HABER MERKEZİ – Dersim’in direniş mirası, Seyid Rıza’lardan beri devam eden mücadeleci kişiliği bilinir. Öyle ki bu kimlik Atakanlara, Jindarlara, Aysellere… Kadar ulaşmıştır. Yine işgalcilerin Dersim’i, Tunceli yapma sevdaları da tarihte yerini almıştır.
Tunceli değil Dersim!
Dersim adı 1935 yılında “Tunceli” ilan edildi. “Tunç gibi sağlam insanların yeri” anlamında üretilen bu yapay isim Dersim’i silmeyi başaramadı. 1935 yılında kabul edilen “Tunceli Kanunu”, sadece Dersim’i değil; hatta bölgenin yerel adları olan “Mamekiye” ve “Kalan”ı da tarihten silmek istedi. Ama olmadı. Dersim direnişini bastıramadılar, Dersim’in mücadelesinin önünde engel olamadılar.
Niye mi bunlardan bahsediyorum, 11 Mayıs’ta işgalci Türk devletinin zindanlarında yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle şehit düşen Aysel Doğan’ın cenazesine yönelik Dersim’de işgalci polisin saldırısı gelişti. Türk devletinin bu alçaklık, seviyesi tarihten günümüze devam ediyor öyle ki şehit düşen Aysel Doğan bir konuşmasında şu sözleri söylüyordu; “Düşman cenazelerimizden korkuyor!”
Şehit Aysel Doğan’ın yaşamına kısaca bakacak olursak;
“1953 Dersim doğumlu Aysel Doğan, değişik dönemlerde 17 yıl cezaevinde tutuldu. Gazi Üniversitesi beden eğitimi bölümünden mezun olan Doğan, Dersim’de bir süre spor öğretmenliği yaptı. Devletin ilk şiddetini 1980 darbesiyle yaşadı. Darbe yıllarında tutuklanan ve iki yıl boyunca hiç mahkemeye çıkarılmadan içeride tutulan Aysel Doğan, Kürt sorundan kaynaklı devlet terörünün estiği 1990’larda da yine hedefteydi. 1990 Mayıs ayında Dersim’de tutuklanan Aysel Doğan, Erzincan’da 11 ay tutuklu kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra 1991 genel seçimlerinde Dersim’de bağımsız aday oldu ve en çok oy almasına rağmen Meclis’e gitmesine izin verilmedi. Etrafındaki devlet şiddeti gittikçe daralan Aysel Doğan, o tarihten sonra “Avrupa’ya iltica” etti. Avrupa’ya gitse de yüreği Türkiye’de kalan Doğan, bütün yaşamı boyunca, halkının özgürlüğü ve barış için çalışmalar sürdürdü. Avrupa’da bulunduğu dönem boyunca KCK üyeliği de yapan Doğan, 1999 yılında Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine 2’nci Barış Gurubu üyesi olarak Avrupa’dan gelen heyet içerisinde yer aldı.
Aysel Doğan, Türkiye’ye adım attığı gibi grup üyeleriyle birlikte tutuklandı. On yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu süreçte Meletî ve Elbistan hapishanelerinde kalan Aysel Doğan, 2009 yılında cezaevinden çıkar çıkmaz, siyasi çalışmalarına devam etti. Dersim’de Dersim Alevilik İnanç ve Kültür Akademisi Derneği’ni kurarak dernek bünyesinde çalışmalar yürüttü. Aysel Doğan, kurduğu dernek bünyesinde katıldığı eylem ve etkinlikler nedeni ile işgalci AKP hükümetinin başlattığı KCK operasyonunda gözaltına alınarak 28 Eylül 2011 tarihinde çıkarıldığı Meletî Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklandı. Bir yıllık tutuklu yargılanmanın ardından 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Aysel Doğan, cezaevlerinde 2012 yılı sonbaharında PKK ve PAJK tutukluları tarafından Önder Apo’ya uygulanan tecride son verilmesi için başlattıkları ölüm orucu eyleminin ikinci ekibinde yer aldı. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kapatılmasının ardından 2014 yılında Yargıtay’da görülen Aysel Doğan’ın davası, yeniden örgüt üyeliğinden yargılanması talebiyle bozuldu. 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Aysel Doğan, sağlık sorunları nedeniyle Yargıtay kararıyla tahliye edilmişti.”
KCK açıklamasında Şehit Aysel Doğan için şunları söyledi; “1999 yılında Önder Apo’nun çağrısı üzerine hiçbir tereddüde girmeden ikinci barış grubunda yer alarak Avrupa’dan Türkiye’ye geçti. Türk devleti tarafından tutuklanıp zindana atılacağını bilmesine rağmen Önder Apo’ya ve mücadeleye olan bağlılığı Aysel yoldaşı bu değerli tutuma götürdü. Böylece Önder Apo’nun başlatmak istediği yeni sürece öncülük etti ve en önde katılım sağladı. Soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti atılan bu adıma olumlu yaklaşmadı, Aysel Doğan ve beraberindeki yoldaşlarını tutuklayarak zindana attı. Aysel yoldaş düşmanın bu namertçe karakterini bildiğinden zindanda kaldığı süre boyunca Önder Apo’nun çözüm çabalarını tutkuyla destekledi, büyük bir çaba ve mücadele içerisinde oldu. Önder Apo, Aysel yoldaşın bu değerli duruşunu her zaman taktir etti, kendisine duyduğu güveni daima dile getirdi, yüksek beklentilerini ifade ederek tüm yoldaşlara örnek gösterdi.”
İşgalcilere Dersim tarihini şimdi yeniden hatırlatmak gerekiyor. Katliamlarla önünü alamadığınız Dersim, Saraların, Atakanların, Jindarların, Aysellerin mekanıdır. Dün de bitmedi Dersim direnişi bugünde bitmeyecek. Şehit Aysel Doğan’ın cenazesine yönelik gerçekleşen saldırı da, kitlenin duruşu bizlere bir kez daha Dersim’in mücadele tarihini hatırlatırken, direniş ateşinin bir parçası olan şehit Aysel Doğan’ın şahadetiyle yaktığı serhildan ateşini de büyütmenin zamanının geldiğini bizlere gösteriyor.
Şehit Aysel’inde dediği gibi, düşman cenazelerimizden bile korkuyor. Evet Aysel heval, sen öyle bir yaşamın sahibi oldun ki yaşamın mücadele, şahadetin mücadele oldu… Sen öyle bir kadındın ki, yaşamıyla da şahadetiyle de düşmanına korku salan. Sen bizim için mücadele sözüsün. Kimliksin, örneksin, mücadele gerçeğimizsin.