HABER MERKEZİ – KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, Stêrk TV’nin Özel Program’ında Gazeteci Zeynep Nergiz’in sorularını yanıtladı.
Gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Rewşen Mêrdîn, Mayıs ayı vesilesiyle konuşmasına Mayıs ayı şehitleri şahsında tüm şehitleri anarak başladı.
Sürecin önemine vurgu yapan Rewşen Mêrdîn, işgalci Türk devletinin ve ihanetçi Barzani ailesinin Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal planlarına ilişkin konuştu. İşgalci Türk devletinin 17 Nisan’da Medya Savunma Alanları’na yönelik başlattığı saldırıların hala devam ettiğini hatırlatan Rewşen Mêrdîn, “Bu operasyonun diğerlerinden farkı, Türk devletinin kısa sürede sonuç almak istemesiydi. Ancak gerilla direnişi sonucunda Türk faşizmi ve işbirlikçisi Barzani ailesi planlanladıkları işgal harekatında istedikleri sonucu elde edemediler. Barzani ailesine mensup çetelerin öncülüğünde Türk devleti en ileri teknik ve silahlarla ahlaksızca bir saldırı başlattı. Ancak gerillaların uzmanlığını, hazırlığını ve inancını hesaba katmadılar.
Gerilla verdiği direniş ile onları şoka uğrattı. Türk askerlerinin psikolojisi alt üst oldu. Büyük bir sendrom yaşıyorlar. Onlarca komutan istifa edip savaştan kaçıyor. Düşman tekniğine güveniyordu ama gerillalar buna engel oldu. Düşman büyük bir kayıp verdi. Büyük zorluk içinde. Bu yüzden kimyasal kullanıyor. Yasaklı silahlar kullanıyor. Bu kadar çok sayıda askeri gözden çıkarmış durumda. Askerine “git ölmeden dönme” diyor. Kaç askerin öldüğü umurumda değil. Elbette bu Türk ordusunun gerillalar karşısında yaşadıkları sendromu gösteriyor” diye konuştu.
‘Atlı geldiler, yaya gittiler’
İşgalci Türk devletinin savaş suçu işlediğini ve hesap vermesi gerektiğini belirten KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Türk ordusu her gün savaş suçu işliyor. Bir soruşturma yapılması gerekiyor. Tabii bu NATO devletlerinin desteğiyle oluyor. Faşist Türk devletinin arkasında durmasalar Türk devleti bu suçları işleme cesaretinde bulunamaz. Ancak tarih yine gösterecektir, ne yaparlarsa yapsınlar sonuç 2008 yılında Zap’ta yaşadıkları hezimetten farklı olmayacaktır. O zaman ‘Siwar hatin peya çûn (Atlı geldiler, yaya gittiler)’ diyorduk, ama bugün yaya bile gidemeyecekler.
Türk devleti ile işbirliği yapan Barzani ailesi için ‘KDP’ kelimesini kullanmamalıyız. Çünkü KDP’nin geçmişinde Derin peşmergeleri kahramanca mücadele etmişler, büyük direnişler sergilemişler. Bugün Türk devletinin savaşını destekleyen ve doğrudan bu savaşa dahil olanlardan ‘Barzani ailesinin çeteleri’ olarak söz edilebilir. Sadece destek değil aynı zamanda istihbarat, lojistik, mühimmat vb. savaşın gereklerini temin etmekle birlikte doğrudan aleyhimize aktif rol oynamaktadırlar.
Eğer öyle olmasaydı Türk devleti tek bir adım bile atamaz. Yani kendi gücü ile savaşa katılıyor ve Türk devletinin gerilla ile Kürt halkına soykırım yapması için Kürdistan topraklarının işgaline müsaade ediyor. Burada Güney Kürdistan halkının tavrı kesinlikle çok önemli. Özellikle Güney Kürdistan kadınlarının Barzani ailesinin gerçeğini görmesi gerekiyor. Şu andan itibaren görülüyor ama daha da güçlü bir tavır almaları gerekir. Behdinan halkı köleliğe ve faşizme hiçbir zaman boyun eğmemiştir. Behdinan’daki birçok aşiret kendi dönemlerinde büyük ayaklanmalara öncülük etmiş. Aynı tavır bugün de gereklidir. Bugün Barzani ailesine etrafından halk yok artık. Sadece çıkarları gereği bir kesim kalmış.”
‘YJA Star destan yazıyor’
İşbirlikçi Barzani ailesinde yaşayan kadınlara ilişkin konuşan Rewşen Mêrdîn, “Barzani ailesinde kadınların rolü yok. Bunca yıldır Barzani ailesinden ne bir kadını gördük, ne de bir kadının adını duyduk. Erkekler her zaman ön planda. Bir kadın tanımıyoruz. O kadar geri ve ataerkil bir zihniyet var ki, kadını hiçbir şekilde tanımamakta ve var olarak görmemektedir. Kadınlar hala bir namus olarak görülüyor ve öyle muamele görüyor. Barzani ailesindeki kadınlar bunu kabul etmemelidir. Hakları olmalı, söz sahibi olmalılar, Barzani ailesinin yaklaşımlarını kabul etmemeliler.
Barzani ailesinin bu yaklaşımları sonunu getirecektir. Elli yıldır Türk faşizmine karşı savaşıyoruz. Birçok hükümet geçti, yenildi ama bizim mücadelemiz bitmedi. Gerillaları yok etmek isteyenler yok oldu. Aynı sonucu almak isteyenleri gerillaları bugün de yenilgiye uğratacaktır. PKK yok yenilirse zaten sıra Başur’a ve KDP’ye gelecektir. Türk devleti şimdiden Kerkük, Musul topraklarını işgal ediyor. Askerlerini yerleştiriyor. Oralarda örgütleniyor. Bu da Kürdistan’ın bir ittifak sonucu satıldığını gösteriyor. KDP bu duruma karşı çıkacağına işgalde rol oynuyor” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının devamında YJA-Star’ın direnişini selamlayan Rewşen Mêrdîn, “Gerillalar yıllardır süren bu savaşta büyük tecrübe kazandı. Kadın ordusunun da bir tarihi var. Kadın ordusu uzmanlık düzeyine ulaşmıştır. YJA Star gerillaları işgal saldırılarının başlamasından bu yana düşmana direnişi ile çok büyük cevap verdi. YJA Star destan yazıyor” dedi.
‘Faşist AKP hükümeti çok zayıfladı ve kısa sürede yenilecektir’
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride de dikkat çeken Rewşen Mêrdîn, en büyük savaşın İmralı’da verildiğini vurguladı. Disiplin cezaları bahanesi ile Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüştürülmediğini kaydeden Rewşen Mêrdîn, devamla şunları belirtti: “AKP rejiminde ne ahlak, ne hukuk var. Kendi kanunlarını bile çiğneyecek kadar korkak bir devlet. Faşizm, mahkumlara yönelik 12 Eylül saldırılarını çoktan geçti. Kadın Özgürlük Hareketi’nin öncüleri de zindanlarda saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Aysel Tuğluk da onlardan biri.
Yüzlerce hasta tutsak var. AKP rejimi yenilginin intikamını tutsaklardan alıyor. Bu uygulamalara karşı halkın tepki vermesi ve daha net bir tavır alınması gerekiyor. Önderliğimize yönelik büyük saldırıların olduğu bir dönemde özellikle kadınların seslerini yükseltmeleri gerekiyor. Özellikle tutsak anneleri yalnız bırakılmamalıdır. Biz cephede düşmanı yenerken, toplumsal alanda da aynı tavrı göstermemiz gerekiyor. Faşist AKP hükümeti çok zayıfladı ve kısa sürede yenilecektir.”
‘Êzidî kadınlar, 5 bin Êzidî kadının intikamını almaya yemin etti’
Şengal’e yönelik saldırıların da savaş konseptinin bir parçası olduğunu ifade eden Rewşen Mêrdîn, “Düşman Önderliğin paradigmasının olduğu her yeri kendisi için bir tehlike olarak görüyor. O yüzden en büyük korkuyu yaşıyor. Şüphesiz Önderliğin fikirleri Barzani ailesine de karşı. Zaten Barzani ailesinin Êzidîlere ve PKK’ye ihanete sadece bugün değil tarihte de var. Êzidîler bugün kendi sistemlerini kurmuşlardır. Bunu kendi emekleri ile, özgürlük hareketinin yardımıyla yaptı. Biz de pişman değiliz. Êzidî halkımız Kurdistan’ın en kadim halklarındandır ve elbette bizler de onları koruyacağız.
Kazimi hükümetinin gücü varsa önce Türk devletinin saldırdığı topraklarını savunsun, Êzidî halkının topraklarını işgal etmesin. Kerkük ve Musul’da durum vahim. Osmanlı projesinden bahsediliyor. Êzidi halkının Irak hükümetine ve KDP’ye inancı yok. Irak hükümeti ve KDP bu halktan özür dilemeli. Biz özerkliğin arkasındayız. Êzidî halkının kendilerini yönetme hakları var. Êzidî halkı özgürlüğün tadına vardı artık bundan vazgeçmez. Hiçbir güç onları Kazimi hükümetinin ve Barzani ailesinin kontrolü altına alamaz. Eğer sadece kadın hareketi bile kalsa Şengal yine de eskisi gibi olmayacak. Êzidî kadınlar, pazarda satılan 5 bin Êzidî kadının intikamını almaya yemin etti.
Şengal Kadın Hareketi Şengal’de çözüm üretebilir. Mücadelesi ve direnişi ile her türlü saldırıyı alt edebilir. Yıllardır Şengal’de başarılı bir mücadele veriyorlar zaten. Êzidî toplumunun umudu oldular. Êzidî halkının direnişini ve mücadelesini bir kez daha selamlıyoruz. Güney Kürdistan kadınları artık düşmanın planlarının çok iyi farkında. Güney kadınları tüm ayaklanmalarda öncülük yaptı. Bugün de çok iyi öncülük yapabilirler. Biliyoruz ki işgalciler başarılı olursa en büyük acıyı kadınlar yaşayacaktır. Êzidî halkının tutumunu bir kez daha selamlıyor ve bu kadar kısa sürede kendilerini bu düzeyde örgütledikleri için tebrik ediyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.