HABER MERKEZİ- Selim Ferhat’in Kaleminden – Yeni Özgür Politika
“Kürtler Berlin’de geçen hafta sonunda, Öcalan’ın açıklamasının beklendiği 15 Şubat’ta yeniden sokaklardaydı.
Bu kez sormadım, sadece dinledim.
25 yıldır, sosyal ömrünü derneklerde, sokaklarda geçirdiğini söyleyen 45 yaşında olduğunu söyleyen adam, bir nevi yakama yapışıyormuşçasına konuşuyor.
Sabırlı gibi.
Sabırsız olduğu anlarda sesi yükseliyor:
Kürtler’in bir statüsünün olmasını,
Gündemi yakından takip ettiğini bilmemi istiyor.
Öcalan’dan, Kürdistan dağlarından, Kandil’den haberler veriyor.
Düğümden bahsediyor.
“Kürdistan düğümlendi” cümlesini açmasını diliyorum.
Öcalan 26 yıldır tutsak.
Düğümü çözmezlerse, Kürtlerden çözüm bekleyemezler.
Onların çözümü, Kürtlerinki değil.
Kürtlerin çözümü de onlarınki değil
Nasıl olmalı?
Bu soruma cevap arıyorsam, Cemil Bayık’ın Stêrk TV ile yaptığı röportajı okumam gerektiğini iletiyor.
Bana bir hikayeymiş gibi aktarıyor:
Evleri işgal edilmiş bir halk;
İnsanlar gözlem altında;
Evinden çıkan her birey, geri dönünceye kadar kontrol altında;
Eli kolu bağlı olanlara, kardeş diyorlar;
Özgürce konuşun derken, kanıksatılanı konuşmada diretiyorlar;
Onyılların tecritinde yaşayanlar, sonunda çemberi aşmayı başardılar;
Çaresiz kaldılar ve komplo öyle başladı.
“Şimdi nerede olduğumuzu, nereye gideceğimizi bilmek istiyorsan, bunun cevabını Bayık’ın röportajında bulabilirsin” dedi.
Ve ben, ANF’nin yayınladığı röportajı okuduktan sonra, şahsen tanıma şansına sahip olmadığım bir Gerilla önderi Cemil Bayık’la, sanal dünyada yeniden buluştum.
Silahlı konuşanların “silah sorunu çözülmeli” şartına cevap veren Bayık’ın “düğümün çözülmesi” için, atılacak ilk adımın ne olduğunu okumadan önce, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Münih Güvenlik Konferansı sonrasında basın mensuplarına: “Kandil ve PKK Sayın Öcalan’ın çağrısını ciddiyetle karşılamalıdır” sözlerini not düşmek istiyorum.
Barzani’nin: “Türkiye barış sürecini yönetme konusunda çok ciddi adımlar atıyor” iddiasına denk düşen adımları beyhude aramaktan vazgeçtim.
Olumlu düşüneyim dedim. Mesut Barzani-Mazlum Kobanî görüşmesi, İmralı Heyeti’nin Güney Kürdistan’da Barzani’yi ziyareti gibi önemli resim karelerinin donmaması ümidiyle Cemil Bayık’ı okumaya koyuldum.
Özetliyorum, Öcalan:
Hareketimizle, basınla iletişim kuramıyor;
Elini kolunu bağlamışlar bir havuza atmışlar, yüz diyorlar, hareket et diyorlar.
Nasıl hareket edecek?
Bu mümkün değil.
Özgür olması gerekli.
İmralı sistemi sona ermeli.
Gerilla önderi Cemil Bayık’la buluştuğumuz nokta, Öcalan ve Kürdistan denkleminde uygulamada olan “İmralı Sistemi” sona ermeden, bırakın çözümü, herhangi olumlu bir değişimin mümkün olmayacağı.
İmralı Sistemi sona erdirilmeden, Kürtler’den adım atılmasını beklemek, senaryosunu başkalarının yazdığı bir filmde, Kürtler’e Türk dublajına bürünmüş yedek oyuncu rolü vermekten başka bir şey olmaz.
Mutlak red politikası sona erdirilmedikçe, varolmak, muhatap olmak mümkün olmayacak.
Sistematik terörü hükmettirmekten vazgeçmeyan bir sistemin, “terör” suçlamasının itibarını yitirdiği bir dönemin sonuna geldik.
Şeyh Sait’in işgale başkaldırışının yüzüncü yılında, Kürdistan yükselecek.
Bunu biliyorlar; onlar korksun, değişim için onlar adım atsınlar!”