HABER MERKEZİ– 3 Kasım günü Til Temir Şehit düşen Enternasyonalist savaşçı Ceren Güneş ile aynı mevzide sırt sırta savaşan Enternasyonalist bir kadın savaşçı Şehit Ceren için mektup yazdı. Şehit Ceren ile ilgili yaşadığı duyguları “Türkiye’de doğmuş ve kısa bir sürede devrimci bir militan olmaya başlamış, içinde kadın yoldaşlarına sevgini ve bir kadın devrimci olarak perspektiflerin en güzelini taşımış birisin. Sağlam inancın seni, zulüm tehdidi altındaki her alanda, Kürdistan’ın her bir köşesinde silahlı mücadele ile savunmaya kadar sürükledi.” diyen kadın savaşçının mektubun tamamı ise şöyle:
“Sevgili yoldaş Ceren Güneş,
Bu mektuba nasıl başlamalı? İçimdeki tüm öfke ve aşkı kelimelere nasıl dökmeli? Hala Rojava’yı savunma direnişinin derinliklerindeyken, hala onlarca yoldaşın özgürlük dilekleri ve düşüncelerinin derinliklerindeyken, tıpkı senin de bir zamanlar bulunduğun gibi. Türkiye’de doğmuş ve kısa bir sürede devrimci bir militan olmaya başlamış, içinde kadın yoldaşlarına sevgini ve bir kadın devrimci olarak perspektiflerin en güzelini taşımış birisin. Sağlam inancın seni, zulüm tehdidi altındaki her alanda, Kürdistan’ın her bir köşesinde silahlı mücadele ile savunmaya kadar sürükledi.
Bu bir “elveda mektubu” değil. Senden öğrendiğim her şey seni hatırlamama, neden tanıştığımızı ve yollarımızın neden kesiştiğini hatırlamama yardımcı oluyor. İkimiz Rojava’ya çok farklı tarihlerde vardık, fakat mücadele ve yeni bir yaşam inşa edip bunu savunma kararımız aynıydı. Yoldaşlar arasında güçlü bağlar kurmayı, faşizmle yüzleşmeyi, baskı altında büyüyen her kadın ve genç kızı desteklemeyi, zindanlara hapsedilmiş her kız kardeşimizin özgürlüğü için mücadele etmeyi, zulme uğrayan halklarla kol kola yürümeyi ve kolektif bir yaşamı birlikte paylaştık. Ama evet… Seni özlüyorum.
En başından beri senin gücünü ve ışığını görüyordum. Kararlığını ve savaşçılığını, değerlerine candan bağlılığını ve anlayışını, kapitalizme ve faşizme karşı mücadelede hayatını vermeye hazır olma olgusunun içini ne kadar doldurduğunu… Günlük hayatımızın akışında seninle yoğun anlar yaşama, ay ışığı altında sıcak çay ve devrimci şarkılar eşliğinde sohbetler yapma ve direniş anlarına tanıklık etme şansına sahip oldum. Burada, Rojava’nın köy ve şehirlerinde faşist Türk birlikleri ve cihatçı çetelerinin işgali devam ediyor, ancak, tıpkı senin bu ülkeyi savunduğun gibi, yoldaşlarının da cepheye ilerleyişi devam ediyor. Çünkü biliyoruz ki, sen de aynısını yapardın. Şunun farkındayız ki, bizim mücadelemiz, cephede şehit düşen yoldaşlarımızın ölümsüzlüğü anlamına geliyor. Bu, bize devrimci düşüncelere bağlılığımızın nedenlerini hatırlatıyor, birlikte inşa ettiğimiz değerleri daha da büyütüyor.
Senin, yoldaşlar arasında dayanışma oluşturma inisiyatiflerini, dünyanın her bir köşesinden farklı feminist mücadele hareketlerini öğrenme merakını, kadın örgütlerinin özerkliğini savunmada enternasyonalizmi en canlı portre yapmak için her isyanı görünür kılmaya çalışmanı, her zaman hatırlayacağım. Birlikte savaşmayı öğrendiğin ve kolektif bir yaşamı paylaştığın yoldaşlarına verdiğin tüm değeri sende gördüm. Benim için sen, cesaret için büyük bir ilham kaynağısın. Yürüdüğün yolda, ayak izlerini izleyerek seni takip etmeyi umut ediyorum, çünkü emeğin tarihimizin bir parçası olmuş durumda. Bu tarihi, yaşam için savaşmanın tek yol olduğuna olan inancımızla kendi ellerimizle inşa ettik; bu savaştan daha güçlenmiş bir şekilde çıkacağımız kararıyla.
Ceren yoldaş, seni her hatırladığımda gülümsüyorum çünkü biliyorum ki, devrimci kalbin senin yolunu izleyen tüm kadınların tarihini yazıyor. Kararın ve kararlılığın bütün dünyada baskıya karşı isyana ve mücadeleye katılmaya ilham verecek, senin gibi Erdoğan’ın faşizmine, Avrupa’nın sessizliğine ve Rusya ve ABD’nin işbirliğine karşı hayatını feda eden tüm kadınların anısını canlı tutacak.
Sana, Til Temir’in savunma hattında bulunan köylerden yazıyorum. Senin savaşına tanık olduğun ve Türk askerleri ve cihatçı çeteler tarafından amansızca saldırılan köylerden. İstedikleri her silahı kullansınlar. Rojava halkının direnişini ve yıllardır hayallerin gerçekleştiği bu devrimi bitiremeyecekler. Bu toprakların köklerinde, anaların, kızların, ninelerin, savaşçıların, aşçıların, doktorların, hemşirelerin… meydana getirdiği asaletin örneği tarihe çoktan yazıldı.
Sana bunları yazarken, bu toprakların ve arkasındaki düşüncelerin savunmasına en derinden sevgileriyle, en güçlü kararlılıklarıyla gelip savaşan enternasyonalist yoldaşları hatırlıyorum. O yoldaşlar ki gelip devrimci düşünceleri dünyaya yaymayı, benim gibi tüm gelenlere büyük bir ilham kaynağı olmayı, Kürdistan’da kadın yoldaşların inşa etmekte olduğu muazzam çalışmayı kendi gözleriyle görüp buna kendi elleriyle katılmayı seçtiler. Şehid Aynur Ada, Şehid Ivana Hoffmann, Şehid Anna Campbell, Şehid Legerin Çiya, Şehid Sara Dorşin, Şehid Andrea Wolf, Şehid Ceren Güneş…Seni anıyorum ve kadınların bu yaban yaşamın savunmasının can damarı olduğunu tekrar idrak ediyorum.
Önümüzde daha fazla direniş günleri bulunuyor ve biz birbirimize göz kulak olacağız. Şehit düşenler ve aramıza yeni katılacak olanlar için birlikte savaşacağız. Kendilerini Rojava savunmasında bulan tüm enternasyonalist yoldaşlar için, birbirinden uzakta olmalarına rağmen aynı adımları ve kararları paylaşan yoldaşlar için, hepiniz için, bu mücadelenin yaşam için olduğuna olan inancımı her gün diri tutuyorum. Düşmanımız güçlü olsa da, biz en değerli ve en güçlü silaha sahibiz, birliktelik ve kolektif destek.
Yeryüzü için ve güce karşı bu tarihi savaşta şehit düşen yoldaşlarımız için, Yoldaş Şehit Ceren Güneş, senin özgürlük sözlerin her zamankinden daha diri ve canlı. Seni düşüncelerimde ve kalbimde taşıyacağım, her günümüzü senin anına yaşayacağım, devam edecek ve vazgeçmeyeceğim. Bir an duraksasam, hala senin Türkçe devrimci şarkılar söylediğini duyuyorum, mutfakta yoldaşlara çay hazırlamanı, hepimizi uzun sohbetler için bir araya toplamanı anımsıyorum. Bir an duraksasam, diğer yoldaşlarla birlikte geceleri zamanı geldiğinde savaşa nasıl devam edeceğimizi ve yollarımızın nasıl ayrılacağı üzerine tartışmalarımızı anımsıyorum.Ve gülümsemeye devam ediyorum, çünkü yollarımız aynı kalmaya devam ediyor, ve anın bana birlikte geçirdiğimiz tüm anların değerini anımsatıyor.
Bu dünyanın son bucağına kadar, hepimiz özgür olana kadar, durmayacağız! Adımlarımız ve devrimci fikirlerimiz bizi zaten, her yerde birlikte tutuyor. Senin de tanıdığın enternasyonalist kadın arkadaşlarımızdan biri bir gün bana, burada kadın özgürlüğü için yürüttüğümüz mücadelenin gücünün ve aramızdaki sevginin büyüklüğünün, yaşadığımız tüm zorluklara rağmen bizi sonsuz kıldığını söylemişti. Seni tarif etmek için bundan daha isabetli bir söz olmazdı… Yoldaş Ceren, biz sonsuzuz! Altında yattığın toprak buradaki savaşçıların yorulmazlığıyla o kadar anlamlanmış ki, Rojava toprakları seni mücadeleye katılan her yeni yoldaşla birlikte yeniden hatırlayacak. Ve ben seni kalbimde taşıyorum canım kardeşim, çünkü kavgayı verenler asla ölmez ve bu gerçeği değiştirmeye ne faşist orduların ne de en vahşi kapitalizmin gücü yeter. Hasta Siempre, ve sen hep bizimlesin!
Şehin Namirin. Direnmek yaşamaktır, dünyanın her köşesinde…
Enternasyonalist kadın yoldaşlarından birinden. Her zaman yanında.”