HABER MERKEZİ
Herkes PKK’li olamaz.
İsterse bile olamaz.
Çünkü PKK’lik, bir ruhtur. Bir uçuştur. Arşa yükseliştir.
Dağlarda, bayırlarda, çöllerde, denizlerde ve yangınlarda dervişane yaşama iradesine sahip olmadır.
PKK’lilik, bir yaşam tarzıdır.
Ama özgürce bir yaşam tarzıdır.
Hiçbir otoriteye, boyun eğmemedir.
PKK’lilik, her şeyden önce, kendin olmadır.
Her şeyden önce, külli insan olmadır.
PKK’lilik sahice bizim olup ta, bizim olmayan dünyaya kafa tutmadır.
PKK’lilik tarihte insanlığa yegane uygarlığı bahşeden atalarımızın izinden gitmedir.
PKK’lilik, mala, mülke kulluğu yerle bir etmedir.
PKK’lilik gerektiğinde bir güvercin kadar barışçı olmadır, gerektiğinde de bir şahin kadar bir vuruştur, düşmanı alt etmedir.
PKK’li olmak, her türlü karılığa karşı olmadır.
Hem toplum ile erkeğin sürüleştirilip karılaştırılmasına, hem de kadının karılaştırılmasına başkaldırmadır.
PKK’li olmak, bu asrın insanı olmamadır.
Bizim olmayan ne varsa hepsini reddetmedir.
PKK’li olmak, Avaşin nehri gibi duru olma, Zap nehri gibi coşkunca akmadır.
Cudi’ye Murada gibi kutsallık postunu giyme, Gabar gibi direnişe geçmedir.
Dicle ve Fırat nehirleri gibi, Mezopotamya’ya can vermedir.
Mezopotamya ovası gibi, canlı mahluk adına ne varsa külliyetini beslemektir, doyurmaktır.
PKK’li olmak, hayvanlaşmanın bile dibinde seyreden kapitalist modernitenin her türlü yaşam tarzına sırt dönmedir.
Tenezzül etmemedir.
Çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun en adi hali olarak görmedir.
PKK’li olmak, özgür yaşamanın en hakikisi dışında, her şeyi reddetmektir.
Tüm evreni bile verseler, elinin tersiyle iterek PKK’ce yaşamaktır.
PKK’li olmak yüceleşmektir.
PKK’li olmak, Amed’de düşmanın tankına karşı kendini taşla savunacak öfkeli yürek olmaktır.
Daha doğrusu Kürdistan’da birer küçük general olmaktır.
Dağlarda gerilla olmaktır.
Şehirlerde, köylerde, mahallelerde harıl harıl direnişi örgütlemektir.
Tüm kentlerde, metropollerde ırkçı Türk- Arap- Fars saldırılarına karşı Kürtleri savunmadır.
Kıssasa kıssas yapmadır. Asla intikamını yerde bırakmamadır. Hatta anında intikamını almadır.
PKK’li olmak, cellada, qelleşe, haine cehennemi göstermektir.
PKK’li olmak, onurluların en onurlusu olmaktır.
PKK’li olmak, son imparator ABD ile onun gardiyanı Türk ırk devleti, siyonist İran devleti, ırkçı Suriye Baas devletinin gazabını üzerine çekmedir.
Eğer bu zalim son imparator ile onun gardiyanı-bekçisi-jandarması- jenosidçi Tür devleti, mezhep putçusu İran devleti, sosyal ırkçı Suriye devleti ile diğer mezhep putçusu Irak devletine karşı direnme cesaretini gösterebiliyorsa biri PKK’li olur.
PKK’li olmak fırtınada, buzlu ayazda, çöl ateşinde, yağmurda, karda inanç ile, bilinç ile, tırnak ile umut ile direne direne yarına koşmadır. Hiç de bunları dert etmeden, engel dahi saymadan.
Bir yıldız gibi herkese star olmadır.
Starvan olmadır.
Gerektiğinde ve gün gelip çattığında, bazen aylarca bir lokma ekmek yemeden yaşamaktır.
An gelip çattığında da Amed zindanındaki gibi, çıplak bedenlerle direnişe geçmedir.
Dirhem dirhem erimedir. Dirhem dirhem erirken yeniden bir yaşamı yaratmaktır.
Bunları iyi bildiklerinden dolayıdır ki, hangi PKK gerillası veyahut militanına sorulduğu zaman hemen hemen hepsi der ki, “ben tam bir PKK’li değilim, PKK’li olmaya çalışıyorum ve bunun iddiası ile kararlılığına sahibim”. PKK gerillası ve militanı olmayıp ta destek verenler ise yurtseverdirler.
PKK’lik işte böyle bir şey.
Bu hakikat bilinirken, Türk ırk devleti ile yarattığı faşist güruhlar neredeyse gördükleri her Kürde PKK’lidir, dolayısıyla katli vaciptir diyerek harlaşmış kuduz köpekleri gibi saldırıyorlar.
Bunun içindir, diyoruz ki, PKK’lilik en yüce onurdur.
Bunun içindir, diyoruz ki, PKK’lilik en yüce onurudur ve en yüce onurlu Kürtlerin yeri de dağlardır.
Özgür Bilge