HABER MERKEZİ- Selim Ferat’ın Kaleminden
“Rojava Özerk yönetimine karşı silah kullan(an)dıran güç Türkiye.
Rojava üzerinden Gerilla güçlerini silahsızlaştırmak isteyen;
Öcalan’ın serbest bırakılma opsiyonunu, Gerilla’nın silahsızlaştırılması şartına bağlayan güç de Türkiye.
Yakinen 1548 yılında ele aldığı “Gönüllü Kölelik“ eserinde, isabetle gönüllü kölelere ders olsun diye, öküzlerin bile boyundurluğa isyan ettiğini belirten Fransız feylosofu La Boétie’ye inat, Orhan Miroğlu: “Silah bırakma çağrısı bu defa karşılıksız kalırsa geçmiş olsun“ demiş.
Miroğlu, Bahçeli’nin, aslında Erdoğan’ın neyi planladığı da deşifre etti.
Bir yandan “çözüm“ için adım öneriyorken;
Son olarak Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan’ı da rehin aldılar.
İmralı Cezaevi’nin kapısını açan anahtara sahip olanların kapıyı açacaklarına, Öcalan-DEM görüşmesini ilk adım olarak önermek gibi hileli bir yol seçtiler.
Burada gerçekleştirilen, bir baskı politikası.
Bu baskı politikasının hedefine ulaşması için, yüksek gerilimli silahlı saldırılar başlatıldı. Son olarak Rojava’ya yapılan saldırı baskı politikasını bir üst perdeye taşıdı.
Amaç, özellikle Öcalan ve buna bağlı olarak DEM Parti üzerinde etkin bir baskı kurmak ve hükmeden Ankara’nın direktiflerine uygun kapitülasyonu dayatmak.
Biliyorlardı, Rojava anahtar bir rol oynuyor.
Bundandır, muhtemelen Esad rejimiyle yapılan bir koordinasyon sonucunda, Esad ordusu Halep’e saldıran çetelere karşı geri çekildi.
Sonrasında çeteler ve Suriye ordusunun hedefinde Rojava güçleri olacaklar.
Bunu bilen Rojava Özerk Yönetimi, seferberlik ilan etti.
Rojava’ya yapılan saldırıya yüklü hikayenin temelinde, kafasına silah namlusu dayatılan Kürt’e silah bırakmasını hükmeden, gönüllü köleliği azmettiren Türk siyaseti var.
Bu hikayenin başarı şansı ne kadar?
Bilmiyorum ama, sahneye ineceklerin başında ABD ve ittifak güçleri geliyor.
Bir de Rusya var.
Önemlisi, Rojava’yı savunmak için harekete geçecek Rojava ve Kürdistan’ın diğer parçalarındaki halklar ve Rojava’nın dünyadaki dostları.
Uzun sürmeyecek, neler olacağını birlikte göreceğiz.
Bildiğim, silahla silahsızlaştırmanın şansı yok.
En çok da sizde silah var.
Ateşkes yapsanız ve sustursanız silahları; belki de silahsızlaştırılmış bir yol bulmak mümkün olabilir.
Nasıl olacağını bilmiyorum; bildiğim:
Birincisi: Özgürlük umudunun tersine dönmesini kabul etmeyen bir topluma gönüllü köleliği dayatmak, nafile bir girişimdir.
İkincisi: Çaresizlikten, sahte çözüm üretmek isteyen, yalana dair bir hikayenin başarı şansı yoktu, olmayacak da.
Üçüncüsü: Kürdistan’ın her parçasında başka bir at koşturamazsınız; karşısında olduğunuz güç, Kürdistan’ın tüm parçalarının mutlak var olmasını hedeflemektedir.
Dördüncüsü: Kardeşlik ve özellikle de “bin yıllık kardeşlik“ söyleminin, Kürtlerden “gönüllü köleler“ edinmeye dair hiç de rafine olmayan bir demagoji olduğu biliniyor.
Tekrarladığınız bu deyimle olsa olsa, uyuşturulan Türk bilincinin yüklü olduğu Türkleri ve “gönüllü kölelik“ten taraf Kürtler’i tutsak edinebilirsiniz.
Kuracağınız yeni bir cümle, karşınızdakilere sürpriz, anlatacağınız yeni bir hikayeniz yok mu?
Beşincisi: İsteyerek esaret altında olmak için insan erdemlerinden soyutlanmak gerekiyor. Bunu Türkiye’de polis dipçiğiyle büyük oranda, Kürdistan’da işgal yoluyla toplumun bir kesiminde hala başarabiliyorsunuz…
Ve son olarak: Çanlar sizin için çalıyor. Bunu daha ne kadar başaracaksınız?
Rojava’ya saldırıyla, bir tufan koptuğunu kanıtsatmak istiyorsunuz.
Namlular geri tepecek/teperse; o zaman ne yapacaksınız?
Ve söz KNK’nin: “…Tüm Kürtleri ve Kürdistanlıları sokaklara çıkıp yüzünü Rojava’ya dönmeye, Rojava halkımızı ve Kobanî döneminde olduğu gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni savunmaya çağırıyoruz.”
Kaynak: Yeni Özgür Poltiika