İSTANBUL – Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan AKP’li faşist kayyım rektör Melih Bulu’ya karşı 4 Ocak gününde başlayan protestolar sürüyor. Okul içinde kurulan sergide “Kabe fotoğrafı yere serildi” gerekçesi ile gözaltına alınan 4 öğrenciden 2’si ev hapsi kararı ile bırakılırken diğer ikisi de tutuklandı. Öğrenciler hakkında “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak”tan soruşturma başlatılırken, tutuklanan iki öğrenci “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlanıyor.
‘AŞAĞI BAKMIYORUZ’
Gözaltı ve tutuklamalara karşı Boğaziçi Dayanışması’nın çağrısıyla dün üniversitenin ana kapısı önünde bir araya gelen öğrencilere polis saldırdı. 159 kişinin gözaltına alındığı protestoda öğrenciler her şeye rağmen direnecekleri mesajını vermişti. Sabah saatlerinde ifadelerin alınmasının ardından serbest bırakılan 98 kişi de, “Aşağı bakmıyoruz” diye haykırdı.
BASKILARI NE OLURSA OLSUN BİZ DİRENENLER VAZGEÇMEYECEĞİZ!
Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan öğrencilerden Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) üyesi Meltem Çuhadar, Boğaziçi direnişinin ısrarlı bir şekilde sürdüğünü belirterek, haklı mücadelelerinin büyüyerek devam ettiğini söyledi. İktidarın, öğrencilerin bir araya gelmesini engellemeye çalıştığını ifade eden Meltem, “Eylemlerin en başından beri okul içinde olmayan özellikle devrimci öğrencileri terörist ilan etmeye çalıştıklarına şahit olduk. Bunları dayanışmamızı engellemek için yaptılar ama her seferinde çabaları boşa düştü. Hem okul içerisinde hem de okul dışında kolluk kuvvetlerini sokaklara yığdılar ve bizleri korkutmaya ve mücadelemizden vazgeçirmeye çalıştılar. Uyguladıkları baskılar ne olursa olsun biz direnenler, korkmadan, yılmadan, vazgeçmeden mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.
DEVLETİN KORKUSU POLİSLERİN YÜZLERİNDEN OKUNUYOR
Meltem, gözaltı sürecinin usulsüzlükler ve işkenceyle dolu olduğunu belirtti. Meltem, “Devletin korkusu polislerin yüzünden okunuyordu. Darp ettiler, hakaret ettiler. Yüzlerce öğrenciyi gözaltına aldılar hala serbest bırakılmayan arkadaşlarımız var. Tüm saldırılar korkularındandır. Fakat bizim çağrımız mücadeleyi büyütmek ve sokaklarda olmaya devam edip direnişi büyütmektir. Gözaltında olan arkadaşlarımızı da tutuklanan arkadaşlarımızı da almak için tek ses olmaktır” ifadelerini kullandı.
FAŞİST POLİS ŞİDDETİ ÇARESİZLİĞİN FOTOĞRAFIDIR
Rehin alınan bir diğer öğrenci Gençliğin Devrimci Güçleri (Dev-Güç) üyesi Bekir Acar da “Boğaziçi’ne atanan kayyım aslında bugün belediyelerimize, iradelerimize, yaşam alanlarımıza atanan kayyımların devamıdır” şeklinde konuşurken, bunun bilinçli işlenen bir politika olduğunu söyledi. Kayyım politikalarına karşı sergilenen direnişin karşısında iktidarın çaresiz kaldığının altını çizen Bekir, “Çatılardaki keskin nişancılar, okulun içindeki ÖGB, dışarıda ise çevik kuvvet yığını bu çaresizliğin fotoğrafıdır. Polis bize hiç uyarı yapmadan müdahale etti. İşkenceyle gözaltına aldı. Gözaltında ters kelepçe ile 10 saat boyunca gözaltı aracında bekletildik. Hastanede polisle beraber muayeneye zorlandık. Türlü işkence yöntemleri ile karşı karşıya kaldık” diye vurguladı.
‘BAŞIMIZI ÖNE EĞEMEZLER’
İktidarın, öğrencilerin büyüyen direnişine tahammülleri kalmadığını belirten Bekir Acar, “Korkuyorlar, korkularında da haklılar çünkü boşa çıkartmıyoruz. Yaşam alanlarımıza dönük gerçekleştirilen kayyım saldırılarına karşı çıkmaya devam edeceğiz. Kayyımlar gidecek biz kalacağız. ‘Başınızı öne eğin’ diyen polise cevabımızdır: Başımızı öne eğemezsiniz, birlik olalım başımızı öne eğmeye güçleri yetmez” diye ekledi.
KAYYIM REKTÖR: BEN DEVLETİN TEMSİLCİSİYİM, AKP’LİYİM
Özgür Yarınlar İçin Geliyoruz Çalışması yürütücülerinden Ferhat Ergen ise neredeyse kayyımla yönetilmeyen üniversite kalmadığına dikkati çekerek, kayyım yönetiminin eğitimle iletişimin kesilmesi, okulların sermaye aracı görülmesi dışında bir şey yapmadığını söyledi. Boğaziçi’ndeki direnişin bir bütün tüm kayyım politikalarına karşı bir itiraz olduğunu dile getiren Ferhat, “Yükselen Boğaziçi direnişinin en büyük destekçisi, özneleri, öğrencileri keskin nişancılar ile korkutmaya çalışanlar direnişin farkındalar. Kayyımı meşruymuş gibi göstererek öğrencileri kriminalize etmeleri başarısız oldu. Öğrencileri terörist ilan ettiler, evlerini bastılar, tutukladılar. Fakat fayda etmedi, bu baskılar direnişi güçlendirdi. Melih Bulu da okulun önüne ve içine yığdığı binlerce polis ile doğrudan diyor ki, ‘ben devletin temsilcisiyim. AKP’liyim” diye konuştu.
Ferhat, üniversitenin özerkliğine karşı başlatılan bu saldırıların fiilen bir işgal olduğuna vurgu yaparken dayanışmanın büyütülmesi için öğrencilere birlik çağrısında bulundu.