HABER MERKEZİ –
“Dağlarda geçireceğim ilk ilkbaharın heyecanıyla günden güne karların sabırsızlıkla erimesini bekliyordum. Kar beyazlığı yerini çimen yeşiline bırakırken kış kampımızda geçirdiğimiz eğitim sürecimiz de sona ermişti. Eğitim sonrası yapılan düzenlemeyle birlikte ilk defa Amed eyaletinde Dördüncü bölge olarak bilinen Gorse ve Pîran alanına Zinarîn Êqro arkadaşla birlikte gidiyorduk. Dördüncü bölge, sık ormanlıkların yanında ağırlıkta kayalıklı araziden oluşuyordu.
Dördüncü bölgede görevlere giderek, eylemlere katılarak gerillacılığımın ilk tecrübelerini edinecektim. Bu anlamda Dördüncü bölgenin diğer arkadaşlara göre benim için ayrı bir anlamı, yaşamımda apayrı bir yeri olacaktı. Aşırı aceleciydim. Birden bire eylemlere, uzak görevlere gitmek, zorlu koşulların gerillası olmak istiyordum. Nihayetinde beklediğim an gelmişti. Alan komutanımız Amed arkadaştan “ tüm arkadaşlar toplansın” haberi geldi. Kayalıklar içinde araziye yayılmış olan bölge gücümüz öğleden sonra bir araya geldi. Amed arkadaş, gülen siyah gözlerle bütün arkadaş yapısını inceledikten sonra uzun yılların verdiği askeri tecrübeyle sakin bir şekilde gerçekleştireceğimiz pusu eylemini anlatmaya başladı. Kullandığı sade dil oldukça dikkatimi çekmişti.
Amed arkadaş oldukça rahat ve sakin bir şekilde eylemi nasıl yapacağımızı anlatırken içim içime sığmıyordu. Kalbim hızla atıyordu. Eylem grupları okunduğunda ise heyecanım doruğa çıkmıştı. Eylem grubumuz iki gruptan oluşacaktı, her bir grupta bir kadın arkadaş olacaktı. Birinci grupta Zinarîn arkadaşın ismi okundu. İsmim ikinci grupta okununca yerimde duramaz oldum. Hemen kalkıp raxtımı ve silahımı gözden geçirmek, eyleme hazırlanmak istiyordum. Eylemi gerçekleştireceğimiz yeri daha önce ne Zinarîn arkadaş ne de ben görmüştük. Araziye hakim değildik. Daha önce kısa bir süre bu alanda kalmıştım. Ancak coğrafyaya ilişkin herhangi bir bilgim yoktu. Amed arkadaşın yaptığı toplantı ardından gruplarımız kısa bir süre içinde hazırlıklarını bitirdi. Ve yola çıkma zamanı gelmişti. Eylem yerine gitmek için büyük bir moral ve coşkuyla yola çıktık. Zinarîn arkadaş daha önce eylemlere katılmıştı. Ancak bu eylem yaşayacağı ilk ciddi deneyim olacaktı. Bu nedenle gerçekleştireceğimiz eylem ikimiz için de hayati bir önem taşıyordu. Bakur alanında gerçekleştirilen eylemlere göre zor bir eylem değildi.
İkimizin de hem fiziki olarak güç getirebileceği hem de grubumuzda yer alan arkadaşların tecrübelerinden de yararlanabileceğimiz bir eylem olacaktı. Eylem grubunda yer alan erkek arkadaşların arazi hakimiyeti ve savaş taktiği konusunda ciddi tecrübeleri vardı. Gece karanlığında ilerleyen grubumuz saat 12:00’de eylem yapacağımız alana ulaştı. Pusu eylemimizi sabaha doğru gerçekleştirecektik. Kısa bir mola ardından gruplarımız ayrıştı. Geri çekilme yerimiz belirlendi. Eylem sonrasında bir araya geleceğimiz yer ayarlandı. Yavaş, kamuflaja dikkat ederek sakin ve mesafeli yürüyerek pusuyu atacağımız yol kenarında bulunan kayalıklara savunmalı bir şekilde yerleştik.
Yerlerimizi alarak, pusuya yattık. İlerleyen saatlerle birlikte nihayetinde beklediğimiz an gelmişti. Askeri konvoy ağır, ağır bulunduğumuz yere doğru yaklaşıyordu. Gruplarımızın açtığı ateş sonucunda askeri konvoy ciddi bir zarar gördü. Konvoyun zarar görmesi ardından panzerler geldi. Zifiri karanlıkta panzerlerin üzerindeki projektörlerle bizi aramaya başladılar. Ancak onlar bizi yol kenarında ararken grubumuz randevu yerine çoktan ulaşmıştı. Araziyi tanımıyordum. Mümkün oldukça grup komutanı arkadaşın peşinden ayrılmamaya çalışıyordum. Randevu yerinde; “herkes geldi mi? Kayıp ve ya yaralı var mı?” diye bakındım. Zinarîn arkadaş yoktu. Büyük bir paniğe kapıldım. Zinarîn arkadaş nerede kalmıştı. Araziyi tanımıyordu. Ne oldu? Neden yoktu?
Askerler gerçekleştirdiğimiz eylem ardından araziye yayıldı. Panzerler etrafı projektörlerle aydınlatarak araziyi tarıyordu. Askeri güç takviyesi gelmek üzereydi. Birkaç dakika randevu yerinde bekledik ancak Zinarîn arkadaş gelmedi. Bulunduğumuz yer giderek tehlike arz ettiğinden, cevabını veremediğim sorularla eylem yerinden uzaklaşmaya başladık. Bir arkaya bir öne bakarak yürüyordum. Zinarîn arkadaşın güleç yüzü gözlerimin önünden bir türlü gitmiyordu. Kürt özgürlük hareketini tanımaya başladığım günden itibaren kadın gerillalara karşı büyük bir sempati duyuyordum. Gerilla sahasına geldiğimde, bir kadın gerilla olmanın ve kadın gerillalarla yaşamanın apayrı duygusunu, heyecanını yaşıyordum. Şehit Remzi alanında bulunan bir bölüklük güç içinde bir kadın gerilla mangası vardı. Bölükte bulunan arkadaşların çoğu eyleme gitmişlerdi. Noktada erkek arkadaşlarla birlikte yalnızca iki kadın arkadaş kalmıştı. Kurye arkadaş beni kadın mangasının önünde bıraktığında esmer tenli, güleç yüzlü ve simsiyah düz saçlarıyla bir kadın gerilla karşıladı.
Dağlarda beni karşılayan ilk kadın gerilla Zinarîn arkadaş olmuştu. Kendisi de henüz altı aylık bir savaşçıydı. Kırık Türkçesi, kendine has Amed şivesiyle çok sempatik ve aşırı canlı bir arkadaştı. İlk heyecanlarımı yaşadığım günlerde ilk ilişkilendiğim, paylaştığım ilk yaşam deneyimimi aldığım arkadaşımdı. Sürekli gülen, canlı, hayat dolu olan Zinarîn arkadaş şimdi gruptan kopmuştu. Bir süre ilerledikten sonra yolun ortasında durdum. “ Zinarîn arkadaş gelmeyinceye kadar bir yere gitmiyorum. Ben de gelmiyorum. Ne olursa olsun O olmadan hiçbir yere gitmiyorum” diyerek arkadaşlara bağırdım. Tüm arkadaşlar durup bana baktı. Oldukça ciddi, kesin ve kararlı olduğumu görünce gruptaki arkadaşlar; “askerler şu an arazidedir. Bulunduğumuz yer tehlikelidir.
Burada kalamayız. Biraz ilerleyelim. Bekleyelim. Arkadaş gelmez ve bize ulaşmazsa iki arkadaş geri gelip Zinarîn arkadaşı arayacak” diyerek beni sakinleştirmeye başladılar. Ancak Zinarîn arkadaşın gülümseyen yüzü bir türlü gözlerimin önünden gitmiyordu. “hayır, şimdi arkadaşlar gitmeli” diye ısrar edince, grubumuzdan iki arkadaş öne çıktı. Eylemi gerçekleştirdiğimiz yere doğru geri gittiler. Biz de tehlikeli alandan çıkmak üzere yeniden yola çıktık. Zinarîn arkadaşta her şey o kadar doğal ve o kadar içtendi ki samimi yaklaşımı tanıştığı her insanı etkiliyordu. Etkileyici bir güce sahipti. Yine Zinarîn arkadaş oldukça mütevazi, bir o kadar asi, kendine has bir yaşam bakışı, katılım biçimi vardı. Aynı zamanda ortamın ilgi odağı, çekim merkezi olabiliyordu. Beni kendine çeken, sıcakkanlı, sempatik esmer güzeli bu kadın gerilla şu an bizden uzaktaydı. İki erkek arkadaş onu aramaya gitmişlerdi. “ acaba ne oldu? Zinarîn arkadaşı buldular mı? Neden hala bize ulaşmadılar?” sorularıyla kendi kendime kızıyordum.
Eğitimlerden çok sıkılırdı. Zinarîn arkadaş, sıkılgan ifadesiyle yeniden gözlerimin önündeydi. Yerinde duramaz mutlaka bir şeylerle uğraşır ya da durup durup sallanırdı. Bir şeyleri kurcalardı. Hayata gülüp geçerdi, dalgaya alırdı yaşamı. O yaşamla birlikte yürüyen değil yaşamın önünde olmayı sevenlerdendi. Yaşamın önünde olan, hayata gülüp geçen Zinarîn arkadaş neden hala bize ulaşamamıştı? Ölümle de dalga geçmeliydi! Asla ele geçmemeliydi! Hemen gelip bize yetişmeliydi! Ama ortada ne Zinarîn arkadaş ne de onu aramaya giden arkadaşlar vardı. Ve saatler ilerlemiş, hava iyice aydınlanmıştı. Herkesle iç içe olan, dışa dönük karakteri ile Zinarîn arkadaş için üzülmek, hayıflanmak, keşkeler zaman kaybıydı. Mücadeleyle dolu dolu bir insandı. İlk komutanlık günlerinde talimat verirken ki yüzünün kızarıklığı, çekingenliğiyle Zinarîn arkadaş şimdi çıkıp gelmeliydi.
Yoksa yoksa bir kayalığın dibinde uykuya mı daldı? Uyuduğunda adeta uyuyor mu? Ölüyor mu? dedirten bir uykusu vardı. Gerillada bulanan tüm Êqroluların uykuları çok ağır oluyordu. Zinarîn arkadaş da Êqro köyündendi. Akrabası olan Zinar arkadaşın ve Kasım arkadaşın da uykularının ağır olduğunu biliyordum. Ama Zinarîn arkadaşı nöbete kaldırmak ciddi bir problemdi. Uyku sorunu içime bir kurt gibi düşüvermişti. Yüksek bir sesle kendi kendime “hayır uyumuş olamaz” dedim. Artık yürüyecek gücüm kalmamıştı.
Moralim iyice bozulmuş bir halde Amed arkadaşın bulunduğu alana ulaştık. Amed arkadaşı görür görmez grupta bulunan arkadaşları suçlamaya başladım. Amed arkadaş, Zinarîn arkadaşın yanımızda olmadığını anlayınca Ferhat arkadaşa kızarak “ Zinarîn arkadaşı nasıl kaybedersiziniz? Tüm grup geri gidip Zinarîn arkadaşı getirecek? Getirmezseniz siz de gelmeyin?” dedi. Amed arkadaşın bu söylemi üzerine Ferhat arkadaş yanına bir grup alarak eylemi yaptığımız alana gitmek üzere yola koyuldular. İçinde bulunduğum ruh hali bütün arkadaşlara yansıdı. Zinarîn arkadaşı kaybetmemeliydik. Yeniden yeniden gözlerimin önünde canlanıyordu. Eylem öncesini, eyleme gidişimizi, sohbetlerimizi ve eylem anını arkadaşlara tek tek anlatmaya başladım.
Her anının her dakikasını atlatmadan anlatmaya çalışıyordum.Ertesi gün hava kararmaya başlamıştı. Zinarîn arkadaş; Ferhat arkadaşla giden grup ve eylem dönüşü grubumuzdan ayrılıp geri dönen iki arkadaşla birlikte sağ salim bize ulaşmışlardı. Kampımızda hakim olan moralsizlik ve hüzün yerini bayram havasına bırakmıştı. Uyanıklığı, atikliği ile araziyi tanımamasına rağmen Zinarîn arkadaş gittiğimiz yoldan bizi aramış, bize ulaşmaya çalışmıştı. Onu aramaya giden arkadaşlarla yol üzerinde karşılaşmışlardı. Acıyla dökülen gözyaşlarım yerini mutluluğun sevinç gözyaşlarına bırakmıştı. Ve canlılığıyla, gülen gözleriyle, esmer güzeli yoldaşım yeniden aramızdaydı. Amed eyaleti Dördüncü bölgede, gittiğim ilk eylemde edindiğim ilk tecrübede mutluluk ve sevinç gözyaşları vardı.”
Zinarîn Nûpelda