Sınıfsız, sömürüsüz, cinsiyetçiliğin olmadığı bir yaşam hayalini gerçekleştirmek için yola çıkan MLKP savaşçısı Raperin Dicle (Sevda Çağdaş), arkadaşlarının deyimiyle Sêvê, “Rojava devrimi, kendimi baştan yaratacağım bir devrim. Ben de bir devrimci kadın olarak, kadın devrimi olan Rojava devrimine dokunmak için buradayım” demişti.
HABER MERKEZİ – Sivas’tan başlayıp Rojava’da devam ettiği devrim mücadelesinde hayatını kaybeden Raperin Dicle (Sevda Çağdaş) şehadetinden sonra arkadaşları tarafından birçok yerde anıldı. Hayatını kadın özgürlük mücadelesine adayan ve kadınların devrimi olarak nitelendirdiği Rojava Devriminde ölümsüzleşen Seve’nin arkadaşları onun mücadele geçmişini anlatı. Arkadaşları Sivas’tan Rojava’ya Seve’nin devrim mücadelesine sahip çıkacaklarını söylediler.
Devrime ve sömürüsüz bir dünyaya olan inancını yanına alarak Rojava’ya giden Sevda’nın Sivas’ta başlayan hikayesi savaştığı topraklarda ölümsüzleşti. “Şehit Komutan Faysal Ebu Leyla Operasyonu” adıyla yürütülen Minbic’ı özgürleştirme hamlesinde yer alan MLKP savaşçısı Raperîn Dîcle’nin (Sevda Çağdaş) şehit düştüğünü öğrenen kadınlar, gençler her yerde onu andı. Arkadaşlarının “Yıldızlara ve devrime sevdalı kadın” olarak anlattığı Sevda, Diyarbakır’da ve birçok kentte gençlik çalışmalarında yer aldı. Sêvê olarak bilinen Sevda, güler yüzlülüğü, samimiyeti ve inancıyla tanınıyordu. Bu yüzden Rojava’ya gittiğinde hazırladığı bir video görüntüsünde “Rojava’ya geldiğim için çok mutluyum” diyordu.
İki kez tutuklanıp saldırıda ağır yaralandı
Sivas, Antep, Dersim, Erzincan ve Diyarbakır’da ESP ve SKM’de çalışmalar yürüten Sêvê, 21 Eylül 2006’da tutuklanıyor. İki yıla yakın Sivas E Tipi Cezaevi’nde kalan Sêvê, Mart 2012’de yasaklanan Newroz kutlamalarına katıldığı için bir kez daha tutuklanıyor. Bu kez Erzurum Cezaevi’ne gönderilen Sêvê, burada da 2 yıl tutsak ediliyor. Cezaevi duvarlarını kendisi için bir sınır olarak görmeyen Sêvê mektuplar yoluyla yoldaşlarıyla olan iletişimini sürdürüyor. Cezaevlerinden her çıkışında da çalışmalarına devam eden Sêvê, Diyarbakır’da 6-8 Ekim serhildanında yaralanıyor. Arkadaşları Sêvê’nin kontralar tarafından bilinçli bir şekilde yaralandığını vurguluyor. Gençlik yıllarını özgürlük mücadelesiyle geçiren Sêvê’yi mücadelesinin devamcısı olacakları sözünü veren arkadaşlarından dinledik.
‘Gürül gürül akan nehir gibiydi’
Sincan Cezaevi’ndeyken mektuplarla Sêvê’yi tanıyan Münevver İltemur onun için şunları söylüyor: “O insan güzeli, sıcak gülüşlü umut yüklü özgür kadınla 2006 yılında Sincan Cezaevi’nde yazdıkları mektupla tanıştım. Önce Sivas daha sonra Erzurum hapishanelerinden yazdılar. Öğrenmeye susamış gibi okumaları ve gelişmelerini her yeni mektuplarında gözlemliyordum. Adeta hızla okyanusa kavuşmak için sabırsızca gürül gürül akan nehir gibiydi. Onun o umutlu, coşkun mektuplarını okurken devrime inancım pekişiyordu. Çok kararlı ve sade biriydi. Bulunduğu ortama bir sıcaklık yayardı. Emekçiydi. Kitle ilişkileri çok güçlüydü. Cesurdu. Ufak tefekti ama kocaman bir yüreği vardı.”
‘Rojava kendimi baştan yaratacağım bir devrim’
“Onun en büyük hayali her devrimci kadın gibi sınıfsız, sömürüsüz, cinsiyetsiz bir dünyadır” diyen Münevver Sêvê’nin Rojava’ya neden gittiğini de şöyle anlatıyor: “Sêvê, ‘Rojava devrimi, kendimi baştan yaratacağım bir devrim. Ben de bir devrimci kadın olarak, kadın devrimi olan Rojava devrimine dokunmak için buradayım’ demişti. Engel tanımayan bir ruh haliyle yola çıktı ve devrim yolunda savaştı. Bizler de onun mücadelesine sahip çıkacağız.”
‘Kadın mücadelesi için çalışma yürütüyordu’
Sêvê ile 2011 yılında Diyarbakır’da yapılan Mezopotamya Sosyal Forumu’nda (MSF) tanıştıklarını belirten Zindan Dorudemir de şöyle bir anısını paylaşıyor: “MSF kampı sürecinde bir gece kadınların yürüyüşü oldu. Sevda yoldaş ESP/SKM’li kadınlar ile yürüyüşe gittiğinde el şekilde döviz taşıyordu. Bu ellerin her bir parmağında kadın direnişi ve kadına yönelik şiddet ile ilgili yazılar vardı. Çok geçmeden daha henüz kadınlar parktan yeni çıkmışken polis müdahalesi gerçekleşti. Bu müdahaleye kadınların direnişi harikaydı. Kadınlar parka geri döndüğünde Sêvê yoldaşın tuttuğu el dövizlerinin parmakları kırılmıştı. Sorduğumda ne oldu diye ‘düşmanın kafasında kırdım’ demişti.”
Açlık grevlerine girmişti
Sêvê’nin kendisini ve pek çok genci etkilediğini ifade eden Zindan, “Yasaklı 2012 Newroz’una katıldığı için Cumartesi Anneleri’nin eylemine katıldığında polisler darp ederek gözaltına alındı. Görkemli 2012 Newroz direnişinin tek tutuklusuydu. Bir futbol turnuvasında Sêvê yoldaşı tanımayan gençler tutukluluk sürecine dikkat çekmek için üniformalarının arkasına ‘Sêvê Yaw” diye yazmışlardı. Hukuksuz yere tutukluydu. Zindandaki açlık grevlerine Sêvê yoldaş da girmişti. Zindandaki sürecinde içerdeki arkadaşlara hep moral olurdu. O sürekli gülen yüzü ile herkese yaşam kaynağı olurdu” diy anlatıyor.
‘Kontralar katletmek istedi’
Diyarbakır’da 6-8 Ekim serhildanında Sêvê’nin kontralar tarafından katledilmek istendiğini, bilinçli bir şekilde saldırıya maruz kaldığını ifade eden Zindan, şöyle devam ediyor: “Yaralandığını duyduğumuzda hepimizin dudakları titremiş gözyaşlarımızı tutamamıştık. Ancak Sêvê gözlerini açar açmaz o yüzünden hiç eksik olmayan gülüşü ile zafer işareti yaptığı zaman Sêvê ile yoldaş olmanın gururunu bir kez daha yaşamıştım. Onu kaybetmenin korkusunu da ilk o zaman yaşamıştım. Şimdilerde Sêvê’mizi sonsuzluğa yolcu etiğimizin gerçeğine inanamıyorum. Şimdi kapı açılıverecek ve Sêvê ‘şaka yaptım’ diyecek gibi hissediyorum. Şu kısacık hayatına çok şey kattı Sêvê. Acımız büyük, öfkemiz büyük. Şimdi bize düşen görev acımızı, öfkemizi örgütlenmek ve mücadeleyi büyütmek. Raperin yoldaş üzerimize büyük sorumluluklar yükledi. Sêvê bilgilerini verdiği video kaydında, ‘Rojava’da olduğum için çok mutluyum’ demişti. Bizde seni tanıdığımız için çok mutluyuz. İyi ki geçtin mücadelemizden. Anılarına bağlı kalmak, çizdiğin, yürüdüğün bu yolda bıraktığın yerden devam etmektir. Sêvê’mizi her zaman inci gibi dişleriyle güldüğü yüzünü hatırlayacağız.
https://youtu.be/2Z977Hta05E