HABER MERKEZİ – 40 yıllık yayın hayatını kesintisiz sürdüren Serxwebun gazetesi’nin Ekim sayısı “Komplo, işgal ve ihanet mücadele gerekçemizdir” manşetiyle çıktı.
Serxwebûn 478’inci sayısında son siyasal gelişmeler, 24’üncü yılına girerken 9 Ekim Komplosu, Ekim ayı şehitleri, bölge, Türkiye ve dünyada yaşanan siyasal gelişmeler yer alıyor.
KCK Yürütme Konseyi Mustafa Karasu, yaptığı siyasal değerlendirmede, kapitalizm var oldukça kapitalist güçler arasındaki mücadelenin süreceğini, ABD’nin birçok ülke ile ilişki geliştirerek Çin’i kuşatma ve daraltma politikası izleyeceğini belirtiyor. Değerlendirmesinin devamında, Türk devletinin Avaşîn, Zap ve Metina’da bir çıkmaza girdiğini, bozguna uğrayacağını ama KDP’nin Türk devletini bozguna uğratmasının önüne geçtiğini, yine KDP’nin sessizliği ile TC’nin kimyasal silah kullanmasında suç ortağı olduğu tespitinde bulunuyor.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan ise “Komplonun 24’üncü yılında “Kazanan Önder Apo direnişi ve özgürlük Olacak” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, uluslararası komplonun amacının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı imha etmeyi hedefleyen bir saldırı olduğunu, komplonun amacının, onun imhası temelinde PKK’nin tasfiyesini sağlamak, dolayısıyla PKK’nin tasfiye edildiği koşullara dayanarak da Kürt soykırımını gerçekleştirmek olduğunu, bu bakımdan da uluslararası komplonun inkarcı, imhacı ve soykırımcı olduğunu belirtiyor.
KJK Koordinasyon Üyesi Bese Erzincan ise, PKK’nin ilan ettiği Ekim ayı şehitleri vesilesiyle kaleme aldığı “Rêber Apo’nun kadın özgürlük çizgisi mücadelemizin fedailik çizgisidir” başlıklı yazısında, kadın şehitlerin insanlığın ahlak, vicdan, adalet, güzel ve ilkeli yaşamın nasıl olması gerektiğine en doğru cevabı verdiklerini belirtiyor. Bese Erzincan, “Şehit yoldaşlarımız kadın yoldaşlığının, maneviyatın, temiz, saf, güzel yaşamın temsilidirler. Yarattıkları özgür ilişki düzeyleri ile toplumu, erkeği özgürleştirmeye giden yolu açmışlardır” diyor.
Dilzar Dilok’un edebi bir dille kaleme aldığı “Önder Apo’nun Demokratik Uygarlık Manifestosu Savunmaları bir dünyadır; ne varsa orada vardır” yazısında, “Savunmalar bir dünyadır. Yaşanacak ne varsa orada vardır. Devrim, direniş, savaş, sanat, güzellik, kadın, evren yaşam, toprak, güneş, anlam, tarih, ahlak, iyilik, bilgi… Hem de sonsuzca… Özgür yaşamak istiyorsak buradan başka yöne yüzümüzü dönmeye gerek yoktur” diyor. Abdullah Öcalan’ın savunmalarını okuyan herkesin kendisini içinde bulacağı bir anlam deryası olduğunu belirtiyor.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok ise “İmralı özgürlük direnişi ve görevlerimiz” başlıklı yazısında, düşmanın neden Abdullah Öcalan’ın tek bir sözcük bile söylemesine izin vermediğini sorguluyor. Xebat Andok, “Düşman neden Önder Apo’ya tek bir bilgi kırıntısının bile ulaşmasını engellerken, elimize içinde her şeyin olduğu söylenen interneti veriyor? Bizim her türden bilgiye ulaşmamızı kendisi açısından neden sorun görmüyor? Demek ki düşman, yürüttüğümüz mücadeleden o kadar da ürkmüyor” diyor ve “Önder Apo gibi kendimizi çözüm ve mücadele gücü haline getirmemiz gerekiyor” değerlendirmesini yapıyor.
“Avrupa’da meclisler ve yeniden inşa sorunlarımız” başlıklı yazıyı ise, Atakan Roni kaleme aldı. Atakan Roni, halk meclislerinin radikal demokrasinin temelini oluşturduğunu, radikal demokrasilerde söz ve karar gücünün halkta olduğunu, siyasetin demokratikleşmesini ifade ettiğini belirtiyor. Yazının devamında da “Meclisler doğru temelde işletildiğinde, politikalar ortak belirlendiğinde bir alandaki tüm çalışmalar meclisin, yani halkın karar gücü haline gelen çalışmalar olacaktır. Halk meclisleri tarafından belirlenen politikalarda haberim yok, bu çalışma bizim değil yaklaşımı olamaz” diyor.
Ekim ayının diğer önemli bir yazısı ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “PKK Önderliğine dayatılan komplolar, halkın özgür kimliğinden duyulan korkunun itirafıdır” başlıklı yazısı, AİHM Savunması kitabından derlendi.
Abdullah Öcalan, “Türkler yakalanmamı çok büyük bir sevinçle ve tarihlerinin en önemli olaylarından biri olarak değerlendirmeye çalıştılar. Ama başardıkları; hiç de dostları olmayacak bir zihniyet ve kara vicdanın sahipleri tarafından çarmıha gerilircesine çivilenip paketlenen fiziki varlığımı bir tabutlukta tutmaktan öteye bir anlam taşımaz” diyor.
Yaşamını yitiren Şehit M. Sait Üçlü ve İrfan Güler için kaleme alınan anı yazısı; yine Dersim, Karadeniz ve Rojava’da mücadele yürütürken ağır yaralanana ve Avrupa’ya tedavi için gönderilen, tedavisi bitmeden yeniden ülke mücadele sahasına dönen, ancak işbirlikçi-ihanetçi KDP’nin attığı pusuda şehit düşen Şoreş Mardin anısına mücadele arkadaşlarının kaleme aldığı anı yazısı da yer alıyor.
Serxwebûn yazılarına yeni web sitesi olan serxwebun.info üzerinden de ulaşılabilir.
Serxwebûn gazetesi emektarları, “40 yıllık mücadelenin sesi okuyalım, okutalım, abone yapalım” diyerek okurlarına sesleniyor.