HABER MERKEZİ- Selahattin Erdem yazdı:
Bişeng ve Sara: 8 Mart’a anlam verenler
“Yeni bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaşanıyor, Her alanda kadınlar Mart başından itibaren 8 Mart kutlamalarını başlattılar, Yüzler, binler, on binler halinde sokakları ve meydanları rengârenk dolduruyorlar. Erkek egemen zihniyet ve siyasete karşı, bunun somutlaşması olan iktidar ve devlet sistemine karşı öfke ve isyanlarını haykırıyorlar. Kadın özgürlüğü temelinde yeni bir yaşamın mümkün olduğunu dile getiriyor. Bu temelde özgürlük ve farklılıklara dayalı eşitlik taleplerini ortaya koyuyorlar. Küresel kapitalist sistemin en çok ezdiği kesimin kadınlar olduğu ve alternatif demokratik modernite sistemini de ancak kadın öncülüğünün yaratabileceği gerçeği açıkça görülüyor.
Kuşkusuz bu durum erkek egemen zihniyet ve siyaseti çok ciddi bir biçimde korkutuyor, titretiyor ve sarsıyor. Tüm toplumsal sorunların çözümünün temelinde kadın özgürlük devriminin yer aldığını net bir tarzda ortaya koyuyor. Bu durum gittikçe artan oranda kadınları bilinçlendiriyor, örgütlüyor ve eyleme çekiyor. Kadının kendine güvenini, kadın cinsine güvenini ve özgür yaşam gücünü açığa çıkartıyor. 21. yüzyılın kadın yüzyılı olduğu gerçeğini daha şimdiden herkese gösteriyor.
8 Mart, işte böyle bir tarihsel özgürlük mücadelesinin çok önemli ve anlamlı bir günü oluyor. Hiç kuşkusuz 8 Mart’a anlam kazandıran, özgürlük ve eşitlik için kadınların büyük bir cesaret ve fedakarlıkla yürüttükleri mücadele oluyor. 8 Mart, işte böyle büyük ve anlamlı bir mücadeleyi ifade ediyor. Kadınların cesaret ve fedakarlıklarını, özgür ve eşit yaşam tutkularını, bunun için her türlü bedel ödemeyi göze aldıklarını ve bu temelde ölümden korkmadıklarını ortaya koyuyor, Kurtuluş için ayağa kalkan, greve giden ve sokağa dökülen kadınların katledildiği gün oluyor. Yani 8 Mart kanla sulanan bir özgürlük mücadelesini temsil ediyor.
Demek ki 8 Mart’ın büyük bir hakikati temsil etme gerçeği var. İyilik, doğruluk, güzellik, özgürlük, hak ve adalet gibi değerleri içeriyor ve büyük anlam gücü buradan ortaya çıkıyor. Yine uğruna canını vermeyi içeren büyük bir mücadeleciliği temsil ediyor. Yani fedailik düzeyinde bir cesaret ve fedakarlığı içeriyor. Anlam gücünü büyüten diğer bir boyut da işte bu oluyor. Dikkat edilirse, hiçbir şey durduğu yerde ve kendiliğinden olmuyor. Tersine her şey bedel ödeyen güzel ve cesur kadınlar tarafından yaratılıyor. İşte Bişeng Brüsk ve Sara Hogir Riha, bu temelde günümüzde bedel ödeyen kadınlardan sadece ikisi oluyor.
Kürt toplumunun derinliklerinde Anatanrıça kültürünün çok güçlü olduğu biliniyor. Çevresindeki toplumlara göre ‘anaerkil toplum’ olarak tanımlanıyor. Fakat iktidar ve devlet sisteminin bin yıllara yayılan işgal ve istila saldırıları, yüzyılları bulan sömürgecilik ve soykırım uygulamaları Kurdistan’ı yağma ve talan ettiği gibi, bu toplumsal gerçeğini de parçalamış bulunuyor. Sonuçta kadın etkin toplumdan kadın katledilen topluma doğru bir değişim yaşanıyor. Mezopotamya topraklarında kadınla birlikte toplumun da bitirilme noktasına getirildiği bir anda, yaşanan sürece Önder Apo’nun bilinçli ve etkili bir müdahalesi ortaya çıkıyor,
Çok açık ki, Önder Apo’nun çıkışı ve PKK mücadelesi ile Kürt tarihi yeniden canlanıyor. Erkek egemenliğinin somutlaşması olan iktidar ve devlet güçlerine karşı gelişen mücadele, giderek kendisini Kadın Özgürlük Devrimi ve özgür kadın öncülüğü olarak somutlaştırıyor. Erkek egemen zihniyet ve siyasetin bastırıp körelttiği kadın gerçeği, Apocu Özgürlük Çizgisinde kendine gelerek ayağa kalkıp toplumun kaderinde rol oynamaya yürüyor.
1980’li yıllarda tarihe damgasını vuran Büyük Zindan Direnişinin kadın öncüsü olan Sakine Cansız (Sara) ile başlayan bu süreç, 15 Ağustos 1984 tarihinden itibaren gelişen gerilla direnişi içinde Hanım Yaverkaya, Çiçek Selcan ve Rahime Kahraman gibi kadın gerilla öncülerini, 1990 yıllardan itibaren kadın öncülüğündeki serhildanları ortaya çıkartıyor. Daha sonra ise, kendini PAJK, KJK ve YJA-Star örgütlülüğünde somutlaştıran büyük bir kadın özgürlük devrimi haline getiriyor. Gerilla direnişinin toplumu çözme gücüne dayanarak verili erkekliği ve kadınlığı çözümlemekle işe başlayan Önder Apo, derinleşen özgürlük değerlendirmelerini sonuçta ‘Jineoloji’ adını verdiği en temel sosyal bilim disiplini olarak somutlaştırıyor.
Demek ki Kürt kadınının tarihle buluşması ve kadın devriminin öncü gücü haline gelmesi kendiliğinden ve bedelsiz olmuyor. Bunu yaratan büyük bir ruhsal, duygusal ve düşünsel yoğunlaşma var. Tüm bunları ortaya çıkartan kahramanca bir mücadele söz konusu. Kurdistan’da 8 Mart işte bunlarla anlam kazanıyor ve yaşamın en coşkulu mücadele günü haline geliyor. Bunun temelinde Sara’dan Berivan’a, Beritan’dan Zilan’a, Viyan’dan Nuda’ya, Şilan’dan Delal’e, Axin’den Leyla’ya uzanan binlerce kahraman şehit var. 30 yıl zindan yatmayı ve asla baş eğmeyerek direnmeyi göze alan yüzlerce zindan direnişçisi var. Dört parça Kurdistan’da ve dünyanın dört bir yanında her türlü bedeli göze alarak mücadele eden milyonlarca Kürt kadını var. Kurdistan’da 8 Mart işte bunlarla anlam buluyor ve hakikat kazanıyor. 8 Mart, kadın özgürlük günü haline işte bu kahramanlıklarla geliyor.
Bişeng ve Sara, işte kahramanlık çizgisinde süren bu tarihi Özgürlük Yürüyüşünün en son ilan edilen iki temsilcisi oluyor, 28 Temmuz 2023 tarihinde Medya Savunma Alanlarında yaşanan bir faşist-soykırımcı saldırıda şehit düşmüşler. Medya Savunma Alanlarında ve Kurdistan’ın dört bir yanında yüzlerce ve binlerce kadın kahramanca direniyor ve hemen her gün şehit düşüyor. Zap, Avaşîn, Metîna ve Xakurkê savaşına her gün direnen kadınlar öncülük ediyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü işte bu direnişlerle anlam kazanıyor ve şehitler gerçeği ile yenilmez gücünü ortaya koyup zaferini ilan ediyor.
Demek ki ‘Kahramanca direniyorlar’ ve Şehit düştüler’ deyip geçmemek gerekiyor. Her şeyden önce, kahramanca direnişleriyle ve şehadetleriyle ortaya çıkardıkları gelişmeleri iyi görmek gerekiyor. Bununla birlikte, hangi koşullarda ve nasıl direndiklerini iyi incelemek ve doğru anlamak gerekiyor. Bir de söz konusu direnişi gerçekleştirirken ve şehit düşerken ne düşündüklerine, neyi duyduklarına, nasıl yaptıklarına ve neleri hissettiklerine iyi bakmak gerekiyor, Çok açık ki, bütün bunları derin bir bilinç, çok anlamlı bir duygu, sarsılmaz bir tutku ve büyük bir inanç temelinde gerçekleştiriyorlar.
İşte bu Özgürlük Kahramanlarını iyi anlamak ve doğru temsil etmek gerekiyor, 8 Mart’ları coşku içinde yaşarken, bunu yaratanları ve anlam verenleri hiçbir zaman unutmamak ve hep önde tutmak gerekiyor. Mesela Bişeng ve Sara’yı yeterince inceleyip onlarla özgür kişiliğe ulaşmak gerekiyor. 28 Temmuz 2023 tarihinde şehit düşen Sara, acaba özgürlük mücadelesi yürüten ve şehit düşen kaçıncı Sara’dır? Acaba çok övülen Avrupa yaşamını elinin tersiyle iterek Kurdistan dağlarına koşan ve gerillaya katılan Bişeng, böyle yaparken ne düşünmüş ve duymuştur? Kürt Genç Kadın Hareketinin iki öncü militanı şimdiye kadar nerelerde ve nasıl çalışma yürütmüş, hangi zorlukları göğüslemiş ve özgürlük mücadelesine neler katmıştır? Derin ve güzel duyguları, anlamlı bilinçleri ve büyük kararlılıklarıyla kaç genç kadını eğitip özgür yaşam militanı yapmıştır?
Belli ki sorular daha da çoğaltılabilir. 8 Mart’ı anlamak ve doğru yaşamak işte bu kahramanları tanımak ve yollarında kararlılıkla yürümekle mümkün olur. Onların çizgisinde egemen erkekliği öldürüp köle kadınlığı yıkmayı ve kendini özgürlük çizgisinde yeniden yaratmayı gerektirir.
Bunlar temelinde, Şehit Bişeng ve Sara şahsında kadın özgürlük mücadelesinin tüm kahraman şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Özgürlüğe yürüyen tüm kadınların 8 Mart’ını yoldaşlık duyguları ile kutluyorum.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika