HABER MERKEZİ
Güneydoğu Torosların devamı, Sason ve Xerzan dağlarında 7 yıl boyunca büyük kahramanlık sergileyen Elîyê Ûnis Serhildanı bitmeyen bir direniş halidir diyebiliriz. Sason direnişinde cephede savaşan kadınların sembolü olan Rindixan, teslimiyeti reddederek Sason çayının azgın sularına köprüden atlayarak yaşamını yitirir. İki nesil sonra onun ismiyle PKK saflarında yaşamını yitiren torunlarından Rindixan Kayra (Nazlıcan) ve Bitlis Hizan’da Türk ordusuna karşı çarpışarak 14 kadın arkadaşıyla birlikte yaşamını yitiren gerilla komutanlarından Leyla Altan (Arjin Xerzan), tıpkı büyük anneleri Rindîxan gibi teslimiyete karşı direnişin sembolü oldu.
Leyla Altan, diğer bir adıyla Arjîn Garzan, bundan 2 yıl önce Bitlis’in Hizan İlçesi kırsalında Türk ordusunun düzenlediği kapsamlı bir hava operasyonunda 14 kadın arkadaşıyla birlikte ölümsüzler kervanına katıldı. İki gün boyunca eşsiz bir direniş sergileyen ve teslimiyete boyun eğmeyen Garzan’ın 15 yiğit kadını, son nefeslerine kadar çarpışmayı bildiler.
Bu destansı direnişin bir geçmişi vardı elbet. Bu geçmişin peşinden giderek, Arjîn Garzan’ın bundan 85 yıl önce yine aynı şekilde Sason dağlarında direnişleriyle destan yazan ailesine, yani Mala Elîyê Ûnis’e ulaştık. Ve tabi ki peşinden gittiğimiz bu geçmişte, tıpkı Garzan dağlarında destan yazan Arjîn Garzan ve 14 kadın arkadaşı gibi, yine stranlara konu olmuş, dilden dile dolaşan 85 yıllık bir kadın destanına, Eliyê Ûnis’in çocuklarından Rindîxan’ın destansı direnişiyle karşılaştık.
İşte bu yazımızda Sason dağlarının yiğit kadını, direnişin sembolü Rindîxan ile yine Garzan dağlarında benzer bir direnişle ölümsüzler kervanına katılan çağdaş Rindîxanlar’ı anlatmaya çalışacağız.
MALA ELÎYÊ ÛNIS DİĞER ADIYLA: QEVMÊ ÇİYÊ
Sason dağlarının eteklerinde yaşayan ve yüzyıllardır mertliğin, dürüstlüğün, kahramanlığın timsali dağ kavmi (Qewmê Çiyê) olarak bilinen Mala Elîyê Ûnis ailesi; katliam, sürgün ve talana rağmen bugün de devam eden Kürt özgürlük mücadelesi saflarında haksızlığa, inkara ve zulme karşı yerini almayı sürdürüyor. Xarzan bölgesinde halkı için canından, malından vazgeçecek kadar fedakarlık örneği gösreten Elîyê Ûnis ailesi, Kürtlerin yüzyıllardır sürdürdüğü mücadelede önemli bir yer edindiler. Dağ Kavmi olarak tanınan Mala Elîyê Ûnis, 19’uncu yüzyılın sonlarında özerk bir yapı için Osmanlı İmparatorluğuna karşı Sason dağlarında direnişe geçmiş, 20’inci yüzyılın başlarına kadar bu mücadelelerini sürdürmüşler. Son olarak 1915 yılında Kürdistan’da söz sahibi olabilmek için bölge aşiret konfederasyonu girişiminde bulunmuş ve cumhuriyetin kurulmasıyla Kürtlerin tümden inkarına karşı 1925 yılında tekrardan başkaldırmışlardır. Bu kesintisiz direniş hali çoğu kez katliamlar, yok etmeler ve sürgünlerle sonuçlanmışsa da, 1932 yılına kadar bilfiil devam etmiş.
Sason Serhildanı’nın önderi olan Elîyê Ûnis’in torunu Mehmet Altan, isyan sonrası ailesinin Suriye’de Fransa devletine sığındığını ve Şam yakınlarında bir kasabada dünyaya geldiğini anlatıyor. Halen BDP Kozluk İlçe Başkanlığı’nı sürdüren Altan, 4 aylık iken atalarının yaşadığı Xerzan bölgesine tekrar geri döndüklerini ifade ederek, Kürt halkının özgürlüğü için halen mücadeleyi sürdürdüklerini dile getiriyor.
Sason direnişini özetle anlatan Altan, isyan günlerini şöyle anlatıyor: “Aslında ailem Osmanlı‘ya karşı 1857 yılında büyük dedemiz Elî’nin önderliğinde ilk direnişi başlatıyor. 1890 yılına kadar teslimiyet olmamış ve Osmanlı İmparatorluğu‘na bu dağ kavmi boyun eğmemiş. İkinci Sason direnişinin önderliğini Aliyê Unis yapmakta. Ancak 1915 yılında bölge aşiret konfederasyonları ve Akil adamlarının ortak anlaştığı sözleşmede bölgede özerk yapı girişimleri oluyor. Ancak Kozluk, Sason, Silvan dağ silsilesinin dışındaki aşiretlerin desteğini çekmesi ve devletin soykırım harekatı başlatmasıyla harekat başarısızlıkla sonuçlanır. 1925 yılında bu kez Elîyê Ûnis’in oğlu Mihemedê Elî önderliğinde Şex Said isyanıyla aynı dönemde üçüncü serhildana imza atarlar. Ancak bilindiği gibi Şêx Said ayaklanması başarısızlıkla sonuçlandı ve tüm önderleri idam edildi. Şêx Said isyanı sona erer ancak Sason’da direniş sürmektedir. Bu sürekli isyan hali 1932 yılına kadar aralıklarla devam eder. Tabi bu süre içerisinde 7 kez isyan bastırılır ve aile fertlerimiz, destek veren bölge halkı sürgünlere tabi tutulur. En son sürgün Suriye sürgünüdür. Fransa, Sason direnişçilerinin Suriye’ye geçişine izin verir. Siirt Valisinin girişimiyle Kozluk’ta yapılan anlaşma sonucu kadınların bir kısmı yaşlı ve çocuklar Suriye’nin Şam, Qamişlo, Efrin çevrelerine yerleşir. Göç sırasında Türk ordusu onlarca kişiyi ya öldürdü veya kaybettirdi. Ailenin bir bölümü de Suriye’ye geçmeyi başardı. Halen ailemizin bazı fertleri kayıptır, sağ veya ölü olup olmadıklarını bilmiyoruz. 1960 yılında tekrardan topraklarımıza döndük. Ben de Suriye’de dünyaya geldim ve 4 aylık iken kendi topraklarımıza dönmüşüz.”
SASON SERHİLDANINDA KÜRT KADININ DESTANSI DİRENİŞİ
Elîyê Ûnis’in torunlarından Nuhat Altan ise, yıllarca özgür kadın mücadelesinin içerisinde aktif rol alıyor. BDP yöneticiliği görevini de sürdüren Altan, Sason direnişinde 7 yıl boyunca cephede savaşan kadınların görülmeyerek, geri planda bırakılmasından yakınıyor. Aynı zamanda Arjîn Garzan’ın (Leyla Altan) ablası olan Altan, ailesindeki Kürt kadınlarının direniş geleneğini şöyle anlatıyor: “Biz devletin zulüm ve katliamlarını ninemiz Dirê’den (Dadê Dirê) dinlerdik. O hep Elîyê Ûnis direnişini anlatırdı. Onlarca yıl dağlarda büyük bir direniş sergileyen Xerzan kabilesinin kadınlarının da büyük bir direniş sahibi olduğunu söylerdi. Makinalı tüfek kullanan erkekler kadar olmasa da, kadınlar hiçbir zaman tabancasız kalmazmış. 7 kez isyan bastırılmış ancak tekrar gücünü toplayarak Mereto ve Kermeleh dağlarını özgürlükleri için mesken tutmuşlardır. Dirê ninenin bize anlattığı ve en çok etkileyici olan yön; kadınların hem çocuklarına bakıyor, hem de erkeklerle birlikte cephede büyük bir direniş sergiliyor olmalarıydı. Evet, Türk ordusu çok acımazsızca katliam gerçekleştirmişse de, Sason direnişçileri defalarca bir tabur askeri kökten yok etmiş ve teslim almıştır. Ancak esir düşen askerlerin sadece silahlarını ve üzerindeki erzakları alıp serbest bırakılmışlardır.”
TESLİMİYETE KARŞI AZGIN SULARI TERCİH ETTİ
Direniş sırasında bir mağarada saklanan ve askerlerin geçişini gören bir kadının ağlayan çocuğunun ağzını bezle kapattığı için çocuğunun öldüğünü ifade eden Altan, kadınların yaşadığı bazı anekdotları da şöyle anlatıyor: “Kadınlar büyük bir mağarada saklanıyor ve askerlerin geldiğini görünce ağlayan çocuğunun ağzına bez koyarak boğulmasına neden oluyor. Kadın, 78 kadın yerine çocuğunu bedel veriyor. Başka bir mağarada çembere alınan kadınlardan Rindîxan ve beraberindeki Reqîya ile Taqîbat adlı kadınlar esir düşüyor. Ancak esaret altındayken teslimiyeti kabul etmeyen her üç kadın Malabadî köprüsünü geçtikleri sırada kendilerini Soson çayının azgın sularına bırakıyorlar. Rindîxan şehit düşüyor ve Kürt kadını ile Sason direnişinin sembol ismi oluyor. Burada Kürt kadınının direngenliğini anlatan başka bir hikaye var. Esir alınan kadınların bulunduğu mağarada Rindîxan’ın yaralı oğlu Mihyedîn de var. Esir alındıktan sonra Mihyedîn’in kafasını kesen askerler, kesik kafayı Rindîxan ve gelininin önüne atarak, “Bunu tanıyor musunuz? Bakın yiğitleriniz ne haldeler” der. Bir anda oğlunun kesik başını önünde gören Rindîxan, hiç bozuntuya vermeden, “Demek ailemin en zayıf kişisiydi ki kellesi ayaklarınızın altında, eğer yiğit olsaydı bu halde olmazdı, direniş saflarında size karşı mücadele ediyor olurdu” diye yanıt verir. Bu cevap karşısında tabur komutanı ve askerler şaşkınlıklarını gizleyemezler. Oysaki Rindixan, oğlu Mihyedîn’in ne kadar yiğit ve savaşçı olduğunu ve yürüyemeyecek kadar ağır yaralı olduğu için esir düştüğünü bilir. Sadece askerleri sevindirmemek için böylesi bir tutum içerisine girer.”
İKİ DİRENİŞTE DE RİNDİXAN VAR
Sason direnişinden Kürt Özgürlük Mücadelesine kadar Rindixan’ın isminin taşındığını ve bugün onlarca kadın gerillanın olduğunu kaydeden Altan, “Elîye Ûnis ailesinin kadınları tarih boyunca direniş ruhlarından asla taviz vermemişlerdir. Bunun bariz örnekleri çok şükür bugün bizim onlarca kadınımız Kürt özgürlük mücadelesinde halkının özgürlüğü için şereflice mücadele etmektedir. Bazıları şahadete ulaşmıştır. Hatta Rindixan ismini taşıyan dayımın kızı Rindîxan Kayra da (Nazlıcan) Kürdistan dağlarında aldığı ismin şanına layık bir şekilde şehit düşmüştür. (Rustem Cûdî’lerin şehit düştüğü hava saldırısında.) Ve son olarak kız kardeşim Leyla (Arjin Xerzan) 2 yıl önce 14 kadın arkadaşı ile birlikte Hizan’da destansı bir direniş sonucu şahit düştü. 19 yıl Kürdistan dağlarında isyankar ruhunu mücadelesine yansıtmış ve Elîyê Ûnis direnişinin sembol ismi Rindixan’ın direniş ruhuyla kendini halkına feda etmiştir” diyor.
ARJİN RINDİXAN’IN DİRENİŞ RUHUNU TAŞIYORDU
Elîyê Ûnis’in torunlarından Barış Anneleri İnisiyatifi Üyesi Sinemxan Adsan’ın ise, bir kızı ve bir oğlu 21 yıl önce PKK saflarına katılıyor. Gerilla komutanlarından Leyla Altan’ın teyzesi olan Adsan, Arjin Xerzan’ın direngenliğinin Sason direnişinin sembolü olan boyun eğmez Rındîxan’ın ruhunu taşıdığını kaydederek, Sason direnişi ve Elîyê Ûnis ailesini şu sözlerle anlatıyor: “Sason dağlarında Elîyê Ûnis ailesi büyük bir direniş sergilemiş ve kadınları belki çok dile getirilmezse de gençlerle birlikte cephede yer almışlardır. Rindîxan teslimiyete karşı kendini iki kardeşiyle Sason çayına atıyor. Büyük kahramanlık sergileyen Sason direnişinden sağ kalanlar Suriye Kürdistan’ına geçiyor, sürgün hayatı yaşıyorlar. Son olarak filizlenen Kürt özgürlük mücadelesine desteğimizi hiç esirgemedik ve özgürlük mücadelesinde biz de yerimizi aldık. Onlarca şehit verdik ve halen Kürt özgürlük mücadelesinin saflarında birçok gencimiz yer almaktadır. Benim de bir kızım bir de oğlum PKK saflarında. 21 yıl önce katılım sağladılar ve onlar ailemize layık bir tutum aldılar. Biz çocuklarımıza hep şunu öğrettik; direnişçi bir insan özgürlüğü için ölmesini bilmelidir. İnsan bir defa dünyaya gelir ve bir defa ölür. Ama şerefli ölmek bize yakışandır. Aile olarak da bugüne kadar devletin parasını hiç yemedik çünkü o para hainlik yolundan gelir, partinin parasını da yemedik o yoksul halkın parasıdır, PKK’nin parasını da yemedik oda şehitlerin kanıdır! Umarım ölünceye kadar onurlu bir yaşam bize nasip olur. Sason direnişinin devamında dağlar ovalar her yer PKK olmuş ve amacımıza ulaşmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.”