BEHDİNAN – KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırılarına ilişkin ANF’ye konuştu. Hozat, şu hususlara dikkat çekti:
İNANÇ VE İRADE SAVAŞI FAŞİST SOYKIRIMCI İTTİFAKIN SONUNU GETİRECEK
Rojava’da tarihi bir direniş yaşanıyor. Bu direnişte halkımız ve QSD, YPG, soykırımcı faşist Türk ordusuna ve DAİŞ, El Kaide artığı çetelere karşı muazzam direniş yürütüyor. Çok kahramanca, onurluca. Şehit de veriyor. En başta ben Rojava devrimi şehitlerini büyük bir saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyorum. Halkımızın büyük bir inanç ve iradeyle verdiği savaş faşist soykırımcı Türk devletinin sonunu getirecek. Rojava, AKP-MHP-Ergenekon faşist soykırımcı ittifakının mezarı olacak; bataklıkta boğulacaklar. Bu direniş bunun işaretlerini veriyor şimdiden. Sonlarını gösteriyor.
Çok açıktır bu saldırının nedenleri. 21. yüzyılda faşist Türk devleti Kürtlerin hak sahibi olmasını istemiyor. Demokratik statü sahibi olmasını istemiyor. Yüzlerce yıl daha kölelik statüsünde kalmasını istiyor. İnkâr, imha politikalarına devam ediyor. Bu açıdan Kürtler üzerinde soykırım savaşı yürütüyor. Soykırım savaşıdır Rojava’daki. Yüz yıldır uyguladığı savaşın devamıdır. Bakur’da da yüz yıldır uygulanıyor, Rojava’da, Başur’da da yürütülen bu soykırım savaşı sonuca götürülmek isteniyor; Kürtler tarihten silinmek isteniyor. Sadece kültürel soykırım değil, şimdi tamamen fiziki soykırımla da tarihten silinmek isteniyor Kürtler. Faşist Türk devleti Kürtlerin varlığını, özgürlüğünü kendisinin ölümü olarak görüyor. Böyle son derece hastalıklı ruh hali ve zihniyet içinde. Bundan kaynaklı her yerde azgınca Kürtlere saldırıyor. Rojava’da faşist soykırımcı Türk devletine, faşist AKP-MHP-Ergenekon diktatörlüğüne karşı verilen direniş, Kürtlerin onur direnişidir, özgürlük, varlık direnişidir. Tüm Kürdistan’ın varlık, özgürlük ve onur direnişidir. Tüm Kürdistan parçaları çok güçlü bir biçimde bu direnişe katılmalıdır, direnişte saf tutmalıdır. Sadece direnişe destek vermek değil; direnişin içinde yer almalıdır. Çünkü bu soykırım savaşı tüm Kürtlere, Kürdistan’a karşıdır. Kürtlerin onuruna, geleceğine karşıdır. Buna karşı ortaya konulacak direniş de bir varlık mücadelesi olacaktır. Özgürce yaşama ve geleceğini inşa etme mücadelesi olacak. O açıdan en başta Bakur olmak üzere Başur’da, Rojhilat’ta, ülke dışında yaşayan tüm Kürdistanlılara sesleniyorum; çok güçlü bir şekilde tüm varlığıyla direnişe katılmalılar. Her yerde ayağa kalkılmalıdır. Varlığına, onuruna ve özgürlüğüne Kürt halkı sahip çıkmalıdır. Rojava tüm Kürdistan’dır. Rojava tüm Kürt halkının özgür geleceğidir. Bakûrê Kurdistan halkımız, ‘üzerimizde baskı var, AKP-MHP faşist diktatörlüğü baskı uyguluyor, bundan dolayı sokağa çıkamıyoruz’ dememeli. Zaten faşizm sokağa çıkmanın gerekçesidir, ayağa kalkmanın, direnişin gerekçesidir. Bu, gerekçe haline getirilmemelidir. Bakur, Rojava’daki bu soykırımcı savaşı en dorukta, en zirvede saldırı olarak ele almalı ve bu direnişe güçlü bir biçimde katılmalı. Bakur halkımızı faşist soykırımcı devlete karşı çok görkemli şekilde ayağa kalkmaya çağırıyorum. Bakur’un tüm kentlerinde, Türkiye kentlerinde, metropollerinde bu devlete karşı ayağa kalkmalı ve Rojava direnişinde yer almalıdır.
SEFERBERLİK İLAN EDİYORUZ
Uluslararası komplonun 21. yıl dönümünde bu soykırımcı faşist saldırının gelişmesinin çok büyük anlamı var tabii. Uluslararası komplo bir soykırım savaşıydı, Kürtlere karşı Önder Apo şahsında özgür Kürtlük bitirilmek istendi, direnen Kürtlük tasfiye edilmek istendi, tüm kazanımları ortadan kaldırılmak istendi. Şimdi de komplo güncellendi. Rojava başta olmak üzere Bakur, Başur, Rojhilat’ta, kırk yılı aşkın mücadeleyle, yüz yılı aşkın direnişle ortaya çıkan tüm kazanımlar ortadan kaldırılmak isteniyor ve Kürtler tamamen soykırıma uğratılmak isteniyor. Nasıl ki uluslararası komplo milyonlarca Kürdün ayağa kalkmasıyla boşa çıkarıldıysa, güncellenen komplo dört parça Kürdistan ve yurt dışında ayağa kalkılmasıyla tamamen mezara gömülecek şekilde tarihin çöp sepetine atılacaktır. Aslında bu, komployu boşa çıkarmak, tasfiye etmek için muazzam fırsat ortaya çıkmıştır, bunu fırsat olarak değerlendirmek gerekiyor. Dünyanın gözü önünde Kürtlere soykırım uygulanıyor. Dünya insanlığının vicdanı Kürtlerin yanında yer alıyor, Kürtlerin meşru mücadelesini görüyor ve haklı buluyor, savunuyor. Bu tarihte ilktir gerçekten. Dünyanın vicdanı Kürtlerin bu haklı mücadelesinden, direnişinden yanadır. Böyle tarihi imkan ve fırsat Kürtler açısından ortaya çıkmıştır. Bu komployu tamamen tarihe gömmek için tüm halkımız ayağa kalkmalıdır. Her yer seferberlik halinde olmalıdır. Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi seferberlik ilan etti. Tüm Kürtler açısından seferberlik ilan ediyoruz. Halkımız yediden yetmişe seferber olmalıdır. Kürt gençleri bu direnişe Kobanê’de olduğu gibi katılmalı, seferber olmalıdır. Avrupa’da, Bakur’da, Kürt gençleri her yerde direnişe katılmalıdır. Rojava halklarıyla bu direnişin içinde yer almalıdır. Soykırımcı faşist zihniyete karşı, devlete karşı direnişte yer alarak güçlü mücadele vermelidir. Tüm Kürdistan gençliğini bu direniş için seferber olmaya çağırıyorum. Aynı zamanda dağlara çağırıyoruz. HPG’ye, YJA Star’a, YPG’ye, QSD’ye katılmalılar. Dağda da görkemli direniş vardır. Kürt gençliğini hem Rojava’da QSD’nin verdiği onurlu direnişe katılmaya çağırıyorum hem de HPG’ye, YJA-Star’a çağırıyorum. Süreç seferberlik sürecidir. Artık ‘biz onurluca, özgür bir biçimde yaşayacağız, geleceğimizi inşa edeceğiz, kölelik zincirlerini parçalayacağız, insanlık tarihinde, özgür insanlığın inşasında temel rol oynayacağız’ sürecidir.
ÇOK SOYLU, TARİHİ DİRENİŞ DEVAM ETMELİ
Rojava halkımız, Kuzey Doğu Suriye halkları çok görkemli, onurluca faşist Türk devletine karşı savaşıyor, direniyor ve bedeller de veriyor. Bu bedeller çok değerlidir çünkü özgürlük ve onur içindir. Ortadoğu, Kürdistan halklarının direniş tarihinde çok anlamı var ve asla boşa gitmeyecektir. İnsanlık değerleri inşa edilecektir. Bunu biliyor Kuzey Doğu Suriye halkları.
Kuzey Doğu Suriye, Rojava halklarına şu çağrıda bulunmak istiyorum; çok soylu, tarihi bir direnişteler. Bu çok güçlü biçimde devam etmelidir. Halkımız asla QSD güçlerini yalnız bırakmamalıdır. Artık QSD Kuzey Doğu Suriye halklarının tamamıdır. Devrimci, halkların savaşıdır. Sadece YPG-YPJ’nin savaşı değildir, tüm Kuzey Doğu Suriye halklarının direnişidir. Bu açıdan halkımız hiçbir biçimde köyünü terk etmemeli, kasabasını terk etmemeli; tek bir insan bile yerinde çıkmamalıdır. Bulunduğu köyde, kasabada, şehirde, evinde, mahallesinde, sokağında bu direnişe doğrudan katılmalıdır. Elinde silah varsa silahla, taş varsa taşla, elinde bir şey yoksa evinde oturmalıdır, şehit düşse bile o evinden çıkmamalıdır ve bu da bir direniştir; zafere götürecek duruştur, onur duruşudur. Bu açıdan Efrîn’den çıkarılması gereken çok ders vardır. Efrîn’in her köyünde, nahiyesinde, şehrinde de halkımız yediden yetmişe direnseydi, devrimci halk savaşını sürdürseydi işgal edilmemiş olacaktı. Faşist Türk devleti ve çetelerinin eline geçmemiş, talana ve işgale maruz kalmayacaktır. Aynı durum Rojava’nın saldırıya uğradığı alanlarda inanıyoruz ki yaşanmaz. O yüzden kimse köylerini terk etmemelidir. Şehit düşse de bu bedeli göze almalıdır. Görkemli bir direniş ve duruş var bu saldırılara karşı. Tek bir insan bile Kuzey Doğu Suriye’den çıkmadı, bundan sonra da bu biçimde sürmelidir. Bu direnişin başarısının garantisi buradadır.
HALKIMIZ ÖZGÜCÜNE DAYANMALIDIR
Öz gücüne güvenmelidir halkımız. Yüz yıldır öz gücüne dayanarak her türlü baskıya, faşizme isyan etti. Kırk yılı aşkındır da çok örgütlü biçimde özgürlük, varlık savaşı veriyor. Çok önemli kazanımlar da ortaya çıktı. Bundan sonra da bu biçimde devam etmelidir. Hiçbir dış güce bel bağlamamalı, inanmamalıdır. Amerika’nın gerçeği ortadadır. “4-5 yıldır QSD’ye, Rojava’ya müttefikim, ittifak gücüm” diyordu. DAİŞ faşizmine karşı savaş yürüttüler. Kürtlerin elbette kendisini savunmak için DAİŞ’e karşı büyük savaş verdi ve yenilgiye uğrattı. İnsanlığın da onurunu kurtardılar. Koalisyon denilen güçler de bir noktadan sonra bu büyük başarının Kürtlere mal olmaması için kendi prestijlerini tazelemek için bu direnişe bir noktadan sonra destek verdiler, Kobanê’nin son bir haftasında ve son dört yıldır. Gelinen noktada görüyoruz. ABD’nin onayıyla faşist soykırımcı Türk devleti Kürtlere, halklara soykırım uyguluyor. ABD Kuzey Doğu Suriye sahasını Türk uçaklarına açtı. Nasıl Rusya Efrîn’de Türk uçaklarına hava sahasını açtıysa, şimdi bin beterini ABD yapıyor. Bu korkunç, çirkin, ahlaksızca bir tutumdur, Amerika’nın içindeki tutum. Çok alçakçadır. Kürt halkına, Araplara, Asuri-Süryanilere, Çerkes, Çeçen, Türkmenlere karşı soykırım uygulanıyor ve bu Amerika’nın, Rusya’nın onayıyla oluyor. Halkımız şunu çok iyi görmelidir; şu emperyal, sömürgeci güçten dost olmaz, stratejik ittifak, müttefiklik olmaz. Kürtlerin dostları halklardır, insanlıktır, demokratik toplumdur, demokrasi güçleridir. Dünya insanlığı, vicdanı, halkları Kürtlerin yanındadır şimdi. İttifak güçleri de bunlardır. Bu güce güvenmelidir.
BU DİRENİŞ ORTADOĞU HALKLARININ ONUR VE ÖZGÜRLÜK DİRENİŞİDİR
Demokratik ulus paradigmasıyla, kadın öncülüğünde, halkların kardeşliğiyle bir sistem inşa edildi, şimdi de halklarla birlikte verilecek mücadele bu paradigmayı başarıya götürecek ve tüm Ortadoğu halkları için umut olacak. Ortadoğu halkları devrimini yapacaktır. Bu direniş Ortadoğu halklarının demokrasi, onur ve özgürlük direnişidir. Tüm Ortadoğu halkları, demokrasi güçleri bu direnişe katılmalıdır. Halkların, emekçilerin, ezilenlerin özgürce, onurluca, birlikte kardeşçe yaşamasının direnişidir. Bu anlamda tüm demokratik kamuoyuna da çağrıda bulunuyorum; direnişe katılmalılar. Dünyanın her yerinde destek vermeli ve yer almalılar. Şu an tüm insanlık adına mücadele yürütülüyor.
Tabii Kürtlerin bu direnişe katılımı çok çok önemli.
Başûrê Kurdistan ve Avrupa’da da direnişe katılma, ses verme var. Özelde de Başur’un tutumu çok önemli, değerlidir. Başur yönetiminin tutumu da önemlidir; olumlu buluyoruz. Çünkü öyle bir süreç ki tüm Kürtlere karşı soykırım savaşı veriliyor. Bunu boşa çıkaracak olan gerçekten temel şey Kürtlerin ulusal birliğidir. Şu anda böyle bir tutum giderek gelişiyor. Kürtlerin ulusal birliğine vesile olmalıdır bu savaş. Soykırım savaşına karşı Kürtler, partiler, ideolojiler, siyaset üstü, tamamen ulusal çıkarlar temelinde ulusal duruş ortaya koymalıdır. Her yerde büyük bir dayanışma ve birlik geliştirerek bu direnişe katılmalıdır. Bu direniş ulusal birliği sağlama direnişine gerekçe yapılmalıdır. Bunun da işaretleri var. Bunu çok çok önemli buluyorum. Başûrê Kurdistan’da bir iki gündür gelişen toplumsal direnişin çok daha ötesinde bir toplumsal direniş, ulusal birlik duruşuyla gelişmelidir. Hem Başur hem de her yerde. Şu an Güney’deki işgal de soykırım savaşıdır. Bunu çok defa söyledik. Türk devleti Kürtlerin baş düşmanıdır. Irkçı, milliyetçi, faşisttir. Kürtlerin kanına doymayan bir devlettir. Kürtlerin imhası üzerine kendini yaşatmaya çalışan bir devlettir. Kürtlerin yokluğunu kendi varlığı olarak gören bir devlettir; tamamen soykırımcıdır. Bu soykırımcı devlete karşı verilecek mücadele kesinlikle Kürtleri özgürlüğe, demokratik, siyasi statüye götürecek ve garantileyecektir. Bunun tek yolu direniştir. Artık direniş, demokratik, özgür yaşamın kapılarını sonuna kadar açacak temel kilittir.
ÖZGÜR KADINLAR KAZANACAK
Başta halkımızı, tüm demokrasi güçlerini, insanlıktan, barıştan, demokrasiden, eşitlikten yana tüm savaş karşıtı güçleri bu direnişte saf tutmaya çağırıyorum. Özellikle kadınları. Beş bin yıldır her türlü sömürüye, yok edilmeye, kırıma uğrayan kadın cinsidir. Erkek egemen sistem bunun zirvesi olan kapitalist sistem, modernist sistemdir. Kadın katliamları üzerinden kendini yaşatıyor. Bunun en büyük acısını kadınlar yaşıyor. Dikkat edersek savaş, şiddet arttıkça en büyük yok oluşa uğrayan kadınlar oluyor. Şiddet artık toplumsallaşıyor ve kültür haline geliyor. Rojava’da gelişen kadın devrimiydi; bir modeldi. Bu kadınların büyük öncülüğüyle bu devrim gelişti; tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarını etkiledi YPJ’nin, Kongra Star’ın mücadelesi, Kürt kadınının toplumsal-siyasal alanda verdiği mücadele. Bu soykırım savaşı kadınların özgür geleceğine, kadın devrimine karşı bir savaştır. Kadınlar muazzam direniyor, bu anlamda tüm kadınlara da çağrıda bulunmak istiyorum: özgürlüğüne, geleceğine, onuruna sahip çıkmalıdır. Kadın devrimini korumayı, kendi özgür geleceğini savunma olarak ele almalı ve yediden yetmişe tüm kadınlar bu direnişte yer almalı ve kadın öncülüğünde zafere götürmelidir. Kadının bu gücü ve potansiyeli vardır. Tüm insanlığı etkileme gücüne, dönüştürme gücüne sahiptir. Soykırımcı faşist Türk devletine Rojava bataklık olacaktır. Özgür kadınlar kazanacaktır.