Başlangıçtan bu yana PKK’nin çizgisi şehitlere sahip çıkmakla kendini büyüttü, imha ve inkar sistemini parçalayabildi ve kapitalist modernitenin Ortadoğu üzerindeki hükmünü sarstı. Gerçek olan şudur ki ne zaman şehitlere gerektiği gibi sahip çıkılmışsa o zaman önemli sonuçlar açığa çıktı. Bir birey veya toplum şehitlerinin anılarını yaşatmıyor ve sahip çıkmıyorsa kendini çürüme ve onursuzluktan kurtaramaz.
Bugün Kürdistan bir taraftan 3. dünya savaşının merkezi haline gelmiş, diğer taraftan demokratik ve özgür yaşamı kurmanın merkezi konumundadır. Bu özgürlük mücadelesinin geldiği boyut tamamen Kürdistan Özgürlük mücadelesine inanmış genç kadın ve erkeklerin direnişi sayesinde gelişti. Halka halka bu düzeye gelen durumun inşacıları şehitlerdir. Sadece Kürt halkı değil, Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni ve diğer tüm halk kesimlerini bu özgürlük mücadelesine katıldı. Bu yüzden Kürdistan’daki şehitliklerimiz en pervasız ve kirli saldırıların hedefi oldu. Efrin’de mezarlardan cenazeler çıkarılıyor, Amed’te mezar taşları kırılıyor, Garzan’da şehitlerin cenazeleri kaçırılıp bilinmeyen yerlere götürülüyor. Ya da öyle yerlere götürülüyor ki toplum hafızasına derin yaralar açılmak isteniyor.
ŞEHİTLERİ SAHİPLENMEK İNSAN OLMAKTA ISRARDIR
Şehitleri sahiplenmek her türlü kölelik ve uşaklığa karşı yurtseverliğin tutumudur. Doğru bir yaşamın ve var oluşun ilkesidir. Bu tutum Türk devletinin dayattığı kölelik ve uşaklığa, onların çeteleri vasıtasıyla bugün Efrin’de yaptıkları işgale karşı duruş ortaya koymaktır. Kürdistan’da hiç kimse eğer Efrin’de Türk faşist devletinin mezarlıklarda yaptıkları saldırılara karşı tavır almıyorsa, kendine ben insanım ya da Kürdüm diyemez. Bu faşist düşmana ve onların uşaklarına karşı her yerde tepki ortaya konması gerekiyor. Kürdistan’da bu barbar saldırıları kınamayanlar ve tavır almayanlar nefes almamalıdır. Bu barbar saldırıları kınamayan tepki vermeyen kişi, parti ve kurumlar da bu barbarlığın ortağı sayılmalı ve selam verilmemelidir.
Anmak sadece bir an için yapılan bir durum değildir, anmak toplumsal gerçeğin içinde var olur. Yani insan anılarıyla yaşadığı kadar insandır. Anılarından ve hafızasından uzak olan kişi veya toplum kendisi olmaktan çıkmıştır. O yüzdendir ki şehitlerin anısına sahip çıkmalıyız dendiği zaman, bu aynı zamanda doğru yaşama katılmalıyız, yaşama sorumluluk ile katılmalıyız, yani insan olmalıyız anlamını taşır. Burada şehadet kavramını iyi değerlendirmek gerekir. Bu onurlu yaşamın ilk şartını oluşturur. Kürdistan’da bu onurlu yaşamanın ilk ilkesel kuralıdır. Şehitlerimizin cenazeleri mezarlarından çıkarıldığı zaman, mezarlıkları üzerine hayvan pazarları kurulduğu zaman ve bunlara karşı sessiz kalındığı zaman kendimize insanız diyebilir miyiz? Nasıl ki toplumlar kutsal değerlerini kendisiyle beraber taşımışsa ve bu zamana kadar getirmişse bu gün biz de bu gerçek ile yaşamalıyız. Her aşamada şehitlere karşı bir sorumluluk ve yoğunlaşma içinde olmalıyız. Her kim kendine insanım diyorsa en başta şehitlerimizin mezarlarına ve cenazelerine karşı geliştirilen kirli saldırılara karşı bir tepki sahibi olmalı.
TÜRK DEVLETİ DEĞERLERİMİZE EN BÜYÜK AHLAKSIZLIĞI YAPIYOR
Son yarım yüzyıl içinde Kürdistan’da büyük kahramanlık ve şehadetler yaşandı. PKK bunu Kürdistan’da bir hakikat biçimde adım adım ördü. Çünkü Kürdistan’da bu hakikat bir gerçeği ortaya koyuyor ve bu yüzden faşist Türk devleti bu gün arkadaşlarımızın cenazelerine ve şehitlerin mezarlarına ahlaksızca saldırıyor. Şüphesiz Türk devleti açısından bu kirli saldırılar yeni bir şey değildir. Özelikle son yüzyılda Türk devleti özellikle toplumsal mücadeleye öncülük etmiş kişileri unutturmak istiyor. Dün Şêx Said’in cenazesini ortadan kaybedenler bugün de özgürlük mücadelesine karşı en barbarca saldırılar ile toplumun hafızasını silmek istiyorlar. Tüm dinlerde, inançlarda ölülere, cenazelere karşı bir saygı vardır. Fakat tarihte hiç bir dönemde toplumun değerlerine, cenazelerine bu kadar ahlaksız ve pervasızca saldırı ve saygısızlık yapılmamıştır. Türk faşist devletinin tarihi, özellikle AKP ve MHP rejimi dönemi bu anlamda bir ilktir. Toplumlarda bir ölüye karşı saygısızlık yapılıyor ise ve hemen bir tepki gelişir. Toplum hiçbir şekilde kendi kutsal değerlerine karşı yapılan saygısızlık ve ahlaksızlığı kabul etmez. Kötü bir sözcük bile büyük tartışma, kavga ve isyana neden olur. Peki nasıl oluyor da AKP ve MHP faşist rejimi bu gün Kürdistan’da bizim kutsal değerlerimize karşı bu ahlaksızca saldırıları yapabiliyor? Bu soruyu ne kadar soruyoruz acaba? Peki düşman bu sessizlikten güç almıyor mu? Şüphesiz her sessiz kalma faşist rejimin ahlaksız ve barbarca saldırılarını devam ettirmesine sebep oluyor.
Mücadeleden uzak durulan her saniye, Kürdistan üzerinde daha fazla saldırılara neden oluyor.
Mücadelesiz geçen her an, şehitlerin izinde yaşanmayan her an, düşmana güç veriyor. Bu çerçevede Kürdistan’da yürütülen işgal ve katliam saldırılarının bir amacı var. Türk devleti her yerde Kürt halkının iradesine kurmak istiyor, onların değerleri olmadan yaşama alıştırmak istiyor. Batı Kürdistan’dan Güney Kürdistan’a kadar işgal etmek istiyor. Bu yüzden işgal saldırılarını derinleştirip genişletiyor. İşgalini genişletip, batı Kürdistan’da yeşeren demokratik devrimi bitirmek istiyor. Bunun için de ulus devletler düzeyinde ilişkilere giriyor destek alıyor. Dünya üzerindeki egemen güçler Kürt halkının katliama ve Kürdistan’daki işgale karşı sessiz durumdalar. ABD, Avrupa ve Rusya çıkarları gereği silah satışı yaparak bu katliama ortak oluyor. Bununla binlerce şehidin hayallerine karşı bentler kuruyorlar. Bu da gösteriyor ki Kürdistan ancak Kürdistan halkının mücadelesi ile kurtulabilir. Bunun pratikte uygulanması ise şehitler gerçeğini anlamak ve ona bağlılıktır.
ŞEHİTLERİ SAHİPLENMEK ÖNDER APO’YU SAHİPLENMEKTİR
Önder Apo, PKK’nin temellerini şehitlerin değerleri üzerinde kurdu. PKK özünde şehitlerin anılarına cevaptır. Başka bir deyişle Kürdistan’daki tüm oluşan değerler ve kazanımlar şehitlerin sayesindedir.
Şehit kendi gerçeğini Önder Abdullah Öcalan hakikatinde ortaya koyuyor. Önder Apo çizgisine bağlılık şehitlerin çizgisine bağlılık düzeyidir aynı zamanda. Önder Apo çizgisine bağlılık, şehitlerin çizgisine bağlılığı ifade ediyor. Bu açıdan “PKK şehitler partisidir” gerçeği düşünce ve kalpte diri ol olmalıdır. Kürdistan Özgürlük mücadelesinin her günü bu hakikat ile ifadesini buluyor. Kürdistan üzerinde şehit verilmeyen bir karış toprak yoktur. Bu gerçeği en fazla şehitlerimizin aileleri biliyor. Bu açıdan en fazla şehitlerin, Önder Apo’nun çizgisine sahip çıkacak olanlar yurtsever halkımızdır. Bizler şehitlerin sayesinde Kürdistani oluyor ve yurtseverlik düzeyine geliyoruz. Bu gerçek tek bir saniye bile unutulmamalıdır. Efrin, Serêkaniyê, Girê Spî’nin işgaline payanda olanlar bu gün de gerillanın etrafını sarıyor, Güney Kürdistan toprağını satıyor. Bu tutumun sahibi olanların Kürdistan toprakları üzerinde bir adım bile atamamaları gerekiyor.
İyi bilinmelidir ki bizler şehitlerimizin sayesinde bu gün özgür yaşamın davasını sürdürüyoruz. Efrin, Serêkaniyê, Girê Spî, Başur, Zap, Metina, Avaşin’de bu halkın genç kadın ve erkekleri canlarını savaş uçakları, bombalara, kimyasal gazlara karşı kalkan yapmış haldeler. Her Kürdün, her demokrasi ve özgürlük isteyenin şehitlerin anılarına sahip çıkması ve her türlü saldırılara karşı direniş mücadelesini büyütmeleri gerekir. Özgür vatanın ölümsüzlerinin halkası genişliyor. Bu şehitlerin kimlikleri sadece Kürt değil. Bu kutsal mücadelede Arap, Asuri, Ermeni ve diğer Kürdistan’da yaşayan haklardan birçok kişi var. Rojava Devrimi bu halkların kazanımıdır. Faşist Türk devleti ve onun lideri bu kazanımı ortadan kaldırmak istiyor. Bugün “Faşizme, işgale ve tecride karşı dönem özgürlük dönemidir” şiarıyla yedi yaşından yetmiş yaşına kadar şehitlerin çizgisinin esas alınması ve Erdoğan faşizminin saldırılarına karşı tek bir adım bile geri atılmaması gerekiyor. Bu gün Amed’te Efrin’de Garzan’da ve diğer birçok yerde değerlerimize karşı saygısızlık yapanlar ve bu saldırıları yapanların uşaklığını yapan Kürtler, Özgürlük mücadelesine iman etmiş genç kadın ve erkeklerin cevabını almalıdırlar.
Bilinmelidir ki Türk faşist devleti bu saldırılar ile onursuz bir yaşamı dayatmak istiyor, bizi değersiz bırakmak istiyor. Bu yüzden gün onuruna sahip çıkma günüdür. Gün şehitlere sahip çıkma günüdür. Eğer her Kürdistan ferdi bu gerçeklik temelinde hareket ederse o zaman namuslu yaşamaktan biraz bahsedilebilir. Başta yurtsever halkımız olmak üzere tüm demokrasi güçlerinin Türk devletinin bu ahlaksız saldırılarına ve uşaklığını yapan kesime karşı alanlara çıkmalıdır. Bütün Kürdistan baştan başa AKP ve MHP faşizminin bu ahlaksız saldırılarına karşı isyan alanına dönmelidir. Eğer bu gün şehitlerimize sahip çıkmazsak yarın kendimizi ve onurumuzu kaybedebiliriz. Bu yüzden başta Rojava Kürdistanı başta olmak üzere işgal rejimi çökertilmeli, onların uşaklarına yaşam haram edilmelidir. “Onurumuzu Koruyoruz” şiarıyla Türk devletinin ahlaksız saldırılarına karşı her türlü eyleme geçilmelidir.”