HABER MERKEZİ
Kurdistan’ın jeopolitik ve jeostratejik koordinatları Ortadoğu’daki sosyopolitik güç dengeleri açısından hayati önemdedir. Küresel ve bölgesel açıdan Jeopolitik sonuçlara ulaşmak artık tek bir bilimsel disiplinle mümkün değildir. Bunun için dünyadaki her hamleyi çok önceden görmek ve okumak gerekiyor. Bir olayın lokal boyutuna küresel ölçekte sebep olan nedenleri önceden öngörmek hamle üstünlüğü sağlıyor. Bundan dolayı günümüz dünyasını anlamak çaba gerektiriyor. Küresel jeopolitik dinamiklerin Ortadoğu’ya direkt etkileri öngörülmez riskleri de beraberinde getiriyor. Olay ve olgulara çok farklı faktörler üzerinden bakmak önem arz ediyor. Dar tarafgir bir bakış açısıyla olup biteni kavramaya çalışmak çoğunlukla insanı arzulamayacağı şok sonuçlara götürüyor. Değişken etkenler yüzünden kırılgan bir karaktere sahip Ortadoğu’daki jeopolitik ve jeostratejik hamleleri zamanında tahlil etmek oldukça dikkat gerektiren bir çabadır. Kısacası Ortadoğu da yapılan her hamle küresel jeopolitik bir arka planın varlığına işaret ediyor.
Ortadoğu ilişki çelişki diyalektiğinde taktik ve stratejik satrancı çok iyi bilmek gerekiyor. Ahlaki gerekçelerin esamesi okunmaz bu çıkarlar savaşında. Hakikati, ahlaki ilkeleri soyutlamak bu küresel emperyal güçlerin ustaca yaptıkları bir iştir. Her türlü saldırganlığı yayılmacı politikalarını meşrulaştırmanın bir aracına dönüştürürler. Doğu batı ayrışmasına daha da tetikleyecek bir dinamik süreç Ortadoğu da işliyor. Uluslararası bir krize dönüşen Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz sonuçları da bu ayrışmaya zemin oluşturuyor.
Biliniyor kırılgan Jeopolitik fay hatlarının geçtiği ana merkezlerden biri de Ortadoğu’dur. Yeni sömürge savaşlarının kalbi burasıdır. Küresel hegemonya güçleri yeniden burada işgallerini meşrulaştıracak bahaneler üretiyor. Tarihi ürettikleri kimi suni düşmanlıklar üzerinden işgalcilik halklara kanıksatılıyor. Burada sömürgecilerin çizdiği dinamik Kurdistan sınırları bölen, ayrıştıran ve çatıştıran bir amaçla kurgulanmıştır. Ortadoğu’da jeopolitik rekabetlerin arttırdığı gerginliklere yenilerinin eklenmesi yüksek olasılıktır. Bölgesel çıkarlara dayalı gerginliklerin sürekliliğiyle birlikte, enerji, hammadde kaynakları, su ve kitlesel göçler de yeni anlaşmazlıkların zeminini güçlendiriyor. Stratejik çıkar savaşları Ortadoğu’da yeni soğuk savaş provasını da kapsıyor.
Türk faşizmi tıpkı takipçisi oldukları Hitler gibi Kurdistan’ı işgal ve ilhak amacını “ Türkün ihtiyaç duyduğu sömürge yaşam alanı” olarak açıklıyor. Yayılmacı emellerini sömürgeci tarih tezlerine dayandırıyor. Halklara karşı soykırım suçları ile dolu tarihlerini coğrafik işgallerle idealleştirmek için her türlü manipülasyona başvurmaktan çekinmiyor. Nato ve boğazlar gibi kozlarını jeopolitik ve jeostratejik avantajlarıyla birlikte Kürt halkına karşı bir pazarlık aracına dönüştürüyor. TC faşizmi jeopolitik gerginlikleri fırsat bilerek sınırsız terörist yöntemlerin yanı sıra Kürt halkına karşı ölüm mangalarından oluşan envai çeşit terörist milislerde kullanıyor. İçerde PKK’yi bitirdim yalanlarıyla peşindeki sürüyü güden ve aldatan TC faşizmi dışarda PKK karşısında yenilgisini itiraf ediyor ve ağlayarak, yalvararak, tavizler vererek destek istiyor. Çözülme yaşayan TC’nin Kürdistan’daki fetih savaşları Kürt halkıyla keskin bir ayrışmayı ve bölünmeyi de iyice derinleştiriyor.
Ulus devlet işgalci tezleri kendisini tarihe dayandırarak jeopolitik rekabetlerde görünür kılıyor. Bu temelde Ortadoğu’da sömürgecilik mirasının kavgası yeniden ısıtılıyor. TC bunu fırsat bilerek Kurdistan da yeni toprak fetihleri amaçlıyor. Oysa TC’nin Ortadoğu’da stratejik bir ağırlığının olabilmesi ekonomik bir gücünün olmasına bağlıdır. Bu tükenmez ekonomik güç TC’de yok ancak KDP’nin Kurdistan ulusuna ait zenginlik kaynaklarının sömürmesi üzerinden çaldığı para desteği ve Körfez sermayesinin finansörlüğünde PKK fedailiği karşısında ayakta durabiliyor. Kurdistan reel gerçekliliğinin dayandığı tarihi temellerin tümü bu sömürgecilik yeni miras paylaşımına kurban edilmek isteniyor. Kürt özgürlük mücadelesinin etkin varlığı bu bölgesel stratejik dengelerde işgal ve paylaşımın önünde engel teşkil ediyor.
Stratejik önemi olan Kurdistan su kaynakları üzerinde de çok önemli tehditler oluşmuş durumda. Kürt halkının kendi yaşadığı topraklarda ulusal aidiyet duygusu yok edilmek isteniyor. Bir diğer jeopolitik etken de giderek artan göç faktörüdür. Ekonomik ve siyasi mültecilik savaşlarla hızlanmış durumdadır. Kurdistan nüfusunun göçertilmesine dönük kimi projeler devrededir. Kürt halkına ve Ortadoğu halklarına karşı özelleştirilen bölgesel savaşlar söz konusu.
Kurdistan’ı işgal altında tutan ulus devlet terörizmi ve işbirlikçi suç ortakları NATO’nun koruma kalkanına sahiptirler. Kürt halkı ülkesini işgal etmiş bu terörist unsurlara karşı mücadele ediyor. Her kim ki Kürdistan’ı işgal etmişse ve buna suç ortağı olmuşsa gerçek terörist odur. Madrid’de düzenlenen Nato zirvesinde Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesi karşıtı alınan kararlar her şeyi çok net olarak ortaya koyuyor. İmralı’da uygulanan ve önderliği direk hedefleyen insanlık dışı gladio tecrit rejimi fiziki bir imha tehdidini de içeriyor.Sayın Bayık ,Karayılan ve Kalkan’ı hedefleyen ABD cinayet listeside bu Kürt soykırım konseptinin de bir parçasıdır. Işid hamisi ve destekçisi TC’ye verilen tavizler karşılığında DAİŞ fatihi YPG/PYD’ye terör iması Rojava statüsüne dönük direk bir tehdittir. NATO suikastler ve operasyonlarla PKK öncü kadrolarının tasfiyesini amaçlıyor. TC’ye verilen ve Kürt soykırımını onaylayan askeri tavizlere şimdide F-16 jetlerini satma ve modernize etme jesti de ekleniyor. Terörizm suçlaması Kürt özgürlük mücadelesi karşısına çıkarılmış NATO terörizmini perdelemek için atılmış bir iftiradır. Küresel emperyalizmin sadık uşağı TC’nin NATO doktrininde yeni görevlerinden biri de İran’ı hedefleyen İsrail savunma stratejisinde ki kritik rolüdür.
TC’nin bu yayılmacı emellerine karşı bölgesel ve küresel işbirliği olanaklarının zeminini yaratmak ve bu temelde stratejik dengeler oluşturmak gerekiyor. Yunanistan’ın Türkiye’nin Kurdistan sınırına koridor dediği işgalini fırsat bilerek tüm adaları silahlandırıp denizden Türkiye’yi bir deniz koridoruyla kuşatması oldukça önemli bir gelişmedir. Deniz kıta sahanlığı ihtilaflarında kendisine bu hamla ile önemli bir avantaj sağlıyor. Kurdistan’ı işgal koridorlarıyla çembere almak isteyen Türk işgalci emelleri bir bumerang gibi her yerde kendisine dönüyor. PKK sayesinde sömürgeci güçlerin masada çizdikleri Kurdistan ve Ortadoğu sınırları giderek silikleşiyor. Kurdistan Türklerin Vietnam’ı olmaya adaydır.
Tüm bu yakıcı gelişmelere karşın Önder Öcalan’ın devrimci fikirleri despotik ve faşizan rejimleri yıkacak bir alternatif oluşturuyor. İnsani gerçekleri görme ve insani faktörleri dikkate alma bilgeliği halklar nezdinde çok büyük bir prestije sahip. Küresel ölçekte insanlığın ortak sorunlarını çözebilecek bir siyasi irade boşluğunu doldurma iddiasındadır APOCU paradigma inşası. Kürt halkının diri gücü ve direnci devrimci Önderlik paradigması ve fedai PKK’den geliyor. Kürt halkının PKK sayesinde yürüttüğü görkemli mücadele dünya genelinde hatırı sayılır bir kamuoyu desteğini de ortaya çıkarıyor. PKK’nin kesintisiz mücadelesi sayesinde Kürt ve Kurdistan reel olgusuna karşı dünyadaki farkındalık oldukça yükselmiştir fakat dünyada hala bunu kalıcı bir statüye kavuşturacak ortak bir siyasi irade oluşmamıştır. Kendi kaderini eline almış Kürt halkını artık hiçbir güç esaret altına alamaz. Kürt halkının politize ve mobilize olmuş dinamik kitle gücü çok şeyleri değiştirmeye adaydır.
Serdem Amed