HABER MERKEZİ- Biliyorum, siz de öfkelisiniz; biz de öfkeliyiz. Bu geçen yılın anlamsız kayıpları var, dağ gibi değerli yoldaşlarımız doğru-dürüst düşmanla çatışmadan şehit düştüler. Burada bazı yönetici durumunda olanlar sorumludur; biz de onları sorumlu tutuyoruz, hesabını istedik ve tekrar doğru yönetim oluşturmak için çabamızı eksik etmedik. Bir kaç kişinin yaptığı hatayı partiye mal etmemek lazım ve kaldı ki, sizde doğruları dayatabilirsiniz; dayatmak için elinizden ne geliyorsa, onu yapın. Yine de gerillaya katkınızı esirgemeyin; hemen hemen her aile bir evladını gerillaya göndermeli, zengin kesim biraz yardım yapmalı. Yine herkes yurtseverlik çalışmasını köyünde, kentinde geliştirmeli. Yani şuna gelmeyin “biz zayıfız, bizimle ne olacak” demeyin. Bu, eski bir düşüncedir ve durumun da şimdi öyle olmadığını, bütün ülkenin köyleri, kentleri ayağa kalkarsa, düşmanın hiç dayanamayacağı ortaya çıktı. Dediğim gibi, mevcut durumu “değişemez” diye bir anlayışla ele almayın. “Değişebilir, gelişebiliriz ve hatta bizim bu bölgelerimiz 1980 öncesinde olduğu gibi, şimdi de en önde bir rol oynayabilir” deyin. Bu doğru bir yaklaşımdır. Ve çok iyi biliyorsunuz ki, belli bir ilerleme de vardır, tekrar yurtseverlik canlanıyor.
Özellikle Malatya halkımız bu sene mücadeleye daha fazla giriş yapacaktır; Avrupa’da, metropolde olsun ilgi gelişiyor. Yine Adıyaman halkı eski rolüne tekrar kavuşacaktır. Çok değerli yurtseverlik burada da örgütlenecek ve tarihi bir rol oynayacaktır. Maraş halkımız, yine hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadı. Özellikle Pazarcık, Elbistan gibi yöreler daha iyi ve oldukça da bölgeyi etkisi altına alabilecek çalışmalara destek sunabilirler. O yöre halkımız bilinçlidir. Yine Antep, şehir olarak büyük bir potansiyeldir. Antep’deki halkımız aslında partiye de bağlıdır, fakat iyi örgütlenememiştir ve hain işbirlikçilere, yine işkencecilere ceza verilmediği için biraz üzgündür. Hiç şüphesiz bu şehrimizi de –ki, PKK tarihinde önemli bir yeri var- tekrar bir savaş alanına döndürmek için çabalar esirgenmeyecektir.
Siz değerli halkımız, bir de ülke genelinde olup biteni öğrenmek istiyorsunuz ve her gün çarpıtmalı da olsa, basın-yayın kuruluşları hakkımızda bilgi veriyorlar. “Güney savaşında işte şöyle 2.000 kişi öldürüldü, bilmem iç operasyonla sonunu getiririz, yine kışın hal edemediysek, bahar-yazda bitiririz” biçiminde, yirmi yıldır hemen hemen bunu söylüyorlardı. Dokuz yıldır da 15 Ağustos Atılımı dolayısıyla söylüyorlar. Biz, 3 kişi iken bunlar ne yapabildi, biz küçük bir grupla işe başladığımızda bunlar ne yaptılar? 15 Ağustos Atılımı’nı bir kaç yüz kişiyle yaptık, ne yaptılar ve daha sonra dokuz yıl geçti, her yıla da nispi görülmemiş orduyla yüklendiler, ne yaptılar; bizi büyümekten alıkoydular mı? Hayır! Çok iyi biliyorsunuz ki, bütün gücünü kullanarak ve Güneydeki işbirlikçi güçleri de devreye sokarak bizi 1992’de imha etmek istedi; dünyayı arkasına aldı.
Sonuç; PKK gelişmesi hızından hiçbir şey kaybetmedi, daha fazla alan, mevzi kazandı, daha fazla tecrübe kazandı ve ordusu da büyümeye devam etti. Halk daha fazla bilinçlendi. Şu çıkıyor ortaya; en zor dönemde de partimiz böyle gelişebildiğine göre, halkımız birliğini pekiştirdiğine göre, başarı kesindir! 1992 yılı bizim için bir imha yılı olarak düşünülmek istendi, tam tersine TC çözülüyor, dünyada tecrit oluyor, içerde tecrit olacak. Siyasi durumunu biliyorsunuz, bunalım içindedir. Burjuva siyasi partilerini biliyorsunuz, iktidarı da, muhalefeti de, “al birini ver ötekine” misalidir. Aslında Türkiye’yi bir avuç kontr-gerillacı yönetiyor ve o kontr-gerillacı da öyle alçak ve korkak ki, ancak gizlenerek bunu yapıyor, bazı figüranları kullanıyor, üzerimize bunları saldırtıyor. Hizbullah’ı icat etti, eskiden sahte solculuk vardı, ilkel-milliyetçilik, KDP’cilik vardı. Bütün bunlar boşa çıkarıldı, Kemalist ideoloji tamamen ülkemizden kovuldu. İşte halkın dini duygularını da kötüye kullanarak bu sefer Allah adına, Allah partisi adına ulusal kurtuluş hareketimizin üzerine gelme çabasına giriştiler. Hiç şüphesiz bunu da tecrit edip, sonuçta etkisizleştireceğiz, bu özel savaş koludur. Partimiz tedbirlidir, yapar.
Düşman 1992’de kullanacağı bütün silahlarını kullandı, evet bu sene de silahların kullanıyor, operasyonlar yapıyor, hatta “yazda, baharda bitireceğim” diyor. Bütün gelişmeler şunu gösteriyor ki, eğer düşman bu seneyi de başarısızlıkla kapatırsa, kurtuluş yolu tam açılıyor ve bizim de tüm çabalarımız 1993 yılını tam bir zafer yılı haline getirmektir. Bin yılda ilk defa tarihimizde böylesine bir fırsat yakalıyoruz. Bu fırsatı değerlendirmek için hiç şüphesiz sizler de geç de olsa yardımınızı yapacaksınız. Bu ülkede yaşamak istiyorsak, başarmak zorundayız. Kaldı ki başkaları bize kendi ülkelerini vatan yaptırmazlar; bu konuda da gafil olmayalım. Avrupalar, metropoller mutlu olacağımız yerler değildir. Daha şimdiden büyük bir oyunun kurbanı olarak buralarda bulunuyoruz, yoksa kendi ülkesinden bu kadar uzaklaştırılan, nerede mutlu olabilir? Mutluluk ülkede olur ve halkımızın kendi kendini birleştirerek, savaştırarak sağlanabilir. Evet, bunu biraz daha iyi anladık, doğrusu budur.
Şimdi size diyorum ki, 1993’e tekrar öncü bir rol oynamak için, hatta gerillanın da kusurunu, eksikliğini gidermek için öne atılın, kendi kendinizi örgütlemeye çalışın. Gerilla veya parti adına hareket edenler layık olmuyorsa, bu sizin boş durmanız anlamına gelmemeli; mahalle mahalle, köy köy örgütlenin. Aranızdaki ajanları sizler de tasfiye edebilirsiniz. Öz savunma birliklerinden bahsediyoruz, köy savunma milis birimlerinden bahsediyoruz. Bunlar da epey halk düşmanlarını cezalandırabilir. Talimat istiyorsanız, bu bizim söylediklerimiz yeterlidir. Gerilla kendini bile koruyamıyorsa, o zaman siz devreye geçin, bir sürü örgütlenme, eylem yapın; yapmalısınız da! Hemen belirteyim ki, düşman aslında öyle imha edecek durumda değildir. Biz, düşmanı ülke genelinde sıkıştırmışız, düşman hangi bölgeyi kontrole alacak, imha edecek? Sovyet hududundan, Ağrı Dağından tut, Binboğa’ya kadar gerillanın girmediği dağ, bölge yok. Bütün dünya ordularını getirsen bile burayı kontrol edemez.
Düşman, Güney-Kürdistan’ı bize daraltacağını söylüyordu, Güney-Kürdistan’da biz şimdi hem askeri, hem siyasi olarak en güçlü dönemi yaşıyoruz, daha da mevzileri genişlettik; İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı karşımıza çıkarmak istedi, bunda da başarılı olamadı. Irak, Suriye, İran hududu eskisinden daha fazla iş yapacaktır, yapıyor da. Halkımız sayesinde; Kafkasya açılmıştır, orada da istediğimiz gibi hareket edebiliriz.
Avrupa’da özellikle bu sene, gözü kara Türk şovenizmini destekleme durumunda olmayacaktır. Hatta Amerika bile, yeni Clinton yönetimi döneminde, eskisi gibi Türk imha politikasına destek vermeyecektir. Bu, daha şimdiden böyledir. Yani diplomasi sahasında da işler epeyce gelişeceğe benziyor.
En önemlisi de, partimiz içerde büyük bir gerilla hazırlığı içindedir. On bine yakın silahlı güç ile hamle yılının içine giriyoruz, yine halkımızı siyasi cephesi kentlerde her türlü serihildana gelebilecek duruma geliyor. Newroz’a doğru yaklaşıyoruz. Bu anlamda 1993 Newroz’u tarihimizin en kapsamlı özgürlük yılı olacak, tarihte ilk defa bu Newroz gerçek bir yeni gün anlamına gelecektir. Kürdistan önemli oranda özgürleşmiş olacaktır. Aslında daha şimdiden kırsal alan yüzde yetmiş bizim denetimimizdedir, şehirlerde düşmanın siyasi ağırlığı son derece azaltılmıştır. Bazı şehirlere bunun için Hizbullah diye kontr-gerillayı dayatıyor. Bu demek değildir ki onlar güçlüdür. Hayır, en güçsüz oldukları yerler bu yerlerdir. Yani hem kırda, hem şehirde tecrit oluyor ve gerilla kesin büyüyecektir. Gerilla bu sene on binlerle ifade edilecek. Silahlı gücümüz belki de 50 bin civarında seyredecektir.
Bütün bunlar için halk yeterlidir. Yani size dayanarak bu gelişmeler rahatlıkla sağlanır. Dolayısıyla düşmanın “bu sene bitireceğiz, 1992’de bitiremediysek, 1993’te bitireceğiz” yalanlarına inanmayın. Burjuva basın-yayını sürekli partiyi nasıl ezdiğini, tasfiye edeceğini söylüyor. Bunlar propagandadır, psikolojik savaştır. Oyunlarına gelmeyin. Parti ve önderlik ettiği Ulusal Kurtuluş Savaşı en güçlü dönemini yaşıyor. Ben kendim bu mücadelenin içindeyim, hemen şunu da söyleyeyim ki, bu çizginin 20. yıldönümünü yaşıyorum. Ben bu işin 1973 baharını da yaşadım ve 1993 baharını da yaşıyorum. Sıfırdan değil, eksilerden başladık; bir fişek, bir kuruş para yoktu, o dönemde halen borçluyum. Ama şimdi bir ordu besleyebiliriz, silahlandırabiliriz; günde 10 bin kişiyi yedirip, içiriyoruz. Yani bir nevi yarı devlet tipi olmak işten bile değil. Biz bu durumu hiçten yarattık. Bizim önderlik tarihimize bakın; borçlu bir konumdan, böyle en değme bir devletten daha güçlü bir konuma nasıl geliniyor? Unutmayın ki, biz dünyaya karşı savaş yürüttük. Ve bu savaşı da biz başardık. Tabii dünyadaki gericilere karşı yaptık ve şimdi Kürdistan artık neredeyse doğmak üzere. Dost da, düşman da artık itiraf ediyor. Yani daha dün adını bile anmaktan utandığınız, hele başarısına hiç inanamadığınız Kürdistan halkı için bağımsızlık artık neredeyse bir kısa zaman meselesi, yani şafak vaktindedir, az kalsın şafak sökecek kadar yakındır. Bunu sizler de biraz yakınen görüyorsunuz.
Bu nedenle diyorum ki, hiç olmazsa düşmanın o oyunlarını bu sene iyi bozalım. Özel savaşı en yoğun yaşayan halkımız oluyorsunuz, dolayısıyla ona karşı da en kararlı mücadeleyi siz verin. Çok zorlu da geçse, size tekrar gerillayı ulaştırdık, güvenebilirsiniz ve sayısını da çoğaltabilirsiniz. Bunun için kendiniz kampanyalar açın, yiyecek, giyeceklerini siz hazırlayın, hatta saklanma yerlerini hazırlayın, evlerinizi de sığınak yapın ve özellikle köy ve şehir çalışanlarını koruyun. Maddi destek kampanyalarını açabilirsiniz. Yörede çok zengin var, bunlar şimdi kendilerini ispatlamazlarsa, yarın bu ülkede durmayacaklardır. Bu ülkede durmak isteyenler, yaşamak isteyenler zor günlerde yardımcı olmayı bileceklerdir. Hali-vakti yerinde olanlar devlete vergi vereceğine, kutsal ulusal savaşıma vergi versin; doğrusu budur. Din de bunu söyler, felsefe de, milliyet de bunu söyler. Düşmana verdiğiniz para bize kurşun olarak geri dönüyor, düşmana verdiğiniz siyasi destek –bu burjuva partilerine, bu iktidar partisi olsun, muhalefet partileri olsun- kurşun olup bizi vuruyor; dolayısıyla vermeyelim. Onların ordusunda askere gitmeyelim, kendi gençlerimiz Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusuna (ARGK’de) bir araya gelsinler, faşist orduda işleri yoktur. Yine metropolde, Avrupa’daki bütün hemşehrilerinizle dayanışma halinde olun, onlardan alın, onlara verin, onlar vasıtasıyla örgütlenin. Kendi öz örgütlenmelerinizi kendiniz yapın. Köyde olsun, kentte olsun, komiteleriniz, cephe komiteleriniz, halk komiteleriniz oluşturulsun. Daha sonra partiye bildirebilirsiniz.
Dediğim gibi, gerillaya da göz-kulak olun, hatalarını eleştirin, fakat diğer yandan korumaya da çalışın. Bazıları hata yaptı diye bunu bütünüyle partiye mal etmeyin.
Değerli halkımız, bütün bunlar sizlerin de epey görevlerinizin olduğunu gösteriyor. Bütün PKK militanları da az çalışmıyorlar, hayatlarını ortaya koyarak gerçekten size layık olmayı, her gün tarihi eylemlerle, direnmelerle kanıtlıyorlar. PKK’nin gerillaları da gerçekten her şeylerini ortaya koyarak direniyorlar. Kısaca, tarihimizde ilk defa böyle öncü bir örgüt, silahlı bir savaşım ordusu ve dünyaya açılan bir mücadele gerçekleşiyor. Sizler bundan sonra daha fazla ve layıkıyla destekleyin. Dolayısıyla biz sizin cephenizden de başarı haberleri bekliyoruz. Cepheniz bize artık ne kadar yüksek gelişimlerin olduğunu duyurabilmeli. Unutmayın ki, biz yokluktan bu duruma geldik. İşte benim 20 yıllık çalışmalarım sizin hizmetinizdedir. Hiç kimse bana bir kelime yardım etmedi, bir kuruş, bir silah yardım etmedi.
Hepinizi kendi sorumluluğumuz altında silahlandırabiliriz. Aç kalanları doyurabiliriz, bütün bir ülkeyi emeğimizle cennete çevirebiliriz. Bunun yolunu da açtık. Biz bu görevden kaçmıyoruz, en zor günde de tek başımıza yaptık. Bundan sonra daha fazlasını yapabiliriz. Biz, sizlere bağlılığımızı nasıl gösterdik? Davanızı dünyaya tanıtarak, Türk faşizmine kimliğinizi kabul ettirerek ve her şeyden önce örgüt silahını, gerilla silahını vererek sizi terk etmediğimizi gösterdik, en zor durumda olan siz halkımızı bu dönemde ve yalnız iken destekledik, güçlendirdik. Bağlılık budur, doğru önderlik budur. Bütün önderlerden de size böyle hizmet etmelerini isteyin ve böyle hizmet eden önderlere, hem de uzun vadeli çıkarlara bağlı, onun gereklerini yerine getirenlere bağlı olun. Bizim size söyleyebileceğimiz; biz, size iyi hizmet ettik, siz de iyi bağlanın, sahtekârlara aranızda yer vermeyin, bilinçlenin, örgütlenin, görevlerinize sahip çıkın.
Bu temelde 1993 yılını kazanmaya çalışırken, hepinize mücadeleci ve başarılı bir yıl diler, selam ve sevgilerimi sunarım.
Parti Önderliği
17 Mart 1993