HABER MERKEZİ
Parti tarihini ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesini çeşitli aşamalara ayrıştırarak incelemek ve her bir süreci kendi özgünlüğü içinde ele almak, öğrenmek ve kavramak açısından yararlı olabilir. Ancak bunu yaparken süreçleri birbirinden kopuk ele almak yanlış olacağı gibi, anlam bütünlüğünü de bozacaktır. Parti tarihi bir bütündür. Her aşama bu bütünlük içinde bir yere ve anlama sahiptir. Her süreç bir öncekinden beslenmiş ve onu da kapsayacak şekilde oluşmuştur. Aynı zamanda bir sonraki sürece de temellik yapmış ve onun içinde varlığını sürdürmüştür. Partimizin halklaşma sürecini 15 Ağustos Atılımı’ndan kopuk ele alabilir miyiz? Gerilla savaşının öncülüğü olmadan Kürdistandaki serhıldanları anlayabilir miyiz? Zindan direnişleri, Mazlum, Kemal ve Hayri’lerin partiyi ölümüne savunma direnişleri olmadan 15 Ağustos’u tek başına düşünebilir miyiz? Önderlik gerçeği ve Haki’ler olmadan zindan direnişlerini kendi başına ele alabilir miyiz? Açık ki bu süreçlerin her biri birer hakikattır, iç içe geçmiştir, birbirine direniş mirasını, devrimci tarz, duruş ve ruhunu devretmiştir. Tüm bunlar Önderlik gerçeğinin hayat bulmasıdır ve toplamda parti tarihini oluşturmaktadır. Haki yoldaşı kim 70’li yıllarda kalan bir gerçeklik olarak görebilir? Mazlum, Hayri ve Kemaller nasıl zindanla sınırlı bir bir gerçekliğe sığdırılabilir? Egid yoldaş 84 Atılımı’nın komutanı mıdır sadece? Ya da Berivan yoldaşın Cizre sokaklarında düşmana meydan okuyan duruşu ve serhildanın başında haykıran sesi 90’lı yıllara hapsedilebilir mi? Açık ki hayır. Bu her bir döneme damgasını vuran önder kişilikler her zaman olduğu gibi, bugün de aramızda yaşamakta ve bize yol göstermektedirler. Hem de bizlerden daha çarpıcı bir hakikat olarak her gün bize ruh ve moral vermektedirler. Duruşumuzu, yaşamımızı ve zihnimizi şekillendirmeye devam etmektedirler. Her biri birer direniş ve kahramanlık abidesi, halka bağlılığın, emek ve fedakarlığın timsali ve devrimci kültürümüzün mayası olarak temel mirasımız ve dayanağmız durumundadırlar.
15 Ağustos Atılımı Kürdistan Ulusal Kurtuluş tarihinde bir dönüm noktasıdır. 12 Eylül faşist askeri cuntanın Kürt halkını imha amaçlı terör estirdiği ve katliamlar eşliğinde soykırımlar uyguladığı bu yıllarda Kürt halkının var olma ve yok olmayla karşı karşıya olduğu bir süreçtir. Kürdistan ve Kürt gerçekliği ya yeniden beton mezara gömülecek ya da özgürlük için ayağa kalkacaktır. Bunun dışında bir orta yol veya alternatif yoktur. 84 Atılımı ve düşmana sıkılan kurşun her hangi bir eylem olmanın çok ötesinde anlamlar içermektedir. PKK şahsında Kürt halkının özgür var olma ve kurtuluş kararını temsil etmektedir. Sömürgeciliği red etme ve ortadan kaldırma iradesini ifade etmektedir. Karanlık ve korkunun hakim olduğu bir zaman ve coğrafyada cesaret ve kurtuluşa olan inanç, özgürlüğe tutku düzeyinde bağlılık anlamına gelmektedir. 15 Ağustos’ta Eruh ve Şemdinli?de düşmana sıkılan ilk kurşun aynı zamanda sömürgeciliğin köleleştirdiği köle kürde de sıkılan kurşundur. Literatürde buna ilk kurşun teorisi? denilmektedir. Sömürğeciliği, kişiliksizliği, kimliksizliği kabullenmiş, kendine yabancılaşmış köle kürdün reddi ve ölümü demek olan bu eylem, aynı zamanda yeni bir kişilik ve zihniyetin filizlenmesi anlamına gelmektedir. Bu yeni kişilik ve zihniyet, özgürlüğe ölümüne bağlı, Olacaksa yaşam özgür olacak ya da hiç olmayacak? diyecek bir cesaret ve kararlılıkla düşmana olan kin ve öfkesini intikam eylemleriyle açığa çıkaran, halkına büyük bir emek ve fedakarlıkla bağlı olan, halkının kurtuluşuna öncülük eden bir militan kişiliktir. Bu anlamda 15 Ağustos Atılımı sömürgeci tarihe nokta koyan ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesini gerila savaşıyla başlatan bir dönüm noktasıdır. Eruh ve Şemdinli eylemleriyle aynı zamanda ERNK (Eniya Rizgariya Netewé Kürdistan- Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) ilanı da yapılacaktır. Parti tarafından planlama bu şekilde yapılmıştır. Eğer bu ilan zamanında yapılmamışsa tasfiyecilerin inançsız, kararsız tutumları nedeniyledir. ERNK bildirisinin yazımı için Fatma unsuru görevlendirilmiştir. Ancak bu görevini zamanında yapmadığı için ERNK ilanı zamanında değil, gecikmeli olarak yapılmak zorunda kalınmıştır.
15 Ağustos Atılımı ile birlikte ERNK ilanının yapılmak istenmesi ve parti tarafından bu şekilde planlanması anlamlıdır. ERNK Kürdistan halkını örgütlemeyi hedefleyen cephe örgütüdür. Gerilla savaşını başlatma kararı sadece parti kadrolarının dağla sınırlı marjinal bir savaş kararı değildir. Bir halk savaşını ve bir halkın kurtuluş mücadelesini başlatma kararıdır. Gerilla savaşı bunun öncü savaşıdır ve hızla halklaşma ve halkı savaşa çekmeyi hedeflemektedir. Temel strateji de Uzun Süreli Halk Savaşı Stratejisidir. Halkı bilinçlendirme, örgütleme ve kendi savaşını verir hale getirme mücadelesidir. Basitten karmaşığa, dağ ve kırsaldan şehirlere doğru yayılacak ve topyekün bir saldırıyla sömürgeciliği ortadan kaldıracak bir savaş stratejisidir. Bu mücadeleyi geçmişteki Kürt isyanlarından ayıran en temel yönü de bu olmaktadır. Çağdaş bir Önderlik tarafından zihniyeti ve bilinci oluşturulmuş, planlaması yapılmış, örgütlenmesi düşünülmüş, strateji ve taktikleri belirlenmiş, mücadele araç ve yöntemleri tespit edilmiş bir halk kurtuluş savaşıdır bu. Eski paradigmamızın ön gördüğü devrim programını bu tarzda özetlemek mümkündür. ERNK ilanının gerilla savaşı ile başlatılması bu stratejinin gereğidir. Bu savaş halkın özgürlük ve kurtuluş savaşıdır. Halk hem hızla örgütlenecek hem de savaşa katılacaktır. Ulusal kurtuluş savaşları ancak halklaştığı ve halkı savaşa çektiği oranda başarıya ulaşması ve zafer kazanması mümkündür. ERNK’nin ilanı aynı zamanda halka örgütlenme ve gerilla saflarına katılma çağrısıdır. 15 Ağustos eylemiyle bu çağrı halkta büyük bir yankı bulmuştur. Yurtsever halkımızda büyük bir moral ve sevince yol açmıştır. Bir çok insanımız, gencimiz dağlara çıkmış ve gerillaya ulaşmaya çalışmıştır. Özgürlük ve kurtuluş özleminin yurtsever Kürdistan halkında ne kadar güçlü olduğunu tek başına gerillaya bu yönelim bile göstermeye yeterlidir. Eğer bu potansiyel yeterince değerlendirilmemişse parti olarak bizim hazırlıksızlığımızdan ve yetersizliğimizden kaynağını almıştır. Kürt toplumunda işbirlikçilik ve ihanet ile yurtsever, direnişçi eğilim iki çizgi biçiminde uzun bir geçmişe dayanarak varlığını korumuştur. Gerilla savaşının başlaması ile birlikte direnişçi çizgi her geçen gün güç kazanırken, işbirlikçi-ihanetçi çizgi darbe üzerine darbe yemiş, halk içinde teşhiri ve tecridi yaşar duruma gelmiştir. Yurtsever Kürdistan halkı her yerde gerillaya kucak açmış ve onlara kol kanat germiştir. Gerillaya kutsallık atfedecek kadar bağlanmış ve onu bağrına basmıştır.
Her gerilla şehadetinden büyük etkilenmiş ve düşmana olan öfkesini bilemiştir. Gerilla saflarına Kürt kadınının katılması Kürdista’da başlı başına bir devrim niteliğinde olmuştur. Din ve feodal etkilerin yoğun yaşandığı ve kadının namus olarak görüldüğü Kürt toplumunda kadının öncü saflarda yerini alması büyük zihniyet dönüşümlerine yol açmıştır. Gerillaya olan güven o kadar büyüktür ki, kızının veya kız kardeşinin gerilla saflarında erkeklerle yan yana, omuz omuza mücadele vermesi kürt erkeğinde bir utanma kaynağı değil, bir onur ve gurur nedeni olmuştur. Denilebilir ki, partinin halklaşmasında en büyük öncü rolü kadın oynamıştır. Gerillanın kişilik ve yaşam tarzı, gerillada kadın militan öncü kişiliğinin varlığı halkımız üzerinde büyük etkiler yapmış ve derinden sarsmıştır. Artık gerillanın varlığı halkın içinde bir efsaneye dönüşmüştür. Gerillanın her eylemi ve düşmana vurduğu her darbe dilden dile dolaşmıştır. Tüm bunlar partinin halklaşmasının ve cephe faaliyetlerinde bir araya gelerek örgütlenmesinin alt yapısını oluşturmuştur. Önderliğimizin Rojava halkımız içinde büyük bir özenle kurduğu ilişkiler ve geliştirdiği örgütlemeler partinin Rojava?da halkla buluşması ve bütünleşmesinde belirleyici olur. Önderliğin Rojava’da, Halep ve Şam’da neredeyse ilişkilenmediği bir aile ve insan kalmamıştır. Önderliğin eğitiminden geçmiş bir çok kadro Önderlik Sahası ve Rojava’da toplumsal alanda çalışma yürütmek üzere görevlendirilir. 90 ve 91 Newrozları Bekaa Vadisinde Mahsum Korkmaz Akademisi’nde halkla birlikte kutlanır. Önderlik burada Rojava halkımızdan binlerce insana hitap etmiş ve her biriyle tek tek konuşarak ilgilenmiştir.Önderliğin bu eşsiz emek, çabaları ve partimizin süreklileşen örgütlülüğü, Rojava halkımızın güçlü yurtseverliği ile buluşunca Kürdistan’ın bu parçası erkenden devrimle buluşmuş ve kitlesel bir şekilde katılımını sağlamıştır. Partiye evini, kapısını sonuna kadar açmayan aile neredeyse kalmamıştır. Rojava halkımız bulunduğu alanda devrime katılmakla kalmamış, binlerce genciyle gerilla saflarında da yerini almasını bilmiştir. Bugün Rojava devriminin çiçek açmasının temelinde bizzat Önderliğin bu büyük emeği, alın teri ve yarattığı örgütlü, bilinçli halk gerçekliği yatmaktadır. Halkımızı komün ve meclislerde örgütleyerek güç haline getirme ve özyönetimleriyle kendini yönetme anlayışı yeni değildir, partimizin çıkışından itibaren vardır.
Daha Hilvan ve Siverek sürecinde köylerde komünler oluşturulur, şehirde halk, meclislerde örgütlendirilir. Hilvan?da belediye Süleymanlar’dan alınarak halktan oluşturulan meclise devredilir. İktidar yerine özyönetimlere dayalı komün ve meclisler oluşturma, bir Önderlik çizgisi olarak baştan beri bu hareketin mayasında vardır.84 sonrasında halk çalışmalarına ağırlık verilen bir alanda Avrupa alanı olmuştur. Ülke dışına göçen yüzbinlerce Kürt insanı Avrupanın değişik ülkelerinde mülteci yaşamı sürmektedir. Ülkeden ekonomik veya siyasi nedenlerle kopan insanlarımızı bilinçlendirerek örgütlemek ve yönlerini ülkeye, Ulusal Kurtuluş Mücadelesine çevirmek bu çalışmaların temel amacı durumundadır. Partimiz ülke zemininde devrimci mücadele ve gerilla savaşı veren tek hareket olduğundan halkımız hızla parti etrafında kenetlenerek örgütlenmiştir. Avrupa sahasında bulunan halkımız hem maddi katkıları ile mücadelemize güç vermiş, hem de örgütsel, eylemsel faaliyetlerden tutalım gerilla saflarına katılmaya kadar bir çok alanda doğrudan katılım sağlamıştır. Bu arada Bakur’da ERNK halkın içinde örgütlenmektedir. Önderliğin geliştirdiği kitle çalışmaları var. Avrupa da ki cephe örgütlemesini Kürdistan’a taşımak üzere Koma Gel çalışmaları planlanır. Kentlere kadrolar gönderilir. Şehir çalışmalarına ağırlık verilir. Önderlik Koma Gel’in ne olduğu, nasıl örgütleneceği, kitle ilişki ve eylemlerinin nasıl olacağına dair Mahsum Korkmaz Akademisinde kapsamlı eğitimler yapar.
Bu çalışmaları yürütmek üzere kadrolar görevlendirilir. Önderliğin, cenaze törenleri yapma, şehit cenazelerine sahip çıkma üzerine yoğun görüşleri, eğitimleri ve çabaları olur. Önderlik şehidine sahip çıkmayan, toplum olamaz der. Önderliğin büyük emek, çaba ve eğitimleri giderek halkın içinde yansımasını bulur. 1988 nisanında Bagok’ta şehit düşen 20 gerillanın cenazelerinin düşman tarafından teşhir edilmesi halkta büyük bir tepki ve öfkeye yol açar. Bundan etkilenen yüzlerce genç gerila saflarına katılır. 89’da Gundıké Melé’de halkın düşmana karşı gerçekleşen bir yürüyüşü var. Yine 90’da Bagok’da şehit düşen Kamuran hevalin Nusaybin’deki cenaze töreni kapsamlı bir yürüyüşe ve serhildana dünüşür. Bu ilk serhildanlar PKK’nin halklaşma sürecinin ilk kıvılcımları olmuştur. Artık birbirini etkileyerek ve etkilenerek ve giderek kitleselleşen, büyüyen halk serhildanları dönemi başlamıştır. Burada Cizre?de partiyi halkla buluşturan, halkı parti çizgisinde örgütleyen ve serhıldana kaldıran Berivan yoldaşı önemle anmak gerekmektedir. Berivan heval ézidi bir kürt kadınıdır. Önderlik tarafından eğitilip Botan halkının içinde faaliyet yürütmek üzere görevlendirilmiştir. Öncü militan bir kişiliğin rolünü oynaması durumunda ne kadar başarılı sonuçlara yol açabileceği Berivan hevalin pratiğinde ortaya çıkmıştır. Cizre halkı Berivan hevalden çok etkilenmiş ve onun öncülüğünde örgütlenerek birbirine kenetlenmiştir.
Cizre’de Newroz kutlamaları büyük bir serhildana dünüşmüş, Cizre halkı düşmanın tankına, topuna karşı sokakları, meydanları doldurarak büyük bedeller pahasına da olsa geri adım atmamıştır. Bu serhıldanın başını çeken, örgütleyen ve harekete geçiren Berivan yoldaştır. Serhildanlar Bakur’un güney hattından kuzeyine doğru yayılarak genişlemiştir. Neredeyse her köy, her ilçe ve şehir irili ufaklı bir çok serhildanla ayağa kalkmış ve eyleme geçmiştir. Özellikle gerilla cenazelerine sahip çıkılmış ve her cenaze töreni bir serhildana dönüşmüştür. 90-92 arası Kürdistan halkının korkuyu ve inkar kefenini yırtıp attığı ve cesaretle serhildana kalktığı yıllardır. Bu yıllarda serhildan ve gerilla bir birini besleyen, birbirini etkileyen iki temel mücadele alanı olmuştur. Gerilla mücadelesi serhildana öncülük etmiş, onu örgütleyip harekete geçirirken her serhildan da onlarca, yüzlerce gencin gerilla saflarına katılmasına yol açmıştır. Serhildanın zirvesi denilebilir ki, 91 Temmuzunda Vedat Aydın’ın cenaze töreninde gerçekleşmiştir. Jitem tarafından kaçırılarak katledilen Vedat Aydın’ın cenazesi Maden yakınlarında bir köprünün altına atılmıştır. Bunun duyulması halkta büyük bir öfkeye yol açmıştır. Vedat Aydın Amed HEP il başkanıdır. Sevilen, sayılan yurtsever bir insandır. Cenaze törenine yüzbinlerce insan katılır. Esnaflar kepenk, şoförler kontak kapatır. Amed böyle mahşeri bir kalabalığa daha önce şahit olmamıştır. Vedat Aydın’ın cenaze töreni düşmana öfke kusan sloganlara ve partiye bağlılığı ifade eden haykırışlarla görkemli bir serhildana dönüşür. Bunu gören düşman halkın üzerine ateş açarak onlarca insanımızı katletmiş, onlarcasını da yaralamıştır. Ancak bu, düşmanın gücünün değil güçsüzlüğün ve acizliğin ifadesi olmuştur. Bu serhıldan Amed halkı için parti ile bütünleşmenin miladı olmuştur. Amed bu tarihten itibaren bir direniş kalesi haline gelerek başkent olma vasfını hakeden bir duruşun sahibi olmuştur. 92 Newroz’una kadar serhildanlar aralıksız olarak devam etmiştir. Temel slogan PKK halktır, halk burada’dır.
Devam Edecek…
KOMÜNAR