Faşist AKP-MHP devleti inkârcı, asimilasyoncu Kürt politikasına karşı her geçen gün yenilgiye doğru giderken ,her türlü ahlak dışı savaş kurallarını hiçe sayarak kadın gerilların naaşları özenle teşhir ediyor. Aslında o cesur kadınların bedeninde ifşa olan devlet zihniyeti oluyor.Militarist, ırkçı, cinsiyetçi devletin makbul kadını olmayı red eden ve buna karşı savaşan o cesur yüreklerden ne kadar korktuğunun göstergesi oluyor.
Mêrdîn’in Nisêbîn ilçe kırsalında üç gün önce yaşanan çatışmalarda iki YJA-STAR’lının şehit düştüğü öğrenildi. Çatışmadan sonra ilçeye getirilen iki cenazenin İlçe Jandarma Karakolu’nda işkenceye maruz bırakıldı. Türkiye devletinin siyasileşmiş kadınların bedenlerine uyguladığı cinsel şiddetten uzun zamanda bilinen bir gerçeklik. 80’ler ve 90’lar boyunca cezaevlerinde, karakollarda ve kadın savaşçılara yapılanların bir kısmı belgelenmiştir. Yine yakın tarihte 10 Ağustos 2015 tarihinde Muş’un Varto kırsalında devletin güvelik güçleriyle HPG gerillaları arasında çıkan çatışmada hayatını kaybeden Ekin Van/ Kevser Eltürk çırılçıplak soyundurularak teşir edilmişti. Burada ölü bedene yapılan işkence, İşgalcinin çıplak yüzünün dışa vurumudur. Yapılan bu vahşetin birçok örneği medyada paylaşılarak zafer olarak da topluma sunuluyor.
Her savaşta savaşın bir ahlakı, bir kuralı vardır. Ancak faşizmin en düşürücü örneğini gösteren AKP-MHP rejimi ahlak adına ne varsa yok etmiş, en vahşi biçimde saldırganlaşmıştır. Ekin Wan, Hacı Lokman Birlik, 7 gün boyunca cenazesi sokaklarda bekletilen Taybet Ana, yine Efrin işgalinde TC çetelerinin YPJ’li savaşçının cenazesine yaptıkları ve birçok örneği bulunan bu vahşet, kukoşmuş zihniyetin ahlak yoksunluğunu gözler önüne seriyor.
Korku ne kadar büyükse saldırını boyutları o kadar artar. Bu kirli uygulamalar AKP rejiminin ne kadar korktuğunun ifadesidir. Her sıkıştığında, tükenmekte olan diktatörlüğünün yarattığı korku ile saldırmaktadır. Kürdü yarattığı korku atmosferiyle elinde tutamayan bu zihniyet, cenazelere yaptığı işkence ile “ne kadar acı çektirirsem o kadar kâr olur” düşüncesiyle ayakta kalmak istiyor. Ancak cenazeye işkence etmekle, parçalayıp bölmekle zafer elde edemeyecektir. Çünkü cansız bedenin tahribi, fikirleri, sahip olunan ideolojiyi ve verilen mücadeleyi zayıflatmaz, güçlendirir.
Saygısızlığın ötesinde, korkunun ve alçaklığın göstergesi olan AKP rejiminin uygulamaları geçmişte ve günümüzde artırılarak uç boyutlara ulaşmıştır. Hem mahremi hem de yaşam hakkı aynı anda elinden alınan bu cesur savaşçılardan çok fazla korkuyorlar. Bedenlerine ve onun simgesi olan cinsel organlara özel işkenceler, cinsel saldırılar uygulanıyor. Bu, basit bir düşmandan öç alma yöntemi değil. Bu, erkeklerin kadın cinsinden, o cinsi kontrol altına almak için onların bedenlerine yönelik özel olarak tasarlanmış cinsel saldırı yöntemidir. AKP-MHP faşist cinsiyetçi zihniyetinde, düz bir savaşta kullanılan düşman hukuku yok, cinsler arası mücadelede kullanılan erkek vahşeti var. Aklını, fikrini, onurunu, direncini kıramadığı kadınların bedenlerine saldırarak güya onları teslim aldığını gösterme zorbalığı var. AKP-MHP faşist cinsiyetçi diktatörlüğüne baş kaldıran bu cesur yürekli kadınlardan çok korkuyor.
Kimin haklı kimin haksız, kimin terörist kimin cani, kimin başarılı kimin başarısız, kimin hatalı kimin hatasız olduğunun ötesinde, devletin ve AKP-MHP faşist bloğunun savaşı hangi boyutta ve düzende sürdürdüğünün göstergesidir. Tüm hukuksuzluğun, ahlaksızlıkların ayyuka çıktığı AKP-MHP faşist diktatörlüğü, bu dönemde çıplaklığın ve ifşanın kesiştiği yerde Türkiye’de yaşayan herkesin çok ama çok ciddiye alması gereken bir vaka’dır. İnsanı insanlığından utandıran, ürküten, gerilla bedenlerine yönelik cinsiyetçi saldırılarına karşı verilen tepkiler mutlaka olmalıdır. Hala kendisine insanım diyen, inanç dünyası olan, sağcı ya da solcu olsun, devlet karşıtı ya da yandaşı olsun fark etmez, bu vahşete baş kaldırmalıdır. Çünkü saldırılan bir beden değil, asıl hedeflenen insanlıktır, toplumun değer yargılarıdır, onuru ve vicdanıdır.
Delal Amara
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi