Rojava Enternasyonalist Komünü Efrin kantonuna karşı yapılan canice saldırganlık ve son olarak işgalci Türk devletinin Kuzey Suriye’ye dönük tehditlerine karşılık açıklama yaptı .
HABER MERKEZİ – Rojava Enternasyonalist Komünü açıklamasında tüm demokratik güçlere Kuzeydoğu Suriye Demokratik Federasyonu’nu savunun çağrısı yaptı. Açıklamanın devamında Efrin’e karşı saldırganlık savaşı, sivil nüfusa yönelik katliamlara verilen uluslararası destek, arkadaşlarımızın üzerine yağdırılan NATO bombaları, palet izlerinin umudumuzu ezeceği düşünülen Alman Leopar tankları, Ortadoğu’daki devrime karşı yeni bir emperyalist cephenin ilk açık ifadesi olduğuna dikkat çekildi.
Yapılan açıklama şu şekilde;
Efrin kantonuna karşı yapılan canice saldırganlık savaşının başlamasından bir yıldan az bir süre sonra Kuzey-Doğu Suriye halkı yine faşist Türkiye devleti ve onun İslamcı müttefikleri tarafından yapılan bir saldırıyla karşı karşıya. Türk diktatörü Recep Tayyip Erdoğan’ın tehditleri boş laf değil, sadece seçim kampanyası propagandası değil, yalnızca kışkırtma değildir. Maxmur mülteci kampına ve 13 Aralık’ta Şengal’deki bazı köylere yaptığı saldırılar ile bunu tekrar netleştirmiştir. Aslında bunlar, AKP-MHP rejiminin Yeni Osmanlı genişlemeci özlemlerinin son ifadesi ve Kuzey-Doğu Suriye ve tüm Orta Doğu’daki devrime karşı öldürücü bir yok etme savaşının açık duyurusudur.
Devrimin başlamasından bu yana, Türk devleti, Suriye rejimi, ABD ve Rusya’nın önderlik ettiği emperyalist güçler, bu tomurcuklanan devrimi budamak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Ancak, ne İslamcı katil çeteleri, Al-Nusra’nın bayrağı altında da olsalar, ÖSO adı altında ya da İslam Devleti’nin siyah bayrağı altında, ne de ambargo, ayrıştırma, tecrit ve açık saldırganlık savaşı ile halkın kahramanca direnişini kıramadılar.
Bu mücadelenin geçen 6 yılında, Kuzey Doğu Suriye halkları, büyük fedakarlıklar ve çabalarla, özgür bir hayata olan bağlılıklarının kanıtını küresel kamuoyu önünde vermiştir. Rakka’nın Suriye Demokratik Güçleri tarafından kurtarılması ve bununla birlikte her geçen gün halifeliğin tamamen yok edilmesine yaklaşılması, Suriye’de ve tüm bölgede yeni bir stratejik aşamanın başlangıcına işaret etmektedir. İslam Devleti’nin terör saltanatının yıkılmasıyla, Kuzeydoğu Suriye’nin Savunma Kuvvetleri ile Uluslararası Koalisyon bayrağı altındaki emperyalist güçler arasındaki taktik-askeri geçici ittifak giderek önemini yitirmektedir.
Bölgesel ve uluslararası egemen güçler arasında ne kadar çelişkiler olursa olsun, hepsi bir noktada aynı fikirdedir: Kuzey-Doğu Suriye’deki devrim, onun demokratik meclise dayalı idari yapısı, ekolojik-toplumsal bir kamu sektörünün kurulması ve devrimin ana güdüsü olan kadınların binlerce yıllık ataerkil bir egemenlik sisteminin prangalarından kurtarılması, onların egemenlik çıkarları için en büyük tehdidi oluşturur ve bu devrimin imha edilmesini gerektirir. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’deki devrim, devlet, sermaye ve ataerkilliğin ötesinde bir yaşam arayan herkes için benzersiz bir umut kaynağı haline gelmiştir. O dünyanın ezilen ve sömürülenlerine kapitalist modernliğin karanlığından çıkış yolunu gösteren bir yol ışığıdır ve iktidarda olanlar tarafından ilan edilen “tarihin sonunun” sadece yalandan başka bir şey olmadığını kanıtlamıştır. O bugün bile, 21. yüzyılda, başka bir dünyanın mümkün olduğunun canlı örneğidir.
Efrin’e karşı saldırganlık savaşı, sivil nüfusa yönelik katliamlara verilen uluslararası destek, arkadaşlarımızın üzerine yağdırılan NATO bombaları, palet izlerinin umudumuzu ezeceği düşünülen Alman Leopar tankları, Ortadoğu’daki devrime karşı yeni bir emperyalist cephenin ilk açık ifadesi ve beklentilerimiz için bir belirti olmuştur. Buradaki insanlar ve bizler de Efrin’den şunu öğrendik: Kendi gücümüzden başka hiçbir şeye güvenmemek. Uluslararası güçlerin açıklamalarına hiç inanmıyoruz ve kimseye de başvurmayacağız. Arkadaş ve düşmanlarımızı çok yakından tanıdık ve biliyoruz ki, bu mücadeledeki tek müttefiklerimiz yalnızca uluslararası demokratik, devrimci güçler, farklı bir dünyayı hayal eden ve özgür bir gelecek için birlikte mücadele ettiğimiz herkes olabilir.
Biz herkesi yeni bir direniş, eylem ve işbirlikçi mücadele aşamasına hazırlanmaya çağırıyoruz. Geçtiğimiz yıl Efrin’in savunması için sokaklarda olan, birçok dayanışma komitelerinde örgütlenen, Dünya Afrin Gününü dünya çapında bir dayanışmanın ifadesi yapan ve Kobanê’nin her sokağının her metresi için bizimle endişelenenleri. Avrupa’da ve tüm dünyada insanlık düşmanlarına, savaş kışkırtıcılarına ve Türk faşizminin destekçilerine karşı öfkelerini ve nefretlerini beyan edenleri. Mesajımız kesin ve açıktı: Eğer devrime karşı savaş uluslararası ise, direnişimiz de öyledir. Gelin birlikte bu devrimin hepimizin savaşı olduğunu, Rojava’nın bizim umudumuz ve beklentimiz olduğunu ve birlikte geleceğimizi savunacağımızı gösterelim.
Saldırıların bu aşamada gerçekleşmesi tesadüf değildir. Uluslararası kapitalist sistem bugün zayıflık pozisyonundan hareket ediyor. Devletçi medeniyetin yapısal krizi artık örtbas edilemez ve her gün daha fazla insan uyanmaya ve bu zalim sisteme karşı savaşmaya başlıyor. Bunu Fransa’nın sokaklarında, Arjantin Buenos Aires’teki G20 zirvesine karşı protestoda, Kadınlar Grevi’nde, #NiUnaMenos ve Hambach Ormanı’ndaki protestolarda görüyoruz. Eski düzenin güçleri, acil durum yönetimi, devlet terörü ve açık faşizmle kendilerini hayatta tutmaya çalışıyorlar, ancak örgütlenir ve yaşamlarımıza yapılan saldırılara birlikte karşı durursak onların günleri sayılıdır. Gelin devrimden aldığımız gücü kullanıp mücadelemizi yoğunlaştıralım. Eğer ortak gücümüzün farkına varırsak, bu sistemi sonunda tarihin çöp yığınına atabiliriz. Kapitalist modernliğin saldırısına karşı, her yerde demokratik modernliğin savunmasını ve ayaklanmasını örgütlemek hayati önem taşır.
Rojava’da Enternasyonalist Komün olarak bizler için bugün de yeni bir aşama başlıyor. Rojava’da bu devrimin sivil yapılarını desteklemek, öğrenmek, anlamak ve gelişmeyi ilerletmek için bir araya geldik. Bu savaş Rojava halkına olduğu gibi bize de zorla kabul ettiriliyor. Fakat eğer düşman bize başka bir seçenek bırakmazsa, o zaman bir kenarda durmayacağız, fakat direnişin hazırlanmasına ve toplumun ve devrimin savunmasına tüm gücümüz ve tüm yeteneklerimizle katkıda bulunacağız. Bu direnişe katkımızı sağlamak için gereken her şeyi yapacağız. Faşist saldırıya karşı halkla yan yana duracağız. Buraya dünyanın farklı yerlerinden farklı fikirler ve deneyimlerle ile gelmiş olabiliriz, ancak bu topraklar son yıllarda artık bizim evimiz oldu. Bu ruhla biz de, 12 Aralık’ta başlayan Kuzey Doğu Suriye’deki özyönetimin toplumsal genel seferberliğine katılacağız.
Siz de devrimle yan yana durun, sesinizi yükseltin, sokaklarda bir araya gelin, mevcut dayanışma komitelerine ve direniş gruplarına katılın ve yenilerini kurun. Rojava’daki duruma ilişkin bilinçlenmeyi artırmak için sivil itaatsizlik eylemleri başlatın ve açık bir dayanışma desteği gösterin.