HABER MERKEZİ-
Rizgar ZAG yazdi…
“Kuşkusuz Kurdistan’da yaşanılan tüm olay ve olgular sömürgeci soykırımcı Türk devletinin uyguladığı Kürt soykırım politikasının bir sonucudur. Kurdistan’daki ateşi yangına indirgemek, özel savaş politikasını perdelemek anlamına gelir. Zira tüm bulgular, gelişim ve ortaya konulan tutum da bunu ifade etmektedir. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin bu temelde bir hayli kabarık bir sicili de mevcuttur. Türk ordu güçlerinin basına yansıyan orman yakma pratiklerini iyi hatırlıyoruz. Zira Kurdistan’daki sömürgeci uygulamalar bir hafıza oluşturmuştur. Lakin toplumsal düzeyde bu bilinç oluşmuş mu, bunu tartışmaya açmak gerekir.
Öz Örgütlenme Bilinci
Kurdistan’da yaşanılan her vahşet ve katliam anında ve de sonrasında ortaya konulan tepkilerin ideolojik-politik boyutu önemlidir. Doğrusunu söylemek gerekirse bu noktada henüz eksiğiz. Birçok olay ve olguda sömürge kişilik özellikleri ve sömürge toplum psikolojisi ile hareket edilmektedir. Bu da ham ve dönemsel, duygusal tepkiden öteye geçmiyor. Tepkisizlik dediğimiz olgu eylemsizlik halidir. Her eylemsizlik hali başka bir zulmü ve vahşeti doğurur. Özelikle de soykırımcı Türk devleti- AKP-MHP faşist rejimi, Kurdistan’a dönük işgal-imha saldırılarını en korkunç şekilde yürütürken, güçlü toplumsal tepki ortaya koymak yaşamsaldır. Kuzey Kurdistan’da yakılan alanlara belediyelerin ve halkımızın kendi çabaları ile müdahale etmeleri Kürtlerin öz örgütlenme bilincini yansıtmaktadır. Bu çok önemlidir. Halkımız elleri ile ateşi söndürmeye çalıştı. Dayanışma içinde olunması toplumsal değerlerin yaşadığı ve her koşulda refleks gösterildiğini ifade etmektedir. Ama esas sorun bu değil.
Konuyu iki boyutta ele almak gerekir. Amed, Siirt, Batman ve Mardin alanında çıkarılan yangınlar bir konsepti açığa çıkarmaktadır. Rojava’da da aynı yöntem uygulandı ve uygulanmaya devam ediliyor. Kuşkusuz bunun bir özel savaş yöntemi olduğu açıktır. Kim yaptı, nasıl oldu, neden kaynaklı soruları ise bu çerçevede anlamsız kalmaktadır. Elektrik telleri veya DEDAŞ’ın ihmali ile açıklanmayacak ölçüde derin ve kirli bir konseptten bahsetmek mümkün. Örgütlü toplum Türk devlet faşizmini bilince çıkarmıştır. Fakat bir kesim de örgütsüz davranmaktadır.
Toplumsal temelde daha çok ideolojik bilinç ve örgütlülük gerekmektedir
Sömürgecilik bir bütünen yok etmeyi hedefler. İnsan, doğa, hayvan, taş, kaya, böcek, ağaç vesaire sömürgeci için farketmez. Sömürgeci sömürgenin ağacına dahi düşmandır ve yok etmeyi hedefler. Kurdistan’daki sömürgecilik ise çok farklıdır ve çok boyutludur. Dolayısıyla Türk devlet sömürgeciliğini doğru kavrayıp bilince çıkaramazsak, olay ve olgulara yaklaşımımız sömürge kişilik özellikleri ve sömürge toplum psikolojisi temelinde gelişir. Devletten yani sömürgeci güçten beklenti içinde olmak büyük bir yanılgı ve yanlış bir tarzdır. Nitekim KCK’nin açıklamasında devletten beklenti içinde olunmaması ve güçlü bir dayanışma ile yaraların sarılması gerektiği vurgusu yapıldı. Devlet nerede sorusunun cevabı biz Kürtlerde yeterince yerleşik bir düşman bilinci oluşmamış olarak verilebilir. Bizdeki düşman bilinci zayıftır esasında. Devlet oradaydı, ateşe veren devlet, seyreden devlettir. Devletten helikopter beklerken helikopter de oradaydı. Kurdistan dağlarını bombalıyordu, Kürtlerin canını alıyordu, kanını döküyordu. Sömürgeci soykırımcı Türk devleti, bir taraftan Kurdistan’ı ateşe verirken öte tarafta da o beklenilen helikopter ile özgür Kurdistan dağlarını bombalıyordu. Mawa’da iki gerilla (Ş. Axîn ve Ş. Şervan) şehit düştü. Bir gün öncede 32 yıllık gerilla komutan Şêxmûs Milazgir şehit düştü. Kürt düşmanı faşist AKP-MHP rejiminin helikopterleri oradaydı. Dolayısıyla bizim gördüğümüz ‘yangın’ esasında savaşın yakıcı gerçekliğidir. Bunu doğru temelde bilince çıkarmak gerekiyor. Yüz yıldır bu uygulamalar devam ediyor ve sömürgecilik Kurdistan’dan sökülüp demokratik ve özgür yaşam inşa edilmedikçe de zulüm ve vahşet bitmeyecektir. O halde toplumsal temelde daha çok ideolojik bilinç ve örgütlülük gerekmektedir. Dayanışmayı daha güçlü kılmalıyız. Öz savunma da işte bu hakikate dayanır. Önder Apo barış görüşmelerinde, müzakere koşullarında bile öz savunma vurgusunu yapıyordu. Çünkü Önder Apo düşmanı iyi tanıyordu. İşte bu ideolojik bilinç, yaklaşım ve ferasettir. Bizler Önder Apo’yu esas aldığımız sürece anlamlı yaşar, toplumsal yaşam sistemimizi ve toplumsal öz savunmamızı oluştururuz.
Duygusallık, Kurdistan gerçekliğinde bu bir çeşit toplumsal intihardır
Olay ve olgulara yaklaşımımız ham duygusallıkla değil, ideolojik çerçevede ve zeminde devrimsel ruhla olmalıdır. Duygularımızın politikleşmesi gerekir. Duyguların politikleşmesi; bilincimizi ideolojik olarak geliştirir, birey ve toplum olarak devrimci politik eylem çizgisini de açığa çıkarır. Duygusallık genelde yakınmayı, sızlanmayı ve tepkisizliği ortaya koyar. Kurdistan gerçekliğinde bu bir çeşit toplumsal intihardır. Kurdistan’da yaşıyorsan duyguların politikleşmesi özel savaş politikasına gösterdiğin devrimci tutumu belirler. Öfke bir duygudur. Eğer düşmanına öfken intikam duygusuna dönüşüyorsa işte bu duygunun politikleşmiş halidir. Ama öfken sadece sızlanma ve yakınmayla sınırlı kalıyorsa bu düşmanın pervasızlığını daha da büyütür. Savaşa, işgale, soykırıma ve özel savaş politikasına karşı güçlü örgütlü toplumsal duruş, ideolojik bilinç ve duyguların politikleşmesi ile mümkündür. Kurdistan’da bu bir yasadır, böyle ele almak gerekir. Kurdistan’da sömürgecilik her boyutuyla çok kirli ve derin uygulanıyor. Kültürel ve ekonomik boyutta da özel konseptler devreye konuluyor. Kültürel soykırım ile Kürtlerin öz değerleri ve toplumsal yaşayışları un ufak edilmek isteniyor. Kadın özgürlükçü ve öncülüklü Kurdistan devrim mücadelesinin dinamiği kadınlara ve gençlere karşı tarihte görülmemiş bir özel savaş konsepti ile saldırılmakta. Çeteleşme, fuhuş, uyuşturucu ve yoz yaşam dayatmasına karşı en büyük silah ideolojik bilinç ve duyguların politikleşmesidir. Nerede yaşıyorsak, hangi alan, saha ve platform olursa olsun her Kürt savaşın yakıcılığını kavramalı ve gecesi gündüzü devrim mücadelesine güç katmak olmalıdır. Özgürlük ve kurtuluş; direnişi büyütmeye ve yaymaya, mücadeleyi zafere ulaştırmaya bağlıdır. ‘Özgür Önderlik Özgür Kurdistan’ adına her şeyimizi ortaya koyacağımız gün tam da bugündür.”
Kaynak Yeni Özgür Politika