HABER MERKEZİ –
PKK’de yaşanan en büyük aşktır. Kürdistan’da bir sevda savaşı yürütülüyor, binlerce yıllık umutlar, tutkular hayat buluyor. Bu, en başta ülkemize, halkımıza, tarihimize, dağımıza, taşımıza, kısaca her şeyimize sevdalı yaklaşmak demektir. İnsanımıza en büyük sevgiyle, hasretle yaklaşmaktır. Çünkü binlerce yıldır ayrılıklar yaşamıştır.
Aynı zamanda kadın ile erkeğin de birbirlerine saygıyla, sevgiyle yaklaşmaları demektir. Çünkü binlerce yıldır ilişkilerinde ihanet, düşkünlük, alçaklık var, kaba cinsellikten öteye hiçbir düzey yok. Düşürülmüşlük, eğitimsizlik var. Kadın korkunç bir yerde sürünüyor. Erkek, kadın için korkunç biçimde bitmiştir. Namus adına namussuzluk iliklerine kadar işlemiştir. Bunlar parçalanıyor, bunlar aşılıyor.
Sonuç çok değerli bir yaklaşımdır; gerçek sevgi, gerçek saygıdır, eğer gücünüz varsa, aşk yolunda ilerlemektir. İşin bilimsel özü budur. Bununla oynamanın, ters yüz etmenin, “dayanamadım, çözemedim, bunaldım” deyip kendini aldatmanın gereği olmadığı gibi, özellikle de ordulaşmada bu tip hafifliklere girmek, insanın hayatına mal olabilir. Sevgilerin ve bundan kaynaklanabilecek yaklaşımların böyle gözden düşürülmesi, çaptan düşürülmesi, devrimci açıdan ahlaksızlıktır. Gelenekleri, inkarcılığı, yüzeyselliği konuşturmak, bunları hem ahlaki açıdan, hem devrimcilik açısından ordulaşmaya yansıtmak, tüzük gereği kesinlikle suçtur, yargılanmaya götürür. Kaldı ki gereksizdir, çünkü yüceltici hiçbir yanı yoktur.
Benim sevgim savaşı geliştirenedir, örgütü, vatanseverliği, özgürlüğü geliştirenedir. Ne diye beni örgütten, savaştan uzaklaştıracak olanı seveyim, ilgi göstereyim, değer vereyim? İster eski kocalar olsun, ister yeni takıntılarınız olsun, kim olursa olsun, gözümüzün içi de olsa çıkarıp atmalıyız. Savaşa, örgütlenmeye ve partiye hizmet etmeyeni, -bir bütün olarak temel değerlerimiz var- kim olursa olsun bir çırpıda atabilmeliyiz. Şu ilke egemen olmalı: Biz yaşamımızı mutlak olarak devrimin emrine vermişiz. Yaşamımız, tutkumuz, heyecanımız, coşkumuz devrimdir, devrimi geliştirmedir. Bu da bizim yaşamımızdır, her şeyimizdir.
Sanıyorum bunu da epey kavrıyorsunuz. Dolayısıyla günlük ilişkilere ve yaşama yansıtmakta fazla zorluk çekmezsiniz. Biraz zorlanabilirsiniz, ama zorlanalım, bunun için düşünelim, tartışalım ve ilişkilerimizi ilkeli, yüceltici, ilerletici kılalım. Eski ve yeni ilişkileri gözden geçirin, varsa eksiklik, yanlışlık düzeltin; onun yerine örgütlenmeye götüren, vatana götüren, hatta insanlığa götüren sağlam bir özellik kazanın. En sevdiklerimiz bize köstek olamaz, bireycilikle bizi bağlayamazlar. Tam tersine, en sevilenler birbirlerini yüceltmekle, yaşamını kolaylaştırmakla, yaşanılır kılmakla sorumludurlar.
Kendi gerçeğime tekrar değinirsem; bana duyulan her türlü sevgi, yücelten sevgidir, insanlarımızı ayağa kaldıran, örgütleyen, savaştıran sevgidir. Bu temelde insan onuru ayağa kalkar ve savaştırır. Eğer bu temelde sizler de örgüt gerçeğine, Önderlik gerçeğine bağlıysanız ve tartışmasız bağlı olmayı bilirseniz; bütün ilişkileriniz, ister size gösterilen, ister sizin gösterdiğiniz ilgiler, sevgiler, heyecanlar, tutkular olsun; hem yüksek olmalı, hem de savaşa, vatanseverliğe, partileşmeye, halkın özgürlüğüne ve kendi özgürlüğünüze, onurunuza bir çağrı olmalıdır. Bunun altına düşmemeye büyük özen göstermelisiniz, daha fazla gelişmesi için de her şeyinizi ortaya koymalısınız. Bilinç kazanmak kadar bir pratiğin de sahibi olmalısınız. Ekmek su kadar size gerekli olan, ilişkilerde ve yaşamda böyle bir tarzı tutturmaktır.
Uzun yıllardır varolan ilişki tarzının sizi düşürdüğünü, hatta tanınmaz hale getirdiğini biliyoruz. Ancak böylesine yüceltici bir çabayla ilişkileri ve yaşamı kazanabileceğinizi bir an bile göz ardı etmeyin. Önderlik gerçeğini de büyük bir silah olarak kullanarak yücelmeyi ve dolayısıyla başarıyı sağlayın.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan