HABER MERKEZİ – O; Stewrê’nin şirin cennetimsi köyünde kazandığı Kürdistani değerleri, bir halkın özgürlük davasında yeşerten örnek bir devrimciydi,
O; kendisini bilgi, bilinç ve iradeyle donatarak zalimlerin bitmek bilmez zulüm sistemine karşı
başkaldıran bir gençlik önderiydi,
O; ruhunu hep genç tutmasını bilen, yüreği büyük, inancı sonsuz, azmi ve kararlılığı sınırsız bir Apocu
militandı,
O; zorluklardan yılmayan, mücadele etmeyi tutkuyla gerçekleştiren, var olanla yetinmeyen ve her zaman gözünü zafere diken sembol bir kişilikti,
O; Kürdistan özgürlük devriminin yiğit bir evladı, Apocu felsefe ve ideolojinin öncü bir komutanı ve yoldaşlarının gönlünde taht kuran varlığıyla boşluğu doldurulamaz bir can yoldaştı.
Evet, ŞEHİT BARAN MAWA’dan bahsediyoruz. 7 Temmuz 2018 tarihinde Botan’ın Kunavê alanında faşist soykırımcı TC devleti’nin saldırısı sonucu şehitler kervanına katılan Baran arkadaşın, şehadetinin 4’üncü yıldönümünü karşılıyoruz. Böylesi bir dönemde Şehit Baran kişiliğini, mücadele duruşunu daha fazla anlaşılırkılmalıyız. Şehit Baran’ın Kürdistan devrimci gençliği için taşıdığı anlamı ve mücadelede yaşatılması gereken özelliklerini daha fazla ön plana çıkarmalıyız. Bu görev, Kürdistan gençliğinin boynunun borcu olmaktadır.
Faşist soykırımcı TC, Kürdistan’da bir kültürel soykırım rejimi olarak bedenleşmiştir. Kürdün kendi gölgesinden korkması, Kürtçe konuşmanın en ağır suç haline getirilmesi, Kürtlüğü ifade eden değerler yerine her şeyin Türkleştirilmeye çalışılması devletin vahşi karakteri olmuştur. Kürtlere yaşatılan trajedi günlük bir uygulama haline getirilmiştir. Kendi gerçeğine ihanet etmek normalleştirilmek istenmiştir. Sonuç olarak kendini Türk zanneden, Kürtlüğünü geri, ilkel görürken Türklüğü övünç kaynağı olarak gören bir nesil yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Bu insanın yaşadığına binlerce kez lanet etmesine neden olan bir politika olarak her bir Kürt gencinin karşısına çıkmıştır. İşte tem da buna karşı Heval Baran yüreğinin her bir parçasında öfke büyütmüş, kin beslemiş ve nefret edercesine dayatılanları kusmak istemiştir. Heval Baran’ı tanıyanlar bu yönüyle Kürdistani özelliklerine büyük bir hayranlık beslemiştir. Kürtçe konuşmasındaki ısrarından, yaşama Kurdi gözle bakmaya, yemek kültüründen Kürt toplumsal değerlerine sıkı sıkıya sarılmasına kadar kişiliğini buna göre oluşturmuştu. Soykırımcı düşmanın aklını
ve yüreğini teslim almasına izin vermemişti. Önder Apo’nun ‘’ruhun bekaretini koruması’’ sözündeki gibi
Heval Baran da Kürtlük ruhunu koruyarak düşmanı yaşamın her anındaki duruşunda kahretmesini bilmişti. Heval Baran bu özellikleriyle Bakurê Kürdistandaki mücadelede de stratejik adımlar atılmasına yol açtı. Örneğin bir döneme kadar gençlik çalışmaları yoğunluklu olarak Türkiye metropollerinde merkezileşmişti. Heval Baran bu duruma karşı şunu söylemekteydi: ‘’Gençlik, Botan’da, Mardin’de, Colemerg’de güçlü hale gelmeden düşmana karşı etkili bir çalışma yürütemez.” Gerçekten de Bakur gençlik çalışmalarının Botan merkezli yoğunlaşmasıyla beraber çok önemli gelişmeler yaşandı. Kürdistan’ın kalbi olan Botan’da gençlik güçlendikçe düşman gençlik üzerindeki kirli politikalarında çözümsüz kaldı. O dönem Botan’dan Colemerg’e kadar düşmanın yürüttüğü ve işbirliği içinde olduğu birçok fuhuş ve uyuşturucu çetesi vardı. Gençlik bilinç kazanıp örgütlendikçe bunlardan yaptıklarının hesabını sordu ve barınamaz hale getirdi. Bir yerden sonra birçok çete başı haber göndererek suç işlediklerini, affedilmek istediklerini ve her türlü karara uyacaklarını söyleyecek duruma getirilmişlerdi. Bakur gençliği bu biçimde düşmanın pisliklerinden temizlenerek önemli bir mücadele gücü haline geldi. Bunda Heval Baran’ın Kürdistani kişiliğinin rolü belirleyici olmuştur. Hakeza düşman Kürdistan’da en fazla kişiliklerle oynamıştır. Kişilikleri enkaz haline getirmiştir. Her türlü çirkin yol ve yöntemlerle sırf gençlik kendi değerlerinden uzaklaşarak mücadele edemez duruma gelsin diye kişiliksizliği dayatmıştır. Kişiliği olmayan bir kimse doğal olarak celladına aşık olacak düzeyde düşmanına hizmet edecektir. Özellikle Kürdistan gençliğine karşı böylesine özel bir asimilasyon tezgahı kurulmaktadır. Heval Baran’ın bu konudaki derin bilinci onun eşsiz örgütçü kişiliğine damgasını vurmuştur. Örneğin Heval Baran’ın tartışıp da ikna etmediği, ayağa kaldırmadığı, yarattığı motivasyonla seferber etmediği kişi ya yoktu ya da çok istisnaydı.
Yaşam duruşuyla, yaklaşımlarıyla, üslubu ve hissettirdikleriyle insanları eğitiyordu. Sadece akademi eğitimlerinde değil, mücadelenin her anında bununla insan yaratıyordu. Gerçekten bir arkadaşın da dediği gibi “Heval Baran, kişilik yaratıyordu.” En önemli özelliklerinden biri buydu. Düşmanın değirmen taşı gibi öğütüp un ufak ettiği hasarlı, zayıf ve yanılgılı kişilikleri Önder Apo’nun mütevazi bir öğrencisi olarak eğiterek mücadeleci bir hale getiriyordu. Bu yüzden bulunduğu alanda tartışmasız bir çekim merkeziydi. Bu özelliğini devrimci gelişme yaratmanın, hamlesel atılımlar geliştirmenin zemini haline getiriyordu. Heval Baran’da küçük hesaplar, ufak hedefler, iddiasız duruşlar göremezdiniz. Adeta Apocu olmanın sırrını çözmüş gibiydi. Önder Apo’nun kılı kırk yararak, iğne ucu büyüklüğündeki imkanları devasa kazanımlara dönüştüren gerçeğini kişilik tarzı haline getirmişti.
Devrimci olmanın büyük düşünmek olduğunu hatmetmişti. Bunun için yürüttüğü her çalışmada önemli başarılara, büyük gelişmelere damgasını vuruyordu. Aslında kişi olarak etkinliği ve rolü çoğu zaman birinci
sıradaydı. Ortaya koyduğu düşünceleriyle, en sıkışık anlarda bulduğu çözümlerle, keskin zekasını harekete geçirerek ulaştığı planlamalarla bir ilham kaynağı oluyordu. Ama bunu yaparken kesinlikle bireysel kalmazdı, kendisiyle sınırlı tutmazdı. Ekip olmanın gücüne, kollektif çalışmanın görkemli yaratımlarına yürekten inanıyordu. Her zaman da böyle çalıştı, birinci dereceden sorumlu olmasına rağmen herkesi harekete geçirip, rol misyon yükleyerek muazzam gelişmeler yaratılmasının öncüsü oldu. Eğer Kürdistan Gençlik Hareketi bugün devrim mücadelesine öncülük yapar duruma gelmişse bunda Heval Baran’ın payı eşsizdir. Zorluklar çoğu zaman insanların geri adım atmasına neden olur. Mevcut düzen her insanı biraz bu hale getirmiştir. Kırılgan, kendine güvenmeyen, rahata alışkın, kolay yollarla sonuç almaya meyilli bir duruş hakim kılınmak istenmektedir. Günümüzde de düşman
faşist baskı ve zoru dayatarak bu özellikteki insanlardan sonuç almaya odaklanmıştır. Zorla devrimci direnişi
bastırabileceğine, iradeyi kırıp teslim alabileceğine inanmaktadır. Bu konuda Heval Baran tam tersine zorlukların insanı büyük geliştiren, çelikleştiren gücüne inanmaktaydı. Bunun için her zaman zorlukların üstüne giden, mücadeleyle aşmaya çalışan, en ağır durumlara karşı çözüme kilitlenen bir duruşa sahipti. Onun yanında asla kendinizi çözümsüz hissetmezdiniz. Zorluklar olduğunda muhakkak bir çıkış yaratacağına doğal bir inancınız olurdu. Çünkü kendisini Apocu felsefede ve ideolojide sıfırdan yaratmıştı. Kendisini iyi bir PKK’li kılmak için emek vermiş, çaba harcamış, kafa patlatmıştı. Örneğin Heval Baran göründüğünün tersine çok okumaktaydı, çok yoğunlaşmakta, çokça düşünmekteydi. Önderlik düşüncelerini yaşamsallaştırmanın buradan geçtiğini iyi biliyordu.
Gün içinde yüzlerce sayfa kitabı rahatlıkla okuyabiliyordu. Mücadele bilincindeki derinliğin en önemli halkalarından biri de bu olmuştur. Örneğin Heval Baran çok fazla yararlanılacak bir kaynak veya materyal olmamasına rağmen kendisini hazırlayarak ilk defa kapsamlı olarak Kürdistan devrimci gençlik tarihi dersini vermiştir. Birçok konuda engin bilgilere sahipti. Bunu da imrendirecek biçimde bir mütevazilikle yaşıyordu. Bilgisini ve bilincini yoldaşlığın hizmetine sunma becerisine sahipti. Bu yüzden birçok insanda görülenin aksine Heval Baran kendisinde teori pratik dengesini ustalıkla kurabilen bir kişiliğe sahipti. Konuştuklarının ağırlığını yaşamdaki mücadele çizgisiyle ispatlayan bir arkadaştı. Kurduğu yoldaşlık ilişkileriyle PKK yoldaşlığına halel getirmemiş, yoldaşlığı yücelten yoldaş canlısı bir duruşun sahibi olmuştur. Heval Baran, tüm bu ifade edilenler ve daha ifade edilmeyen birçok yönüyle Kürdistan Özgürlük Devriminde hakkı verilmiş bir yaşamı bizlere sunmasını bilmiştir. Hem PKK içerisindeki gençlik mücadelesine hem de tüm Kürdistan gençliğine yaşam duruşu, mücadele çizgisi ve yaratımlarıyla eşsiz bir miras bırakmıştır. Tam da bu yüzden BARAN MAWA Kürdistan devrimci gençliğinin öncü komutanı olmuştur. Biz Baran Mawa yoldaşı tanıyanlar onu tanıdığımız, onunla yoldaşlık yaptığımız ve aynı mücadelenin yolcusu olduğumuz için başımız dik ve gururluyuz. Keşke herkes bizler kadar şanslı olsaydı…
4’üncü şehadet yıldönümünde Ş. Baran Mawa’yı saygı, sevgi ve minnetle bir kez daha anıyor, Kürdistan gençliğinin binlercesinin BARANLAŞARAK mücadeleyi hep beraber zafere götüreceğimize ant içiyoruz. Botan’a gitmeden önce son olarak söylediğin cümleyi bir kez daha haykırıyoruz: “ DAHA SON SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEDİK…”
Bawer Agir