Rojava Üniversitesi’nde, işgalci Türk devletinin bölgeye yönelik işgal tehditlerine ilişkin basın açıklaması yapıldı. Açıklamada işgale karşı durulacağı ve dünya kamuoyunun Türk devletinin işgal politikalarına karşı görevini yerine getirmesi gerektiği belirtildi.
QAMIŞLO – Qamişlo’da bugün Cizre Bölgesi Demokratik Özerk Yönetim Danışmanı Mizgîn Ehmed ile Rojava Üniversitesi öğretim görevlileri ve öğrencileri bir araya gelerek Suriye’deki siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
Toplantıda konuşan Mizgîn Ehmed, birçok devletin Suriye toprakları üzerinde çıkar yarışına girdiğini belirtti, Suriye’de yaşanan savaşın çıkar ve anlaşma savaşı olduğunu söyledi.
Toplantı sonrası Rojava Üniversitesi bahçesinde öğretim görevlileri, öğrenciler ve üniversite personelinin katılımıyla basın açıklaması düzenlendi.
Türk devletinin uluslararası tüm anlaşmaları ve insanlık ilkelerini çiğneyerek Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı hazırlığında olduğunun belirtildiği açıklamada, bölgenin tüm halklarına Türk devletinin tehditlerine ve saldırılarına karşı durma çağrısı yapılırken, dünya kamuoyunun tehditlere karşı insani görevlerini yerine getirmesi çağrısı yapıldı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Bütün dünya siyasi ve askeri güçlerimizin Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ’li teröristlere karşı kazandığı zaferleri görmektedir. Bu zaferler sayesinde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin toplumsal ve siyasal alanda gözle görülür gelişmeler yaşamaktadır. Ancak işgalci Türk devleti bu gelişmeler karşısında kendini tutamamaktadır. Bu yüzden Efrîn işgali sonrası şimdi de Minbic ve Fırat’ın doğusu ya da diğer bir deyişle Cizre Bölgesi’ne yönelik tehditlerde bulunmakta, ciddi bir şekilde sınır üzerinde askeri hazırlıklar yapmakta, tüm yasaları ve insanlık ahlakını çiğnemektedir.
Hepimiz görmekteyiz, duymaktayız ve takip etmekteyiz: Suriye krizinin başından bu yana Erdoğan yurdumuza yönelik tehditlerde bulunmakta, Suriye’yi işgal etmek ve Türkiye’ye katmak istemektedir. Yeni Osmanlı imparatorluğu hayallerine göre hareket etmektedir. Bab, Ezaz, Cerablus, İdlib ve Efrîn’de demografi değiştirme siyaseti yürütmektedir. Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Çeçen ve Türkmen halklarının yaşadığı bu ülkeye tek dil, tek bayrak politikası uygulamakta, kendini kalıcılaştırmaya çalıştırmaktadır. Böylece Suriye ve Irak halklarına karşı saygısı bulunmamaktadır. Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilginin öfkesini nasıl ki coğrafya üzerinden çıkarmaya çalışmış ise bugün de saldırgan siyasetiyle bölgedeki yanlış politikalarının yenilgisinin hırsını halklardan çıkarmak istemektedir.
Rojava Üniversitesi’nin öğretim görevlileri, öğrencileri ve personeli; Kuzey ve Doğu Suriye’nin aydınları, özgür ve demokratik Suriye’nin vatandaşları olarak mevcut durumdan dolayı kaygılıyız. Yanlış anlaşılmasın ve farklı yorumlanmasın; Türk işgalciliğinin tehditlerinden korkmuyor ve gerekirse binlerce kahramanın kanlarıyla her gün yeşeren bu toprakları korumaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Nasıl ki dönemin Ebu Cehillerine karşı aydınlanma ve bilim savaşı veriyorsak, toplumun her alanında beyin savaşı vermeye de hazırız.
Bu yüzden başta özgür ve demokrat topraklara gönül vermiş halkımıza, sesimize ses olmaları; Özerk Yönetim’e bağlı tüm kurumların tek ses avaz olması çağrısında bulunuyoruz. Gözlerinizi ve kulaklarınızı işgalcilerin yalanlarına ve psikolojik savaşına kapatın; bilinç, özgürlük ve eşitlik saflarında yerinizi alın diyoruz.
Demokrat Suriye kamuoyuna, Türk devlet işgalciliği karşısında tavırlarını ortaya koyma çağrısı yapıyoruz. Hepimiz Erdoğan’ın amacının Suriye’nin bütünlüğünü çiğnemek ve DAİŞ’i korumak olduğunu, bununla beraber Kuzey ve Doğu Suriye halkları arasındaki toplumsal birlik ve ortak yaşamı bozmak olduğunu biliyoruz. Bu yüzden Türkiye sınırına coğrafik uzaklık rehavetine asla kapılmayın diyoruz. Minbic’den Derik’e, Derazor’dan Serêkaniyê’ye, Reqa’dan Girê Spî’ye herkesin ve bu toprağın çevresindekilerin, işgalciliğe karşı tepsini ortaya koymasını ve ellerinden ne gelirse yapması gerektiğini belirtiyoruz.
Devlet geleneği nasıl ki Ortadoğu’da huzurun ve barışın hakim olmasını engellemişse bugün de aynı görevini yerine getirmek istemekte, tüm Ortadoğu ülkelerinde karışıklık çıkarmak istemektedir. Bu yüzden Ortadoğu kamuoyuna, işgale ve Türk işgalciliğine karşı ‘artık yeter!’ demeleri çağrısı yapıyoruz.
Şiddetçi gruplar DAİŞ, El Nusra ve sözde ÖSO’ya desteklerle ülkemize, halkımıza ve coğrafyamıza tehditler savuruyorsa, bununla birlikte bu grupları Avrupa ülkelerine tehdit olarak kullanıp onları göndererek Avrupa’yı kan gölüne çeviriyor. Bu sebeple tüm Avrupa ülkeleri ve batılı ülkelere özgürlük, eşitlik ve kardeşlik bayrağını göndere kaldırdığımızı belirterek faşist Erdoğan devletine verdiğiniz desteklere son vermeniz çağrısında bulunuyoruz. İnsanlarınızın yüzyıllarca çektiği acıyı Ortadoğu halklarımızın da çekmesini istemiyoruz.
Son olarak tüm özgür dünya vatandaşlarına, Avustrulya’dan Kanada’ya, Çin’den Arjantin’e, özgürlüğe gönül vermiş herkese, DAİŞ terörüne karşı savaşta nasıl omuz omuza verip özgürlük bayrağını en yükseğe kaldırdıysak, bugün de halkların sessinin dünyanın dört bir yanına yayılmasını ve Türkiye işgalciliğinin gerçeğini duymayan kulaklara, görmeyen gözlere ulaştırılmasını istiyoruz.
Bu açıklamamızda bir kez daha özgürlüğün bedelsiz olmayacağını ve bilim savaşçıları olduğumuzu belirtiyor, bilimin ve bilincin öncüleri olarak özgür düşünceler için gerekirse canımızı vereceğimizi ifade ediyoruz. Bu temelde bir kez daha belirtiyoruz ki, özgür insan fikirleri ve iradesi kazanacaktır.