Orgeneral Yaşar Güler, Türkiye’de sistem değişikliğinin ardından cumhurbaşkanı tarafından atanan ilk genelkurmay başkanı oldu. Güler’in, Kürdistan’daki birçok katliamda adını söz ettirirken Roboski katliamı (Uludere) hava operasyonun da uygun olacağına karar veren ilk isim olarak tarihe geçti.
HABER MERKEZİ – Genelkurmay İstihbarat Başkanı Güler, bu görevi sırasında da Roboski (Uludere) olayı yaşandı.
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın (Uludere) ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak’a geçen bir grup kaçakçı, PKK’li denilerek, F-16 savaş uçakları tarafından vurulmuş, olayda 17’si çocuk 34 kişi katledilmişti.
O dönemde de Korgeneral olan Güler, emir-komuta zinciri içerisinde insansız hava araçlarıyla geçilen görüntülerde tespit edilen gruba yönelik top atışının ardından hava operasyonun da uygun olacağına karar veren ilk isim.
Askeri savcılığın olayla ilgili hazırladığı ve Ocak 2014’te kamuoyu ile paylaşılan 16 sayfalık rapora göre, akşam saat 19:00 sularında Genelkurmay Görüntü İzleme Merkezi’ne gelen Güler, burada görüntüleri izledi ve yaptığı değerlendirmede hava harekatının uygun olduğunu tespit etti.
Güler daha sonra konuyu o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar’a aktardı. Birkaç saat sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in talimatıyla gruba hava harekatı düzenlendi.
Olayla ilgili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı “görevsizlik”, askeri savcılık da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Casusluk soruşturmasında ‘gizli belge’ kararı
Yaşar Güler’in istihbarat başkanlığı döneminde yaşanan bir diğer olay da İzmir’deki casusluk soruşturması oldu.
Ağustos 2010’da e-posta ile gelen bir istihbarat üzerine başlatılan davada, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkiliye “devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermek” suçlaması yöneltildi.
Söz konusu soruşturma sırasında ele geçirilen yaklaşık 700 belgenin gizlilik derecesinin anlaşılması için ise Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nda 9 kişilik bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon belgelerin “çok gizli” olduğuna kanaat getirmişti.
Sanıklar ve avukatlar o dönemde belgelerin arasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un konuşması, telefon rehberi ve kamuya açık bazı raporların da bulunduğu gerekçesiyle “çok gizli” tespitinin hatalı olduğunu savunarak, Adli Müşaviri Muharrem Köse ile dönemin İstihbarat Başkanı Güler’i sorumlu tutmuştu.
Daha sonra İzmir’deki bu davada sanıkların tamamı beraat etti ve 2016 yılında bu davayla ilgili kumpas iddialarına yönelik bir soruşturma başlatıldı.
İddianame Nisan 2016’da hazırlandı. İddianamede Güler hakkında da bazı iddialara yer verildi.
İlk davanın sanıkları arasında bulunan Kurmay Albay İrfan Bulut’un belgeleri inceleyen komisyondaki bir kişinin gizlilik derecesiyle ilgili hazırlanan çizelgeye itiraz ettiği ancak Güler’in bu kişiyi “azarlayarak heyetten çıkardığını” ve kendisinin imzalayarak savcılığına yolladığına dair ifadesi de iddianamede yer aldı.
Bununla birlikte Güler, casusluk davasına yönelik kumpas iddiaları hakkında açılan soruşturmada yargılanan isimler arasında yer almıyor.
Gizli Suriye ses kaydı
Güler’in Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevinin ardından 2013 yılında Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na atandı.
Bu görev dönemine ise gizli Suriye ses kaydı damgasını vurdu.
2014 yılında bu kez internete düşen ve YouTube’a erişimin bir süreliğine engellenmesine neden olan bir ses kaydı, Güler’in adının çok daha geniş kitlelerce bilinmesine yol açtı.
YouTube’a “seçim güdümü” adlı bir hesap tarafından yüklenen videonun, Suriye konusunda gizli bir toplantıya ait ses kaydı olduğu ortaya çıktı.