HESEKÊ – Kurdistan Özgürlük Mücadelesi 50 yıllık soluksuz mücadelesini sürdürüyor. Mücadelenin sağlam adımlarla bugüne kadar ulaşması şüphesiz şehitlerin bıraktığı direniş mirası oluyor. Bu anlamıyla Kurdistan gençliğinin şehitler gerçekliğini anlaması her zamankinden daha elzem bir görev olmakta.
Kurdistan Özgürlük Mücadelesinde katıksız bir yaşamın sahibi olan Qendil Mazlûm da (Dersim Ahme) her devrim şehidi gibi arkasında büyük bir direniş mirası bırakıyor. Rojavayê Kurdistan’da başlayan yaşam serüveni Botan’da sonsuzlaşıyor. Şehit Qendil Mazlûm mücadele yaşamı boyunca Kurdistan gençliğine öncülük ederek, gençliğin örgütlenmesi ve devrime katılması için faaliyetlerde bulunuyor.
Babası şehit Qendil’i anlatırken onun bir melek kadar saf ve temiz olduğuna değiniyor.
Uzun yıllar gençlik çalışmalarında yer alan ve son olarak 2020 yılında Botan’da şehadete ulaşan Qendil Mazlûm’un babası Yusuf Ahme Şehit Qendil’i Nûçe Ciwan Ajansı’na anlattı.
“GÜZEL, TEMİZ BİR ÇOCUKTU”
“Ben Şehit Qendil’in babasıyım. Çocukluğundan şehadetine kadar biraz ona dair konuşmak istiyorum. Çocukken bu köyde büyüdü. Fakir, güzel, temiz bir çocuktu. Fotoğraflarına bakıyoruz burada yanımızda fotoğrafları var belli oluyor hemen. İlkokulu köyde okudu. Daha sonra şehre giderek ortaokulu okudu, ardından lise okudu ve üniversiteye geçti. Elektrik bölümü okuyordu. 2 yıl orada okudu, başarıyla bitirdi. 2. Sınıfta bir dersini bıraktı. Okulu bitirmeden gerillaya katıldı. Devrimci Gençlik Hareketi’ne gitti. Daha sonra arkadaşlarla iletişime geçtik ve arkadaşlarla birlikte olduğunu öğrendik. Ardından yaklaşık 9 sene iletişimimiz kesildi kendisiyle. Arkadaşları geliyordu yanımıza. Bir kese 9 arkadaş birlikte geldiler. Bende dedim oda gelseydi 10 kişi olsaydınız. Arkadaşlar güldüler, “Hepimiz onun gibiyiz” dediler. Ardından Efrin işgali oldu. O süreçte kızım, oğlum Efrin’deki hamleye katıldılar. Orada tesadüfen karşılaşmışlardı. Sonra beni aradılar. Onun evdeki ismi Dersim’di. “Dersim’de burada” dediler. Sonra telefonu aldı. Annesiyle konuştu. Annesine; “Anne senin için gelmeyeceğim ama eğer yolum Hesekê’ye düşerse size bir selam verip gideceğim.” Dedi. 4-5 ay Efrin’den sonra evin önüne bir araç geldi. Dersim, bir arkadaşı ve yanlarında bir şoför vardı.
“KÖYDEKİ HERKESİ ZİYARET ETTİ”
Hepimiz çok sevinmiştik, Amudê’den, Hesekê’den akrabalarımız geldi, kardeşim geldi. Herkes çok sevinçliydi. Dersim gidip köydeki herkesi ziyaret etti. En fazla 2 saat yanımızda kaldı. Onlara öğlen yemeği yiyin dedim. Hayır dedi. Hatır istediler ve gittiler.
“BUNLARIN HEPSİ DERSİM”
Çok mutlu olduk. Çünkü o binlerce şehidin izinde yürüdü ve bu bizim için mutluluk kaynağı. Böyle görüyorduk. Sonra onun şehadetini ilan ettiler. Onun şehadetinden çok arkadaşlar aklımaza geldiğinde üzülüyorduk. Şehitliğe gittiğimizde annesine dedim ki “bak bunları görüyor musun? Bunların hepsi Dersim. Kürt çocukları ya da Arap çocukları fark etmez. Bu topraklar uğruna şehit düştüler.”
Geldiklerinde sordum dedim 9 yıl neredeydin diye. Arkadaşları cevap verdiler. Dediler ki “Baba, biz 4 parça Kurdistan’ı gezdik.” Öyle söylediklerinde dedim ki bak bu şehitler halkın şehitleridir. 9 yıl halkın içinde kaldılar yanımızda sadece 3 saat kaldılar. Vicdanlı, ilkeli insanlar, bu insanlara sahip çıkmalıdır.
“SEÇTİĞİ YOL ŞEREF YOLUYDU”
Çocukluğu anlattığım gibiydi. Sohbetlerinde asla yanlış bir şey söylemezdi. Köylüler, komşularımız asla yanlış bir şeyini görmemişti. Çocuğum şehit düştüğü için bunları söylemiyorum. Onun hakikati böyleydi. Hep iyilik isteyen bir insandı. Birgün komşumla bir sorunum çıktı, tartışmaya başladık. Hemen gelip müdahale etti. Sorunları güzelce çözmemizi istiyordu. Keşke herkes onun gibi olsaydı. O kendi yolunu seçti ve seçtiği yol şeref yoluydu. Onların davasının boşa gitmeyeceğini umut ediyoruz. Eğer onların izinden yürürsek, herkes işini yaparsa olur. Başka bir şey istemiyoruz.
Baba Yusuf Ahme herkesin şehitlerin izinden gitmesi gerektiğini ifade ederek, herkesin yurtseverlik duygularıyla yaklaşarak doğru, ahlaklı ve dürüst çalışarak şehitlerin isteklerini yerine getirmeleri gerektiğini de ifade etti.
“Birçok kişi silah dedi. Evet bizimde çocuklarımız gitti diye biz herkes illa gidip silah alıp savaşsın demiyoruz. Biz diyoruz ki hangi cephede olursan ol, hangi kurumda çalışırsan çalış, ne iş yaparsan yap; dürüst, doğru, ahlaklı ve yurtseverlik ruhuyla hareketine ve işine yaklaş. İşte o zaman şehitlerin isteklerini yerine getirmiş olursun.
“EĞER GENÇLİK KALKARSA BU TOPLUM KALKAR”
Gençler her şeyi yaratabilirler. Bak gençler için ne diyor “Tû xortê ciwanî, tû zana û jîrî, xebatê xwe bike bi taktîr û bîr, bixwîne bibîne mirovê şiyar gîhand ser stêran.” Eğer gençler kalkarsa bu toplum kalkar eğer gençler durulursa toplum durulur. Eğer gençler doğru çalışırsa toplumumuz gelişir. Düşmanımız illa sizi ezeceğim dediğinde her birimizden ne isteniyorsa onu yapmalıyız. Önderliğin bir sözü var. Diyor ki “ Davamızı ve hakkımızı gerekirse tırnaklarımızla kazıyarak alacağız” Bizde tırnaklarımızla kazıyarak sonuna kadar direneceğiz. Kanaatimiz o ki doğru yolda başarıya ulaşalım. Bu halk başaracak.”
NC// Hozan Can