HABER MERKEZİ
YNK Yönetimi, 27 Kasım tarihinden itibaren başta Süleymaniye merkezi olmak üzere ilçelerdeki Tevgere Azadî Hareketinin legal çalışma bürolarını kapatmaya çalışıyor. Bu temelde Başurê Kürdistan’da ciddi bir gerginlik sürüyor. Bakurê Kürdistan’da Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması amacıyla ölüm orucu eylemi yürütürken, yurtseverlik gereği bunu desteklemesi gereken YNK Yönetimi, böyle yapmadığı gibi, bir de Tevgere Azadi’yi kapatarak adeta Leyla Güven’e baskı yapanların ekmeğine yağ sürmüş oluyor. Kürt örgütleri arasında yeni bir gerginlik ve çatışmanın bazı Kürt düşmanları tarafından kışkırtıldığı anlaşılıyor.
Peki YNK’nin kapatmaya çalıştığı Tevgere Azadi Hareketi kimdir? Herkes biliyor ki, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kitle çizgisinde Başurê Kürdistan’da halk örgütlenmesi yapmaya çalışan bir demokratik halk hareketidir. Bağdat Yönetimi nezdinde yasal bir siyasi ve toplumsal harekettir. Uzun süredir Hewler Yönetimine de yasal olması için başvurmuş, ancak şimdiye kadar bir cevap alamamıştır. Güney Kürdistan Yönetiminden aldığı ilk cevap mevcut kapatma tutumu olmaktadır.
Peki YNK Yönetimi söz konusu kapatma kararını ne zaman uygulamaya koymaktadır? Basına yansıdığı kadarıyla Süleymaniye’deki merkezi büro 27 Kasım günü kapatılmıştır. Yani PKK’nin resmi kuruluşunun 40. Yıldönümü günü! Bakur’da TC tarafından tutuklanmış olan Kürt milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ölüm orucunun 20. Günü! ABD Yönetiminin üç PKK Yöneticisi hakkında verdiği “Vur emri” kararının 21. Günü! Sadece bu belirtilenler bile YNK Yönetiminin Tevgere Azadi bürolarını niçin kapattığını, bu kapatmanın kime hizmet ettiğini anlamak için herhalde yeterlidir.
Tüm Kürtlerin dikkatinin bu olaylar üzerinde olduğu, Kürt halkının PKK’nin Kuruluş Gününü kutladığı, ABD Yönetiminin “Vur emri” kararını kınadığı ve Leyla Güven’e destek vermek için zindanlar ve yurtdışı dahil her alanda sokaklara dökülüp eylemler geliştirdiği bir ortamda YNK Yönetiminin Tevgere Azadiyi susturmaya çalışmasının anlamı açıktır. Bu kapatma kararı temelinde Tevgere Azadi’nin bu üç alanda eylem yapmasının engellenmek ve Başurê Kürdistan’da PKK kutlamalarına, Leyla Güven’e destek eylemlerine ve ABD Yönetiminin kararını protesto eylemlerine izin verilmemek istendiği ortadadır. YNK Yöneticileri durumu nasıl açıklarlarsa açıklasınlar, bu kararın PKK karşıtlığı ve ABD ile TC destekçiliği olduğu açıktır.
Çok açık ki, YNK Yönetimi çok tehlikeli ve uğursuz bir politik tutum içine girmiştir. Bu karar ve uygulama, ister istemez YNK’nin 1998-2000 yılları arasındaki Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yöneltilen uluslararası komplo sırasındaki tutumunu hatırlatmaktadır. ABD Yönetiminin örgütleyip yürüttüğü söz konusu komplonun düğmesine 17 Eylül 1998 tarihli Washington Anlaşması ile basıldığı bilinmektedir. Yine bu anlaşmanın da ABD Dışişleri Bakanlığı denetiminde KDP ve YNK Yönetimleri arasında yapılmış olduğu unutulmamıştır. Ayrıca 15 Şubat Komplosu ardından YNK Yönetiminin PKK üzerinde sürekli baskı uyguladığı, İran ile anlaşarak 2000 yılında Kandil’de PKK gerillasına karşı saldırı içerisine girdiği ve Eylül Savaşına yol açtığı belleklerden silinmemiştir. Şimdi ABD Yönetiminin yirmi yıl sonra uluslararası komployu güncellemeye çalışarak üç PKK Yöneticisi hakkında “Vur emri” çıkardığı bir ortamda YNK’nin PKK çizgisine yakın bir hareketi bu biçimde kapatması, “Acaba YNK yine komplo içerisinde mi?” sorusunu akıllara getirmektedir.
Tabi Tevgere Azadi Hareketini kapatarak YNK Yönetiminin ne yapmak istediği açıktır. Irak Devleti nezdinde yasallık kazanmış Tevgere Azadi Hareketini bu biçimde yasaklayıp kapatarak, Güney Kürdistan’da yasallaşmasını engellemek istemektedir. Zaten yakın süre önce yapılan seçimlerde de seçime katılmasına izin vermemişler ve yasaklamışlardı. Peki bu tutum ne anlama geliyor? Çok açık ki, PKK’ye yakınlığı olan hiçbir hareketin Güney Kürdistan’da yasal çalışmasına izin verilmek istenmediği anlamına gelmektedir. Yani PKK Hareketi Güney Kürdistan’a sokulmak istenmemektedir.
PKK’nin Güney Kürdistan’a girişinin engellenmesi ve Güney Kürdistan’a solmaması kararının 1991 yılında ABD-TC ittifakı temelinde geliştirilen “Çekiç Güç Operasyonuna” dayandığı, söz konusu kararın ilk olarak burada verilmiş olduğu bilinmektedir. 1979’da aynı güçlerin “PKK Botan’a girememeli” kararını 12 Eylül faşist-askeri darbesi ardından PKK işlemez kılıp Botan’a girerek yenilmez bir gerilla hareketi yaratması ardından, aynı güçler 1991’de bu sefer “PKK Güney Kürdistan’a girememeli” kararını almışlardır. Bu temelde mevcut Güney Kürdistan Yönetimini oluşturarak, PKK gerillasını Güney Kürdistan’dan çıkartmak amacıyla 4 Ekim 1992’de bilinen Güney Savaşını başlatmışlardır. Öyle anlaşılıyor ki, YNK Yönetiminin Tevgere Azadi Hareketini kapatma kararı 1991 tarihli Çekiç Güç Operasyonunun PKK kararına dayanmaktadır ve onun bir uygulaması olmaktadır. Bunun ardından Ekim 1992’deki gibi PKK’ye karşı ortak bir askeri saldırı da gündeme gelirse hiç şaşmamak gerekir.
Çok açık ki, YNK’nin Tevgere Azadi’yi kapatma kararı Kürdistan Özgürlük Mücadelesine zarar vermekte ve bu mücadelenin düşmanlarını sevindirmektedir. Bu nedenle, söz konusu kararın ABD, TC ve KDP Yönetimleriyle birlikte verilmiş olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bunun karşılığı olarak da YNK’ye hava alanının açılması gibi bazı maddi desteklerin verilmiş olduğu ortadadır. Yani bazı maddi çıkarlar uğruna YNK Yönetimi Özgürlük Mücadelesine bu denli zarar verebilen kararlar alabilmektedir. YNK Yönetiminin bu kararının, PKK’ye karşı saldırıda ABD Yönetimine destek veren ve TC Devletini Kuzey Kürdistan’daki katliamlarında cesaretlendiren karakterde olduğu açıktır. Bu nedenle, başta Güney Kürdistan halkı ve demokratik siyasi güçleri olmak üzere tüm Kürdistan yurtsever ve demokratik güçleri YNK Yönetiminin Kürt düşmanlarına destek veren bu kararına karşı çıkacak, kararı kınayacak ve YNK söz konusu kararı geri çekene kadar YNK’ye karşı protesto eylemlerini sürdüreceklerdir.
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi/Atakan ÇETİN