Umudunu ülkesinin kurtuluşa adayan genç yürekler, verdikleri canlarıyla ülkelerini diri tutarlar. Gencecik bu devrim bizden en gençlerimizi, en fedakârlarımızı aldı. Bu gençler özgürlüğe susamış halkına yaşam teminatı oldular. Şimdi okuduğum bir kitapta geçen söz hatrıma gelir; “Savaşan bir halkın hasreti kurtuluş günüdür, adağı ise bağrında büyüttüğü evlatları..”
HABER MERKEZİ –
Ocak 2011’de Muhammed Buazizi adlı bir gencin Tunus’ta bedenini ateşe vermesiyle başlayan, adına “Arap Baharı” diyerek daraltılan bu isyanların son durağı Ortadoğu’nun ekonomisi ve köprüsü olan Suriye oldu. Mart 2011’de Suriye’nin güneyinde bulunan Dera kentinde BAAS Rejiminin katı iç politikalarına karşı başlatılan yürüyüş ve eylemler, Suriye Savaşının fitilini yaktı. Deraa’da yapılan eylemlere karşı BAAS polisi ve askerleri eylemcilere ve halka, düşmana saldırırcasına yönelmişti. Revizyonist gösteriler ülkenin Cumhurbaşkanı Beşşar ESAD’ın istifasını istiyordu. Fakat Deraa’da ki halka karşı uygulanan şiddet ve ölümcül saldırı, tüm Suriye’de bir ayaklanmayı ardında getirmişti. Neredeyse ülkenin büyük bölümü sokaklara çıkmış hükümetin değişmesini, zulmün bitmesini istiyorlardı. Suriye’deki Halk İsyanı ilk günlerde doğallıyla kalmıştı, sonrasında bu natural talepler ve haklar bir savaşı doğuracak ve bu savaş artık halkların kontrolünden de çıkacaktı. Suriye’de gelişen bu isyan ve savaş, yıllarca yabancı halk ve toplum olarak adlandırılmış hakları gasp edilmiş olan Kürt Halkı için de bir çıkış noktası olacaktı. 12 Mart 2004’te Qamişlo’da bir futbol maçının sonunda yapılan katilamdan sonra Kürtler artık yavaştan yavaştan silahlanmaya başlamış, olacak bir devrimde veya saldırıda hazırlıksız olmak istememiştir. 19 Temmuz 2012’de Kürtler Cêzîre, Kobanê ve Efrîn’de hükümet binalarını ele geçirmiş, kentlerde büyük bir kontrol sağlamıştı. YXK olarak Rojava’da Öz Savunma temelli faaliyet gösteren birlikler, 19 Temmuz Devriminde bir dönüşüme gitmiş ve adını “Halk Savunma Birlikleri” YPG olarak değiştirmişti. YPG, halkın kazanımlarını korumak ve olacak saldırılara karşı Meşru Savunma hakkını koruyarak cevaplandıracaktı. Bu gelişmelerden sonra uzun bir dönem Rojava’da çatışma yaşanmamıştı. YPG Savaşçıları kontrol ettikleri alanın dışında bir bölgede hakimiyet kurmak istememişti. Zaten o dönem amacı Kürt Halkının yaşadığı kentler ve köyleri korumaktı.
Suriye Halk İsyanı artık zamanla İç Savaşa doğru yön alıyordu. Suriye’nin dışındaki ülkeler savaşa paravan örgütlerle dahil olmuşlardı. El Kaide ve benzer zihniyetteki çetelerin Suriye savaşına dahil olmasıyla savaşın ve devrimin rengi değişmişti. Bu çete gruplarının varlıkları Rojava’daki Kürt ve bölge halklarına da birer tehdit içeriyordu. 19 Temmuz Devrimi’nin hemen ardından devrimi boğmak ve sabote etmek için çeteler 08 Kasım 2012’de Serêkaniyê’ye yönelik saldırı başlattılar. Ceyş ul Hür (ÖSO), Cephet el Nusra ( El Nusra Cephesi), DAİŞ, Ahrar el Şam, Ketiba Faruk ve ihanet şebekesi KDP güdümündeki Mişel Temo Taburu adındaki çeteler Serêkaniyê’den başlayarak tüm Rojava cephelerine ve şehirlerindeki saldırıların baş rolleri oldular. Bu saldırılarda 7 yaşından 70 yaşındaki sivil insanlar vahşide katledildi, köyler evler talan edildi. YPG Savaşçıları bu saldırılara karşı sert cevaplar vermiş köylerini kentlerini korumayı başarmışlardır. Fakat sadece savunma pozisyonunda olmanın yaratabileceği zarar hesaplanmış, bölge halkları ile ilişkiler geliştirilerek sınırlarının ötesindeki halklarla birlikte çetelere karşı operasyonlar yapmıştır.
“Serêkaniyê Şehîtleri İntikam Hamlesi” adıyla Til Xelef ve çevre köyleri, “Çilaxa ve Girê Spî Şehîtleri İntikam Hamlesi” adıyla da Til Elo ve Til Koçer’i özgürleştirmiştir. Rimêlan Paşa, Girhok ve Yusufîye direnişleri sonrası çetelerin merkez üs haline getirdiği ve Derîk Cephesine bombalı intiharî saldırıların organize edildiği Til Koçer ve Til Elo’ya operasyon düzenlendi.Eylül 2013’te Girhok, Safa ve Girê Fatê direnişlerinden sonra Til Elo ve Til Elo’ya bağlı Buğday Ambarı, Mişrêfe, Mehmudiye ve Rimêlan Paşa direnişlerinden sonra da Til Koçer kent merkezi, Sınır Kapısı, Çimento Fabrikası ve çevre köyleri özgürleştirildi. Bir ay içerisinde yapılan bu başarılı operasyonlar çeteleri oldukça zorlamış, Derîk Cephesine karşı geliştirilen tehdit bertaraf edilmişti. Bu hamlelere benzer operasyonlara da Qamişlo ve Serêkaniyê cephelerinin de kesinlikle ihtiyacı vardı. Özellikle Qamişlo şehir merkezine çok yakın menzilde mevzilenen çeteler kolaylıkla sızma yapabiliyorlardı. Qamişlo Cephesi çeteleri kentten uzaklaştırmak için Til Marûf’a operasyon başlatarak özgürleştirmişti. YPG Savaşçıları bu operasyonlar sonrasında çetelerin merkezi noktalarına, karargahlarının bulunduğu kentlere operasyon başlatacaklardı. Cêzîre bölgesinin Rakka’sı Til Hemîs ve Til Berak’a..
Til Hemîs – Til Berak Özgürleştirme Hamlesi
Cêzîre bölgesi Derîk’ten sonra dümdüz bir ovaya bürünüyordu. Sonu görünmeyen bu ovaların içerisinde, neredeyse her köyün yanında tepecikler bulunuyordu. Bölgedeki kentlerin ve köylerin isimlerinin başındaki “Til” kelimesi buradan geliyordu. Til, Arapça Tepe anlamına gelmekteydi. Til Hemîs ve Til Berak kasabaları da Qamişlo-Hesekê şehirlerinin arasında önemli bir konuma sahipti. Til Hemîs; kent merkezinde genellikle Sunni Arapların yaşadığı, köylerinde Süryani, Ezîdî ve Kürtlerin de bulunduğu, Qamişlo – Til Koçer – Şengal – Hesekê kentlerinin ortasında kalan bir kenttir. Til Berak ise Til Hemîs’e benzer demografik yapıya sahip olup, Qamişlo-Hesekê Anayolunun üzerinde bulununan bir kenttir. Toplam olarak her iki bölgenin nüfusu ortalama 25.000 civarındadır. Ortadoğu’nun eski yerleşim yerlerinden olan bu iki kent, bölgesinde birçok tarihi kalıntıları barındırmaktadır. Örneğin Til Berak,Mezopotamya’nın en eski yerleşim yeri ve Mittaniler döneminde M.Ö 6.000’lere kadar dayandığı iddia edilen eski bir yerleşim yeridir.
Stratejik konuma sahip bu iki kasabaya YPG Güçleri başarılı Til Elo ve Til Koçer Hamleleri sonrasında operasyon düzenlediler. Üç cepheden başlatılacak hamle öncesinde tüm savaşçı yapısı ön toplantıdan geçerek hamlenin önemini ve gerekliliğini tartıştı. Başarılı hamlelerden çıkan YPG Savaşçıları, yapılacak hamleye büyük bir öz güvenle hazırlandılar. Bu öz güven, sonrasında tartışma ve eleştirme konusu olan “Zafer Sarhoşluğunu” da belli bir boyutta yaratmıştı. Bunların haricinde, hamle başlamadan önce Rojava’da yıllarca yaşanmayan doğa olayları yaşanmaya başlamıştı. Yerel halkın belirttiği kadarıyla 18 yıl boyunca yağmayan kar 2013 Kasım sonunda yağmıştı. Cudî ve Şengal dağlarının arasında kalan bu bölge, yağan kar ve bu dağlardan esen dondurucu rüzgarla dışarıdaki yaşamı oldukça zorluyordu. Yağan kar ve rüzgar beraberinde tipi ve fırtınayı da getiriyordu. On dakika dışarıda durulamaz bu hava koşulunda Til Hemîs ve Til Berak Hamlesinin startı verilmişti.
Til Hemîs – Til Berak Hamlesi, cephelerde aşamalı bir şekilde başlatıldı ve bu biçimde hareket edildi. Hamlenin ilk adımı olan ve Hesekê Cephesinin başlattığı operasyon 26 Aralık 2013’te Til Berak’a ait Kuzey ve Doğu’daki köyleri özgürleştirdi. Başarılı ilk adımda özgürleştirilen köylerin hemen ardından Til Berak’a girildi. Kısa süre içerisinde Til Berak kent merkezi ve Til Berak tepesi de savaşçıların kontrolüne girmişti. Bu adımın başarısından sonra Qamişlo ve Til Koçer Cepheleride ortak ve kordineli bir biçimde Til Hemîs operasyonlarına başladılar. Til Hemîs’in coğrafyası ve köylerini bilen arkadaş sayısı oldukça azdı. Bölge çok iyi bilinmiyordu ve çok eski Rejimden kalan haritalarla savaş kordine ediliyordu. Til Elo ve Til Koçer, Til Hemîs ve Til Berak kadar geniş bir alana sahip değildiler. Bu geniş alanı tutmak, savunmak ve saldırıya geçmek elbette kolay olmayacaktı. 2014 yılının ilk gününde 1 Ocak’ta başlayan yağmur, daha erimemiş olan karla birlikte Cêzîre’nin kırmızı topraklarına işleniyordu. Savaşçılar arazi üzerinden köylere operasyon düzenlerken ayakkabılarına yapışan sakız gibi toprakla oldukça zorlanıyorlardı. Koşmayı boşverelim normal seyirde yürümeyi imkansızlaştıran bu durum, kritik sonuçlar yaratabilir düzeydeydi. Savaşçılar bu durumu yaşarken, savaşçıların araçları ve zırhlı araçları da bundan pay alıyordu. Askeri araçlar araziden gidemiyor, çamura saplanıyorlardı. Bu doğa koşullarında Til Koçer ve Til Marûf (Qamişlo) Cephelerindeki YPG Savaşçıları oldukça ilerlemişlerdi. 2 Ocak günü adını hatırlayamadığım bir köyde Til Koçer’den gelen bir takım savaşçı birliği çetelerin pususuna düşmüştü. 13 arkadaşımız bu pusuda şehit düşmüşlerdi. Alanın iyi bilinmemesiden kaynaklı çetelerin noktasına girmişti savaşçılar. Til Marûf (Qamişlo) Cephesi oldukça iyi bir ilerleme kaydetmiş, Til Hemîs kent merkezine 1,5 km uzaklıkta olan ve kuzeyine düşen Hüseynîye köyüne dayanmışlardı. Bu gelişmeler yaşanırken Til Berak’ta bulunan YPG Birlikleri kentte bir grup savaşçı bırakarak yönlerini Til Hemîs’e vermişlerdi. Um el Rus adlı çetelerin cephane ve lojistik noktasına operasyon düzenlediler. 6 saatlik çatışmaların ardından, Til Hemis – Hesekê yolu üzerindeki Um el Rus köyü ve çetelere ait merkezî noktalar özgürleştirilmişti. Bu çatışmalarda İsa ve Bager adında iki YPG Savaşçısı şehît düşmüş, iki savaşçı da hafif yaralanmıştı. YPG Savaşçılarının ciddi öneme sahip bu noktalara yaptığı operasyonlar ve kazanımlardan hemen sonra birçok çevreden provokasyonlar geliştirilmişti. Arap Milliyetçisi bazı aşiretler “Kürtler Arap topraklarını işgal edip buraları ganimet edecekler” dedikodularını çıkarıp, halkı YPG’ye karşı savaşmaya çağırıyorlardı. Bu dedikodular Til Berak içerisinde oldukça yayılmıştı. Til Hemîs köylerinde toplanan ve çetelere destek vermeyi kararlaştıran bu aşiretler silahlanmışlardı. Arap Milliyetçisi çeteler haricinde çok dikkat çeken bir grup daha vardı. Bu grup bu milliyetçi çetelerden daha radikal ve daha vahşi bir şekilde YPG ile savaşıyordu. Türk İstihbaratı MİT ile çalışan, şu aralar kendilerine “Rojava Peşmergesi” adını verdikleri, o zamanlar “Mişel Temo Taburu” olarak tanıdığımız KDP güdümündeki ihanet şebekesi Kürt çeteler.. Bu ihanet şebekesi bölgedeki Arap halkına “Biz sizinle beraber savaşıyoruz bizde Kürdüz fakat Apocular namus bilmezler gelip kadınlarınızı kızlarınızı elinizden alacaklar” diyerek kara propagandayı yapıyordu. Halk oldukça büyük bir provakasyona gelmişken çeteler Hol ve Şedadê’den zırhlı birlikler ve ağır silah takviyesi yapmaya başlamıştı. 4 Ocak gecesi Qamişlo Cephesindeki birlikler Hüseynîye köyünün önündeki Hulwê köyünde konumlanmış ve 4 ile 5 Ocak’ın birleştiği o gece Hüseynîye köyüne operasyon düzenlediler. Hüseynîye köyüne operasyon düzenleyen tabur, Qamişlo Cephesine ait Komutanlığını Ş. Devrim Batman’ın yaptığı “Ketîba Ş. Serhed Qamişlo (Şehît Serhed Qamişlo Taburu)”ydu. Tamamen yerel savaşçıların bulunduğu bu tabur, Rojava Devrimi başladığından itibaren YXK ve YPG’de faaliyet göstermiş Qamişlo’lu gençler yer alıyordu. İki grup halinde ayrılan taburun birinci kolu Hüseynîye köyüne diğer kolu ise Hasawîye köyüne gireceklerdi. Hamle başladığından beridir olağanüstü doğa olayları yaşayan bu topraklar bu operasyon gecesinde herşeyi felç edecek bir doğa olayına daha şahit olmuştu. 5 Ocak gününe girildikten bir kaç saat sonra tam da savaşçılar Hüseynîye ve Hasawîye köyüne girmişken, etrafı süt beyazı sis kaplamıştı. Görüş açısını felç eden bu sis neredeyse 1 metre önünü görmene engel oluyordu. Çok iyi hatılıyorum, o siste ayaklarıma baktığımda ayakkabılarımı göremiyordum. Mişel Temo Taburu adlı ihanet şebekelerinin YPG savaşçılarının telsizlerini dinleyerek hareket alanlarını ve hareketlerini çözerek İslami Cephe, Ceyş ul Hür (ÖSO), Cephet ul Nusra ve DAİŞ çeteleri ile beraber YPG Savaşçıları daha bu iki köye girmeden köylerin etrafına çember şeklinde pusu atmışlardı. Köylere giren YPG Birlikleri pusunun farkında değillerdi. Hüseynîye köyü öyle bir yapıya sahipti ki, beş ev birbirlerine bakarcasına inşaa edilmişti. Bahçelerdeki tellerin çokluğu o sisli havada ilerlemeyi de imkansız kılmıştı. Savaşçıların köye girdiğine emin olan çeteler, coğrafi hakimiyetleri ve sisli havadan faydalanarak savaşçılara saldırmıştı. Adeta Til Hemîs ovasında kıyamet kopuyordu. Pusunun olduğunu farkeden Ş. Devrîm Batman savaşçılarını o kadere teslime etmeyecekti ve bir grup savaşçısıyla beraber destek-takviye olarak Hüseynîye köyüne girecekti. Sabaha kadar kızılca kıyametin koptuğu Hüseynîye köyünde patlayan mermilerin haddi hesabı yoktu. Sabaha doğru takviye ve çemberi kırmak için giden Hareketli Tabur’dan bir birlik savaşçı da köyde pusuya düşmüştü. Sabah olduğunda Hüseynîye köyünde 49 YPG savaşçısı Şehît düşmüşlerdi.. Çoğunluğu Qamişlo’nun Kornîş ve Xerbî mahallelerinin gençleri olan, Tabur Komutanları Ş. Devrim Batman ile beraber 32 savaşçısı bu 49 Ölümsüzler Kervanının içerisindeydiler.
Hüseynîye Köyünde Şehît Düşen “Ş. Serhed Qamişlo Taburu” Savaşçılarının Sicil Bilgileri;
Ş. Devrim Batman (Orhan Yakut), Ş. Serhed (Nûhat Yusif), Ş. Kadoz (Kadoz Seed), Ş. Ehmed Gur (Ehmed Osman), Ş. Demhat (Cemal Hecî), Ş. Berxwedan (Yezdan Remo), Ş. Baran Qendîl (Evdo Evdo), Ş. Ciwan (Hemid Şermux), Ş. Zinar Cudî (Zinar Mehmud), Ş. Zinar (Ehmed Resul), Ş. Tîrej (Çekdar İbrahim), Ş. Sozê (Sozdar İbrahim), Ş. Şîyar (Alan Husên), Ş. Sidar (Husên Davud), Ş. Serhed Qamişlo (Awaz Elî), Ş. Rojhat (Kadar Eziz), Ş. Rojan (Ebdulselam Ehmed), Ş. Rêzan (Orhan Hecieli), Ş. Dilbirîn (Rênas Keleş), Ş. Qamişlo (Omer Heci Mehmud), Ş. Mezlum (Ehmed İbrahim), Ş. Kemal (Rubar Lewend), Ş. Kadar (Kadar Çoli), Ş. Binyamin (Hozan Çoli), Ş. Hogir (Hogir Xelo), Ş. Gabar (Ciwan Mehmud), Ş. Elî (Eli Eziz), Ş. Dozdar (Mihemed Selim Eli), Ş. Dilar (Ebdulkerim Kotê), Ş. Delil (Diyar Mihemed), Ş. Ciwan (Ciwan Ehmed), Ş. Ciwan Taha (Ebdulrehim Husên), Ş. Berxwedan (Mihemed Betal)
Til Hemîs’te gelişen bu durumdan sonra sonra çetelerin Hol ve Şedadê’den getirdikleri takviyelerle Til Berak’taki YPG mevzilerine saldırmıştı. Til Berak içerisindeki bazı aşiretler, dışarıdaki çete saldırılarına içeriden saldırarak destek oluyordu. Til Berak’taki güçler ile beraber Til Hemîs çevresinde operasyonda olan güçler koordineli bir biçimde hamle öncesindeki cephe hattına geri çekildiler. Hamlenin en vurucu durumu ise, Hüseynîye hiçbir yoldaşımızın naaşı elimizde değildi. Bu gelişen olay trajedik bir durumdu. Savaşçı yapısı bu durumdan etkilenmiş ve İntikam yeminleri ile öfkelerini, iradelerini diri tutuyorlardı. 2014 yılının başlangıcında yaşanılan bu başarısız hamle, bu yılın kaderini belirlercesineydi. 2014 yılı sürekli saldırılar ve şahadetler yılıydı. Açıkcası 2014 yılını Rojava Devrimiyle değerlendirmek istersek, Şehitler ve Direniş yılı olarak nitelendirmemiz oldukça yerinde olacaktır.
Hamle Sonrası Oluşan Gelişmeler;
Til Hemîs ve Til Berak Şehitleri, Rojava Devriminde açılacak yeni bir kapının şehitleridir. Bizler onları ilk Demokratik Özerklik Şehitleri olarak anarız. Çünkü bu hamle Demokratik Özerklik’in temel parçası olacaktı. Hamle sonrasında bu kahraman şehitlerimize atfen 20 gün sonra “Cêzîre Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi” ilan edildi. Bu sarsılmaz güçlü yönetimin esas temelleri bu fedakâr şehîtlerimizdir.
İntikam yeminleri kuşanmış YPG Savaşçıları, şehitlerinin intikamlarını alacakları günleri sabırsızlıkla bekliyorlardı. Daha fazla kararlı, daha fazla hedefine kitlenen bu şahinler, artık o dakikadan itibaren günlerini dakikalarını intikam eylemleri ve faaliyetleri için harcıyordu. Bu çabalar elbet pratikleşecekti.
15 Şubat ile 16 Şubatı bağlayan gece YPG Savaşçıları Cezaa Kasabasına baskın düzenleyerek çeteleri uykularında yakaladılar. 6 saatlik çatışmanın ardından Cezaa Kasabası ve ona bağlı 20 köy özgürleştirildi. Bu intikam filminin bir fragmanıydı da diyebiliriz.
Özel Birlikler ve çok gizli bir planlama ile YPG Savaşçıları “Til Hemîs – Til Berak Şehitlerine Vefa Hamlesi” adıyla operasyon düzenlediler. 21 Şubat 2014 tarihinde gece yarısı Til Berak’a baskın yapan savaşçılar, birkaç saat içerisinde kent merkezini ve çevre köylerini özgürleştirdi. Yapılan bu operasyon Cezaa Kasabasında yaşanılan gibi uykuda ve rehavette yakalanmıştı. 110 çetenin öldürülmüş ve üç kamyona yüklenip cephe hattına getirilmişti. Bu hamlenin amacı Til Berak kentini kontrol etmek değildi, bir intikam hamlesi amacıyla yapılmıştı. Plandığı üzere 1 Mart 2014 tarihinde Til Berak bölge de bulunan çetelere muhalif aşiretlere ve halka teslim edilmiş ve YPG Savaşçıları eski yerlerine geri dönmüşlerdi. Çeteler artık nerede ne zaman baskın yiyeceklerini artık tam olarak bilemiyorlardı.
27 Mart 2014 tarihinde Qamişlo Cephesinden bir tim savaşçı Til Hemîs kent merkezine sivil kıyafetlerle sızma yaparak, kontrol noktasına mayın döşeyerek 6 çeteyi etkisiz hale getirmişti. Aynı tim ertesi gün 3 çeteyi araçlarının içerisinden kaçırarak sağ şekilde Qamişlo’ya getirmişti.
Haziran 2014’ünde cephemiz Hedadê’de yapılan keşif sonrası Topuz adlı çetelerin kontrolündeki köye bir tim arkadaşımız gitmiş, 4 çete öldürülmüş 2 silah ele geçirilmişti.
13 Eylül 2014’te YPG Savaşçıları Qamişlo Cephesinden bir operasyon başlatıp, 2015 yılında yapılacak Devrimci Operasyonun ilk aşamasını pratiğe koymuştu. Til Marûf hattından ilerleyen savaşçılar, çetelerin hattaki ana üssü olan Ebu Qesayib köyü dahil 20 köy çetelerden temizlemişti.
Bu tür de eylemler her ay ve sürekli bir biçimde yapılıyordu, hatırladıklarım kadarıyla belirttim.
2015 Yılı Til Hemîs – Til Berak Devrimci Operasyonu;
2014 yılında DAİŞ çetelerinin Rojava’nın her bölgesine yaptığı saldırılar olduğu gibi YPG Savaşçıları da çetelerin üs bölgelerine ve kontrol alanlarını hedefler eylemler gerçekleştiriyordu. Çetelerin Kobanê’ye saldırısı kırıldıktan ve Kobanê çetelerden temizlendikten hemen sonra YPG Komutanlığı Cêzîre Bölgesinde planladığı operasyonu devreye koydu. 21 Şubat 2015’te “Til Hemîs – Til Berak Devrimci Operasyonu” başlatıldı. Bu yapılacak hamlenin öneminde de gelişmeler olmuştu. Ağustos 2014’te DAİŞ çeteleri Şengal’e saldırdığında Til Hemîs’teki çetelerin destekçisi bazı aşiretler Şengal saldırısına bire bir katılmış, Şengal’i talan edip, sivillerin evlerini eşyalarını ganimet etmişlerdi. Kin ve öfkenin büyüklüğünü burada kelimelerle ifade edebileceğimi sanmıyorum. Bu hamleye Şengal’de ki YBŞ Savaşçıları da katılmış, Ezîdîxan’ın intikamını bırakmamışlardı. 21 Şubat’ta başlayan hamleyle birlikte savaşçılar çetelerin cenazelerini almalarına dahi fırsat vermiyorlardı. Til Hemîs ovasında hesap defteri açılmıştı, kıyameti Ş. Devrîm’in, Ş. Argeş’in yoldaşları kopartıyordu. 27 Şubat günü saat 11:00 civarında Til Hemîs kentine girilmişti. İki saat süren çatışmanın ardından kent merkezi ve tüm köyler özgürleştirilmişti. Önceki sene 49 şehît verilen Hüseynîye köyünde YPG Savaşçıları tufan çıkartırcasına girmiş, 38 DAİŞ çetesini öldürmüştü. Bu hamlenin maneviyatı o kadar büyüktü ki, Til Hemîs’e ilk girdiğimizde sırtımı bir evin duvarına yaslayıp hüngür hüngür ağlamıştım. Bir zaferin, bir sabrın sonundaki çığlıklardı galiba o göz yaşları. Til Hemîs Operasyonunda yer alan güç olarak bu zaferi, geçen sene 32 evladı bu topraklarda ihanetle şehît düşen Qamişlo halkıyla paylaşmak için Til Hemîs – Qamişlo yolunu ilk kez kullanarak Qamişlo’ya girdik. Zafer mermilerini patlatarak bu hamleyi şehît ailelerine adadık. Aileler caddelere çıkmış zılgıtlar çekerek “Şehîtlerimizin kanı yerde kalmadı” diye bağırıyorlardı. O anı hiç unutmuyorum ve unutamıyorum. Cadde de önümüzü kesen halk savaşçılarla sarılmak istedi. Arabadan indiğimde bir yaşlı adam gözleri dolu bir şekilde bana sarıldı. “Ben Şehît Zinar’ın babasıyım, hastayım. Oğlumun intikamı alınmadan ölmeyeceğim diye inat ettim. Bu saatten sonra rahat ve metanetli bir şekilde ölebilirim” dedi… Qamişlo’dan ayrılarak Hesekê’ye doğru yola çıktık. Savema Hesekê (Buğday Silosu) ‘de konumlanarak gece yapılacak Til Berak Hamlesine hazırlık yapmaya başladık. Savaşçılar uykusuzdu belli bir saat uyuyarak dinlendiler. Gece olduğunda cephaneler tazelenerek 28 Şubat günü saat 04:00 civarlarında Til Berak’a doğru hareket edildi. 24 köy 3 saat içerisinde özgürleştirildi ve sabahında Til Berak çembere alındı. Telsizlerini dinlemek için frekanslarını yakaladığımız çeteler Türkçe konuşunca, işin rengi daha çok değişmişti. Parçalayıcı etkili mermiler çetelerin mevzilerini dövüyor, Türkiye’den gelip burada vahşet yaparsanız bunun bir bedeli olur dercesine savaşçılar çeteleri öldürüyordu. Saat 16:00 civarında Til Berak kent merkezi ve Til Berak tepesi tamamen özgürleştirilmiş, içerisinde bulunan 20 çetenin tümü öldürülmüştü. 20 çetenin içerisinde 5 Türk ve 2 Türkmen çete vardı. Til Berak merkezinde yüklü miktarda cephane ve zırlı araçlar ele geçirilmişti. Çetelerin basın merkezinin olduğu binada ele geçen bilgisayarlar ve belgeler bölgedeki işbirlikçilerini de deşifre etmişti. Pratikleştirerek tekrardan “Apocular şehîtlerinin intikamını yerde bırakmaz” sözü tarihte yerini tüm canlılığıyla korumaya başlamıştı. Til Hemîs ve Til Berak’la kurtulacağını sanan vahşet şebekesi çeteler, kalplerinden ve beyinlerinden yiyecekleri darbenin APOculardan olacağını eminim ki tahmin edememişlerdir. Til Hemîs’in intikamını ve bedelini Reqqa’da ödediler ve şuanda da halen ödemeye devam ediyorlar.
Şahadetlerinin 5. yıl dönümünde başta Ş. Devrîm Batman, Ş. Argeş Kanîreş, Ş. Seyît Rıza Amed, Ş. Lezgin Pîro, Ş. Leheng Rojîn ve Ş. Selena Munzur yoldaşlar şahsında tüm Til Hemîs – Til Berak şehîtlerini, her iki hamlede emek verip sonrasında Kürdistan’ın her bir şehrinde şehît düşen kahraman şehîtlerimizi saygı, minnet ve bağlılıkla anıyorum.
Pîrdoğan SERHAD